Logo

Yayınlar

Yerel Yönetimlerde Akıllı Şehir Uygulamaları


Kentleşmenin hız kazandığı günümüz dünyasında, şehirlerin karşı karşıya kaldığı altyapı, çevre, ulaşım ve enerji gibi sorunlara yenilikçi çözümler geliştirmek, sürdürülebilir ve yaşanabilir kentler inşa etmek açısından kritik hale gelmiştir. Bu noktada, bilgi ve iletişim teknolojilerinin sunduğu imkanlar, yerel yönetimlerin hizmet sunumunu daha etkin ve katılımcı kılmak amacıyla akıllı şehir uygulamalarını gündeme getirmiştir. Bu politika notu, Türkiye’de yerel yönetimlerin akıllı şehir uygulamaları alanındaki mevcut durumunu değerlendirmekte, başarılı örnekleri incelemekte ve karşılaşılan temel sorunlara ışık tutmaktadır. Yalnızca teknolojik gelişmeleri değil, aynı zamanda yönetişim yapıları, veri yönetimi ve toplumsal farkındalık gibi çok boyutlu unsurları da dikkate alarak politika önerileri sunmaktadır. Kentleşmenin hız kazandığı günümüz dünyasında, şehirlerin karşı karşıya kaldığı altyapı, çevre, ulaşım ve enerji gibi sorunlara yenilikçi çözümler geliştirmek, sürdürülebilir ve yaşanabilir kentler inşa etmek açısından kritik hale gelmiştir. Bu noktada, bilgi ve iletişim teknolojilerinin sunduğu imkanlar, yerel yönetimlerin hizmet sunumunu daha etkin ve katılımcı kılmak amacıyla akıllı şehir uygulamalarını gündeme getirmiştir. Bu politika notu, Türkiye’de yerel yönetimlerin akıllı şehir uygulamaları alanındaki mevcut durumunu değerlendirmekte, başarılı örnekleri incelemekte ve karşılaşılan temel sorunlara ışık tutmaktadır. Yalnızca teknolojik gelişmeleri değil, aynı zamanda yönetişim yapıları, veri yönetimi ve toplumsal farkındalık gibi çok boyutlu unsurları da dikkate alarak politika önerileri sunmaktadır.

Toplumun Görünümü 2024


Toplumun Görünümü raporlarının dördüncüsü olan bu çalışma, Türkiye toplumunun güncel yapısını ve dönüşümünü eğitim, sağlık, demografi, ekonomi, göç, hanehalkı, hukuk ve çalışma hayatı gibi başlıklar altında kapsamlı biçimde analiz ediyor. Toplumsal Düşünce ve Araştırmalar Merkezi (TODAM) tarafından hazırlanan rapor, temel sosyoekonomik göstergeleri disiplinlerarası bir yaklaşımla bir araya getirerek Türkiye'nin toplumsal dinamiklerine ilişkin bütüncül bir değerlendirme sunuyor. Önceki yılların raporlarında olduğu gibi, bu çalışmada da Türkiye’nin son on yıldaki toplumsal dönüşümü 12 farklı alanda temel göstergeler üzerinden ele alınıyor; yıllar içindeki değişimlerin yanı sıra Türkiye’nin uluslararası konumu ve 81 il arasındaki bölgesel farklar detaylı karşılaştırmalarla ortaya konuyor. Raporda, nüfusun yaşlanması, eğitimdeki yapısal eşitsizlikler, ekonomik kırılganlıklar ve göç olgusu gibi makro eğilimlerin yanı sıra, hanelerin dönüşen yapısı ve gündelik yaşam pratikleri veri temelli analizlerle inceleniyor. Toplumun Görünümü 2024, daha adil ve müreffeh bir toplumun inşasında temel alınması gereken noktalara ışık tutuyor. Böylece, yalnızca akademik araştırmalara ve kamusal tartışmalara sağlam bir zemin sunmakla kalmıyor; aynı zamanda karar alıcılar, politikacılar ve uygulama makamındaki yetkililer için de yol gösterici bir kaynak olmayı amaçlıyor. Toplumun Görünümü raporlarının dördüncüsü olan bu çalışma, Türkiye toplumunun güncel yapısını ve dönüşümünü eğitim, sağlık, demografi, ekonomi, göç, hanehalkı, hukuk ve çalışma hayatı gibi başlıklar altında kapsamlı biçimde analiz ediyor. Toplumsal Düşünce ve Araştırmalar Merkezi (TODAM) tarafından hazırlanan rapor, temel sosyoekonomik göstergeleri disiplinlerarası bir yaklaşımla bir araya getirerek Türkiye'nin toplumsal dinamiklerine ilişkin bütüncül bir değerlendirme sunuyor. Önceki yılların raporlarında olduğu gibi, bu çalışmada da Türkiye’nin son on yıldaki toplumsal dönüşümü 12 farklı alanda temel göstergeler üzerinden ele alınıyor; yıllar içindeki değişimlerin yanı sıra Türkiye’nin uluslararası konumu ve 81 il arasındaki bölgesel farklar detaylı karşılaştırmalarla ortaya konuyor. Raporda, nüfusun yaşlanması, eğitimdeki yapısal eşitsizlikler, ekonomik kırılganlıklar ve göç olgusu gibi makro eğilimlerin yanı sıra, hanelerin dönüşen yapısı ve gündelik yaşam pratikleri veri temelli analizlerle inceleniyor. Toplumun Görünümü 2024, daha adil ve müreffeh bir toplumun inşasında temel alınması gereken noktalara ışık tutuyor. Böylece, yalnızca akademik araştırmalara ve kamusal tartışmalara sağlam bir zemin sunmakla kalmıyor; aynı zamanda karar alıcılar, politikacılar ve uygulama makamındaki yetkililer için de yol gösterici bir kaynak olmayı amaçlıyor.

Dezavantajlı Çalışanlar


Sanayi Devrimi ile birlikte günümüzdeki anlamını kazanmaya başlayan ‘çalışma’ eylemi, herkes için temel haklardan birisi olarak değerlendirilmektedir. Toplumsal adaletin sağlanabilmesi için her bir birey için uygun çalışma koşullarının oluşturulmasına ihtiyaç duyulmaktadır. Bu kapsamda dezavantajlı gruplar olarak kavramsallaştırılan kişilerin istihdamı ile ilgili gerekli tedbirlerin alınmasına ihtiyaç duyulmaktadır. Sahip oldukları özellikleri itibariyle diğer bireylerle eşit konumda olmayan dezavantajlı grupların sosyal politika tedbirleri ile korunmaları ve koşullarının iyileştirilmesi gerekmektedir. TODAM tarafından hazırlanan Toplumun Görünümü 2024 Yılı Raporu’nun Araştırma Konusunu ‘Dezavantajlı Çalışanlar’ oluşturmaktadır. Engelliler fiziksel ve zihinsel engeli; kadınlar istihdama dahil olma ve terfi sürecindeki önyargı; gençler tecrübe eksikliği; çocuklar ve yaşlılar korunmasız olmaları; eski hükümlüler daha önce yaptıkları eylemlerinden dolayı ve göçmenler de ayrımcılık vb. davranışlar nedeniyle çalışma hayatına dahil olma ve istihdamlarını sürdürme konusunda problem yaşamaktadırlar. Raporda dezavantajlı grupların istihdama dahil olma ve istihdam sürecinde yaşadıkları problemlerin ortaya çıkarılması ve onları koruyucu düzenlemelerin hayata geçirilmesi önerilerine odaklanılmıştır. Bu kapsamda yapılacak çalışmaların Anayasa’nın 49. maddesinde yer alan ‘Çalışma Hakkı ve Ödevi’ başlığında belirtilen hususlara uygun olması ve toplumda emeğini arz ederek çalışma isteğini gösteren kişilere gerekli koşulların oluşturulması gerekmektedir. Sanayi Devrimi ile birlikte günümüzdeki anlamını kazanmaya başlayan ‘çalışma’ eylemi, herkes için temel haklardan birisi olarak değerlendirilmektedir. Toplumsal adaletin sağlanabilmesi için her bir birey için uygun çalışma koşullarının oluşturulmasına ihtiyaç duyulmaktadır. Bu kapsamda dezavantajlı gruplar olarak kavramsallaştırılan kişilerin istihdamı ile ilgili gerekli tedbirlerin alınmasına ihtiyaç duyulmaktadır. Sahip oldukları özellikleri itibariyle diğer bireylerle eşit konumda olmayan dezavantajlı grupların sosyal politika tedbirleri ile korunmaları ve koşullarının iyileştirilmesi gerekmektedir. TODAM tarafından hazırlanan Toplumun Görünümü 2024 Yılı Raporu’nun Araştırma Konusunu ‘Dezavantajlı Çalışanlar’ oluşturmaktadır. Engelliler fiziksel ve zihinsel engeli; kadınlar istihdama dahil olma ve terfi sürecindeki önyargı; gençler tecrübe eksikliği; çocuklar ve yaşlılar korunmasız olmaları; eski hükümlüler daha önce yaptıkları eylemlerinden dolayı ve göçmenler de ayrımcılık vb. davranışlar nedeniyle çalışma hayatına dahil olma ve istihdamlarını sürdürme konusunda problem yaşamaktadırlar. Raporda dezavantajlı grupların istihdama dahil olma ve istihdam sürecinde yaşadıkları problemlerin ortaya çıkarılması ve onları koruyucu düzenlemelerin hayata geçirilmesi önerilerine odaklanılmıştır. Bu kapsamda yapılacak çalışmaların Anayasa’nın 49. maddesinde yer alan ‘Çalışma Hakkı ve Ödevi’ başlığında belirtilen hususlara uygun olması ve toplumda emeğini arz ederek çalışma isteğini gösteren kişilere gerekli koşulların oluşturulması gerekmektedir.

Bangladeş’in Temmuz Devrimi: Ulus İnşasında Gençlik Odaklı Yeni Bir Dönem (İngilizce Analiz Raporu)


The July Revolution of 2024 represents a critical point in the political history of Bangladesh, being referred to by many as the nation’s “second independence.” Unlike previous movements primarily initiated by traditional political factions, this revolution was driven by the youth, particularly student activists who mobilized a nationwide movement opposing the government. The uprising, which originated from the Anti-Discrimination Students’ Movement, ultimately resulted in the fall of Sheikh Hasina’s 15-year authoritarian rule, thereby facilitating the establishment of an interim government focused on democratic renewal and institutional reforms.   In this analysis report, Abdullah al-Mamun examines the fundamental causes of the revolution, highlighting the deterioration of democratic principles, pervasive corruption, and widespread human rights violations that reinforce public dissatisfaction. Furthermore, he investigates the evolution of the movement—from its inception as a protest against discriminatory policies to its development into a comprehensive demand for regime change. The author also discusses the involvement of international actors, the reactions of regional powers, and the broader implications of Bangladesh’s changing political landscape. The July Revolution of 2024 represents a critical point in the political history of Bangladesh, being referred to by many as the nation’s “second independence.” Unlike previous movements primarily initiated by traditional political factions, this revolution was driven by the youth, particularly student activists who mobilized a nationwide movement opposing the government. The uprising, which originated from the Anti-Discrimination Students’ Movement, ultimately resulted in the fall of Sheikh Hasina’s 15-year authoritarian rule, thereby facilitating the establishment of an interim government focused on democratic renewal and institutional reforms. In this analysis report, Abdullah al-Mamun examines the fundamental causes of the revolution, highlighting the deterioration of democratic principles, pervasive corruption, and widespread human rights violations that reinforce public dissatisfaction. Furthermore, he investigates the evolution of the movement—from its inception as a protest against discriminatory policies to its development into a comprehensive demand for regime change. The author also discusses the involvement of international actors, the reactions of regional powers, and the broader implications of Bangladesh’s changing political landscape.

İstanbul 39: İlçelerin Sosyoekonomik Görünümü


İstanbul, 39 ilçesi ve 15 milyonu aşan nüfusuyla Türkiye’nin en dinamik ve karmaşık şehirlerinden biridir. Sosyoekonomik, kültürel ve mekansal açıdan büyük farklılıklar barındıran bu megakent, kentleşme, göç hareketleri ve iktisadi yeniden yapılanma süreçleriyle sürekli dönüşüyor. İlçeler arasındaki demografik yapılar, ekonomik faaliyetler, eğitim seviyeleri, sağlık hizmetlerine erişim ve ulaşım altyapısı gibi pek çok gösterge, İstanbul’un homojen bir bütün olmadığını; aksine, derin bölgesel eşitsizliklerle şekillendiğini ortaya koyuyor. İstanbul 39: İlçelerin Sosyoekonomik Görünümü başlıklı bu rapor, ilçeler arasındaki farklılıkları demografi, ekonomi, sağlık, eğitim, çevre, ulaşım ve sosyal hayat gibi temel göstergeler üzerinden ele alarak, kentin güncel sosyoekonomik yapısını detaylı bir şekilde analiz ediyor. İLKE Araştırmacısı Enes Koru tarafından hazırlanan bu çalışma, İstanbul’un mevcut sosyoekonomik dinamiklerini daha iyi anlamak üzere bütüncül bir perspektif sunarken, yerel yönetimlere ve kent politikalarına yönelik öneriler de içeriyor. Bu yönüyle rapor, yerel yönetimler, politika yapıcılar, akademisyenler ve araştırmacılar için önemli bir başvuru kaynağı niteliğinde. Resmî veriler, istatistiksel analizler ve mekansal karşılaştırmalarla desteklenen İstanbul 39, kentteki eşitsizlikleri görünür kılmayı, sürdürülebilir ve kapsayıcı çözümler üretmeyi, kente dair akademik ve stratejik tartışmalara katkıda bulunmayı hedefliyor. İstanbul, 39 ilçesi ve 15 milyonu aşan nüfusuyla Türkiye’nin en dinamik ve karmaşık şehirlerinden biridir. Sosyoekonomik, kültürel ve mekansal açıdan büyük farklılıklar barındıran bu megakent, kentleşme, göç hareketleri ve iktisadi yeniden yapılanma süreçleriyle sürekli dönüşüyor. İlçeler arasındaki demografik yapılar, ekonomik faaliyetler, eğitim seviyeleri, sağlık hizmetlerine erişim ve ulaşım altyapısı gibi pek çok gösterge, İstanbul’un homojen bir bütün olmadığını; aksine, derin bölgesel eşitsizliklerle şekillendiğini ortaya koyuyor. İstanbul 39: İlçelerin Sosyoekonomik Görünümü başlıklı bu rapor, ilçeler arasındaki farklılıkları demografi, ekonomi, sağlık, eğitim, çevre, ulaşım ve sosyal hayat gibi temel göstergeler üzerinden ele alarak, kentin güncel sosyoekonomik yapısını detaylı bir şekilde analiz ediyor. İstanbul, 39 ilçesi ve 15 milyonu aşan nüfusuyla Türkiye’nin en dinamik ve karmaşık şehirlerinden biridir. Sosyoekonomik, kültürel ve mekansal açıdan büyük farklılıklar barındıran bu megakent, kentleşme, göç hareketleri ve iktisadi yeniden yapılanma süreçleriyle sürekli dönüşüyor. İlçeler arasındaki demografik yapılar, ekonomik faaliyetler, eğitim seviyeleri, sağlık hizmetlerine erişim ve ulaşım altyapısı gibi pek çok gösterge, İstanbul’un homojen bir bütün olmadığını; aksine, derin bölgesel eşitsizliklerle şekillendiğini ortaya koyuyor. İstanbul 39: İlçelerin Sosyoekonomik Görünümü başlıklı bu rapor, ilçeler arasındaki farklılıkları demografi, ekonomi, sağlık, eğitim, çevre, ulaşım ve sosyal hayat gibi temel göstergeler üzerinden ele alarak, kentin güncel sosyoekonomik yapısını detaylı bir şekilde analiz ediyor. İLKE Araştırmacısı Enes Koru tarafından hazırlanan bu çalışma, İstanbul’un mevcut sosyoekonomik dinamiklerini daha iyi anlamak üzere bütüncül bir perspektif sunarken, yerel yönetimlere ve kent politikalarına yönelik öneriler de içeriyor. Bu yönüyle rapor, yerel yönetimler, politika yapıcılar, akademisyenler ve araştırmacılar için önemli bir başvuru kaynağı niteliğinde. Resmî veriler, istatistiksel analizler ve mekansal karşılaştırmalarla desteklenen İstanbul 39, kentteki eşitsizlikleri görünür kılmayı, sürdürülebilir ve kapsayıcı çözümler üretmeyi, kente dair akademik ve stratejik tartışmalara katkıda bulunmayı hedefliyor. İLKE Araştırmacısı Enes Koru tarafından hazırlanan bu çalışma, İstanbul’un mevcut sosyoekonomik dinamiklerini daha iyi anlamak üzere bütüncül bir perspektif sunarken, yerel yönetimlere ve kent politikalarına yönelik öneriler de içeriyor. Bu yönüyle rapor, yerel yönetimler, politika yapıcılar, akademisyenler ve araştırmacılar için önemli bir başvuru kaynağı niteliğinde. Resmî veriler, istatistiksel analizler ve mekansal karşılaştırmalarla desteklenen İstanbul 39, kentteki eşitsizlikleri görünür kılmayı, sürdürülebilir ve kapsayıcı çözümler üretmeyi, kente dair akademik ve stratejik tartışmalara katkıda bulunmayı hedefliyor.