TURİZM SEKTÖRÜ 2020 YILI DEĞERLENDİRMESİ





Turizm Gelirleri 

Şekil 33’te yer alan veriler incelendiğinde turizm gelirlerinin 2007 ve 2016 yıllarında keskin bir düşüş yaşandığı görülmektedir. Turizm sektörünün uluslararası koşullardan oldukça etkilendiği bu verilerden de net bir şekilde anlaşılmaktadır. Genel anlamda değerlendirme yapıldığında, turizm geliri verilerinin olağanüstü koşullar haricinde yükselen bir eğilime sahip olduğu söylenebilir.


Şekil 34’te yer alan veriler ülkemizin millî gelir verileridir. Millî gelir verilerinin turizm sektörü gelirleri ile oldukça bağlantılı olduğu söylenebilir. Bunun net bir şekilde açıklanması için turizm sektörünün millî gelir içindeki payı rakamlarına bakmak gereklidir. 


Şekil 35’te yer alan veriler incelendiğinde, turizm sektörünün ülkemiz ekonomisi için ne kadar önemli olduğu açıkça görülmektedir. Turizm sektörünün millî gelirdeki yıllar içindeki payının artış eğiliminde olduğu bu şekilde de net net olarak görülmektedir. Turizm sektöründe yaşanan sıkıntıların millî geliri doğrudan etkileyerek ülke ekonomisine olumsuz katkılar oluşturduğu barizdir. 


Ülkemizde COVID-19’un ilk kez görüldüğü 2020 yılı Mart ayına kadar süregelen faaliyetler, vakanın ortaya çıkmasıyla birdenbire kesilmiştir. Salgın, ekonomide hem arz yönlü hem de talep yönlü sıkıntılara yol açmış olduğundan, neredeyse bütün iş kollarını olumsuz etkilemiştir. Ancak bazı sektörler diğerlerine göre daha fazla darbe almıştır. Bu sektörlerden belki de en önemlisi turizm sektörüdür. Tüm ülkelerde yasaklanan şehir dışı ve uluslararası seyahatler, iş toplantıları gibi turizm sektörünün en önemli gelir kaynaklarının yok olması ile birçok otel faaliyetlerini tamamen kapatırken, bazıları da kontrollü şekilde rezervasyon almaya devam etmiştir.


COVID-19 salgınının diğer ülkelere sıçrayıp, küresel bir salgın ilan edilene kadar geçen süreçte, turizm sektöründe faaliyetler devam etmiştir. Ancak ülkemizde büyük bir umutla girilen 2020 yılında, özellikle Mart ayından itibaren küresel uçuşların azalması, uluslararası fuarların iptal edilmesi ve dünya çapında seyahat yasaklarının gelmesi, 2020 yılı yaz aylarına ilişkin yapılan tatil rezervasyonlarının ve önceden alınan uçak biletlerinin iptal edilmesine, bir kısmının da ertelenmesine neden olmuştur.


24 Kasım 2015 tarihinde Rus uçağının düşürülmesini takiben Türkiye ile Rusya arasındaki ticari ilişkilerde dâhil olmak üzere birçok ikili anlaşma bozulmuştur. Bu durumdan en çok etkilenen sektörlerden biri turizm sektörü olmuştur. Rusya vatandaşlarına Türkiye’de tatil yapmamaları konusunda çağrıda bulunmuş ve charter seferlerini kaldırmıştır. Toplam turizm potansiyelinin yaklaşık %30-35’ini oluşturan Rus pazarının sekteye uğramasıyla 2016 yılında turizm sektörü en kötü zamanlarından birini yaşamıştır. 2016 yılında yaşanan kayıpla ilerleyen yıllarda yavaş yavaş etkilerini azaltarak devam etmiştir. 2019 senesinde sektör birçok aksaklığın üstesinden gelmiş ve yabancı turist sayılarında yeniden artışlar yaşanmıştır. 2020 yılında ise daha büyük umutlara sahip olan turizm sektörünün, rekor seviyelere ulaşılması konusunda beklentileri bulunmaktaydı, korona virüs ile karşılaşıncaya kadar.


2020 yılının ilk aylarında Çin’den sonra diğer ülkelerde vakaların görülmesi ile turizm sektöründe yavaşlamalar yaşanmaya başlamıştır. Mart ayından sonra ise sektörde keskin düşüşler yaşanmıştır. Nisan ve Mayıs aylarında kapanmaların yaşanmasıyla tüm dünyada turizm sektörü adeta donmuştur. Toplu karantinalar ile tüm dünyada eve kapanmalar yapılmış olup, seyahat yasakları getirilmiştir. Haziran ayından sonra ise ülkemizde olduğu gibi diğer birçok ülkede de normalleşme adımları atılmaya başlanmış, kısmen de olsa sektör hareketlenmeye başlamıştır. Uçuş sayıları artmaya başlamış, bazı ülkelerde giriş ve çıkışlar serbest hâle gelmiştir. Temmuz, Ağustos ve Eylül aylarında normalleşme adımları iyice hızlanmıştır. Normalleşme adımlarının hızlanmasıyla verilerde düzelme yaşanmaya başlamış, ancak sektörde yaşanan kayıpların geri kazanılmasına yetecek kadar hareketlenme görülmemiştir. Ekim ayından sonra havaların da soğumasıyla vaka sayıları yeniden artışa geçmiş olup bazı ülkelerde yeniden karantina uygulamaları yapılmıştır (Arslan, 2021).



Küresel Turizm

Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü (BMDTÖ) tarafından yapılan açıklamalarda, 2020 yılını “turizm tarihinin en kötü yılı” ifadesi kullanılarak tanımlanmıştır. 2020 yılında turizm sektöründe yaşanan ekonomik kayıpların 1,3 trilyon dolar olduğu, istihdam olarak ise 100-120 milyon kişinin riskli olduğu ifade edilmiştir. 2020 yılında dünyada uluslararası seyahat edenlerin sayısının 2019 yılıyla karşılaştırıldığında %74 oranında azaldığı, seyahat kısıtlamalarının yaşanmasıyla sektörde daha önce hiç görülmeyen bir krizin ortaya çıktığı ifade edilmiştir. 2009 yılında yaşanan küresel ekonomik kriz ile karşılaştırıldığında, COVID-19 salgınının yaşattığı krizin 11 kat daha fazla ekonomik zarar verdiği, söz konusu tarihte bile dünyadaki turist sayısında %4’lük bir azalma görüldüğü vurgulanmıştır. 2021 yılı için ise hâlen belirsizliğin sürdüğü, mevcut sağlık krizinin sonlanmasının uzak bir ihtimal olduğu değerlendirilmiştir (The World Tourism Organization, 2021).




Şekil 36’da görüldüğü üzere, tüm dünyada COVID-19 salgınının etkisiyle turizm sektöründe yaşanan kayıplar karşılaştırıldığında ülkemizin yine de iyi performans gösteren ülkeler arasında yer aldığı söylenebilir.


Gelen Yabancı Ziyaretçiler

Salgının tüm dünyayı etkisi altına aldığı 2020 yılında, Türkiye’de turizm gelirleri 2019 yılına göre %65,1 oranında azalarak 12 milyar 59 milyon dolar olmuştur. TÜİK tarafından derlenen 2020 yılına ait verilerinde gelirin 9 milyar 998 milyon 320 bin dolarını kişisel harcamalarının, 2 milyar 60 milyon 999 bin dolarını ise paket tur harcamaları oluşturmaktadır (Dünya Gazetesi, 2021a).


Tablo 7’de görüleceği üzere, salgının ülkemizde yayılmaya başladığı Mart ayından itibaren gelen yabancı turist sayıları ciddi oranda azalmıştır. 2020 yılı verilerine baktığımızda Ocak ve Şubat aylarının ziyaretçi sayılarında bir önceki seneye göre artış görülse de Mart ayından itibaren keskin bir düşüş yaşanmıştır. Bu düşüş tüm dünyada kapanmaların olduğu Nisan, Mayıs ve Haziran aylarında sürerken, Temmuz ayından itibaren kısmen toparlanmalar Ekim ayına kadar devam etmiştir. Salgının ikinci dalgasının ortaya çıktığı ifade edilen Kasım ayından itibaren ise yine keskin düşüşler görülmüştür. En son açıklanan Ocak ayı yabancı ziyaretçi sayısının salgının ilk aylarındaki seviyelere dönmeye başladığı söylenebilir.   


Tablo 8’de  yer alan verilerde değişim oranı bir önceki yılın aynı dönemine dikkate alınarak hesaplanmaktadır. 2020 yılında 2. çeyrek verileri COVID-19 nedeniyle anket yapılamamasından dolayı hesaplanmamıştır. Tablodaki veriler incelendiğinde turizm gelirinin 2020 yılında 2019 yılına göre %65,1 azalarak 12.059.320 dolar olduğu görülmektedir.


Tablo 7 ve Tablo 8 verileri incelendiğinde, turizm gelirlerindeki azalmanın turist sayısındaki azalmaya göre daha az olduğu görülmektedir. Bu durumun nedeni olarak, ülkemize gelen yabancı ziyaretçilerin Türkiye’de geçirmiş oldukları ziyaret süresinin önceki yıllarla karşılaştırıldığında daha fazla olması denilebilir (Arslan, 2021).


Tüm dünyayı saran COVID-19 salgınının normalleşme adımları kapsamında haziran ayı itibariyle çeşitli ülkelerde önlemlerde azalmalar yaşanmaya başlamış olup, özellikle Temmuz ve Ağustos aylarında hareketlenmeler artmıştır. Turizm sektöründe söz konusu hareketlenmelerin etkilerinin sınırlı olarak yaşanmasına ve Avrupa Birliği ülkelerinde seyahat yasağı kaldırılan ülkeler arasına ülkemizi eklemek konusunda tereddütler olmasına rağmen, özellikle Ukrayna, İngiltere, Almanya ve Rusya gibi ülkelerden turistler tatil yapmak üzere ülkemizi tercih etmiştir. Ancak genel anlamda değerlendirme yapıldığında ülkeler iç turizme daha çok ağırlık vermişlerdir. 


TABLO 7


TABLO 8





Dünyanın önde gelen ülkelerinden bazılarının iç turizme sağladığı destekler oldukça önemlidir. Bu ülkelerden, ülke ekonomisinde ağırlıklı olarak turizm sektörünün yeri olan İtalya’da, 40.000 euroya kadar gelire sahip olan ailelere, 500 euro olmak üzere ve iç turizm konaklamalarında kullanılması amacıyla katkı sağlanmıştır. Fransa’da ise “Bu yaz Fransa’yı tercih ediyorum” kampanyası başlatılarak, iç turizm artışının sağlanması amaçlanmıştır. İspanya’da yapılan konaklamaların iç turizm kapsamında %25’inin bedeli devlet tarafından karşılanmıştır. Yunanistan, iç turizmde kullanılmak üzere vatandaşlarına en az 4 gecelik konaklama yapmaları şartıyla 120 euro değerinde e-kupon sağlayarak, bedelini karşılamıştır. Rusya 15 milyar ruble (211 milyon dolar) bütçe ayırarak, iç turizmde kullanılmak üzere vatandaşlarına 70-120 dolar aralığında destek verilmiştir. Japonya vatandaşlarının yurt içinde gerçekleştirdikleri tatillerinin konaklama ve ulaşım giderlerinin % 35 oranında karşılanmasını sağlamıştır. Malezya ise seyahat indirim kuponu uygulaması gerçekleştirmiş olup, iç turizm için yapılan harcamalarda kullanılmak üzere, 113 milyon dolar destek kuponu ve 227 dolar kişisel vergi indirimi uygulamaları yapmıştır. Tayland’da ise beş geceye kadar olan normal oda ücretlerinin %40’ı üzerinden hesaplama yaparak 5 milyon gecelik otel konaklamalarının bedelini sübvanse etmiştir (Arslan, 2021).

 

Şekil 37’de yer alan veriler Avrupa Seyahat Komisyonu (ETC) raporundan alınarak oluşturulmuştur. Söz konusu raporda yer alan verilere göre, bu yaz az sayıda da olsa yurt dışına yapılacak seyahatlerde ilk 10 ülke tercihleri sıralamasında İspanya birinci sırada, Türkiye 9. sırada bulunuyor. Ülkemize olan tercihlerin artması için bu tablodaki verilerin dikkate alınarak politikaların oluşturulması ve yabancı vatandaşların tercihlerini değiştirmek adına önlemlerin alınması sağlanmalıdır.


COVID-19’un tüm dünyayı etkisi altına almasından sonra geçen süreçte, turizm sektöründe faaliyet gösteren firmalar yaşadıkları sıkıntıları hafifletmek amacıyla bazı uygulamaları hayata geçirmişlerdir. Bu uygulamalar, salgının yayılmasını önlemek ve yeniden misafir ağırlayabilmek adına, hijyen, mesafe gibi önlemlerin yoğun bir şekilde alındığının belirtildiği pazarlama faaliyetlerini içermektedir. Ayrıca birtakım önlemler de devlet tarafından alınmıştır.



Güvenli Turizm Adımları

COVID-19 salgının yayılmasının önlenmesi amacıyla gerçekleştirilen tedbirler kapsamında Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından düzenli genelgeler yayımlanmıştır. 12.05.2020, 02.06.2020, 12.08.2020 ve 27.11.2020 tarihlerinde yayımlanan genelgelerde kontrollü normalleşme sürecinin konaklama tesislerinde gerçekleştirilmesi için detaylar oldukça kapsamlı bir şekilde açıklanmıştır. Bakanlık tarafından 01.07.2020 tarihinde yayımlanan genelgede ise yine konaklama tesislerinde gerçekleştirilmesi gerekenler belirtilmiş olup, aynı zamanda yeni bir değişiklik yapılarak “Güvenli Turizm Sertifikası” oluşturulmuştur. Bu kapsamda Kültür ve Turizm Bakanlığı öncülüğünde, Sağlık, Ulaştırma, İçişleri ve Dış İşleri Bakanlıklarının da katkılarıyla, Türkiye Turizm Tanıtma ve Geliştirme Ajansı koordinasyonluğunda üst düzey sağlık ve hijyen koşullarını içeren bir sertifika oluşturularak, 50 oda ve üzeri kapasitedeki tüm konaklama tesislerinde uygulama zorunluluğu getirilmiştir. Söz konusu sertifikaların, uluslararası sertifikasyon kuruluşları tarafından denetlenmesi planlanmış olup, aylık denetimlerle devamlılığı sağlanmıştır. Yine 02.08.2020 tarihinde bir değişikliğe gidilerek “Güvenli Turizm Sertifikası”na bazı zorunluluklar daha getirilmiştir. 08.10.2020 tarihinde korona virüs salgınının güncel gelişmeleri göz önünde bulundurularak, önlemlerin sıkılaştırılması neticesinde “Güvenli Turizm Sertifikası”nın daha önce 50 oda ve üzeri kapasitedeki tüm konaklama tesislerinde uygulanması zorunluluğu 30 oda ve üzeri kapasitedeki tüm konaklama tesislerinde uygulanmasına karar verilmiştir (Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı, 2021b). 


Güvenli Turizm Sertifikası uygulaması ile ülkemiz turizm fırsatları yakalama konusunda avantaj sağlamış olup, söz konusu program ile Almanya, İngiltere, Rusya gibi pek çok ülke 2020 yılında özellikle Türkiye’nin Akdeniz ve Ege kıyılarını tatil yapmak amacıyla tercih etmiştir. Uluslararası alanda rekabet avantajı sağlayan bu tarz uygulamaların 2021 yılında da gerçekleştirilmesi ile ülkemizin turizm fırsatlarını yakalaması imkânı doğacaktır. Döviz kaynağı olan turizm sektörünün ülke ekonomisindeki yeri malumdur. Turizm sektörü aynı zamanda, mobilya, endüstriyel mutfak ekipmanları, gıda, beyaz eşya, tekstil, işletme destek hizmetleri(temizlik, güvenlik gibi), otomasyon, mühendislik, tesisat, havalandırma gibi sektörleri de tedarikçi kanal yoluyla hareketlendirmektedir. Bu kapsamda değerlendirildiğinde, turizm sektörünün gelişim göstermesi ile COVID-19 salgınının ekonomiye olan zararları kısmen de olsa azalacaktır ve turizm sektöründe faaliyet gösteren firmaların salgın süresince katlanmış oldukları zararları bir nebze de olsa rahatlatacaktır. 



Resmi Düzenlemeler ve Maddi Destekler

Sektörle alakalı olarak 2020 yılında yapılan önemli bir düzenlemeden de öncelikle bahsedilmesi gereklidir. Bu düzenleme 7 Aralık 2019 yılında Resmî Gazete’de yayımlanan, 1 Ocak 2020 tarihinde yürürlüğe giren Konaklama Vergisi’dir. Söz konusu düzenlemeye göre oteller, tesis içindeki tüm konaklama, aktivite ve hizmetler için %2 oranında vergi ödeyecekti. İlk yıl için verginin %1 olarak uygulanması, ikinci yıldan itibaren %2 olarak tahsil edilmesi planlanmaktaydı (Resmi Gazete, 2019). 7194 sayılı Dijital Hizmet Vergisi ile bazı kanunlarda ve 375 sayılı KHK’de Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun adı verilen düzenlemeden koronavirüs önlemleri nedeniyle vazgeçilmiş olup, söz konusu verginin yürürlük tarihi 17 Kasım 2020 tarihinden yayımlanan torba yasa ile birlikte 1 Ocak 2022’ye ertelenmiştir (Resmi Gazete, 2020a).  


Ülkemizde COVID-19 salgınının görüldüğü Mart ayından itibaren oldukça sıkıntı yaşayan turizm sektöründe belki de en önemli sorun iptaller nedeniyle yaşanmıştır. 2020 yazı için rezervasyon yapan çoğu kimse, salgın nedeniyle yaşanan süreçte korkarak ya rezervasyonlarını iptal etmiş ya da ertelemiştir. İptal edilen rezervasyonların ödeme sürecinde zorluk yaşayan firmalar için de bazı düzenlemeler yapılmıştır.


Turizm sektöründe yoğun bir şekilde faaliyet gösteren acenteler, COVID-19 salgını nedeniyle yaşanan iptallerden oldukça mağdur olmuşlardır. Bu kapsamda 15.05.2020 tarihinde Resmî Gazete’de “Paket Tur Sözleşmeleri Yönetmeliği’nde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik” yayımlanmıştır. Ticaret Bakanlığı tarafından Paket Tur Yönetmeliği’ne yapılan ekleme ile paket tur dâhilinde olan uçak biletlerinde para iadelerinin uçuş başladıktan iki ay sonra yapılmasına olanak sağlanmıştır. Yönetmeliğe eklenen ikinci maddede ise söz konusu işlemin yapılması için tüketicinin onayının alınması şart koşulmuştur (Resmi Gazete, 2020b).


Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından konaklama tesislerinin rezervasyon ve etkinlik iptaline ilişkin bir genelge yayımlanarak, 31 Aralık 2020’den öncesi için yapılan rezervasyonların veya bahsi geçen tarihten önce gerçekleştirilecek konaklama içermeyen diğer etkinliklerin ilgili tesisler tarafından iptal edildiği durumlarda hukuki işlem uygulanmayacağı iletilmiştir. Daha önce 16 Nisan 2020 tarihli genelge ile söz konusu tarih 1 Haziran olarak belirlenmişti. COVID-19 salgının dünya genelindeki seyrinin olumsuz ilerlemesi nedeniyle söz konusu tarih uzatılmıştır (Kalyoncuoğlu, 2020). 


Devlet tarafından alınan önlemlerin yanı sıra kredi kanalları ile de turizm sektöründe faaliyet gösteren firmalara destekler sağlanmıştır. Mart ayından itibaren koronavirüs nedeniyle kapatılan ya da faaliyeti zarar gören işletmelerin yaşamış olduğu olumsuzlukların azaltılması hedeflenerek, kamu bankaları tarafından kredi paketleri oluşturulmuştur.  Söz konusu kredi paketlerinden turizm sektörüne katkı sağlamayı amaçlayan tatil kredisi, tatil ve seyahat giderlerinin finansman ihtiyaçlarının sağlanması için bankalarla anlaşma yapan seyahat acentelerine tatil paketi satın almak için başvuran müşterilere 10 bin TL’ye kadar 6 ay ödemesiz 36 ay vade ile uygun şartlarda finansman imkânı sunulmuştur (Birinci, 2020a).


31 Temmuz 2020 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Cumhurbaşkanı Kararı ile bazı mal ve hizmet teslimlerinde uygulanarak olan KDV oranlarının yeniden belirlenmesine karar verilmiştir. Böylelikle turizm sektöründe detayları Karar’da belirtilen mal ve hizmet teslimlerinde 31.12.2020 tarihine kadar uygulanacak KDV oranları %1 olarak belirlenmiştir (Resmi Gazete, 2020c).


Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı öncülüğünde, Turist Koruma ve Destek Sigortası hayata geçirilmiştir. Bu kapsamda salgın sürecinde turistlerin ülkemizde tatillerini güvenle yapabilmeleri amaçlanmıştır. Söz konusu sigorta ile yurt dışından ülkemize seyahat etmek amacıyla gelen yabancıların tatillerini geçirmiş oldukları otellerde COVID-19 salgınına bağlı olarak kamu salgın hastaneleri tarafından otelde karantina altında kalmaları kararı verilmesi durumunda ülkemizde fazladan kaldıkları süre içerisinde otelde konaklanması için günlük tazminat bedeli ödenmesi kararlaştırılmıştır (Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı, 2021b). 


16 Kasım 2020 tarihinde Türkiye Bankalar Birliği, Hazine ve Maliye Bakanlığı garantisi ve Kredi Garanti Fonu kefaleti ile turizm sektörüne 10 milyar TL kredi sağlanacağı açıklanmıştır. Turizm Destek Paketi Uygulaması adı verilen uygulama ile İşletmelerin desteklenmesinin yanı sıra işletmelerin tedarikçilerinin, maaş ve kira ödemelerinin, sözleşme veya faturaya bağlı olan sabit giderlerinin, nakit para ihtiyaçlarının ve işletmelerin sahip olduğu kurumsal kredi kartı harcamalarının karşılanması amaçlanmıştır. COVID-19 salgınının geçirmiş olduğu süreç ve ekonomiye olan etkileri gözden geçirildiğinde, salgının etkilerinin azaltılması, üretim ve istihdam olanaklarının sürdürülmesi ve piyasa değerlerinin korunması amaçlarıyla, turizm sektöründeki işletmelerin desteklenmesi için bu uygulama başlatılmıştır (Birinci, 2020b).



Salgın Sonrası için Öngörüler, Beklentiler

COVID-19 salgını nedeniyle zor günler geçiren turizm sektörünün yeni normale dönüldüğü zaman finansman sıkıntıları yaşayacağı malumdur. Bu nedenle sektördeki firmalar başta bankalara olan borçları olmak üzere salgın döneminde biriken tüm borçları için mali sıkıntılar yaşayacaktır. Salgının bitmesini takiben firmaların ihtiyaç duyacağı işletme sermayeleri, birikmiş banka kredilerini ödeyebilmesi ve artan yenileme yatırımların gerçekleştirilmesi için finansman sağlanması oldukça önemlidir (Dünya Gazetesi, 2021b).   


Dünya Seyahat ve Turizm Konseyi (WTTC), turizmdeki toparlanmanın 2022 yılına kadar gerçekleşmeyebileceğini açıklayarak, 100 milyon kişinin işini kaybedebileceği uyarısında bulunmuştur (The World Travel&Tourism Council, 2020). Dünya Seyahat ve Turizm Konseyi Başkanı Gloria Guevara ise yeni tip COVID-19 nedeniyle darbe alan küresel turizm sektörünün toparlanmasının 2022 yılını bulabileceğini söylemiştir. Bununla birlikte Guevara, kısa sürede toparlanmanın uluslararası iş birliklerine bağlı olduğunu belirtmiştir (Özdemir Tosun, 2020). 


McKinsey tarafından yapılan bir araştırmada da 2021 yılı ve sonrasına yön vermesi öngörülen eğilimler paylaşılmıştır. Bu kapsamda 2021 yılının dönüşüm yılı olacağı belirtilirken, küresel ekonomi eğilimlerinin de takip edilmesinin önemli olduğu ifade edilmiştir. Salgından en çok etkilenen sektörlerden olan turizm sektörü için uluslararası ve iş seyahatlerini değerlendirirken, tatil amaçlı seyahatlerin hızla geri döneceği, ancak iş seyahatlerinde uzun dönemde bir yapısal değişikliklerin yaşanabileceği belirtilmektedir (McKinsey&Company, 2020).


Dünyanın daha önce hiç yaşamadığı bir deneyim olan COVID-19 salgını sürecinin ne zaman tam olarak biteceği hâlen tartışma konusudur. Bu bağlamda turizm sektörünün de ne zaman iyileşeceğine dair bir zaman çizelgesi oluşturmak da mümkün görünmemektedir. Ancak turizm sektöründe yer alan Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği tarafından hazırlanan bir raporda salgının etkilerini tespit etmek için hazırlanan senaryolarda küresel turizm faaliyetlerinin 2023-2024 yıllarına kadar toparlanacağı, ancak bu toparlanma için turizm harcamaları bakımından 2019 seviyelerinin 2023 yılından önce yaşanmayacağı ifade edilmektedir (Türkiye Seyahat Acentaları Birliği, 2020). 



Genel Değerlendirme


Salgın, insanların tatil yapma ve seyahat etme alışkanlıklarını büyük oranda etkilenmiştir. Bu değişimlerin yansımaları her sektörde görülecektir. Bu nedenle turizm sektörünün gelecek planlamalarında dikkate almaları gereken hususlardan birisi de pazarlama konusu olacaktır. Bu noktada değişimlerin doğru analiz edilmesinin önemi ortaya çıkmaktadır.

Salgın sonrası turizm endüstrisinin geleceği belirsizliğini korumaktadır. 2020’ye damgasını vuran bu sürecin turizmde pek çok alışkanlığı da değiştirmesi beklenmektedir. Gerek konaklama gerekse yeni otel projelerinde her şeyden önce salgının hayatımıza soktuğu kavramlar daha çok konuşulacaktır. Bunun yanı sıra bugünkü durumda uluslararası seyahatlerin, dolayısıyla dış pazarlarda turizm hareketlerinin ne zaman başlayacağı hâlen belirsizliğini korurken, yeni turizm düzeninde turistlere sunulacak hizmetin şeklinden otellerin mimarisine kadar pek çok konuda değişim yaşanması ihtimali fazladır.

COVID-19 salgını sürecinin bitmesi ile birlikte kapsamlı politikaların devreye sokulması oldukça önemlidir. Özellikle turizm sektörü için önümüzdeki birkaç yılı kapsayan planlamaların yapılması, yeniden yapılanma sürecinin gerçekleştirilmesi elzemdir. Turizm sektöründe çalışanların durumları da göz önünde bulundurularak bir hasar tespit raporu hazırlanmalı ve yaşanan kayıpların telafi edilmesi ve turizm sektörünün ekonomiye tekrar kazandırılması için uygulamaların hızlı bir şekilde hayata geçirilmesi sağlanmalıdır.