İLKE Vakfı Eğitim Politikaları Araştırma Merkezi (EPAM) tarafından Fatih Sahn-ı Semân Medresesinde düzenlenen seminerde, mekanın eğitim sürecindeki önemi çok boyutlu olarak ele alındı.
EPAM Direktörü Doç. Dr. Ayhan Öz’ün moderatörlüğünde gerçekleşen etkinlikte, FSMVÜ Sanat, Tasarım ve Mimarlık Fakültesi öğretim üyesi Doç. Dr. Yusuf Civelek, okulların bulundukları mahallelerle güçlü, organik bağlar kurması ve fiziki çevre tasarımının bir bütün halinde planlanması gerektiğini ifade etti. Mekanın beş temel duyuyu harekete geçirecek estetik ve işlevsel biçimde tasarlanmasının, kimlik ve şahsiyet inşasında kritik bir rol oynadığını vurguladı. Eğitim mekanlarının psiko-sosyal ihtiyaçları gözeten tasarımlarının, öğrencilerin bilişsel esnekliği, aidiyet duygusu ve sosyal bağlılıklarını güçlendirdiğine dikkat çekti.
Civelek, Türkiye’de okul mimarisinin çoğunlukla monoton betonarme yapılarla sınırlı kalmasının, öğrencilerin motivasyonunu azaltmakla kalmayıp kimlik aidiyetinin zayıflamasına yol açtığını belirtti. Ayrıca, eğitimde fırsat eşitliği ve toplumsal adaletin sağlanmasında okul mekanlarının işlevsel olduğu kadar ruhsal ve kültürel ihtiyaçları karşılayan alanlar olarak tasarlanmasının gerekliliğini vurguladı.
Seminerde ayrıca, mekanların çocukların fiziksel hareket ihtiyaçlarını karşılamasının büyük önem taşıdığı vurgulandı. Bunun yanı sıra, mekan tasarımının estetik duyguları tetikleyerek çocukların yaratıcılıklarını ve duygusal gelişimlerini desteklemesi gerektiği belirtildi. Ayrıca, eğitim mekanlarının sıcak ve güven veren tasarımlarla çocukların psikolojisini desteklemesi gerektiği üzerinde duruldu.
Fiziki çevre tasarımının fert ve toplum üzerindeki dönüştürücü etkilerinin ele alındığı programda, şehircilik faaliyetlerinin insan ve toplum refahını önceleyen prensipler doğrultusunda, şehrin tüm unsurlarını dikkate alan bütüncül bir yaklaşımla gerçekleştirilmesi gerektiği vurgulandı. Bu sürecin, aceleci kararlardan uzak durularak, uzun vadeli ve sürdürülebilir planlamalarla yürütülmesinin önemi dile getirildi. Ayrıca, imar faaliyetlerinde estetiğin sınıfsal ayrım gözetmeksizin toplumun tüm kesimlerine eşit ve adil bir biçimde ulaştırılması gerektiği ifade edildi. Öneriler:
· Okul-Mahalle Bağlantısı Güçlendirilmeli: Eğitim mekânları, bulundukları çevrenin sosyal ve kültürel dokusuyla organik bağ kuracak şekilde tasarlanmalı; böylece öğrencilerin aidiyet ve sosyal kimlik gelişimi desteklenmelidir.
· Görme Kültürü ve Estetik Değerler Eğitim Politikalarının Merkezine Alınmalı: Mekan tasarımları, toplumsal kültürel hafızayı ve şahsiyet gelişimini besleyecek estetik unsurlarla şekillendirilmeli.
· Mekan, Psiko-Sosyal İhtiyaçları Gözetmeli: Sadece işlevsel değil, aynı zamanda uyaran çeşitliliği sunan, öğrencilerin bilişsel esnekliğini ve ruhsal gelişimini destekleyen tasarımlar tercih edilmeli.
· Erişilebilir ve Nitelikli Eğitim Mekânları Yaygınlaştırılmalı: Ülkenin her bölgesinde, çocukların gelişim ihtiyaçlarına uygun, kolay ulaşılabilir eğitim alanları oluşturulmalı ve fırsat eşitliği gözetilmelidir.
· Eğitim ve Mimarlık İş Birliği Artırılmalı: Eğitim politikaları ve pedagojik hedefler, mimari tasarım süreçlerine entegre edilmeli; böylece mekânsal estetik ve kültürel değerler eğitim ortamlarının ayrılmaz parçası olmalıdır.