2019 YARGI REFORMU PAKETİ’NE GENEL BAKIŞ


Her işleyen sistemde olduğu gibi hukuk sisteminde de reform ihtiyacı yani ıslahat, sürekli gündemde olan bir meseledir. Reforma ihtiyaç duyma farklı şekillerde açıklanabilmektedir. Menfi yönden bakışla sistemin işleyememesinden kaynaklı olarak sürekli müdahale ihtiyacını gerektirmesi şeklindeki düşünce bunlardan biridir. Müspet bakışı içeren, sistem işledikçe ortaya çıkan aksaklıkların giderilmesi gerekliliğinin hukuk sistemleri bakımından da cari olduğunu ifade eden görüş bir diğeridir. Ancak bu durum çok sık yaşanmaya başlandığında hukuk sistemi kaygan bir zemine çekilmekte, mevzuat yamalı bohça olarak tabir edilen bir hale dönüşmektedir. Bununla birlikte hukuk kurallarını uygulayan ve dolayısıyla işleyen en önemli parça olan yargının, işledikçe aksaklıklarının ortaya çıkması ile birlikte değişen toplum yapısına uyum sağlaması zaruri bir durumdur.


İşte bu zaruret dolayısıyla “Ceza Muhakemesi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” başlıklı ve 7188 tarihli kanun metni, 17.10.2019 tarihinde kabul edilerek 24.10.2019 tarihinde Resmî Gazete’de yayımlanmasının ardından yürürlüğe girdi. Yargı süreçlerini hızlandırmayı ve temel hak ve özgürlükleri güçlendirmeyi amaçlayan kanun, içeriği itibarıyla muhtelif kanunlarda değişiklik öngörmektedir. 


Kanunun temel hak ve özgürlükleri güçlendirmeye yönelik hükümleri, ifade özgürlüğünün korunmasını sağlamak açısından önem taşımaktadır. Kanunun 13. maddesiyle; Terörle Mücadele Kanunu’na eklenen “Haber verme sınırlarını aşmayan veya eleştiri amacıyla yapılan düşünce açıklamaları suç oluşturmaz” ifadesiyle suçun unsurlarında değişiklik yapılmış ve böylece hukuki olarak suç teşkil etmeyen düşünce açıklamalarının yargı kararlarına konu edilmesinin önü kesilmiştir. Zira maddenin gerekçesinde de yer aldığı gibi kişinin belirli bir olay hakkındaki düşüncesini açıklaması bir hürriyettir ve ifade özgürlüğü Anayasa’da güvence altına alınmıştır. Mahkemelerin bu hususta verdiği farklı kararlarda uygulama birliği sağlanması için yapılan bu düzenleme, propaganda suçuna yönelik tartışmaları sonlandırabilecek niteliktedir.


İstisnai bir koruma tedbiri olan tutuklama kararı, hâkimin takdirine bağlı olup failin kaçma şüphesi bulunması, delilleri karartma şüphesinin olması gibi bazı durumlarda uygulanmaktadır. Ancak kişinin temel haklarının sınırlanmasına yönelik bir koruma tedbiri olduğu için hâkimin takdir hakkını kullanırken ölçülülük ilkesine riayet etmesi gerekir. Bu kapsamda 18. maddeyle, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’na eklenen fıkralar, soruşturma evresindeki tutukluluk süresi bakımından sınırlama getirmiştir. Süreye sınırlama getirilmesi, tutuklama tedbiri uygulanmasının daha sağlıklı yürütülmesi ve istisnailik niteliğini sürdürebilmesi açısından önem taşımaktadır.


Kanun, internet sitelerinin tümüne yönelik erişim engellenmesi kararının alınmasından önce teknik olarak ihlale ilişkin içeriğe erişimin engellenmesinin önünü açmış ve böylece temel hak ve özgürlüklere ilişkin hukuki bir iyileştirme yapılmıştır. Zira bu durumun örneği, yakın geçmişte Wikipedia’ya erişimin engellenmesi şeklinde gündemde yer almıştı. Kanunun 29. maddesi kapsamında ise Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Dairesi tarafından verilen bazı kararlara yönelik temyiz edilemeyecek suç kapsamında bile olsa temyiz yolu açılmıştır. Temel hakların ve düşünce özgürlüğünün korunmasının kapsamının genişletilmesi olarak da yorumlanabilecek olan maddenin Yargıtay’ın iş yükünü arttıracak olması aslında BAM’ın kuruluş amacıyla da çelişebilecektir.


CMK kapsamında ceza yargılamasını hızlandıracak iki yargılama usulü, kanun değişikliği ile yürürlüğe girmiştir. İddianamenin kabulünün ardından üst sınırı iki ya da daha az süreli hapis cezası ya da adli para cezası gerektiren suçlara yönelik uygulanacak olan basit yargılama usulü, duruşma yapılmadan hüküm verilebilmesi yani sanık/mağdur ve şikâyetçinin dilekçeleri üzerinden yargılamanın yürütülerek hüküm verilebilmesine imkân tanımaktadır. Seri muhakeme usulü ise kanunda öngörülen suçlar kapsamında savcının seri muhakeme usulünü şüpheliye teklif etmesi ve şüphelinin de müdafi huzurunda kabul etmesi üzerine uygulanacaktır. Savcı, suç için öngörülen cezadan indirim yaparak bir yaptırım belirleyecek ve mahkemeden uygulanmasını talep edecektir. Basit muhakeme usulü, ceza yargılamasını hızlandırmayı amaçlamışken soruşturma evresinin sonunda uygulanabilecek olan seri muhakeme usulü, savcıya cezayı belirleme yetkisi tanımaktadır. Mahkeme, hüküm kurarken de savcının belirlediği yaptırımın dışına çıkamayacaktır. Seri muhakeme usulünde iddia makamı olan savcılık makamının mensubu olan savcının, yargılama makamı olan hâkimin belirlemesi gereken cezayı belirlemesi söz konusudur. Bu durumun şüpheden sanık yararlanır, gerekçeli karar verilmesi, tarafsız bağımsız mahkeme önünde yargılanma hakkı gibi çeşitli hakların ihlali anlamına gelebileceği ihtimal dâhilindedir. Bu usullerin yanı sıra ön ödemede üç eşit taksit uygulamasına karar verilebilmesi gibi ceza muhakemesi sürecini rahatlatacak ve iyileştirecek uygulamalar da yürürlüğe konulmuştur.


2019 yılı Yargı Reformu Paketi, genel itibarıyla yargı sürecinin iyileştirilmesi ve kısaltılması, temel hak ve özgürlüklerin güvencesinin arttırılması, nitelikli hukukçuların artması amaçları doğrultusunda hazırlanmıştır. Ancak paket kapsamında çıkarılan kanun lafzının uygulanması söz konusu olduğunda, kanundan beklenen faydanın elde edilebilmesi hususunda belirsizlik mevcuttur. Zira kanun yapımında göz önünde bulundurulan ihtiyaçların ve hükmün amacının yanı sıra hükmün lafzına uygun şekilde uygulanması ve pratikte karşılığının elde edilmesi önemlidir.