MASANIN FARKLI TARAFI
Hüseyin Önal
Avukat
Türkiye’de hukukun uzun yıllardır süregelen yapısal bazı sorunları 2019 yılında da devam etmiştir. Uygulamaya yönelik vurgu yapılacak çeşitli hususlar olmakla birlikte dört yıllık mesleki tecrübenin ardından burada esas olarak önemli gördüğümüz beş konuya değineceğiz.
İlk olarak hukukçu meslek gruplarının niteliği ve mesleki gelişimi ülkemizde hukuka dair önemli bir sorun alanıdır. Birkaç akademisyen ve araştırma görevlisi ile oluşturulan hukuk fakülteleriyle, maddi kazancı ön plana alarak niteliksiz eğitim ve öğrenci profilini koruyan üniversiteleriyle, kalabalık eğitim ortamları ve hoca sayısı yetersiz devlet üniversiteleriyle hukuk eğitiminde nitelik ısrarla göz ardı edilmektedir. Adli teşkilatın en önemli süjeleri olan hâkim-savcıların, avukatların ve adli personelin niteliği ve mesleki gelişimi konusunda tüm inisiyatif bireysel gayretlere bırakılmış olduğundan mevcut durum, adliye teşkilatını ve adli süreçlerin yürütülmesini de doğrudan etkilemektedir. İkinci husus, ilkiyle de bağlantılı bir şekilde hâkim-savcı gibi adalet uygulayıcıların, hakkı/hukuku teslim ve tesis edecek konumda bulunduklarından ibaret olarak dosyaların içeriğine ve künhüne vâkıf olmadan inceleme veya muhakeme yürütmeleri hatta çoğu zaman dosyaları duruşma başladığı sırada hızlıca incelemeleridir. Yine “kopyala-yapıştır, şablon hüküm ve kararların” giderek daha da yaygınlaşması, hukukun gelişimi, içtihat ve doktrin zenginliği noktasında endişe edilmesi gereken bir husustur.
Uzun süren davalar ve yargılamalar herkesçe malum olan bir başka önemli bir sorundur. Bu bağlamda özellikle birtakım usul işlemlerinin gerekli hâller dışında bir süreç uzatma ve engelleme aracı olarak kullanılmasını vurgulamak gerekmektedir. Hukuk sistemimizin yargılamalarda bu kötü niyetli gayretleri engelleme ve insanların adalete hızlı ve etkili bir şekilde ulaşmasını sağlama noktasında eksik kaldığı bir gerçektir.
Vurgu yapmamız gereken dördüncü nokta, hukukun zaman zaman sosyal tepkiler/sosyal medya tepkileri bağlamında işletilmesi veya bu tepkilere göre karar verilmesi problemidir. Özellikle kamuya mal olmuş dosyalarda veya sosyal/siyasi tepkilere göre verilen kararlar “yasama, yürütme, sosyal medya” şeklinde ironik atıflara dahi konu olabilmektedir. İfade etmek istediğimiz son husus ise temelde yapısal bir hukuk sorunu olmakla birlikte özellikle 2019’da yoğun tartışmalarla gündeme gelen infaz ve denetimli serbestlik düzenlemeleridir. Şahsa yönelik suçların dahi affa konu yapıldığı bu ve benzeri düzenlemelerin mağdurların haklarını ve kamu güvenliğini gözetmeyeceği açıktır.