MASANIN FARKLI TARAFI

Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi Yasama’nın Önemini Ortaya Çıkarıyor

Hafsa Nur A. Engeloğlu

TBMM Müşaviri


2019 yılı esasen, 2018 Temmuz ayında uygulamaya geçen cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin uygulamadaki ilk örneklerinin sunulduğu bir yıl oldu. Anayasa tarihimizin darbe anayasalarına ev sahipliği yaptığı göz önünde bulundurulursa mevcut Anayasa’nın halk oylaması ile yani bir toplum sözleşmesi olarak yürürlüğe girmesi başlı başına etkileyicidir. 


2019 yılı, Adalet Bakanlığı’nın 4 yıllık stratejik planının yenilenme yılı idi. Son uygulama yılı 2019 olan ikinci stratejik plan sonlanarak 2019-2023 dönemini kapsayan üçüncü stratejik plan 2020 yılı içerisinde uygulamaya geçti. Yayımlanan bu plan ve faaliyet raporları ile birlikte 30 Mayıs 2019 tarihinde Yargı Reformu Strateji Belgesi ve 23 Temmuz 2019 tarihinde hukukla ilgisi bakımından değinmemiz gereken cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin ilk kalkınma planı olan 11. Kalkınma Planı da hazırlanarak yayımlandı.


Yargı Stratejisi Reformu Belgesi’nde sunulan çeşitli vaatlerin bir kısmı 2019 yılı içerisinde adım adım gerçekleştirildi. Hükûmet tarafından açıklanan strateji belgesinin hayata geçirilebilmesi ancak Meclis’te yapılan kanunlar ve kanun değişiklikleri ile mümkündür. Hükûmet sistemi değişikliğinden dolayı kanunlara gerek olmaksızın kararnameler ile mevzuat değişikliğinin sağlanabileceği iddia edilse de bu iddianın gerçeğe dayanmadığı açıktır. Meclis’in temel vazifesi olan yasama faaliyetini yerine getirmesi en temelde hukukun üstünlüğünün sağlanması açısından kaçınılmazdır.


Reform Belgesi’nde vaat edilen reformlardan kamuoyu nezdinde çokça dillendirilen avukatlara yeşil pasaport hakkı, avukatlık ve noterlik meslekleri için sınav şartı, avukatlık hizmetlerindeki KDV’lerin düşürülmesi, uzlaşma kapsamındaki suçların genişletilmesi, seri ve basit muhakeme usulünün getirilmesi, ön ödeme kurumunun revize edilerek işlerlik kazandırılması, çocuklara özgü uzlaşma modelinin getirilmesi, ifade özgürlüğünü ilgilendiren mahkeme kararlarının istinaf mahkemelerinden sonra bir kez de Yargıtay tarafından incelenmesi, soruşturma aşamasında tutukluluğa azami süre getirilmesi, Birinci Yargı Paketi olarak bilinen 7188 sayılı kanun ile Meclis tarafından düzenlenen ilk hususlardan oldu. Bu gelişmelerin yanı sıra avukat UYAP’ın iyileştirilmesi, e-tebligat ile tasarrufun sağlanması, nöbetçi noterlik uygulaması hukuka erişimi hızlandıran gelişmelerdendir.


Bu gelişmelerin yanı sıra ülkemizin gidişatını dünyadaki gelişmelerden bağımsız düşünemeyiz. Birçok araştırma raporunun gösterdiği gibi dünyada hukuk devleti ilkesine bağlılık yüzdesinde bir düşüş söz konusu olmakla birlikte liderlik beklentisinde de artış göze çarpmaktadır. Pek tabii ülkemizde bu gidişattan bağımsız kalamamaktadır. Geride bıraktığımız yıl içerisinde duyduğumuz seslerin demokratikleşmeye karşı yeni bir ters dalganın kısık sesleri olabileceği hatırda tutulurken demokrasiye bağlılık ifadeleri de sık sık kamuoyunda yer aldı.


Tüm bunlar değerlendirildiğinde Reform Belgesi’nde ve diğer planlarda bir üst vaat olarak göze çarpan “hukuk devletine olan inancın tazelenmesi”nin, önümüzdeki dönemlerde de bir vaat olarak karşımızda duracağı açıktır. Meclis’in asli görevi olan yasama faaliyetini toplumun nabzını yoklayarak ısrarla yerine getirmesi ve vekillerin ilk görevinin kanun yapımı olduğunun hatırlatılması hukuka güvende önemli bir açılım olacaktır. Zira kanun yapımı, hukuk devletine giden yolun zeminini teşkil etmektedir.