Logo
Filistin’in Görünümü: Verilerle Filistin Toplumu Raporu Yayımlandı

Filistin’in Görünümü: Verilerle Filistin Toplumu Raporu Yayımlandı

Kategori: TODAM Tarih: 07 Ekim 2024

7 Ekim olaylarının yıl dönümünde işgalin gölgesinde Filistin’e yönelik engellemelerin etki etki sosyo-ekonomik alanları incelemek ve Filistin’in toplumsal mücadelesini gözler önüne sermek amacıyla İLKE Vakfı Araştırmacısı Şüheda Nur Uzuntaş tarafından hazırlanan “Filistin’in Görünümü: Verilerle Filistin Toplumu” raporu yayımlandı.
 

İLKE Vakfı Toplumsal Düşünce ve Araştırmalar Merkezi (TODAM) iki yılı aşkın süredir Sosyal Veri projesi dahilinde Türkiye’nin sosyal verilerini kamuoyuyla paylaşıyor. Sosyal Veri bu sefer, Filistin Verileri başlığıyla son üç aydır Filistin’le ilgili verileri ilgililerin dikkatine sunuyor. Daha müreffeh bir toplum için çalışmalar yapan TODAM ve Sosyal Veri işbirliğiyle İLKE Vakfı Araştırmacısı Şüheda Nur Uzuntaş tarafından hazırlanan raporda dünden bugüne İsrail işgalinin Filistin toplumuna etkileri veriler ışığında ele alınıyor. Raporda Filistin Merkezi İstatistik Bürosu (PCBS) Başkanı Dr. Ola Awad, insani çalışmalar uzmanı Dr. Ghassan Elkahlout ve Filistinli akademisyen Prof. Dr. Sari Hanafi’nin de kaleme aldığı uzman görüşleri yer alıyor.


 

İsrail, Filistin’de sosyal, kültürel, toplumsal ve ekonomik alanı topyekun işgal ediyor

Rapor yazarı Uzuntaş: “Filistinlilerden alınan toprak miktarından işgal güçlerinin kasıtlı olarak zarar verdiği ağaç sayısına, abluka nedeniyle Filistinlilerin gıda ve sağlığa erişimde yaşadığı zorluklardan yerleşimci şiddetine 1948’den bu yana devam eden İsrail işgalinin boyutunu ele alıyoruz. Bir yerleşim planı dahilinde başlayan işgalin planlı örgütlenişini ve Filistinli siviller üzerinde kurduğu baskıyı İsraillilerin birbirinden farklı ve bütüncül bir şekilde uyguladığı stratejiler üzerinden tartışıyoruz.”


 

Demografik olarak büyüyen genç ve aktif bir toplum

Filistin toplumunda erken evliliklerin yaygın, doğurganlık göstergelerinin yüksek olduğu belirtiliyor. 2000’den bu yana Filistin’de toplam nüfusun %83;  Batı Şeria’da %73,6, Gazze Şeridi’nde ise %100 oranında yükseldiği aktarılıyor. Rapora göre, 2010-2023 yıllarında Filistin genelinde kaba doğum hızı azalma eğilimi gösterse de dünya ortalamasının üzerinde kalmayı sürdürüyor. 2023’te Batı Şeria’da bin kişi başına düşen doğum 28,1 iken, Gazze Şeridi’nde kaba doğum hızı 32’dir. 

Demografik dengenin Filistin-İsrail arasındaki çatışmanın nicelik kısmını yansıtan önemli bir mesele olduğu aktarılıyor. 


 

Gazze’de her iki kişiden biri çocuk

2023’ün yıl ortası verilerine göre Filistin’de tahmin edilen 18 yaş altı nüfus 2,4 milyon iken, Gazze Şeridi için bu sayı 1.067.986. Raporda aktarılan verilere göre çocuk nüfus Filistin nüfusunun %43’ünü oluşturuyor. Çocuk nüfus oranı Batı Şeria’da %41, Gazze Şeridinde %47. Yani, Gazze’de her iki kişiden biri çocuk. Filistin’de nüfusun %66’sının 30 yaş altı bireylerden oluşurken, ortalama yaş ve medyan yaş olmak üzere temel nüfus göstergelerinin 20 yaş civarında seyrettiği söyleniyor.


 

Gazze, dünyada nüfus yoğunluğunun en yüksek olduğu yerlerden biri

İsrail’in Filistinli nüfusa yönelik baskı ve sınırlandırmalarının Gazze’de nüfusun yoğunlaşmasına neden olduğu aktarılıyor. Uzun yıllardır yüzölçümünün sadece 365 km² olduğu Gazze’de nüfus yoğunluğunun Arap ülkeleri ve Avrupa Birliği ülkelerinin ortalamalarının üzerinde seyrettiği belirtiliyor. Bu durumun ortaya çıkması, 1948’de yerinden edilen Filistinli mültecilerin Gazze’de bulunan mülteci kamplarında ikamet etmesiyle açıklanıyor. 


 

Filistinliler göçe “zorlanmadıkça” topraklarını terk etmiyor

Filistin diasporasının yapısının da incelendiği raporda Filistin dışında yaşaya Filistinlilerin çoğunlukla Arap ülkelerinde ikamet ettiği söyleniyor. 14,8 milyon kişiden oluşan Filistin nüfusunun yalnızca %7,5’inin Arap ülkeleri dışındaki yabancı ülkelerde yaşadığı aktarılıyor. Diasporadaki Filistinlilerin göç hareketleri incelendiğinde göçmen Filistinlilerin büyük bir çoğunluğu 1948’de yerinden edilenlerden, diğer çoğunluğun ise zorla göç ettirilen ve Ürdün’de yaşayan Filistinli mültecilerden oluştuğu söyleniyor. Araştırmacı Şüheda Nur Uzuntaş: 

“Topraklarına duydukları bağlılıkla bilinen Filistinliler, göçe zorlanmadıkça topraklarından ayrılmaktan yana değil.” 


 

Filistinlilerin yaşam alanının yanı sıra hareket alanları da daralıyor

İsrail yönetiminin ablukası nedeniyle Gazze’nin açık hava hapishanesi olarak anılmasına neden olduğu biliniyor. Raporda, Batı Şeria’da da Ayrım Duvarının abluka görevi gördüğü ve kalıcı kontrol noktalarıyla birlikte Batı Şerialıların Batı Şeria içerisinde dahi hareket edemediği aktarılıyor. Raporda Batı Şeria’nın yaklaşık %40’ı Filistinlilerin erişimine oldukça sınırlı veya fiilen kapalı olduğu belirtiliyor.


 

İşgal yönetimi Filistinlilerin yalnızca topraklarını değil, toplumun her alanını işgal ediyor

“Filistin’in Görünümü: Verilerle Filistin Toplumu” raporunda İsrail yönetiminin Flistinli bireyleri ve aileleri mülksüzleştirmesinin yanı sıra Filistin halkının toplumsal olarak mülksüzleştirilmesini sağladığı söyleniyor. Raporda ele alındığı üzere altyapıyla ilgili veriler daha detaylı incelendiğinde son iki yıldır İsrail tarafından oluşturulan tahribatın önemli ölçüde artış gösterdiği tespit edildiği aktarılıyor. İşgal yönetiminin saldırıları neticesinde elektrik, su, telefon hattı ve yollar olmak üzere çeşitli hizmetler sınırlandırılmış yahut kullanılamaz hale getirildiği söyleniyor. Bunun yanı sıra Filistinlilerin eğitime, sağlığa ve iş hayatına erişimlerinin çeşitli yöntemlerle zorlaştırıldığına dikkat çekiliyor.


 

İşgalcilerin ağaçlara saldırıları: 2023’te 21.731 ağaç işgalciler tarafından söküldü ya da yakıldı

Raporda, İsrail yönetimi Filistin’de yalnızca insana değil, yaşayan her canlıya saldırdığı birbirinden farklı verilerle gözler önüne seriliyor. İsrail yönetimi ve Yahudi yerleşimcilerin şiddet biçimlerinden birinin de Filistinlilere ait ağaçları sökmek olduğu belirtiliyor. Hem tarım alanına hem çiftçilere yönelik yapılan bu saldırıların yanı sıra sömürgeci-yerleşimcilerin önemli kısmını zeytin ağaçlarının oluşturduğu ağaçlara yaptığı direkt saldırılar da dikkat çekmektedir. 1967’den bu yana on binlerce zeytin ağacının işgal yönetimi ve İsrailli yerleşimciler tarafından söküldüğü ya da yakıldığı aktarılıyor. Raporda ağaçlara yapılan bu saldırılar Filistinli üreticilerin geçim kaynağında önemli kayıplara sebep olduğu söyleniyor. Batı Şeria’daki tarım alanlarına yönelik saldırılar dahilinde 2018’de yalnızca iki ayda 2000’den fazla ağaca zarar verilmiş, ağacına zarar verilen üreticilerin 100.000 doların üzerinde zarara uğradığı aktarılıyor.  


 

Filistin Merkezi İstatistik Bürosu Başkanı (PCBS) Dr. Ola Awad, Filistin’in sosyo-ekonomik durumu hakkında yazdı

Dr. Awad, 2006 yılından önce Gazze Şeridi’nin ticaret hacmi Filistin’in toplam ticaretinin %23’ün oluşturduğunu, bu oranın 2024 yılının ilk çeyreğinde %4’ün altına düştüğünü aktarıyor. Ola Awad, devam eden işgal ve saldırılar nedeniyle Filistin ekonomisinin oldukça kırılgan bir yapıya sahip olduğunu belirtiyor. 

Filistin Merkezi İstatistik Bürosu Başkanı (PCBS) Dr. Ola Awad: 

“7 Ekim olaylarından önce Filistin ekonomisi değişkenlik gösteren ve dalgalanmaların yaşandığı bir gayri safi yurtiçi hasıla (GSYH) büyüme oranına sahipti. Bu da ekonominin zayıflığını ve kırılganlığını, esas olarak Filistin ekonomisinin dış dünyaya ve dış yardıma bağımlılığını yansıtıyordu. Bu durum, Filistin ekonomisinin yaşadığı tekrar eden saldırılar ve çeşitli krizlerin bir sonucudur.”

Filistin Merkezi İstatistik Bürosu Başkanı (PCBS) Dr. Ola Awad, Filistin’de bilişim sektörünün umut vadettiğini söylüyor

Awad, Filistin ekonomisinin bir hizmet ekonomisi olduğunu aktarıyor. İlgili yazıda kaleme alındığı üzere, hizmet sektörünün Filistin ekonomisinin %70’ini oluşturduğu belirtiliyor. GSYH’nin %3,4’ünü oluşturan bilişim sektörü Filistin’deki en umut verici sektörlerden biri olurken, yüksek potansiyele sahip turizm sektörü ise hem kısa hem de uzun vadede gelişmek için siyasi istikrara ihtiyaç duyulduğu aktarılıyor.


 

Doha Enstitüsünde Çatışma Yönetimi ve İnsani Eylem Merkezi Direktörü Dr. Ghassan Elkahlout, Filistinli işçilerin durumunu kaleme aldı

İsrail’in uyguladığı abluka ve kısıtlamalar nedeniyle işgücü piyasasının büyük oranda sınırlandırıldığı aktarılıyor. Gazzelilerin İsrail’e girmesi yasak, Batı Şerialıların ise çalışma izni alabildiği söyleniyor. Elkahlout, İsrail’de çalışan Filistinlilerin karşı karşıya kaldığı sorunları kaleme aldığı görüş yazısında pek çok işçi resmi sözleşmelerin ve yasal korumaların yokluğu nedeniyle kötü muameleye maruz kaldığını, bunun da ödenmeyen maaşlar, tehlikeli çalışma koşulları ve çalışma izinlerinin sürekli olarak iptal edilmesi tehdidi gibi sorunlara yol açtığını söylüyor. 


 

Filistinli Akademisyen Prof. Dr. Sari Hanafi, işgalin bir mekan-kırım olduğuna dikkat çekiyor

 

İsrail işgalinin sürdürdüğü sömürgeci yerleşimci stratejinin Filistinlilerin yaşadığı yerlerden sürülmesine, zorla göç ettirilmesine neden olduğu belirtiliyor. Hanafi, bu durumun Filistinlilerin topraklarının mekan-kırımsal bir dönüşüm yaşadığına dikkat çekiyor. Filistin halkının yaşadığı alanı hedef alan bu politika, Filistinli nüfusun naklini zorlamakta ve kaçınılmaz hale getirdiği aktarılıyor.


 

Rapora ulaşmak için tıklayınız.
 


 

İlgili İçerikler

Dezavantajlı Çalışanlar

Sanayi Devrimi ile birlikte günümüzdeki anlamını kazanmaya başlayan ‘çalışma’ eylemi, herkes için temel haklardan birisi olarak değerlendirilmektedir. Toplumsal adaletin sağlanabilmesi için her bir birey için uygun çalışma koşullarının oluşturulmasına ihtiyaç duyulmaktadır. Bu kapsamda dezavantajlı gruplar olarak kavramsallaştırılan kişilerin istihdamı ile ilgili gerekli tedbirlerin alınmasına ihtiyaç duyulmaktadır. Sahip oldukları özellikleri itibariyle diğer bireylerle eşit konumda olmayan dezavantajlı grupların sosyal politika tedbirleri ile korunmaları ve koşullarının iyileştirilmesi gerekmektedir.TODAM tarafından hazırlanan Toplumun Görünümü 2024 Yılı Raporu’nun Araştırma Konusunu ‘Dezavantajlı Çalışanlar’ oluşturmaktadır. Engelliler fiziksel ve zihinsel engeli; kadınlar istihdama dahil olma ve terfi sürecindeki önyargı; gençler tecrübe eksikliği; çocuklar ve yaşlılar korunmasız olmaları; eski hükümlüler daha önce yaptıkları eylemlerinden dolayı ve göçmenler de ayrımcılık vb. davranışlar nedeniyle çalışma hayatına dahil olma ve istihdamlarını sürdürme konusunda problem yaşamaktadırlar.Raporda dezavantajlı grupların istihdama dahil olma ve istihdam sürecinde yaşadıkları problemlerin ortaya çıkarılması ve onları koruyucu düzenlemelerin hayata geçirilmesi önerilerine odaklanılmıştır. Bu kapsamda yapılacak çalışmaların Anayasa’nın 49. maddesinde yer alan ‘Çalışma Hakkı ve Ödevi’ başlığında belirtilen hususlara uygun olması ve toplumda emeğini arz ederek çalışma isteğini gösteren kişilere gerekli koşulların oluşturulması gerekmektedir.

15 Mayıs 2025

Toplumun Görünümü 2024 & Dezavantajlı Çalışanlar Rapor Sunumu

Toplumun Görünümü 2024 ve Dezavantajlı Çalışanlar raporları kamuoyuna sunuluyor! Türkiye’nin toplumsal yapısına dair merak edilen her şey, Toplumun Görünümü 2024 ile sizlerle buluşuyor! İLKE Vakfı Toplumsal Düşünce ve Araştırmalar Merkezi (TODAM) tarafından her yıl hazırlanan bu kapsamlı çalışma; nüfus, aile yapısı, hanehalkı, sosyal gruplar, eğitim, ekonomi, işgücü ve istihdam, çalışma hayatı, refah ve eşitsizlik, sağlık, hukuk ve göç gibi toplumun temel alanlarını istatistiksel veriler ışığında analiz ediyor. Bununla birlikte, TODAM Direktörü Prof. Dr. Ramazan Tiyek'in editörlüğünde Dezavantajlı Çalışanlar temasıyla hazırlanan araştırma raporu ise; engelliler, kadınlar, gençler, çocuklar, yaşlılar, eski hükümlüler ve göçmenler gibi dezavantajlı grupların istihdama katılımı ve çalışma hayatında karşılaştıkları problemleri, çözüm önerileriyle birlikte alanında uzman akademisyen ve araştırmacılar tarafından değerlendiriyor. Toplumun güncel sorunlarını veriye dayalı analizlerle ele alan bu iki kapsamlı rapor hem politika yapıcılar hem de akademik ve sivil paydaşlar için önemli bir başvuru kaynağı niteliği taşıyor. Program, İLKE Vakfı TODAM Direktörü Prof. Dr. Ramazan Tiyek ve TODAM Araştırmacısı Enes Koru’nun sunumuyla gerçekleştirilecektir. Kayıt için:  window.jotformEmbedHandler("iframe[id='JotFormIFrame-251212566475962']", "https://form.jotform.com/")

Toplumun Görünümü 2024 ve Dezavantajlı Çalışanlar Raporları Kamuoyuna Tanıtıldı

İLKE Vakfı Toplumsal Düşünce ve Araştırmalar Merkezi (TODAM) tarafından hazırlanan Toplumun Görünümü 2024 Raporu ve Dezavantajlı Çalışanlar Araştırma Raporu, 15 Mayıs 2025 tarihinde İLKE Vakfı’nda düzenlenen programla kamuoyuna tanıtıldı.İLKE Vakfı’nda gerçekleştirilen sunum, Dr. Öğr. Üyesi Elyesa Koytak’ın açılış konuşmasıyla başladı. Ardından, İLKE Araştırmacısı Enes Koru, yazarlarından biri olduğu Toplumun Görünümü 2024 raporunun hazırlık süreci, metodolojisi, amacı ve elde edilen temel bulgular doğrultusunda Türkiye’deki toplumsal yapının en önemli sorunlarını ele alan bir sunum gerçekleştirdi. Akabinde, TODAM Direktörü Prof. Dr. Ramazan Tiyek, editörlüğünü üstlendiği Dezavantajlı Çalışanlar araştırma raporunun temel bulgularını paylaşarak, ilgili sorunlara yönelik muhtemel çözüm önerilerini içeren bir sunum yaptı. Programa, akademisyenler, sivil toplum temsilcileri, gazeteciler ve kamu kurumu yetkilileri yoğun ilgi gösterdi. Rapor sunumlarının ardından katılımcılar, raporlarla ilgili görüş, öneri ve sorularını paylaşarak çeşitli değerlendirmelerde bulunduHer iki rapora da aşağıdaki bağlantılardan ulaşabilirsiniz:Toplumun Görünümü 2024Dezavantajlı Çalışanlar