Logo

Hukuk İzleme Raporu 2023

Editör

Özet

Hukuk, ülkenin gündeminde her zaman kendine yer bulan, toplumun bütün kesimlerini ilgilendiren ve yaşamın her boyutunda etkisi hissedilen bir alandır. Hukuk alanında yaşanan gelişmeler, yenilikler, tartışmalar, kurumsal düzenlemeler ve sair hususlar toplumsal, iktisadi, siyasi ve kültürel birçok temel meseleyi yansıtmaktadır. Aynı zamanda hukuk hiçbir zaman sadece teknik, formel veya teorik bir konu olarak görülmemeli ve yargısal sürece indirgenerek tanımlanmamalıdır. Bu nedenlerle bu rapor hukuk alanını bütüncül bir perspektifle ele alarak disiplinlerarası bir yaklaşımla hazırlandı.

Hukuk İzleme Raporu 2023, hukuk alanının seyrini ulusal ve uluslararası veriler ışığında izlemeyi ve Türkiye’de hukuk gündemine dair hafızanın oluşumuna önemli bir katkı sunmayı amaçlıyor. Rapor, geçtiğimiz yılda hukuk alanında öne çıkan meselelere dair Türkiye’nin saygın hukukçuları tarafından kaleme alınan tespit ve önerilerle karşınızda bulunuyor. Yüksek yargı, insan hakları, hukuk yargısı, ceza yargısı, idari yargı, düzenleyici ve denetleyici kurumlar, alternatif çözüm yöntemleri ve hukuk eğitimi bölümleri ile hukuk sisteminin genel görünümünü ortaya koyuyor ve mevcut tartışmalara yapıcı öneriler sunmayı amaçlıyor.

 

 

 

Editör

Av. Ahmet Sait Öner

İLKE Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı


İLKE Vakfı, kuruluşundan bu yana ülkemizin toplumsal meselelerine yönelik bilgi, politika ve strateji üretme vizyonuyla faaliyetlerini sürdürmektedir. Hukuk, eğitim, iktisat ve sivil toplum gibi alanlarda yürüttüğümüz çalışmalarla, yaşadığımız toplumu daha iyi anlamayı amaçlıyoruz. Toplumsal meselelere dair yaptığımız tespit ve sunduğumuz çözümlerle karar alıcılar, politika üreticileri, araştırmacılar ve sair muhataplara kaynak hükmünde veriler sunuyoruz.

İLKE Vakfının veriye dayalı ve sistematik bilgi üretme yaklaşımını en iyi yansıtan projelerinden biri Alan İzleme Raporları’dır. 2019 yılından itibaren her yıl düzenli olarak dört farklı konuda yayımladığımız bu raporlar, iktisat, eğitim, toplumun görünümü ve hukuk alanlarında toplumun durumunu izlenebilir hale getiriyor ve geleceğe yönelik öngörülerde bulunmamıza imkan tanıyor. Akademik bir titizlikle hazırlanan bu raporlar, alanında uzman isimlerden oluşan bir yazar kadrosuyla iki kapak arasında okuyucuyla buluşuyor. Toplumun geniş kesimlerine hitap eden, ulaşılabilirliği ve akademik niteliği koruyan bu yayın serisini her yıl daha da geliştirmeyi hedefliyoruz.

Her yıl belli temalar etrafında hazırladığımız Hukuk İzleme Raporları, geçen yıl “Hukuk ve Ekonomi” teması altında dijital ekonomi, sosyal medya, kripto para ve düzenleyici-denetleyici kurulların işleyişi gibi yeni ekonomi alanlarının hukukla ilişkisini ele aldı. Ayrıca, anayasa hukukundan uluslararası göçe, aile mahkemelerinden barolara, hukuk eğitiminden suça sürüklenen çocuklara kadar Türkiye’de 2022 yılı boyunca hukuk alanında öne çıkan gelişmeler adli istatistikler ışığında analiz edildi.

Bu yıl, önceki raporlarda ayrı başlıklar halinde incelediğimiz konuları bir araya getirerek daha bütünleştirici bir yaklaşım benimsedik. İlgili başlıkları kategorilendirerek detaylı analizler ve çeşitli veri görselleştirme teknikleri kullanarak elinizdeki raporu hazırladık. Sekiz bölümden oluşan bu raporda, yargı bürokrasisi ve yüksek yargı üzerine Abdülkadir Yıldız, insan hakları ve hukukun üstünlüğü konusunda Nihat Bulut, ceza yargısı konusunda Mahmut Koca, hukuk yargısı üzerine Ahmet Sait Öner, idari yargı konusunda Muhammed Göçgün, düzenleyici ve denetleyici kurumlar üzerine Ömer Torlak, alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemleri hakkında Ali Yeşilırmak ve Ömer Faruk Kafalı, hukuk eğitiminin dönüşümü konusunda Muharrem Kılıç ve hukuk klinikleri konusunda Emre Soyer kıymetli katkılarda bulundu.

Devlet aygıtının işleyişini, toplumsal dönüşümlerin seyrini hukuk olmadan gözlemleyemeyiz. İLKE Vakfı bu yapısal etkinin farkında olarak her yıl olduğu gibi bundan sonraki yıllarda da hukuk alanına dair izleme raporlarını yayımlamaya devam edecektir. Bu vesileyle raporumuzun hazırlanmasında emeği geçen tüm yazarlarımıza teşekkür eder, bu çalışmanın hukuk politikalarının geliştirilmesine katkı sağlamasını dileriz.

Türkiye’de Hukuk Sisteminin Genel Görünümü

Hukuku takip etmek esasen toplumsal ve siyasi hayatı yakından takip etmektir. Hukuk alanında yaşanan gelişmeler, yenilikler, tartışmalar, kurumsal düzenlemeler ve sair hususlar toplumsal, iktisadi, siyasi ve kültürel birçok temel meselemizin yansıdığı hususlardır. Bu nedenlerle hukuk hiçbir zaman sadece teknik, formel veya teorik bir konu olarak görülmemelidir.

Türk Hukuk Sistemi uzun ve sancılı bir modernleşme sürecinden geçmiştir. Kanunların oluşumu, mahkemelerin işleyişi, kolluk kuvvetlerinin yapısı, dijital platform ve imkanların uygulanmasıyla bu modern hüviyetin birçok avantajlarından istifade edilmektedir. Öte yandan zikredilen modernleşme sürecinin dini, örfi ve tarihi irtibatları zayıflattığı ve oluşan boşluğun yeterince doldurulamadığı görülmektedir. Özellikle modern pozitif hukuk öğretisinin sert, kalıpsal örgüsünün Türk Hukuk Sisteminin işleyişine negatif etki ettiği, adaletin tesisinde zafiyetler ortaya çıkardığı tartışılmaktadır.

2023 yılında Anayasa Mahkemesi ile Yargıtay arasında yaşanan krizin sebebi ne olursa olsun yüksek yargının itibarını zedelemiştir. Uyuşmazlıkların çözüm yeri olması gereken yargının, uyuşmazlıkların kaynağı şeklinde görülmesi yargının en temel fonksiyonundan uzaklaşması anlamına gelecektir. Diğer yandan makul sürede yargılanma ile yargı tarafsızlığı da iç içe geçen kavramlar olarak öne çıkmaktadır (Yıldız, 2020).

Hukuk mesleklerine giriş sınavı yargı sisteminin gelişimi adına önemli bir adım olmuştur. Hukuk fakültesi sayıları ve fakülteye öğrenci alım kontenjanlarının düşürülmesi, avukatlık mesleğinin niteliğine katkı sağlayacaktır. Keza hakim ve savcı niteliğinin artırılması için de meslek içi eğitimlerin içeriklerinin çeşitlendirilmesine ihtiyaç olduğu, hakim ve savcıların yapısal özelliklerine göre takip ve atama sisteminin geliştirilmesi gereği ortaya çıkmaktadır.

Türkiye’nin, 2023 yılında da içinde bulunduğu koşullar, bilhassa komşu ülkelerdeki istikrarsız durum, göçmen sorunu ve öteden beri yürütülen terörle mücadelenin zorluklarına rağmen insan hakları konusundaki çabalarını sürdürdüğü görülmektedir. Bununla beraber, raporda Nihat Bulut’un da değindiği üzere, makul sürede yargılanma hakkını kapsamına alan adil yargılanma hakkı 2023 yılında da en çok ihlal edilen hak olmaya devam etmektedir.

Ceza adalet sisteminin etkinliğini değerlendirmek ve sorunların çözümüne ne ölçüde katkı sağladığını belirlemek için adli istatistikler büyük önem taşımaktadır. Ceza yargısının oturmuş bir sistemle yürütüldüğü görülmektedir. Bu bağlamda, Ceza Yargısı başlığında Mahmut Koca, etkin soruşturmanın yapılması, alternatif uyuşmazlık yönteminin kapsamlı şekilde uygulanması, hakimlerin performanslarının denetimi gibi faktörlerin ceza yargısının temellerini sağlamlaştıracağını vurgulamaktadır.

Hukuk yargısında ekonomik istikrarsızlığın etkisi en çok sulh hukuk mahkemelerinde hissedilmiştir. Öner, hukuk yargısı başlığında, artan ve uzun süren kira davalarının hukuki güvenceyi zayıflatarak yargıya olan güveni azalttığını vurgulamaktadır. Hukuk yargısının bir diğer temel sorunu da aile mahkemelerinde görülmektedir.

Uzun süren boşanma davaları Türkiye’de yargı sistemi adına çözüm bekleyen en temel sorunlardan birisi olarak görülmektedir. İdari yargıda 2023 yılında mahkemelere en çok yansıyan uyuşmazlıkların 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu’ndan kaynaklanan uyuşmazlıkların olduğu verilere yansımaktadır. Birçok Avrupa ülkesine kıyasla iş yüküne paralel olarak adalete erişimde Türkiye iyi durumda olsa da yabancılarla ilgili uyuşmazlıkların mahkemelere bu şekilde yansıması görünümü negatifleştiren bir etmen olarak öne çıkmaktadır. Göçgün, İdari Yargı bahsinde karar alıcıların idari tasarrufta bulunurken hukuk devleti bilinciyle hareket etmelerinin idari işlemlerdeki hukuka uygunluk oranını artıracağını vurgulamaktadır.

Adil piyasa faaliyetlerinin korunması ve haksız rekabetin önlenmesi misyonuyla faaliyet gösteren düzenleyici ve denetleyici kurumların güçlü bir şekilde kurumlaşması da hukuki açıdan ekonomik öngörülebilirliğin artmasına önemli ölçüde katkı sağlamaktadır. Değişen ekonomik dinamikler, bu kurumların düzenleme ve denetleme faaliyetlerinde dönemsel olarak faklı alanlara yoğunlaşmalarına neden olmaktadır. Ayrıca, rekabetçi dönüşüm ortamı kurumsal kapasitenin etkin kullanımı üzerinde de itekleyici bir unsur olup bu dönüşüme uyum sağlamak için kapasite geliştirme çabalarının önemi giderek artmaktadır (Torlak, 2023).

Alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemleri bağlamında uzlaştırma ve arabuluculuk süreçleri, sigorta tahkim komisyonu ve tahkim merkezleri ile hakem-bilirkişilik uygulamaları yargı sistemine önemli katkılar sağlamaktadır. Yeşilırmak ve Kafalı, uzlaştırma ve arabuluculuk yöntemlerinin yargının iş yükünü hafifletmesini ve tarafların hızlı çözümler elde etmesini sağlayacağını vurgulamaktadır.

Türkiye’de hukuk eğitimi, bilimsel gelenek ve ekolleşme fikrinden uzak ve çoğulcu paradigmatik perspektiften kopuk biçimde geliştirilen pedagoji anlayışı ve eğitsel pratiklerle maluliyet arz etmektedir. Hukuk akademisinde epistemik bir ekolleşme ve bilim geleneğinin olmayışı hukuk eğitiminin niteliksel yetersizliğine yol açmaktadır. Hukukun bir fikir ve norm sistematiği olarak kendisini var ettiği varoluşsal zemin paranteze alınmaktadır. Kılıç’ın hukuk eğitiminin dönüşümünü incelediği yazıda da değindiği üzere, öğrenime konu olan somut hukuksal bilgi; tüm dinamikleriyle toplumsallığı ve değerselliği dışarıda tutan ya da soyutlayan bir düşünce düzlemine dayanmaktadır. Diğer yandan, hukuk eğitiminin kalitesini artırması beklenen hukuk kliniklerinin yapısı ve Türkiye’ye uyarlanabilirliği üzerine Emre Soyer kapsamlı bir analiz sunmaktadır.

Son olarak, hukuk eğitiminin geldiği noktada acil çözüm beklediği görülmektedir. Hukuk eğitimine dair “nitelik azaldı” yönündeki şikayetlerin arttığı günümüzde hukuk eğitimine dair nokta atışı, serinkanlı ve ilmî yöntemlerle sorunsallaştırmak gerektiği açıktır (Kılıç, 2017). Her sene hukuk fakültelerinden mezun sayısının artması gelinen noktayı geri dönülemez kılmaktadır. Hukuk fakültelerinin nitelikli, toplumsal değer ve ihtiyaçlara duyarlı, farklı sektörlerde becerilerini geliştirebilecek mezunlar verebilmesi gerekmektedir (Koytak, 2024). Türkiye’nin hukukta oluşan insan kaynağını doğru şekilde kanalize edip katma değeri yüksek işlerde istihdam edebilmesi şarttır.


<iframe src="https://ilke.org.tr/files/netstk/50/web/115/4761/dosyalar/air_hukuk_2023_.pdf" width="100%" height="600px"></iframe>


İlgili İçerikler

Dezavantajlı Çalışanlar

Sanayi Devrimi ile birlikte günümüzdeki anlamını kazanmaya başlayan ‘çalışma’ eylemi, herkes için temel haklardan birisi olarak değerlendirilmektedir. Toplumsal adaletin sağlanabilmesi için her bir birey için uygun çalışma koşullarının oluşturulmasına ihtiyaç duyulmaktadır. Bu kapsamda dezavantajlı gruplar olarak kavramsallaştırılan kişilerin istihdamı ile ilgili gerekli tedbirlerin alınmasına ihtiyaç duyulmaktadır. Sahip oldukları özellikleri itibariyle diğer bireylerle eşit konumda olmayan dezavantajlı grupların sosyal politika tedbirleri ile korunmaları ve koşullarının iyileştirilmesi gerekmektedir.TODAM tarafından hazırlanan Toplumun Görünümü 2024 Yılı Raporu’nun Araştırma Konusunu ‘Dezavantajlı Çalışanlar’ oluşturmaktadır. Engelliler fiziksel ve zihinsel engeli; kadınlar istihdama dahil olma ve terfi sürecindeki önyargı; gençler tecrübe eksikliği; çocuklar ve yaşlılar korunmasız olmaları; eski hükümlüler daha önce yaptıkları eylemlerinden dolayı ve göçmenler de ayrımcılık vb. davranışlar nedeniyle çalışma hayatına dahil olma ve istihdamlarını sürdürme konusunda problem yaşamaktadırlar.Raporda dezavantajlı grupların istihdama dahil olma ve istihdam sürecinde yaşadıkları problemlerin ortaya çıkarılması ve onları koruyucu düzenlemelerin hayata geçirilmesi önerilerine odaklanılmıştır. Bu kapsamda yapılacak çalışmaların Anayasa’nın 49. maddesinde yer alan ‘Çalışma Hakkı ve Ödevi’ başlığında belirtilen hususlara uygun olması ve toplumda emeğini arz ederek çalışma isteğini gösteren kişilere gerekli koşulların oluşturulması gerekmektedir.

15 Mayıs 2025

Toplumun Görünümü 2024 & Dezavantajlı Çalışanlar Rapor Sunumu

Toplumun Görünümü 2024 ve Dezavantajlı Çalışanlar raporları kamuoyuna sunuluyor! Türkiye’nin toplumsal yapısına dair merak edilen her şey, Toplumun Görünümü 2024 ile sizlerle buluşuyor! İLKE Vakfı Toplumsal Düşünce ve Araştırmalar Merkezi (TODAM) tarafından her yıl hazırlanan bu kapsamlı çalışma; nüfus, aile yapısı, hanehalkı, sosyal gruplar, eğitim, ekonomi, işgücü ve istihdam, çalışma hayatı, refah ve eşitsizlik, sağlık, hukuk ve göç gibi toplumun temel alanlarını istatistiksel veriler ışığında analiz ediyor. Bununla birlikte, TODAM Direktörü Prof. Dr. Ramazan Tiyek'in editörlüğünde Dezavantajlı Çalışanlar temasıyla hazırlanan araştırma raporu ise; engelliler, kadınlar, gençler, çocuklar, yaşlılar, eski hükümlüler ve göçmenler gibi dezavantajlı grupların istihdama katılımı ve çalışma hayatında karşılaştıkları problemleri, çözüm önerileriyle birlikte alanında uzman akademisyen ve araştırmacılar tarafından değerlendiriyor. Toplumun güncel sorunlarını veriye dayalı analizlerle ele alan bu iki kapsamlı rapor hem politika yapıcılar hem de akademik ve sivil paydaşlar için önemli bir başvuru kaynağı niteliği taşıyor. Program, İLKE Vakfı TODAM Direktörü Prof. Dr. Ramazan Tiyek ve TODAM Araştırmacısı Enes Koru’nun sunumuyla gerçekleştirilecektir. Kayıt için:  window.jotformEmbedHandler("iframe[id='JotFormIFrame-251212566475962']", "https://form.jotform.com/")

Toplumun Görünümü 2024 ve Dezavantajlı Çalışanlar Raporları Kamuoyuna Tanıtıldı

İLKE Vakfı Toplumsal Düşünce ve Araştırmalar Merkezi (TODAM) tarafından hazırlanan Toplumun Görünümü 2024 Raporu ve Dezavantajlı Çalışanlar Araştırma Raporu, 15 Mayıs 2025 tarihinde İLKE Vakfı’nda düzenlenen programla kamuoyuna tanıtıldı.İLKE Vakfı’nda gerçekleştirilen sunum, Dr. Öğr. Üyesi Elyesa Koytak’ın açılış konuşmasıyla başladı. Ardından, İLKE Araştırmacısı Enes Koru, yazarlarından biri olduğu Toplumun Görünümü 2024 raporunun hazırlık süreci, metodolojisi, amacı ve elde edilen temel bulgular doğrultusunda Türkiye’deki toplumsal yapının en önemli sorunlarını ele alan bir sunum gerçekleştirdi. Akabinde, TODAM Direktörü Prof. Dr. Ramazan Tiyek, editörlüğünü üstlendiği Dezavantajlı Çalışanlar araştırma raporunun temel bulgularını paylaşarak, ilgili sorunlara yönelik muhtemel çözüm önerilerini içeren bir sunum yaptı. Programa, akademisyenler, sivil toplum temsilcileri, gazeteciler ve kamu kurumu yetkilileri yoğun ilgi gösterdi. Rapor sunumlarının ardından katılımcılar, raporlarla ilgili görüş, öneri ve sorularını paylaşarak çeşitli değerlendirmelerde bulunduHer iki rapora da aşağıdaki bağlantılardan ulaşabilirsiniz:Toplumun Görünümü 2024Dezavantajlı Çalışanlar