Logo

Yayınlar

Uluslararası Öğrenci Hareketliliği: Mevcut Durum ve Öneriler


Küresel bilgi toplumunun en görünür çıktılarından biri uluslararası öğrenci hareketliliğindeki artıştır. Dünya çapındaki bu artış, yükseköğretimde uluslararasılaşmanın önemli bir parçası olarak değerlendirilmektedir. Türkiye’nin de 2010 sonrasında uluslararasılaşma stratejilerine odaklandığı ve uluslararası öğrenci sayısının hızla arttığı görülmektedir. Bu durum kamu kurumlarını, üniversiteleri ve STK’ları yükseköğretimde uluslararasılaşma konusunda politika üretmeye ve yeni uygulamalara gitmeye zorlamaktadır.   Bu politika notunda, dünyadaki uluslararası öğrencilik hareketleri ile bu süreçlerin Türkiye’deki yansımaları, Türkiye’nin gerek ilgili kamu kurumları gerekse STK’lar aracılığı hayata geçirdiği uygulamalar ve yürüttüğü faaliyetler analiz edilmiştir. Bu analize, konuyla ilgili istatistiki bilgiler ve dikkat çeken kurumsal uygulamalar dâhil edilmiş, çalışmanın sonunda Türkiye’nin uluslararası öğrenci politikası açısından işlevsel olabileceği düşünülen birtakım öneriler sunulmuştur.  Küresel bilgi toplumunun en görünür çıktılarından biri uluslararası öğrenci hareketliliğindeki artıştır. Dünya çapındaki bu artış, yükseköğretimde uluslararasılaşmanın önemli bir parçası olarak değerlendirilmektedir. Türkiye’nin de 2010 sonrasında uluslararasılaşma stratejilerine odaklandığı ve uluslararası öğrenci sayısının hızla arttığı görülmektedir. Bu durum kamu kurumlarını, üniversiteleri ve STK’ları yükseköğretimde uluslararasılaşma konusunda politika üretmeye ve yeni uygulamalara gitmeye zorlamaktadır. Bu politika notunda, dünyadaki uluslararası öğrencilik hareketleri ile bu süreçlerin Türkiye’deki yansımaları, Türkiye’nin gerek ilgili kamu kurumları gerekse STK’lar aracılığı hayata geçirdiği uygulamalar ve yürüttüğü faaliyetler analiz edilmiştir. Bu analize, konuyla ilgili istatistiki bilgiler ve dikkat çeken kurumsal uygulamalar dâhil edilmiş, çalışmanın sonunda Türkiye’nin uluslararası öğrenci politikası açısından işlevsel olabileceği düşünülen birtakım öneriler sunulmuştur.

Kayıp Potansiyel, Gizli Maliyet: İşgücü Piyasasında Nitelik Uyumsuzluğu


İşgücü piyasasında temel endişe kaynağı işsizlik sorunu olmakla birlikte, nitelik uyumsuzluğu olgusu da işgücü piyasasının performansı açısından büyük öneme sahiptir. İş arayan bireylerin sahip oldukları niteliklerin, işverenlerin talep ettiği niteliklerle uyumsuz olması durumunu ifade eden nitelik uyumsuzluğu, geniş kapsamlı etkileri olan kalıcı bir sorun haline gelmiştir. Bu anlamda, yükseköğretimdeki genişlemeye bağlı olarak özellikle yüksek eğitimli gençlerin nitelikleri altındaki işlerle eşleşmesi, işgücü potansiyelinden tam olarak yararlanılmasını engellemekte; bireysel düzeyde, firma düzeyinde ve makroekonomik düzeyde olumsuz sonuçlar doğurmaktadır. Türkiye’deki işgücü piyasasında nitelik uyumsuzluğunun ele alındığı bu politika notunda dikey ve yatay nitelik uyumsuzluğu ve nitelik uyumsuzluğunun niçin önemsenmesi gerektiği izah edildikten sonra Türkiye işgücü piyasasında eğitim-istihdam ilişkisi incelenmektedir. Yükseköğretimdeki genişlemeye ve bu durumun istihdam piyasasındaki yansımasına vurgu yapılarak başta istihdamdaki yükseköğretim mezunlarının uyumsuz eşleşme düzeyleri olmak üzere Türkiye işgücü piyasasında nitelik uyumsuzluğu ortaya konmaktadır. Politika notu, bu doğrultuda işgücü piyasasında uyumsuz eşleşmeler ve yol açtığı olumsuz etkilerin azaltılmasına yönelik öneriler sunmaktadır.  İşgücü piyasasında temel endişe kaynağı işsizlik sorunu olmakla birlikte, nitelik uyumsuzluğu olgusu da işgücü piyasasının performansı açısından büyük öneme sahiptir. İş arayan bireylerin sahip oldukları niteliklerin, işverenlerin talep ettiği niteliklerle uyumsuz olması durumunu ifade eden nitelik uyumsuzluğu, geniş kapsamlı etkileri olan kalıcı bir sorun haline gelmiştir. Bu anlamda, yükseköğretimdeki genişlemeye bağlı olarak özellikle yüksek eğitimli gençlerin nitelikleri altındaki işlerle eşleşmesi, işgücü potansiyelinden tam olarak yararlanılmasını engellemekte; bireysel düzeyde, firma düzeyinde ve makroekonomik düzeyde olumsuz sonuçlar doğurmaktadır.  Türkiye’deki işgücü piyasasında nitelik uyumsuzluğunun ele alındığı bu politika notunda dikey ve yatay nitelik uyumsuzluğu ve nitelik uyumsuzluğunun niçin önemsenmesi gerektiği izah edildikten sonra Türkiye işgücü piyasasında eğitim-istihdam ilişkisi incelenmektedir. Yükseköğretimdeki genişlemeye ve bu durumun istihdam piyasasındaki yansımasına vurgu yapılarak başta istihdamdaki yükseköğretim mezunlarının uyumsuz eşleşme düzeyleri olmak üzere Türkiye işgücü piyasasında nitelik uyumsuzluğu ortaya konmaktadır. Politika notu, bu doğrultuda işgücü piyasasında uyumsuz eşleşmeler ve yol açtığı olumsuz etkilerin azaltılmasına yönelik öneriler sunmaktadır.

Yaşlı Dostu Şehirler


Türkiye’de ve dünyada yaşlı nüfus oranı her geçen gün artmakta ve nüfus projeksiyonlarında yaşlanma trendinin daha da artacağı görülmektedir. Bu değişim ve dönüşüm hayatın birçok alanında önemli değişikleri beraberinde getirmektedir. Demografik yaşlanmaya bağlı olarak etkin politikalar gerçekleştirme ihtiyacı yaşlı dostu şehir kavramını ortaya çıkarmıştır. Yaşlı dostu şehirler, mevcut yapı ve hizmetlerini yaşlı insanlar için erişebilir şekilde uyarlayan onların sağlık, toplumsal katılım ve güvenlik risklerini asgari düzeye indirmeye çalışarak yaşam kalitesini artırmaya çalışan kentlerdir.   Türkiye’de de yaşlanan insanların günlük yaşamlarında sosyal katılımın devam etmesi ve hayat kalitelerinin azalmaması için bu kişilere yönelik güvenlik ve sağlık tehditlerini en aza indirme ve temel yaşam fırsatların yükseltilme süreci önemini arttırmaktadır. Bu bağlamda politika notu, Türkiye’de yaşlılığın dönüşümünü ve şehir hayatındaki yaşlıların durumunu incelenip mevcut risk durumunu ortaya koyduktan sonra aktif yaşlanma ve yaşlı dostu şehirler kavramları bağlamında yaşlıların aktif bir yaşlılık süreci geçirmesi, daha fazla sosyal hayata katılması, güvenlik ve sağlık risklerinin en aza indirilmesi için çözüm önerileri sunmaktadır. Türkiye’de ve dünyada yaşlı nüfus oranı her geçen gün artmakta ve nüfus projeksiyonlarında yaşlanma trendinin daha da artacağı görülmektedir. Bu değişim ve dönüşüm hayatın birçok alanında önemli değişikleri beraberinde getirmektedir. Demografik yaşlanmaya bağlı olarak etkin politikalar gerçekleştirme ihtiyacı yaşlı dostu şehir kavramını ortaya çıkarmıştır. Yaşlı dostu şehirler, mevcut yapı ve hizmetlerini yaşlı insanlar için erişebilir şekilde uyarlayan onların sağlık, toplumsal katılım ve güvenlik risklerini asgari düzeye indirmeye çalışarak yaşam kalitesini artırmaya çalışan kentlerdir. Türkiye’de ve dünyada yaşlı nüfus oranı her geçen gün artmakta ve nüfus projeksiyonlarında yaşlanma trendinin daha da artacağı görülmektedir. Bu değişim ve dönüşüm hayatın birçok alanında önemli değişikleri beraberinde getirmektedir. Demografik yaşlanmaya bağlı olarak etkin politikalar gerçekleştirme ihtiyacı yaşlı dostu şehir kavramını ortaya çıkarmıştır. Yaşlı dostu şehirler, mevcut yapı ve hizmetlerini yaşlı insanlar için erişebilir şekilde uyarlayan onların sağlık, toplumsal katılım ve güvenlik risklerini asgari düzeye indirmeye çalışarak yaşam kalitesini artırmaya çalışan kentlerdir.     Türkiye’de de yaşlanan insanların günlük yaşamlarında sosyal katılımın devam etmesi ve hayat kalitelerinin azalmaması için bu kişilere yönelik güvenlik ve sağlık tehditlerini en aza indirme ve temel yaşam fırsatların yükseltilme süreci önemini arttırmaktadır. Bu bağlamda politika notu, Türkiye’de yaşlılığın dönüşümünü ve şehir hayatındaki yaşlıların durumunu incelenip mevcut risk durumunu ortaya koyduktan sonra aktif yaşlanma ve yaşlı dostu şehirler kavramları bağlamında yaşlıların aktif bir yaşlılık süreci geçirmesi, daha fazla sosyal hayata katılması, güvenlik ve sağlık risklerinin en aza indirilmesi için çözüm önerileri sunmaktadır. Türkiye’de de yaşlanan insanların günlük yaşamlarında sosyal katılımın devam etmesi ve hayat kalitelerinin azalmaması için bu kişilere yönelik güvenlik ve sağlık tehditlerini en aza indirme ve temel yaşam fırsatların yükseltilme süreci önemini arttırmaktadır. Bu bağlamda politika notu, Türkiye’de yaşlılığın dönüşümünü ve şehir hayatındaki yaşlıların durumunu incelenip mevcut risk durumunu ortaya koyduktan sonra aktif yaşlanma ve yaşlı dostu şehirler kavramları bağlamında yaşlıların aktif bir yaşlılık süreci geçirmesi, daha fazla sosyal hayata katılması, güvenlik ve sağlık risklerinin en aza indirilmesi için çözüm önerileri sunmaktadır.

Türkiye’de Yükseköğretimin Genişlemesi ve İstihdam Edilebilirlik İlişkisi


Üniversitenin kuruluşu yüzlerce yıl öncesine dayanmasına rağmen üniversiteye erişim uzun  zaman boyunca ayrıcalıklı bir grup birey için mümkün olmuştur. Ancak gelişmiş ülkelerin 1950’lerden itibaren yükseköğretime erişim fırsatlarını genişletmesiyle genel nüfus içerisinde  yükseköğretime erişimi olan bireylerin sayısı hızla artmıştır. Nüfusun genelinin yükseköğretime erişiminin arttırılması için yapılan en kayda değer hamle yükseköğretimin genişlemesi; bir diğer ifadeyle yükseköğretim kurumlarının sayısının ülkenin geniş kısmına yayılarak artırılması olmuştur. Türkiye bu trendi özellikle 2006 yılında başlatılan ve her ilde bir üniversite olmasını hedefleyen politikayla yakalamayı ve yükseköğretime erişimi artırmayı hedeflemiştir.  Türkiye’de 2006 yılından itibaren agresif şekilde uygulanmaya başlanan yükseköğretim kurumlarının sayısının artırılması, yükseköğretimin yönetimi ve mezunların uygun işlerde istihdamı gibi ciddi planlama gerektiren karmaşık meseleleri de beraberinde getirmiştir. Lakin bu  tartışmaların analitik bir çerçeveye oturtularak veri temelli ele alınmasına yönelik gayretler  sınırlı düzeydedir. Bu da yapılan hızlı çıkarımların aşırı genellemeler ve yanlış ilişkilendirilmeler içermesine neden olmaktadır. Bu nedenle bu politika notunda Türkiye’de yükseköğretimin genişlemesine yönelik politikaların gerekliliği güncel istatistiki veriler ışığında incelenerek sorgulanmış, ayrıca bu genişlemenin bireylerin istihdam durumlarıyla alakası irdelenerek mevcut sorunlara çözüm önerileri sunulmuştur. Üniversitenin kuruluşu yüzlerce yıl öncesine dayanmasına rağmen üniversiteye erişim uzun  zaman boyunca ayrıcalıklı bir grup birey için mümkün olmuştur. Ancak gelişmiş ülkelerin 1950’lerden itibaren yükseköğretime erişim fırsatlarını genişletmesiyle genel nüfus içerisinde  yükseköğretime erişimi olan bireylerin sayısı hızla artmıştır. Nüfusun genelinin yükseköğretime erişiminin arttırılması için yapılan en kayda değer hamle yükseköğretimin genişlemesi; bir diğer ifadeyle yükseköğretim kurumlarının sayısının ülkenin geniş kısmına yayılarak artırılması olmuştur. Türkiye bu trendi özellikle 2006 yılında başlatılan ve her ilde bir üniversite olmasını hedefleyen politikayla yakalamayı ve yükseköğretime erişimi artırmayı hedeflemiştir.  Üniversitenin kuruluşu yüzlerce yıl öncesine dayanmasına rağmen üniversiteye erişim uzun  zaman boyunca ayrıcalıklı bir grup birey için mümkün olmuştur. Ancak gelişmiş ülkelerin 1950’lerden itibaren yükseköğretime erişim fırsatlarını genişletmesiyle genel nüfus içerisinde  yükseköğretime erişimi olan bireylerin sayısı hızla artmıştır. Nüfusun genelinin yükseköğretime erişiminin arttırılması için yapılan en kayda değer hamle yükseköğretimin genişlemesi; bir diğer ifadeyle yükseköğretim kurumlarının sayısının ülkenin geniş kısmına yayılarak artırılması olmuştur. Türkiye bu trendi özellikle 2006 yılında başlatılan ve her ilde bir üniversite olmasını hedefleyen politikayla yakalamayı ve yükseköğretime erişimi artırmayı hedeflemiştir.  Türkiye’de 2006 yılından itibaren agresif şekilde uygulanmaya başlanan yükseköğretim kurumlarının sayısının artırılması, yükseköğretimin yönetimi ve mezunların uygun işlerde istihdamı gibi ciddi planlama gerektiren karmaşık meseleleri de beraberinde getirmiştir. Lakin bu  tartışmaların analitik bir çerçeveye oturtularak veri temelli ele alınmasına yönelik gayretler  sınırlı düzeydedir. Bu da yapılan hızlı çıkarımların aşırı genellemeler ve yanlış ilişkilendirilmeler içermesine neden olmaktadır. Bu nedenle bu politika notunda Türkiye’de yükseköğretimin genişlemesine yönelik politikaların gerekliliği güncel istatistiki veriler ışığında incelenerek sorgulanmış, ayrıca bu genişlemenin bireylerin istihdam durumlarıyla alakası irdelenerek mevcut sorunlara çözüm önerileri sunulmuştur. Türkiye’de 2006 yılından itibaren agresif şekilde uygulanmaya başlanan yükseköğretim kurumlarının sayısının artırılması, yükseköğretimin yönetimi ve mezunların uygun işlerde istihdamı gibi ciddi planlama gerektiren karmaşık meseleleri de beraberinde getirmiştir. Lakin bu  tartışmaların analitik bir çerçeveye oturtularak veri temelli ele alınmasına yönelik gayretler  sınırlı düzeydedir. Bu da yapılan hızlı çıkarımların aşırı genellemeler ve yanlış ilişkilendirilmeler içermesine neden olmaktadır. Bu nedenle bu politika notunda Türkiye’de yükseköğretimin genişlemesine yönelik politikaların gerekliliği güncel istatistiki veriler ışığında incelenerek sorgulanmış, ayrıca bu genişlemenin bireylerin istihdam durumlarıyla alakası irdelenerek mevcut sorunlara çözüm önerileri sunulmuştur.

Kırda Yaşlanma ve Güncel Tezahürleri


Dünya nüfusu her geçen gün yaşlanmakta ve 65 ve üzeri yaşa sahip nüfus grubu, diğer yaş gruplarına göre daha hızlı bir şekilde artmaktadır. Dünya nüfusu giderek yaşlanırken Türkiye’deki gidişat da çok farklı değildir. Türkiye yüksek doğum ve ölüm oranlarından düşük doğum ve ölüm oranlarına doğru seyir izleyen bir nüfus yapısına evrilmektedir. Bunun yanı sıra Türkiye’de çoğunlukla kırdan kente doğru vuku bulan hareketlilik kırsal alanlardaki nüfusun azalmasına ve kırsal alanlarda yaşlı nüfusun daha belirgin bir biçimde artmasına sebebiyet vermektedir. Bu hususta yaşlıların gelir, yaş, sağlık, aile, eğitim ve benzeri sosyo-demografik özellikleri  kırda sürdürülen hayat için belirleyici olmaktadır. Kırda yaşlanmanın ele alınacağı bu politika notunda, kırda hayatını sürdüren ve sürekli kırda ikamet etmese de kırsal alan ile irtibatı olan yaşlı nüfusun durumu ele alınmaktadır. Bu amaçla öncelikle yaşlılıkla ilgili dünyadaki ve Türkiye’deki güncel verilere değinilmekte ve yaşlılığın durumu ortaya konulmaktadır. Türkiye’deki ilgili kamu kurumlarının yaşlılara yönelik politikalarına, dünyadaki yaşlanma oranına ve Türkiye’de kırsal alandaki idari değişimlere vurgu yapılarak kırsal nüfus ile ilgili bilgilere yer verilmektedir. Politika notunda, Türkiye’deki kır ve kent arasında vuku bulan yaşlı hareketliliği örüntüleri ifade edildikten sonra kırsal alandaki yaşlılığın boyutları incelenerek kırda yaşlanmanın ortaya çıkarabileceği muhtemel sorunlara çözüm önerileri getirilmektedir. Dünya nüfusu her geçen gün yaşlanmakta ve 65 ve üzeri yaşa sahip nüfus grubu, diğer yaş gruplarına göre daha hızlı bir şekilde artmaktadır. Dünya nüfusu giderek yaşlanırken Türkiye’deki gidişat da çok farklı değildir. Türkiye yüksek doğum ve ölüm oranlarından düşük doğum ve ölüm oranlarına doğru seyir izleyen bir nüfus yapısına evrilmektedir. Bunun yanı sıra Türkiye’de çoğunlukla kırdan kente doğru vuku bulan hareketlilik kırsal alanlardaki nüfusun azalmasına ve kırsal alanlarda yaşlı nüfusun daha belirgin bir biçimde artmasına sebebiyet vermektedir. Bu hususta yaşlıların gelir, yaş, sağlık, aile, eğitim ve benzeri sosyo-demografik özellikleri  kırda sürdürülen hayat için belirleyici olmaktadır. Dünya nüfusu her geçen gün yaşlanmakta ve 65 ve üzeri yaşa sahip nüfus grubu, diğer yaş gruplarına göre daha hızlı bir şekilde artmaktadır. Dünya nüfusu giderek yaşlanırken Türkiye’deki gidişat da çok farklı değildir. Türkiye yüksek doğum ve ölüm oranlarından düşük doğum ve ölüm oranlarına doğru seyir izleyen bir nüfus yapısına evrilmektedir. Bunun yanı sıra Türkiye’de çoğunlukla kırdan kente doğru vuku bulan hareketlilik kırsal alanlardaki nüfusun azalmasına ve kırsal alanlarda yaşlı nüfusun daha belirgin bir biçimde artmasına sebebiyet vermektedir. Bu hususta yaşlıların gelir, yaş, sağlık, aile, eğitim ve benzeri sosyo-demografik özellikleri  kırda sürdürülen hayat için belirleyici olmaktadır. Kırda yaşlanmanın ele alınacağı bu politika notunda, kırda hayatını sürdüren ve sürekli kırda ikamet etmese de kırsal alan ile irtibatı olan yaşlı nüfusun durumu ele alınmaktadır. Bu amaçla öncelikle yaşlılıkla ilgili dünyadaki ve Türkiye’deki güncel verilere değinilmekte ve yaşlılığın durumu ortaya konulmaktadır. Türkiye’deki ilgili kamu kurumlarının yaşlılara yönelik politikalarına, dünyadaki yaşlanma oranına ve Türkiye’de kırsal alandaki idari değişimlere vurgu yapılarak kırsal nüfus ile ilgili bilgilere yer verilmektedir. Politika notunda, Türkiye’deki kır ve kent arasında vuku bulan yaşlı hareketliliği örüntüleri ifade edildikten sonra kırsal alandaki yaşlılığın boyutları incelenerek kırda yaşlanmanın ortaya çıkarabileceği muhtemel sorunlara çözüm önerileri getirilmektedir. Kırda yaşlanmanın ele alınacağı bu politika notunda, kırda hayatını sürdüren ve sürekli kırda ikamet etmese de kırsal alan ile irtibatı olan yaşlı nüfusun durumu ele alınmaktadır. Bu amaçla öncelikle yaşlılıkla ilgili dünyadaki ve Türkiye’deki güncel verilere değinilmekte ve yaşlılığın durumu ortaya konulmaktadır. Türkiye’deki ilgili kamu kurumlarının yaşlılara yönelik politikalarına, dünyadaki yaşlanma oranına ve Türkiye’de kırsal alandaki idari değişimlere vurgu yapılarak kırsal nüfus ile ilgili bilgilere yer verilmektedir. Politika notunda, Türkiye’deki kır ve kent arasında vuku bulan yaşlı hareketliliği örüntüleri ifade edildikten sonra kırsal alandaki yaşlılığın boyutları incelenerek kırda yaşlanmanın ortaya çıkarabileceği muhtemel sorunlara çözüm önerileri getirilmektedir.