ANALİZ YAZILARI

Hizmetler Sektörü

Nurbay Sey

Hizmetler sektörü, tarım ve sanayi sektöründen farklı olarak fiziki olmayan hizmetlerin üretildiği bir endüstri alanı olarak tanımlanabilir. Tarım toplumlarında nispeten geri planda kalan hizmetler sektörü, sanayi sektörünün öne çıkmasıyla dünya ekonomisindeki payını artırmış ve özellikle gelişmiş ülkelerin sanayileşme süreçlerini tamamlamalarının ardından, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler için en önemli sektör haline gelmiştir. Bu açıdan, dünya ekonomisinde önemli bir paya sahip olan ve bu payını yıllar itibariyle artırmakta olan hizmetler sektörünün Türkiye açısından mevcut durumunu değerlendirmek, gelecekte oluşturulacak stratejilerin etkinliğini sağlamak adına oldukça önemlidir. Bu analizde hizmetler sektörünün Türkiye için taşıdığı öneme değinilmiştir.

2021 yılında Türkiye’de istihdam edilenlerin yüzde 53,3’ünün hizmetler sektöründe istihdam edildiği ve sektörün GSYH içindeki toplam payının yüzde 52,7 olduğu dikkate alındığında, hizmetler sektörünün Türkiye ekonomisi için taşıdığı önem daha da iyi anlaşılmaktadır. Bu anlamda hizmetler sektöründe ortaya çıkan gelişmelerin iyi okunması ve analiz edilmesi Türkiye ekonomisi için oldukça önemlidir.

Türkiye’de hizmetler sektöründe istihdam edilenlerin oranı artış eğilimi göstermektedir. Öyle ki 2010 yılında toplam istihdam içinde hizmetler sektöründe istihdam edilenlerin oranı yüzde 48,6 iken bu oran 2016 yılında yüzde 53,7’ye, 2021 yılında ise yüzde 55,3’e yükselmiştir. İstihdamda yaşanan bu hızlı artışa karşın, hizmetler sektörünün GSYH içindeki payı aynı oranda artmamıştır. Nitekim hizmetler sektörünün GSYH içindeki payı 2010 yılında yüzde 54,3 iken 2021 yılında yüzde 52,7’ye gerilemiştir.

Nihayetinde hizmetler sektörü hem GSYH içindeki büyüklüğü hem de istihdamdaki payı açısından Türkiye ekonomisi için oldukça önemli bir sektördür. Fakat gelişmiş ülkelerde bu iki orana bakıldığında Türkiye’nin bu sektörde istenen ölçüde bir gelişim katetmediği görülecektir. Öyle ki 2021 yılında GSYH içinde hizmetler sektörünün payı Almanya’da yüzde 62,88, ABD’de yüzde 77,59, OECD ülkelerinde yüzde 70,96’dır. Hizmetler sektörünün toplam istihdam içindeki payı ise yine Almanya’da yüzde 71,61, ABD’de yüzde 78,74 ve OECD ülkelerinde yüzde 72,65’tir. Bu anlamda Türkiye’nin, hizmetler sektöründe gelişim gösterebilmesi için yatırımlarını, bu sektör içerisinde bulunan bilişim sektörü gibi katma değeri yüksek alanlarda artırması gerekmektedir.

Hizmetler Sektöründe Büyüme

Türkiye’nin ekonomik büyümesine sektörel bazda bakıldığında özellikle son yıllarda hizmetler sektöründe gerçekleşen büyüme oranlarının, sanayi ve tarım sektörlerine göre daha iyi bir gelişim gösterdiği söylenebilir. 2016 Rusya-Türkiye Krizi ve 2019-2020 Covid-19 salgını gibi özel olayın yaşandığı istisna dönemler dışında 2010 yılından itibaren bu üç sektör arasında en fazla büyüyen sektör hizmetler sektörü olmuştur. Türkiye’nin son 10 yıllık sürecinde, hizmetler sektörü diğer sektörlere nazaran daha iyi bir gelişim göstermiştir.

Made with Flourish
Şekil 43. Hizmetler Sektörünün GSYH İçindeki Payı ve Hizmetler Sektöründe İstihdam (%, 2010-2021)
Kaynak: World Bank, TÜİK, İşgücü İstatistikleri

Made with Flourish
Şekil 44. Toplam Büyüme, Hizmetler ve Diğer Temel Sektörlerde Büyüme (%, 2010-2021)
Kaynak: TÜİK, Yıllık Hesaplar

Hizmetler sektöründe önemli büyüme oranlarının görüldüğü yıllar 2011 ve 2017 yıllarıdır. Bu yıllarda hizmetler sektörü sırasıyla yüzde 12,3 ve yüzde 10,8 oranında büyüme kaydetmiştir. 2017 yılındaki önemli artışın sebebi, 2016 yılında hizmetler sektörünün Rusya-Türkiye krizine bağlı olarak yeterince bir gelişim gösterememesidir. Nitekim 2017 yılında elde edilen yüksek büyüme oranı 2018 ve 2019 yıllarında yakalanamamıştır. 2020 yılında ise Covid-19 salgının etkisiyle hizmetler sektöründe eksi yüzde 5,8 oranında daralma yaşanmış, bu daralmanın yarattığı etkiyle de 2021 yılında hizmetler sektörü yüzde 21,3 oranında büyüme göstermiştir.

Fakat bu gelişimin gelecekte ne yönde hareket edeceğini ve 2022 yılı özelinde nasıl bir seyir izlediğini daha iyi kavrayabilmek adına 2021 ve 2022 yılları arasındaki çeyreklik dönemlerde tarım, sanayi ve hizmetler sektöründe ortaya çıkan GSYH’deki büyüme rakamlarını karşılaştırmak faydalı olacaktır. Buna göre Türkiye’de 2022 yılında hizmetler sektörünün büyüme oranları her üç çeyrekte de tarım, sanayi ve GSYH büyümesinden fazla olmuştur. Hizmetler sektörü, 2022 yılının ilk çeyreğinde yüzde 11,7, ikici çeyreğinde yüzde 9,7, üçüncü çeyreğinde ise yüzde 5,8 oranında büyüme göstermiştir. Hizmetler sektöründe 2021 yılında gerçekleşen büyüme oranlarının da yüksek olduğu dikkate alındığında 2022 yılında gerçekleşen büyümenin baz etkisinden ortaya çıkmadığı anlaşılmaktadır. Bunun yanında 2022 yılının üçüncü çeyreğinde gerçekleşen yüzde 5,8’lik büyüme, sanayi sektöründe gerçekleşen yüzde 1,1 ve tarım sektöründe gerçekleşen yüzde 0,3’lük artışa nazaran oldukça iyi bir orandır. Bu anlamda 2022 yılının ilk üç çeyreğinde hizmetler sektöründe geçekleşen büyüme oranlarının tatmin edici olduğu söylenebilir.

2022 yılında hizmetler sektöründe ortaya çıkan bu büyümenin hangi alt sektörlerdeki gelişmelerden kaynaklandığının daha iyi anlaşılabilmesi için sektörlerin GSYH içindeki paylarına ve hizmetler sektörünün alt dallarında ortaya çıkan büyüme rakamlarına bakmak faydalı olacaktır. Hizmetler sektörünün ana belirleyicisi, turizm faaliyetlerinin de dahil olduğu hizmet faaliyetleridir. 2022 yılında hizmet faaliyetlerinin çeyreklik verilerinde gözlemlenen artışın temelde iki sebebi vardır. Bu sebepler, yüksek döviz kuru ve Ukrayna ile Rusya arasında yaşanan savaştır. Öyle ki döviz kurunun yüksek olması yabancı turistler açısından Türkiye’yi görece ucuz bir tatil merkezi haline getirmiş ve bu durum ülkedeki yabancı turist sayısını artırarak sektörün büyümesini sağlamıştır. Yine Ukrayna ve Rusya arasında yaşanan savaş dolayısıyla Rusya vatandaşlarının birçok Avrupa ülkesi tarafından çeşitli ambargolara maruz kalması, Rus turistlerini tatil için Türkiye’ye yönlendirmiş ve bu da Türkiye’de hizmetler faaliyetlerinin büyümesi ile sonuçlanmıştır.

2022 yılında hizmetler sektörünün diğer alt dallarında ortaya çıkan büyüme oranlarına bakıldığında Türkiye’de önemli bir istihdam alanı olan inşaat sektöründe yaşanan daralma dikkat çekmektedir. 2021 yılının üçüncü çeyreğinden itibaren bu sektörde daralma devam etmektedir. 2022 yılının ilk çeyreğinde yüzde 7,2, ikinci çeyreğinde yüzde 10,9 daralan sektör, 2022 yılının üçüncü çeyreğinde ise yüzde 14,1 oranında daralmıştır. Bu daralmanın sebepleri ise dünyada artan girdi fiyatları ve döviz kurunun yüksek olması sebebiyle katlanan maliyetlerdir.

2022 yılında hizmetler sektöründe ortaya çıkan artışlara bakıldığında ise en dikkat çeken sektörün, finans ve sigortacılık faaliyetleri olduğu görülmektedir. Bu sektör 2022 yılının ilk çeyreğinde yüzde 24,2, ikinci çeyreğinde yüzde 26,6 ve üçüncü çeyreğinde yüzde 21,6 oranında büyümüştür. Buradaki büyümenin temel sebebi Merkez Bankası tarafından uygulanan düşük faiz politikasıdır. Fakat finans ve sigortacılık faaliyetlerinin, 2022 yılının üçüncü çeyreğinde GSYH içindeki payı ancak yüzde 3,3’tür.



Made with Flourish
Şekil 45. Toplam Büyüme, Hizmetler ve Diğer Temel Sektörlerde Büyüme (%, 2021-2022)
Kaynak: TÜİK, Dönemsel Hesaplar

Made with Flourish
Şekil 46. Hizmet Alt Sektörlerinin GSYH İçindeki Payları (%, 2022)
Kaynak: TÜİK, Ulusal Hesaplar

GSYH içinde payı yüksek olmasa da katma değeri yüksek ürünlerin üretildiği bilgi ve iletişim faaliyetlerinde bakıldığında 2022 yılında önemli büyüme oranlarının yakalandığı görülecektir. Bilgi ve iletişim faaliyetleri sektörü 2022 yılının ilk çeyreğinde yüzde 16,8, ikinci çeyreğinde yüzde 5,3 ve üçüncü çeyreğinde yüzde 13,9 oranında büyümüştür. Sektördeki bu büyüme oranlarının uzun vadede de devam etmesinin Türkiye ekonomisine önemli katkılar sunacağı açıktır. Bu anlamda, bu sektörde ortaya çıkan büyüme oranlarının kalıcı olmasına yönelik politikalar üretilmelidir.

Turizm

Turizm sektörü gerek GSYH içindeki payı gerekse de ülkeye sağladığı döviz getirisi açısından Türkiye ekonomisi için oldukça önemli bir sektördür. Özellikle 1980’li yıllardan itibaren Türkiye ekonomisindeki önemini artıran bu sektörün ayrıca incelenmesinin yararlı olacağı açıktır. Bu alt başlıkta turizm sektörünün son 10 yıllık süreçte daha sonra ise 2022 yılı özelinde yaşadığı gelişmeler değerlendirilmiştir.

Türkiye’nin son 10 yıldaki turizm gelirlerine bakıldığında, turizm gelirlerinin belirli bir ortalama etrafında hareket ettiği ve istenenin aksine istikrarlı olarak bir artış eğilimi içerisinde olmadığı görülmektedir. Yine de turizm gelirlerinin Türkiye ekonomisine katkısı oldukça yüksektir. Öyle ki 2012 yılında turizmden elde edilen gelir 29 milyar doların üzerindedir ve bu rakam aynı yılın toplam ihracatının yüzde 19,2’sini oluşturmaktadır. 2021 yılında ise turizmden elde edilen gelir 30 milyarı aşmış ve turizm gelirlerinin ihracat içerisindeki payı yüzde 17 olmuştur. Bu rakamlar turizm sektörünün Türkiye ekonomisi için taşıdığı önemi ortaya koymaktadır.

Son 10 yıllık süreçte turizm gelirlerinde istikrarlı bir artışın olmadığı göze çarpmaktadır. Dikkat çeken bir diğer durum ise turizm gelirleri ile Rus turist sayısı arasındaki ilişkidir. Nitekim 2016 yılında Rusya ve Türkiye arasında ortaya çıkan siyasi sorunlardan kaynaklı azalan Rus turist sayısı aynı yıl Türkiye’nin turizm gelirlerinde önemli bir kayba neden olmuştur. Türkiye’nin turizm gelirleri ile Rus turist sayısını gösteren eğriler oldukça paralel hareket etmektedirler. Bu anlamda 2022 yılında artan Rus turistler nedeniyle turizm sektöründeki kazanımların konjonktürel olup olmadığının iyi analiz edilebilmesi için bu sektörün detaylıca incelenmesi gerekmektedir.

Türkiye’de turizmin 2022 yılında nasıl bir seyir izlediğine bakıldığında, yılın ilk dokuz ayında yabancı turistlerin kişi başına harcamalarının 2021 yılının ilk dokuz ayına göre azaldığı, buna karşın yabancı turist sayısında yüzde 94’lük bir artışın ortaya çıktığı görülmektedir. Yabancı turist sayısındaki bu artış Türkiye’nin turizm gelirlerini 2022 yılında, 2021 yılının aynı dönemine göre yüzde 67,9 oranında arttırmıştır. 2022 yılının ilk 9 ayında 39 milyon 390 bin 915 yabancı turist Türkiye’yi ziyaret etmiş ve Türkiye bu turistlerden toplamda 35 milyar dolardan fazla bir gelir elde etmiştir. Fakat yukarıda da söylendiği gibi artan turist sayısı ve turizm gelirinin büyük bir kısmı Rusya-Ukrayna savaşına bağlı olarak Rusya vatandaşlarının turizm için Türkiye’yi tercih etmek durumunda kalmaları sonucunda ortaya çıkmıştır.

Bu anlamda 2022 yılında turizm açısından yaşanan önemli kazanımların devam etmesine yönelik politikalar ortaya konmalıdır. Bu doğrultuda Türkiye’nin farklı ülkeler için önemli bir turizm merkezi hale gelmesi sağlanmalı, bunun için de Türkiye’nin kültür turizmi, eğitim turizmi, sağlık turizmi gibi farklı turizm türlerinde uluslararası tanıtımlara yönelmesi gerekmektedir. Bunun yanında Türkiye’nin sadece belirli bölgelerini ziyaret eden yabancı turistlerin Türkiye’nin farklı turistik bölgelerine seyahat etmeleri sağlanmalıdır. Yine yabancı turistlerin ülkede harcadıkları paranın artırılmasına yönelik politikalar geliştirilmelidir. Öyle ki 2021 yılının ilk 9 ayında yabancı turistler Türkiye’de ortalama 1028 dolar harcamışken, 2022 yılının ilk 9 ayında bu rakam ortalama 889 dolara düşmüştür.

Made with Flourish
Şekil 47. Turizm Gelirleri ve Rus Turist Sayıları (Milyar Amerikan Doları, 2012-2021)
Kaynak: TURSAB, Turizm Sayıları & Turizm Gelirleri
Made with Flourish
Şekil 48. Hizmet Üretici Fiyat Endeksi (%, 2018-2022)
Kaynak: TÜİK, Hizmet Üretici Fiyat Endeksi İstatistikleri
Hizmet Üretici Fiyat Endeksi (H-ÜFE)

TÜİK’in tanımına göre Hizmet Üretici Fiyat Endeksi (H-ÜFE), belirli bir referans döneminde ülke ekonomisinde üretimi yapılan hizmetlerin üretici fiyatlarını zaman içinde karşılaştırarak fiyat değişimlerini ölçen fiyat endeksidir. H-ÜFE’nin düşük olması hem yeni yatırımların yapılması hem de mevcut üretim faaliyetlerinin devam etmesi adına oldukça önemlidir. Bunun yanında H-ÜFE’deki değişim, Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE)’ye de yansıyarak hizmetler sektöründe talebi etkilemektedir. Bu anlamda H-ÜFE’de istikrarlı bir yapı, hizmetler sektörü için büyük bir önem taşımaktadır.

Özellikle 2020 yılının Haziran ayından itibaren H-ÜFE’deki istikrar ortadan kalkmıştır. 2020 yılının Haziran ayında yüzde 9,66 olan H-ÜFE oranı, 2021 yılının Ocak ayında yüzde 21,11’e yükselmiştir. H-ÜFE’de yaşanan bu artış 2021 yılında daha da artmış ve 2022 yılının Ocak ayında gerçekleşen H-ÜFE oranı yüzde 71,63’e gelmiştir. 2022 yılının Haziran ayında yüzde 91,27’e gelen H-ÜFE, Temmuz ayında az da olsa bir azalış göstererek yüzde 90,56’ya gerilemiş fakat bu düşüş devam etmeyerek H-ÜFE Ağustos ayında yüzde 97,20’ye yükselmiştir. 2022 yılının Eylül ayında yüzde 107,01’e kadar yükselen bu oran Ekim ayı itibariyle yüzde 104,28 olarak gerçekleşmiştir.

Gelecek aylarda ise 2021 yılında H-ÜFE’de aşırı artış nedeniyle baz etkisinden kaynaklı olarak bu oranın düşmesi beklenmektedir. Fakat yine de mevcut durumda H-ÜFE 2022 yılında oldukça yüksek bir düzeyde seyretmiştir. Bu durumun ortaya çıkmasında özellikle son yıllarda uygulanan para politikalarının etkisi oldukça fazladır. Bunun dışında uluslararası düzeyde gerçekleşen fiyat artışları Türkiye’deki girdi maliyetlerini artırmış ve bu da H-ÜFE’nin yükselmesi ile sonuçlanmıştır.

2022 yılında hizmetler sektöründe yaşanan olumlu gelişmelerin kalıcı olabilmesi için mevcut üretim faaliyetlerinin sürmesi ve yeni yatırımların yapılması gerekmektedir. Bu da H-ÜFE’nin istikrara kavuşması ile mümkündür. Dolayısıyla özellikle 2020 yılının Haziran ayından sonra istikrardan uzaklaşarak aşırı artış gösteren H-ÜFE’nin azaltılmasına yönelik para politikalarının izlenmesi, hizmetler sektöründe yaşanan olumlu gelişmelerin devam etmesi adına önemlidir.

Hizmetler Devrimi

Hizmetler devrimi, hizmet sektöründe ortaya çıkan gelişmelerin istihdam yaratması, sanayi ve hizmetler sektöründeki üretimi artırarak hızlı bir ekonomik büyüme ve kalkınmaya dönüşmesidir. Bu yönleriyle hizmetler devriminin, birçok sektörde üretimi artırarak yoksulluğu ve işsizliği azaltması beklenir (Ghani & Kharas, 2010). Bu tanımdan hareketle, Türkiye’nin hizmetler devriminin neresinde olduğu değerlendirildiğinde, istenilen aşamadan oldukça uzakta olduğu görülmektedir. Öyle ki 2021 yılı itibariyle Türkiye’de toplam GSYH içinde hizmetler sektörünün oranı yüzde 52,7’dir. Bu oran birçok gelişmiş ülkede yüzde 60’ın üzerindedir. Yine Türkiye’de, 2021 yılında toplam istihdam içerisinde hizmetler sektöründe istihdam edilenlerin oranı yüzde 53,3’tür ve bu oran gelişmiş ülkelerin oldukça altındadır. Bu anlamda Türkiye’de hizmetler sektörünün yarattığı katma değer ve sektörün istihdama katkısı istenen düzeyde değildir.

Türkiye’de hizmetler sektöründe istihdam büyük oranda turizm sektöründedir. Turizm sektörünün ise diğer sektörleri uzun vadede destekler bir niteliği olduğu söylenemez. Bu yönüyle Türkiye’de hizmetler sektöründe ortaya çıkan gelişmelerin diğer sektörlere olumlu etkisi sınırlıdır. Dolayısıyla, Türkiye’nin hizmetler devrimi gerçekleştirebilmesi için katma değer yaratan bilişim sektörü gibi alanlarda yatırımlarını artırması gerekmektedir. Nitekim özellikle son yıllarda silah sanayisinde geliştirilen yazılımlar, fiziki üretime dönüşerek Türkiye’nin bu alanda ihracatını artırabilmiştir. Fakat yine de mevcut durumda bilgi ve iletişim faaliyetleri sektörünün toplam GSYH içindeki oranı ancak yüzde 1,12’dir. Yine bu sektörün toplam ihracat içerisindeki payı da ancak yüzde 1’dir.

Buna karşın, son yıllarda bu sektörde ortaya çıkan gelişmeler ve 2022 yılında bilgi ve iletişim faaliyetleri sektöründe gerçekleşen büyüme oranları, Türkiye’nin hizmetler devriminde önemli kazanımlar elde etmesine yönelik bir sinyal taşımaktadır. Öyle ki bilgi ve iletişim faaliyetleri sektörü 2022 yılının birinci çeyreğinde yüzde 16,8, ikinci çeyreğinde yüzde 5,3 ve üçüncü çeyreğinde yüzde 13,9 oranında büyümüştür. Bu sektörde ortaya çıkan yazılımların sanayi ve hizmet sektöründe üretime dönüşme potansiyeli dikkate alındığında, Türkiye’nin 2022 yılında bilgi ve iletişim faaliyetleri sektöründe ortaya koyduğu büyüme oranlarının sürmesinin orta ve uzun vadede Türkiye’yi hizmetler sektöründe iyi yerlere getireceği açıktır. Bu anlamda 2022 yılında gerçekleşen gelişmeler, Türkiye’nin gecikmeli de olsa hizmetler devriminde var olmaya çalıştığını göstermektedir.

Sonuç ve Değerlendirme

Özellikle II. Dünya Savaşı’ndan sonra, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler için büyük bir sektör haline gelen hizmetler sektörü, gelişmekte olan bir ekonomiye sahip Türkiye için de oldukça önemli bir sektördür. Bu anlamda bu sektörde yaşanan gelişmelerin iyi analiz edilmesi Türkiye ekonomisinin geleceği açısından oldukça önemlidir.

2022 yılının hizmetler sektörü açısından olumlu bir yıl olduğu söylenebilir. Öyle ki hizmetler sektörü yılın ilk çeyreğinde yüzde 9,8, ikinci çeyreğinde yüzde 9.7 ve üçüncü çeyreğinde yüzde 5.8’lik bir büyüme göstermiştir ve bu büyüme oranları tarım ve sanayi sektörlerinde ortaya çıkan büyüme oranlarından daha yüksektir. Hizmetler sektöründe ortaya çıkan bu büyümede etkili olan alt dallar; turizmin dahil olduğu hizmet faaliyetleri sektörü, bilgi ve iletişim faaliyetleri sektörü, finans ve sigortacılık faaliyetleri sektörüdür. Bu alt sektörlerde ortaya çıkan yüksek büyüme oranları, hizmetler sektörünün bir bütün olarak büyümesine katkı sunmuştur. Özellikle bilgi ve iletişim sektörünün katma değer yaratma noktasındaki önemi dikkate alındığında, bu sektörde ortaya çıkan büyüme oranları Türkiye ekonomisinin geleceği açısından umut vericidir. Hizmetler sektöründe ortaya çıkan bu olumlu gelişmelerin yanında 2022 yılında Hizmet Üretici Fiyat Endeksi (H-ÜFE) oldukça yüksek seyretmiştir. 2022 yılının Ocak ayında yüzde 71.63 olarak gerçekleşen H-ÜFE, Ekim ayında yüzde 104.28’e kadar yükselmiştir.

Sonuç olarak, hizmetler sektörünün 2022 yılındaki performansının tatmin edici olduğu söylenebilir. Fakat hizmetler sektörü adına 2022 yılında yaşanan bu olumlu gelişmelerin kalıcı olabilmesi için H-ÜFE’nin düşürülmesi ve konjonktürden kaynaklı ortaya çıkan olumlu gelişmelerin konjonktürün ortadan kalkması durumunda da devam etmesi sağlanmalıdır. Öyle ki turizmde yaşanan gelişmeler Rusya-Ukrayna savaşı sonrası artan Rus turistlerden, finans ve sigortacılık faaliyetlerinde yaşanan gelişmeler ise büyük oranda Merkez Bankası tarafından uygulanan düşük faiz politikasından kaynaklanmıştır.