Logo

Yayınlar

COVID-19 Sonrasında Yükseköğretimde Dönüşümün İzleri: Tespitler ve Öneriler


Türkiye’de K-12 düzeyindeki okulların Eylül ayında açılmasının akabinde yükseköğretim kurumları da yüz yüze eğitim için Güz ve Bahar dönemlerini kapsayan akademik takvimlerini planlamaya çalışmaktadır.   Yükseköğretim paydaşlarını rahatsız eden mevcut problemlerin yanı sıra salgın koşullarından kaynaklı sorunların ve yakın gelecek belirsizliğinin sebep olduğu meselelerin izale edilmesi oldukça önemlidir. İLKE Vakfı olarak yayınladığımız bu çalışmanın amacı, Covid-19 salgını sürecinde kapalı kalan yükseköğretim kurumlarının yeni akademik yılda yüz yüze eğitime başlarken mevcut durumların değerlendirilmesi ve salgın sebebiyle yaşanan değişimlerin kurumların geleceği perspektifiyle irdelenmesidir.  Çalışma, Eğitim Politikaları Araştırma Merkezi (EPAM)’ın yükseköğretimde yeni eğitim-öğretim sezonuna hazır olma durumun anlamak ve değerlendirmek için organize ettiği çalıştayda akademisyenler, okul yöneticileri, yurt yöneticileri, öğrenciler ve eğitim araştırmacılarının katılımıyla ortaya çıkan görüş ve perspektiflerin genişletilmesi üzere hazırlanmıştır.   Bu kapsamda kampüs, eğitim ortamları öğretim üyeleri, eğitim-öğretim, öğrenciler, barınma, yönetim ve özerklik konularına değinilmiştir. Çözüm önceliği taşıyan sorunların tanımlanması ve çözümü için gerekli adımların atılması adına politika uygulayıcılarına yol gösterici notlar ve tespitlerin yer aldığı çalışmada; politika uygulayıcıları ve yükseköğretim paydaşları için uygulanabilir, sürdürülebilir somut politika notları sunulmuştur.  Türkiye’de K-12 düzeyindeki okulların Eylül ayında açılmasının akabinde yükseköğretim kurumları da yüz yüze eğitim için Güz ve Bahar dönemlerini kapsayan akademik takvimlerini planlamaya çalışmaktadır. Yükseköğretim paydaşlarını rahatsız eden mevcut problemlerin yanı sıra salgın koşullarından kaynaklı sorunların ve yakın gelecek belirsizliğinin sebep olduğu meselelerin izale edilmesi oldukça önemlidir. İLKE Vakfı olarak yayınladığımız bu çalışmanın amacı, Covid-19 salgını sürecinde kapalı kalan yükseköğretim kurumlarının yeni akademik yılda yüz yüze eğitime başlarken mevcut durumların değerlendirilmesi ve salgın sebebiyle yaşanan değişimlerin kurumların geleceği perspektifiyle irdelenmesidir.  Çalışma, Eğitim Politikaları Araştırma Merkezi (EPAM)’ın yükseköğretimde yeni eğitim-öğretim sezonuna hazır olma durumun anlamak ve değerlendirmek için organize ettiği çalıştayda akademisyenler, okul yöneticileri, yurt yöneticileri, öğrenciler ve eğitim araştırmacılarının katılımıyla ortaya çıkan görüş ve perspektiflerin genişletilmesi üzere hazırlanmıştır. Bu kapsamda kampüs, eğitim ortamları öğretim üyeleri, eğitim-öğretim, öğrenciler, barınma, yönetim ve özerklik konularına değinilmiştir. Çözüm önceliği taşıyan sorunların tanımlanması ve çözümü için gerekli adımların atılması adına politika uygulayıcılarına yol gösterici notlar ve tespitlerin yer aldığı çalışmada; politika uygulayıcıları ve yükseköğretim paydaşları için uygulanabilir, sürdürülebilir somut politika notları sunulmuştur. 

Eğitimde Dijital Dönüşüm Harmanlanmış Öğrenme


Son yıllarda pek çok alanda olduğu gibi eğitim alanında da etkisini gösteren internet, teknoloji ve mobilite uzaktan öğretim süreciyle beraber eğitim hayatının çok önemli bir parçası haline gelmiştir. Salgın süreci zorunlu dijital geçişleri hızlandırmış, bu geçişlerin kalıcı etkileri tartışılmaya başlanmış ve yaşanan değişimlerin salgından sonraki dönemde tamamen eski haline dönüşünün beklenmediği görülmektedir. Değişimin olumlu etkilerinin kalıcı hale getirilerek gelişimin amaçlanması sağlanmalıdır. Geleneksel öğrenme süreçleri ile uzaktan öğrenme süreçlerinin birlikte tasarlanması olarak ifade edilen harmanlanmış öğrenme, mevcut ihtiyaçların ve şartların göz önünde bulundurularak ve iki öğrenme ortamının en gü.lü yanları alınarak öğrenme/öğretme sürecini daha etkili ve verimli hale getirmeyi amaçlamaktadır. İLKE Vakfı olarak yayınladığımız bu analiz raporunda, harmanlanmış öğrenmenin kuramsal temelleriyle birlikte harmanlanmış öğrenme modellerine, harmanlanmış öğrenme ortamlarının tasarımında göz önünde bulundurulması gereken unsurlara ve harmanlanmış eğitim örneklerine yer veriyor; öğrenme ortamlarının neden ve nasıl harmanlanabileceğine yönelik bir vizyon oluşturmayı amaçlıyoruz. Son yıllarda pek çok alanda olduğu gibi eğitim alanında da etkisini gösteren internet, teknoloji ve mobilite uzaktan öğretim süreciyle beraber eğitim hayatının çok önemli bir parçası haline gelmiştir. Salgın süreci zorunlu dijital geçişleri hızlandırmış, bu geçişlerin kalıcı etkileri tartışılmaya başlanmış ve yaşanan değişimlerin salgından sonraki dönemde tamamen eski haline dönüşünün beklenmediği görülmektedir. Değişimin olumlu etkilerinin kalıcı hale getirilerek gelişimin amaçlanması sağlanmalıdır. Geleneksel öğrenme süreçleri ile uzaktan öğrenme süreçlerinin birlikte tasarlanması olarak ifade edilen harmanlanmış öğrenme, mevcut ihtiyaçların ve şartların göz önünde bulundurularak ve iki öğrenme ortamının en gü.lü yanları alınarak öğrenme/öğretme sürecini daha etkili ve verimli hale getirmeyi amaçlamaktadır. İLKE Vakfı olarak yayınladığımız bu analiz raporunda, harmanlanmış öğrenmenin kuramsal temelleriyle birlikte harmanlanmış öğrenme modellerine, harmanlanmış öğrenme ortamlarının tasarımında göz önünde bulundurulması gereken unsurlara ve harmanlanmış eğitim örneklerine yer veriyor; öğrenme ortamlarının neden ve nasıl harmanlanabileceğine yönelik bir vizyon oluşturmayı amaçlıyoruz. Son yıllarda pek çok alanda olduğu gibi eğitim alanında da etkisini gösteren internet, teknoloji ve mobilite uzaktan öğretim süreciyle beraber eğitim hayatının çok önemli bir parçası haline gelmiştir. Salgın süreci zorunlu dijital geçişleri hızlandırmış, bu geçişlerin kalıcı etkileri tartışılmaya başlanmış ve yaşanan değişimlerin salgından sonraki dönemde tamamen eski haline dönüşünün beklenmediği görülmektedir. Değişimin olumlu etkilerinin kalıcı hale getirilerek gelişimin amaçlanması sağlanmalıdır. Geleneksel öğrenme süreçleri ile uzaktan öğrenme süreçlerinin birlikte tasarlanması olarak ifade edilen harmanlanmış öğrenme, mevcut ihtiyaçların ve şartların göz önünde bulundurularak ve iki öğrenme ortamının en gü.lü yanları alınarak öğrenme/öğretme sürecini daha etkili ve verimli hale getirmeyi amaçlamaktadır. İLKE Vakfı olarak yayınladığımız bu analiz raporunda, harmanlanmış öğrenmenin kuramsal temelleriyle birlikte harmanlanmış öğrenme modellerine, harmanlanmış öğrenme ortamlarının tasarımında göz önünde bulundurulması gereken unsurlara ve harmanlanmış eğitim örneklerine yer veriyor; öğrenme ortamlarının neden ve nasıl harmanlanabileceğine yönelik bir vizyon oluşturmayı amaçlıyoruz.

20. MİLLÎ EĞİTİM ŞÛRASI Görüş ve Öneriler


Millî Eğitim Şûrası, ülkemizde eğitim alanındaki en köklü ve yüksek danışma kurulu olarak bilinmektedir. Birincisi 1939 yılında gerçekleşen Millî Eğitim Şûrası, en son 2014 yılında gerçekleşmiştir. Şûra’da alınan kararlar Türkiye’nin eğitim gündemini şekillendirmekte ve eğitim politikalarına yön vermektedir. Sonuncusu 1-3 Aralık tarihinde gerçekleşecek olan 20. Millî Eğitim Şûrası’nın başlığı “Eğitimde Fırsat Eşitliği” olarak belirlenmiştir. Şûra’nın özel ihtisas komisyonu ise “Temel Eğitimde Fırsat Eşitliği”, “Mesleki Eğitimin İyileştirilmesi” ve “Öğretmenlerin Mesleki Gelişimi” olmak üzere üç ana konuda oluşturulacaktır.   Eğitim Politikaları Araştırma Merkezi, 20. Millî Eğitim Şûrası gündemini EPAM Politika Çalıştayları - III başlıklı çalıştayda masaya yatırdı. İLKE Vakfı olarak yayınladığımız bu çalışmanın amacı, çalıştayda ortaya çıkan görüş ve perspektiflerin geliştirilerek 20. Millî Eğitim Şûrası’na yönelik politika önerilerinin sunulmasıdır.  Millî Eğitim Şûrası, ülkemizde eğitim alanındaki en köklü ve yüksek danışma kurulu olarak bilinmektedir. Birincisi 1939 yılında gerçekleşen Millî Eğitim Şûrası, en son 2014 yılında gerçekleşmiştir. Şûra’da alınan kararlar Türkiye’nin eğitim gündemini şekillendirmekte ve eğitim politikalarına yön vermektedir. Sonuncusu 1-3 Aralık tarihinde gerçekleşecek olan 20. Millî Eğitim Şûrası’nın başlığı “Eğitimde Fırsat Eşitliği” olarak belirlenmiştir. Şûra’nın özel ihtisas komisyonu ise “Temel Eğitimde Fırsat Eşitliği”, “Mesleki Eğitimin İyileştirilmesi” ve “Öğretmenlerin Mesleki Gelişimi” olmak üzere üç ana konuda oluşturulacaktır.  Millî Eğitim Şûrası, ülkemizde eğitim alanındaki en köklü ve yüksek danışma kurulu olarak bilinmektedir. Birincisi 1939 yılında gerçekleşen Millî Eğitim Şûrası, en son 2014 yılında gerçekleşmiştir. Şûra’da alınan kararlar Türkiye’nin eğitim gündemini şekillendirmekte ve eğitim politikalarına yön vermektedir. Sonuncusu 1-3 Aralık tarihinde gerçekleşecek olan 20. Millî Eğitim Şûrası’nın başlığı “Eğitimde Fırsat Eşitliği” olarak belirlenmiştir. Şûra’nın özel ihtisas komisyonu ise “Temel Eğitimde Fırsat Eşitliği”, “Mesleki Eğitimin İyileştirilmesi” ve “Öğretmenlerin Mesleki Gelişimi” olmak üzere üç ana konuda oluşturulacaktır.  Eğitim Politikaları Araştırma Merkezi, 20. Millî Eğitim Şûrası gündemini EPAM Politika Çalıştayları - III başlıklı çalıştayda masaya yatırdı. İLKE Vakfı olarak yayınladığımız bu çalışmanın amacı, çalıştayda ortaya çıkan görüş ve perspektiflerin geliştirilerek 20. Millî Eğitim Şûrası’na yönelik politika önerilerinin sunulmasıdır. 

COVID-19 SONRASI EĞİTİM: Değişimde Süreklilik İçin Tespitler ve Öneriler


Covid-19 salgınının günlük yaşantımıza etkileri halihazırda devam ederken tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de sosyal ve ekonomik saikler okulların açılmasını adeta bir zorunluluk haline getirmiştir. Türkiye’de okullar yüz yüze eğitim için yeni eğitim öğretim yılına hazırlıklarını tamamlamaya çalışmaktadır. Salgının yayılımı açısından en kritik kamusal alanlardan biri olan okullarda sürecin nasıl yürütüleceği ve okullar açıkken salgının ne derece kontrol altında tutulabileceği konusu toplumun her kesiminde merak ve endişe uyandırmaktadır.Bu minvalde elinizdeki bu çalışmanın amacı Covid-19 salgını sürecinde kapalı kalan okulların yeni eğitim öğretim dönemine ne kadar hazır olduklarının değerlendirilmesi ve bu bağlamda politika önerilerinin ortaya konmasıdır.  Bu kapsamda ilk olarak okulların mevcut fiziksel koşullarının sağlık önlemleri açısından yeterliği ele alınmıştır. Okulların tam kapasite ile yüz yüze yeniden açılması sürecinde yöneticileri, öğretmenleri, öğrencileri ve velileri ilgilendiren mevcut ve muhtemel problemler değerlendirilmiş ve çözüm önerilerine değinilmiştir. Akabinde eğitim-öğretim planlama, müfredat ve içeriklere dair analizler ile rezilyans uygulamalarının etkililiğini artıracak tavsiyelere yer verilmiştir. Sonuç bölümünde politika uygulayıcıları ve eğitim paydaşları için uygulanabilir ve somut politika notları sunulmuştur.Bu çalışma Eğitim Politikaları Araştırma Merkezi’nin (EPAM) Covid-19 salgını sonrasındaki süreçte okullarımızın yeni eğitim öğretim sezonuna hazır olma durumunu anlamak ve değerlendirmek için organize ettiği çalıştayda ortaya çıkan görüş ve perspektiflerin genişletilmesi ile hazırlanmıştır. Çalışmada akademisyenlerin, okul yöneticilerinin, öğretmenlerin, öğrencilerin ve eğitim araştırmacılarının katılımı ve katkısıyla çözüm önceliği taşıyan sorunların tanımlanması ve çözümü için gerekli adımların atılması adına politika uygulayıcılarına yol gösterici notlar ve tespitler derlenmiştir.  Covid-19 salgınının günlük yaşantımıza etkileri halihazırda devam ederken tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de sosyal ve ekonomik saikler okulların açılmasını adeta bir zorunluluk haline getirmiştir. Türkiye’de okullar yüz yüze eğitim için yeni eğitim öğretim yılına hazırlıklarını tamamlamaya çalışmaktadır. Salgının yayılımı açısından en kritik kamusal alanlardan biri olan okullarda sürecin nasıl yürütüleceği ve okullar açıkken salgının ne derece kontrol altında tutulabileceği konusu toplumun her kesiminde merak ve endişe uyandırmaktadır. Covid-19 salgınının günlük yaşantımıza etkileri halihazırda devam ederken tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de sosyal ve ekonomik saikler okulların açılmasını adeta bir zorunluluk haline getirmiştir. Türkiye’de okullar yüz yüze eğitim için yeni eğitim öğretim yılına hazırlıklarını tamamlamaya çalışmaktadır. Salgının yayılımı açısından en kritik kamusal alanlardan biri olan okullarda sürecin nasıl yürütüleceği ve okullar açıkken salgının ne derece kontrol altında tutulabileceği konusu toplumun her kesiminde merak ve endişe uyandırmaktadır. Bu minvalde elinizdeki bu çalışmanın amacı Covid-19 salgını sürecinde kapalı kalan okulların yeni eğitim öğretim dönemine ne kadar hazır olduklarının değerlendirilmesi ve bu bağlamda politika önerilerinin ortaya konmasıdır.  Bu kapsamda ilk olarak okulların mevcut fiziksel koşullarının sağlık önlemleri açısından yeterliği ele alınmıştır. Okulların tam kapasite ile yüz yüze yeniden açılması sürecinde yöneticileri, öğretmenleri, öğrencileri ve velileri ilgilendiren mevcut ve muhtemel problemler değerlendirilmiş ve çözüm önerilerine değinilmiştir. Akabinde eğitim-öğretim planlama, müfredat ve içeriklere dair analizler ile rezilyans uygulamalarının etkililiğini artıracak tavsiyelere yer verilmiştir. Sonuç bölümünde politika uygulayıcıları ve eğitim paydaşları için uygulanabilir ve somut politika notları sunulmuştur. Bu minvalde elinizdeki bu çalışmanın amacı Covid-19 salgını sürecinde kapalı kalan okulların yeni eğitim öğretim dönemine ne kadar hazır olduklarının değerlendirilmesi ve bu bağlamda politika önerilerinin ortaya konmasıdır.  Bu kapsamda ilk olarak okulların mevcut fiziksel koşullarının sağlık önlemleri açısından yeterliği ele alınmıştır. Okulların tam kapasite ile yüz yüze yeniden açılması sürecinde yöneticileri, öğretmenleri, öğrencileri ve velileri ilgilendiren mevcut ve muhtemel problemler değerlendirilmiş ve çözüm önerilerine değinilmiştir. Akabinde eğitim-öğretim planlama, müfredat ve içeriklere dair analizler ile rezilyans uygulamalarının etkililiğini artıracak tavsiyelere yer verilmiştir. Sonuç bölümünde politika uygulayıcıları ve eğitim paydaşları için uygulanabilir ve somut politika notları sunulmuştur. Bu çalışma Eğitim Politikaları Araştırma Merkezi’nin (EPAM) Covid-19 salgını sonrasındaki süreçte okullarımızın yeni eğitim öğretim sezonuna hazır olma durumunu anlamak ve değerlendirmek için organize ettiği çalıştayda ortaya çıkan görüş ve perspektiflerin genişletilmesi ile hazırlanmıştır. Çalışmada akademisyenlerin, okul yöneticilerinin, öğretmenlerin, öğrencilerin ve eğitim araştırmacılarının katılımı ve katkısıyla çözüm önceliği taşıyan sorunların tanımlanması ve çözümü için gerekli adımların atılması adına politika uygulayıcılarına yol gösterici notlar ve tespitler derlenmiştir. Bu çalışma Eğitim Politikaları Araştırma Merkezi’nin (EPAM) Covid-19 salgını sonrasındaki süreçte okullarımızın yeni eğitim öğretim sezonuna hazır olma durumunu anlamak ve değerlendirmek için organize ettiği çalıştayda ortaya çıkan görüş ve perspektiflerin genişletilmesi ile hazırlanmıştır. Çalışmada akademisyenlerin, okul yöneticilerinin, öğretmenlerin, öğrencilerin ve eğitim araştırmacılarının katılımı ve katkısıyla çözüm önceliği taşıyan sorunların tanımlanması ve çözümü için gerekli adımların atılması adına politika uygulayıcılarına yol gösterici notlar ve tespitler derlenmiştir.

2022 Millî Eğitim Bakanlığı Bütçesi


Devlet idarelerine ait geliri ifade eden ve diğer bir adıyla konsolide bütçe olarak bilinen Merkezi Yönetim Bütçesi, genel ve katma bütçeli idarelerin toplamından oluşmaktadır. Merkezi Yönetim Bütçesi’nin son 6 yılına baktığımızda, bütçenin bir önceki yıla oranla artış gösterdiği görülmektedir.​Merkezi Yönetim Bütçesi (giderler), son 5 yıldır bir önceki yılın enflasyon oranının üzerinde bir artış göstermekteyken bu yıl, bir önceki senenin enflasyon oranı olan %36,08 oranının altında kalarak %30,07 oranında artmıştır.    Eğitim Politikaları Araştırma Merkezi olarak hazırladığımız bu çalışmada; Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı’nın 2022 yılı için oluşturduğu bütçe planlamasını eğitim alanı ekseninde ele alıyor, Millî Eğitim Bakanlığı’na ayrılan bütçe kalemlerini yıllara göre detaylarıyla inceliyor ve bu doğrultuda mevcut eğitim politikalarının uygulanabilirliğini tartışmaya açıyoruz.  Devlet idarelerine ait geliri ifade eden ve diğer bir adıyla konsolide bütçe olarak bilinen Merkezi Yönetim Bütçesi, genel ve katma bütçeli idarelerin toplamından oluşmaktadır. Merkezi Yönetim Bütçesi’nin son 6 yılına baktığımızda, bütçenin bir önceki yıla oranla artış gösterdiği görülmektedir. ​Merkezi Yönetim Bütçesi (giderler), son 5 yıldır bir önceki yılın enflasyon oranının üzerinde bir artış göstermekteyken bu yıl, bir önceki senenin enflasyon oranı olan %36,08 oranının altında kalarak %30,07 oranında artmıştır.  Eğitim Politikaları Araştırma Merkezi olarak hazırladığımız bu çalışmada; Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı’nın 2022 yılı için oluşturduğu bütçe planlamasını eğitim alanı ekseninde ele alıyor, Millî Eğitim Bakanlığı’na ayrılan bütçe kalemlerini yıllara göre detaylarıyla inceliyor ve bu doğrultuda mevcut eğitim politikalarının uygulanabilirliğini tartışmaya açıyoruz.