Logo

Yayınlar

İLKE Politika Önerileri 7 | Türkiye'de Örgün Din Eğitimi


İLKE  Vakfı, bir sivil toplum kuruluşu olarak 40 yılı aşkın bir süredir bilgi, politika ve strateji üretiyor. İLKE olarak yaptığımız çalışmalarla bir taraftan sivil alanın nabzını tutuyor; bir taraftan da ülke meselelerinin daha derinlikli ve nitelikli kavranmasını sağlamaya çalışıyoruz. Eğitim, toplum, sivil toplum ve ekonomi alanlarını merkeze aldığımız çalışmalarımızı tüm ilgililerin istifadesine sunuyoruz.   Şimdiye dek gerçekleştirdiğimiz tüm faaliyetlerimizi karar alıcılar, politika yapıcılar ve uygulayıcılara sunarak hizmet odaklı kimliğimizin gereğini yerine getirmeye çalıştık. Bu kapsamda hazırladığımız "Eğitim Alanında Politika Önerileri" dosyası, 2023 Türkiye genel seçimleri sonrası hayata geçirilecek eğitim politikalarının niteliğini artırmaya yönelik teklifler içeriyor. İLKE'nin bugüne dek ürettiği çalışmaların yanı sıra her biri alanında uzman isimlerin katkılarıyla hazırlanan bu dosyalarla geleceğin Türkiye'si için geliştirilecek politikalara katkı sunmayı gaye ediniyoruz.  İLKE  Vakfı, bir sivil toplum kuruluşu olarak 40 yılı aşkın bir süredir bilgi, politika ve strateji üretiyor. İLKE olarak yaptığımız çalışmalarla bir taraftan sivil alanın nabzını tutuyor; bir taraftan da ülke meselelerinin daha derinlikli ve nitelikli kavranmasını sağlamaya çalışıyoruz. Eğitim, toplum, sivil toplum ve ekonomi alanlarını merkeze aldığımız çalışmalarımızı tüm ilgililerin istifadesine sunuyoruz. Şimdiye dek gerçekleştirdiğimiz tüm faaliyetlerimizi karar alıcılar, politika yapıcılar ve uygulayıcılara sunarak hizmet odaklı kimliğimizin gereğini yerine getirmeye çalıştık. Bu kapsamda hazırladığımız "Eğitim Alanında Politika Önerileri" dosyası, 2023 Türkiye genel seçimleri sonrası hayata geçirilecek eğitim politikalarının niteliğini artırmaya yönelik teklifler içeriyor. İLKE'nin bugüne dek ürettiği çalışmaların yanı sıra her biri alanında uzman isimlerin katkılarıyla hazırlanan bu dosyalarla geleceğin Türkiye'si için geliştirilecek politikalara katkı sunmayı gaye ediniyoruz. 

Öğretmenlerin Eğitim Teknolojileri Kullanımı: Altyapı, Yeterlikler ve Sorunlar


Teknolojideki hızlı gelişim, eğitimde de yeni anlayışlar ve yaklaşımlar ortaya çıkarıyor. Bu yeni anlayışa göre, önceleri yalnızca alan ve pedagoji bilgisinden oluştuğu düşünülen eğitim, teknoloji bilgisiyle birlikte yeniden tanımlanıyor. Eğitimde teknoloji kullanımı artık öğrencisinden öğretmenine, okul yönetiminden velisine eğitimin tüm aktörlerini etkiliyor ve eğitim süreçlerini dönüştürüyor. Bu çok faktörlü süreci anlamak ve değişime ayak uydurmak için eğitim teknolojilerindeki mevcut durum ve yönelimlere odaklanmak son derece önem arz ediyor. Eğitim Teknolojileri Araştırma Projesi (ETAP), öğretmenlerin eğitim teknolojileri kullanımını altyapı, yeterlikler ve sorunlar açılarından ele alıyor. ETAP Projesinin çıktılarından biri olan bu raporda eğitimcilerin eğitim teknolojilerine bakışları, yapılan saha araştırması sonuçlarına dayanarak analiz ediliyor. Eğitimcilerin teknoloji kullanımına ışık tutmayı, onların kullanım alışkanlıklarını, yeterliklerini, hayatlarında teknolojinin yeri ve katkılarını anlamayı hedefleyen bu raporda eğitim teknolojilerine yönelik önemli tespit ve öneriler sunuluyor. Teknolojideki hızlı gelişim, eğitimde de yeni anlayışlar ve yaklaşımlar ortaya çıkarıyor. Bu yeni anlayışa göre, önceleri yalnızca alan ve pedagoji bilgisinden oluştuğu düşünülen eğitim, teknoloji bilgisiyle birlikte yeniden tanımlanıyor. Eğitimde teknoloji kullanımı artık öğrencisinden öğretmenine, okul yönetiminden velisine eğitimin tüm aktörlerini etkiliyor ve eğitim süreçlerini dönüştürüyor. Bu çok faktörlü süreci anlamak ve değişime ayak uydurmak için eğitim teknolojilerindeki mevcut durum ve yönelimlere odaklanmak son derece önem arz ediyor. Eğitim Teknolojileri Araştırma Projesi (ETAP), öğretmenlerin eğitim teknolojileri kullanımını altyapı, yeterlikler ve sorunlar açılarından ele alıyor. ETAP Projesinin çıktılarından biri olan bu raporda eğitimcilerin eğitim teknolojilerine bakışları, yapılan saha araştırması sonuçlarına dayanarak analiz ediliyor. Eğitimcilerin teknoloji kullanımına ışık tutmayı, onların kullanım alışkanlıklarını, yeterliklerini, hayatlarında teknolojinin yeri ve katkılarını anlamayı hedefleyen bu raporda eğitim teknolojilerine yönelik önemli tespit ve öneriler sunuluyor.

Mesleki Mükemmeliyet Merkezleri


Sanayileşme sürecindeki toplumlarda, sanayinin ihtiyaç duyduğu nitelikli işgücünün sağlanmasında mesleki ve teknik eğitim diğer eğitim türlerine göre daha fazla etkilidir. Bu noktada, sanayinin ihtiyaçlarını anlayan veya anlık olarak cevap verebilen mesleki ve teknik eğitim modeli her zamankine nazaran daha çok ihtiyaç haline gelmiştir. Mesleki Mükemmeliyet Merkezleri; okullar, kamu ve özel sektör kurumları yanında sivil toplum kuruluşlarının bir arada “en iyi” eğitim modelini bulmak ve sunmak için hayata geçirilmiş mesleki ayrıca teknik eğitim modelidir. Her ülke kendi sektörel yapısı, eğitim sistemi; paydaşları, yönetim ve finansman modellerini göz önüne alarak kendi ihtiyaçlarına uygun Mesleki Mükemmeliyet Merkezlerini hayata geçirebilmektedir. Türkiye’de son yıllarda ortaya çıkan Mesleki Mükemmeliyet Merkezleri henüz proje aşamasındadır ve merkezlerin bağımsız bir kurum olarak değil, mevcut okulların bünyesinde açılacağı öngörülmektedir. Kurulacak merkezlerin kamu – özel sektör iş birliği çerçevesinde nasıl bir iş birliği yapacağı ya da nasıl finansman kaynaklarından faydalanacağı belirli değildir. Bu politika notunda Mesleki Mükemmeliyet Merkezleri dünyadan örneklerle birlikte ele alınmakta ve Türkiye’de hayata geçirilmesi amaçlanan projelere dair öneriler sunmaktadır.   Sanayileşme sürecindeki toplumlarda, sanayinin ihtiyaç duyduğu nitelikli işgücünün sağlanmasında mesleki ve teknik eğitim diğer eğitim türlerine göre daha fazla etkilidir. Bu noktada, sanayinin ihtiyaçlarını anlayan veya anlık olarak cevap verebilen mesleki ve teknik eğitim modeli her zamankine nazaran daha çok ihtiyaç haline gelmiştir. Mesleki Mükemmeliyet Merkezleri; okullar, kamu ve özel sektör kurumları yanında sivil toplum kuruluşlarının bir arada “en iyi” eğitim modelini bulmak ve sunmak için hayata geçirilmiş mesleki ayrıca teknik eğitim modelidir. Her ülke kendi sektörel yapısı, eğitim sistemi; paydaşları, yönetim ve finansman modellerini göz önüne alarak kendi ihtiyaçlarına uygun Mesleki Mükemmeliyet Merkezlerini hayata geçirebilmektedir. Türkiye’de son yıllarda ortaya çıkan Mesleki Mükemmeliyet Merkezleri henüz proje aşamasındadır ve merkezlerin bağımsız bir kurum olarak değil, mevcut okulların bünyesinde açılacağı öngörülmektedir. Kurulacak merkezlerin kamu – özel sektör iş birliği çerçevesinde nasıl bir iş birliği yapacağı ya da nasıl finansman kaynaklarından faydalanacağı belirli değildir. Bu politika notunda Mesleki Mükemmeliyet Merkezleri dünyadan örneklerle birlikte ele alınmakta ve Türkiye’de hayata geçirilmesi amaçlanan projelere dair öneriler sunmaktadır. 

Türkiye’de Zorunlu Eğitimde Dönüşüm: 5 Yaşın Zorunlu Eğitim Kapsamına Alınması


Okul öncesi eğitim çocukların gelişim alanlarının desteklenmesi, ilkokula ve akademik hayata hazırlanmaları, sosyalleşmeleri, yaşamlarındaki risk faktörlerine karşı koruyucu etken olması ve varsa özel eğitim ihtiyaçlarının tespit edilerek yönlendirilmeleri bakımlarından önemlidir. Ülkemizde okul öncesi eğitime katılım oranları henüz hedeflenen düzeyde değildir. Kurum sayısının yetersiz olması, eğitimin ücretli olması, coğrafi olarak dezavantajlı bölgelerdeki ulaşım sorunları, toplumun genelinin ve özellikle ailelerin okul öncesi eğitime bakış açıları, Türkiye’de zorunlu eğitim kapsamında olmayan okul öncesi eğitime katılım oranlarının düşük olmasının nedenleri arasındadır. Okul öncesi kademesinde okullaşma oranlarının artırılması, 5 yaşın zorunlu eğitim kapsamına alınmasını gerekli hale getirmektedir. 5 yaşın zorunlu eğitime dahil edilmesi avantajları ve olumlu etkilerinin yanı sıra bazı dezavantajları da beraberinde getirmektedir. Bu politika notu, Türkiye’de okul öncesi eğitimin mevcut durumunu istatistiksel veriler eşliğinde ortaya koymayı, 5 yaşın zorunlu eğitim kapsamına alınmasına ilişkin öngörüleri, avantajları ve dezavantajları literatür ışığında tartışmayı ve önerilerde bulunmayı amaçlamaktadır.  Okul öncesi eğitim çocukların gelişim alanlarının desteklenmesi, ilkokula ve akademik hayata hazırlanmaları, sosyalleşmeleri, yaşamlarındaki risk faktörlerine karşı koruyucu etken olması ve varsa özel eğitim ihtiyaçlarının tespit edilerek yönlendirilmeleri bakımlarından önemlidir. Ülkemizde okul öncesi eğitime katılım oranları henüz hedeflenen düzeyde değildir. Kurum sayısının yetersiz olması, eğitimin ücretli olması, coğrafi olarak dezavantajlı bölgelerdeki ulaşım sorunları, toplumun genelinin ve özellikle ailelerin okul öncesi eğitime bakış açıları, Türkiye’de zorunlu eğitim kapsamında olmayan okul öncesi eğitime katılım oranlarının düşük olmasının nedenleri arasındadır. Okul öncesi kademesinde okullaşma oranlarının artırılması, 5 yaşın zorunlu eğitim kapsamına alınmasını gerekli hale getirmektedir. 5 yaşın zorunlu eğitime dahil edilmesi avantajları ve olumlu etkilerinin yanı sıra bazı dezavantajları da beraberinde getirmektedir. Bu politika notu, Türkiye’de okul öncesi eğitimin mevcut durumunu istatistiksel veriler eşliğinde ortaya koymayı, 5 yaşın zorunlu eğitim kapsamına alınmasına ilişkin öngörüleri, avantajları ve dezavantajları literatür ışığında tartışmayı ve önerilerde bulunmayı amaçlamaktadır.

Yükseköğretim Kurumlarında Öğrenme ve Öğretme Merkezleri


İlk örnekleri 1980’li yıllarda Amerika Birleşik Devletleri’nde ortaya çıkan öğrenme ve öğretme merkezleri akademisyenlere aktif öğrenme, sınıf yönetimi, dijital teknolojilerin derslere entegrasyonu, öğrenci psikolojisi, motivasyon stratejileri, ölçme-değerlendirme süreçleri gibi konularda öğretim elemanlarına yönelik eğitimler ve hizmetler sunmaktadır. Öğrenme ve öğretme merkezleri bünyesinde mesleki gelişim olanaklarının sunulması, öğretim üyelerinin aktif öğrenme yöntemlerini kullanması ve benimsemesi açısından olumlu bir etkiye sahiptir. Ülkemizde 2009 yılından bu yana kurulmaya başlanan öğrenme ve öğretme merkezleri teknolojiyi verimli kullanma ve öğretimi mükemmelleştirme amacı taşımaktadır. Dünyada 30 yılı aşkın bir tecrübeyle profesyonelleşen öğrenme ve öğretme merkezleri, ülkemizde hala kurulma ve gelişme aşamasındadır. Bu sebeple öğrenme ve öğretme merkezlerinin öğretim elemanlarının mesleki gelişimine katkı sağlaması için öncelikle nicel ve nitel yöntemler kullanılarak ihtiyaç analizi yapılmalı ve bu ihtiyaçlara yönelik kişiselleştirilmiş destek ve rehberlik sağlanmalıdır.   İlk örnekleri 1980’li yıllarda Amerika Birleşik Devletleri’nde ortaya çıkan öğrenme ve öğretme merkezleri akademisyenlere aktif öğrenme, sınıf yönetimi, dijital teknolojilerin derslere entegrasyonu, öğrenci psikolojisi, motivasyon stratejileri, ölçme-değerlendirme süreçleri gibi konularda öğretim elemanlarına yönelik eğitimler ve hizmetler sunmaktadır. Öğrenme ve öğretme merkezleri bünyesinde mesleki gelişim olanaklarının sunulması, öğretim üyelerinin aktif öğrenme yöntemlerini kullanması ve benimsemesi açısından olumlu bir etkiye sahiptir. Ülkemizde 2009 yılından bu yana kurulmaya başlanan öğrenme ve öğretme merkezleri teknolojiyi verimli kullanma ve öğretimi mükemmelleştirme amacı taşımaktadır. Dünyada 30 yılı aşkın bir tecrübeyle profesyonelleşen öğrenme ve öğretme merkezleri, ülkemizde hala kurulma ve gelişme aşamasındadır. Bu sebeple öğrenme ve öğretme merkezlerinin öğretim elemanlarının mesleki gelişimine katkı sağlaması için öncelikle nicel ve nitel yöntemler kullanılarak ihtiyaç analizi yapılmalı ve bu ihtiyaçlara yönelik kişiselleştirilmiş destek ve rehberlik sağlanmalıdır.