Türkiye’de Hukuk Sisteminin Genel Görünümü
Hukuku takip etmek esasen toplumsal ve siyasi hayatı yakından takip etmektir. Hukuk alanında yaşanan gelişmeler, yenilikler, tartışmalar, kurumsal düzenlemeler ve sair hususlar toplumsal, iktisadi, siyasi ve kültürel birçok temel meselemizin yansıdığı hususlardır. Bu nedenlerle hukuk hiçbir zaman sadece teknik, formel veya teorik bir konu olarak görülmemelidir.
Türk Hukuk Sistemi uzun ve sancılı bir modernleşme sürecinden geçmiştir. Kanunların oluşumu, mahkemelerin işleyişi, kolluk kuvvetlerinin yapısı, dijital platform ve imkanların uygulanmasıyla bu modern hüviyetin birçok avantajlarından istifade edilmektedir. Öte yandan zikredilen modernleşme sürecinin dini, örfi ve tarihi irtibatları zayıflattığı ve oluşan boşluğun yeterince doldurulamadığı görülmektedir. Özellikle modern pozitif hukuk öğretisinin sert, kalıpsal örgüsünün Türk Hukuk Sisteminin işleyişine negatif etki ettiği, adaletin tesisinde zafiyetler ortaya çıkardığı tartışılmaktadır.
2023 yılında Anayasa Mahkemesi ile Yargıtay arasında yaşanan krizin sebebi ne olursa olsun yüksek yargının itibarını zedelemiştir. Uyuşmazlıkların çözüm yeri olması gereken yargının, uyuşmazlıkların kaynağı şeklinde görülmesi yargının en temel fonksiyonundan uzaklaşması anlamına gelecektir. Diğer yandan makul sürede yargılanma ile yargı tarafsızlığı da iç içe geçen kavramlar olarak öne çıkmaktadır (Yıldız, 2020).
Hukuk mesleklerine giriş sınavı yargı sisteminin gelişimi adına önemli bir adım olmuştur. Hukuk fakültesi sayıları ve fakülteye öğrenci alım kontenjanlarının düşürülmesi, avukatlık mesleğinin niteliğine katkı sağlayacaktır. Keza hakim ve savcı niteliğinin artırılması için de meslek içi eğitimlerin içeriklerinin çeşitlendirilmesine ihtiyaç olduğu, hakim ve savcıların yapısal özelliklerine göre takip ve atama sisteminin geliştirilmesi gereği ortaya çıkmaktadır.
Türkiye’nin, 2023 yılında da içinde bulunduğu koşullar, bilhassa komşu ülkelerdeki istikrarsız durum, göçmen sorunu ve öteden beri yürütülen terörle mücadelenin zorluklarına rağmen insan hakları konusundaki çabalarını sürdürdüğü görülmektedir. Bununla beraber, raporda Nihat Bulut’un da değindiği üzere, makul sürede yargılanma hakkını kapsamına alan adil yargılanma hakkı 2023 yılında da en çok ihlal edilen hak olmaya devam etmektedir.
Ceza adalet sisteminin etkinliğini değerlendirmek ve sorunların çözümüne ne ölçüde katkı sağladığını belirlemek için adli istatistikler büyük önem taşımaktadır. Ceza yargısının oturmuş bir sistemle yürütüldüğü görülmektedir. Bu bağlamda, Ceza Yargısı başlığında Mahmut Koca, etkin soruşturmanın yapılması, alternatif uyuşmazlık yönteminin kapsamlı şekilde uygulanması, hakimlerin performanslarının denetimi gibi faktörlerin ceza yargısının temellerini sağlamlaştıracağını vurgulamaktadır.
Hukuk yargısında ekonomik istikrarsızlığın etkisi en çok sulh hukuk mahkemelerinde hissedilmiştir. Öner, hukuk yargısı başlığında, artan ve uzun süren kira davalarının hukuki güvenceyi zayıflatarak yargıya olan güveni azalttığını vurgulamaktadır. Hukuk yargısının bir diğer temel sorunu da aile mahkemelerinde görülmektedir.
Uzun süren boşanma davaları Türkiye’de yargı sistemi adına çözüm bekleyen en temel sorunlardan birisi olarak görülmektedir. İdari yargıda 2023 yılında mahkemelere en çok yansıyan uyuşmazlıkların 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu’ndan kaynaklanan uyuşmazlıkların olduğu verilere yansımaktadır. Birçok Avrupa ülkesine kıyasla iş yüküne paralel olarak adalete erişimde Türkiye iyi durumda olsa da yabancılarla ilgili uyuşmazlıkların mahkemelere bu şekilde yansıması görünümü negatifleştiren bir etmen olarak öne çıkmaktadır. Göçgün, İdari Yargı bahsinde karar alıcıların idari tasarrufta bulunurken hukuk devleti bilinciyle hareket etmelerinin idari işlemlerdeki hukuka uygunluk oranını artıracağını vurgulamaktadır.
Adil piyasa faaliyetlerinin korunması ve haksız rekabetin önlenmesi misyonuyla faaliyet gösteren düzenleyici ve denetleyici kurumların güçlü bir şekilde kurumlaşması da hukuki açıdan ekonomik öngörülebilirliğin artmasına önemli ölçüde katkı sağlamaktadır. Değişen ekonomik dinamikler, bu kurumların düzenleme ve denetleme faaliyetlerinde dönemsel olarak faklı alanlara yoğunlaşmalarına neden olmaktadır. Ayrıca, rekabetçi dönüşüm ortamı kurumsal kapasitenin etkin kullanımı üzerinde de itekleyici bir unsur olup bu dönüşüme uyum sağlamak için kapasite geliştirme çabalarının önemi giderek artmaktadır (Torlak, 2023).
Alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemleri bağlamında uzlaştırma ve arabuluculuk süreçleri, sigorta tahkim komisyonu ve tahkim merkezleri ile hakem-bilirkişilik uygulamaları yargı sistemine önemli katkılar sağlamaktadır. Yeşilırmak ve Kafalı, uzlaştırma ve arabuluculuk yöntemlerinin yargının iş yükünü hafifletmesini ve tarafların hızlı çözümler elde etmesini sağlayacağını vurgulamaktadır.
Türkiye’de hukuk eğitimi, bilimsel gelenek ve ekolleşme fikrinden uzak ve çoğulcu paradigmatik perspektiften kopuk biçimde geliştirilen pedagoji anlayışı ve eğitsel pratiklerle maluliyet arz etmektedir. Hukuk akademisinde epistemik bir ekolleşme ve bilim geleneğinin olmayışı hukuk eğitiminin niteliksel yetersizliğine yol açmaktadır. Hukukun bir fikir ve norm sistematiği olarak kendisini var ettiği varoluşsal zemin paranteze alınmaktadır. Kılıç’ın hukuk eğitiminin dönüşümünü incelediği yazıda da değindiği üzere, öğrenime konu olan somut hukuksal bilgi; tüm dinamikleriyle toplumsallığı ve değerselliği dışarıda tutan ya da soyutlayan bir düşünce düzlemine dayanmaktadır. Diğer yandan, hukuk eğitiminin kalitesini artırması beklenen hukuk kliniklerinin yapısı ve Türkiye’ye uyarlanabilirliği üzerine Emre Soyer kapsamlı bir analiz sunmaktadır.
Son olarak, hukuk eğitiminin geldiği noktada acil çözüm beklediği görülmektedir. Hukuk eğitimine dair “nitelik azaldı” yönündeki şikayetlerin arttığı günümüzde hukuk eğitimine dair nokta atışı, serinkanlı ve ilmî yöntemlerle sorunsallaştırmak gerektiği açıktır (Kılıç, 2017). Her sene hukuk fakültelerinden mezun sayısının artması gelinen noktayı geri dönülemez kılmaktadır. Hukuk fakültelerinin nitelikli, toplumsal değer ve ihtiyaçlara duyarlı, farklı sektörlerde becerilerini geliştirebilecek mezunlar verebilmesi gerekmektedir (Koytak, 2024). Türkiye’nin hukukta oluşan insan kaynağını doğru şekilde kanalize edip katma değeri yüksek işlerde istihdam edebilmesi şarttır.