TÜRKİYE'DE ADALETE ERİŞİM

Yargıda Dijitalleşme

Abdurrahman Savaş

İstanbul Üniversitesi

 Giriş

Bilgi çağı, mikro işlemcilerin hızlanması ve bilgisayarların yaygınlaşması ile birlikte hızlı bir şekilde dijitalleşmeye doğru evrilmeye başlamıştır. Kısa bir süre içerisinde bilgisayarlar hayatın tüm alanlarına girerek dijital bir dünya oluşmaya başlamıştır. İnternetin ortaya çıkışı ve yaygınlaşması ile birlikte bu süreç daha da hızlanmış, özel sektörün yanı sıra devlet tarafından sunulan pek çok hizmet de dijital platformlara aktarılmaya başlanmıştır. Bu amaçla ülkemiz e-devlet sistemine geçmiş ve pek çok uygulama da e-devlet üzerinden gerçekleştirilmeye başlanmıştır. Devlet tarafından sunulan hizmetlerin e-devlet üzerinden de erişilebilir olması sağladığı kolaylıkların yanı sıra kağıt ve kırtasiye alanında tasarruf, yapılan işlemlerde şeffaflık, haftanın her günü ve günün her saatinde hizmet vermek sureti ile süreklilik ve aynı anda pek çok kişinin işlem yapabilmesi sebebi ile hızlılık gibi pek çok yararı da beraberinde getirmiştir. 

Dijitalleşme ve e-devlet alanında gerçekleştirilen ilk uygulamalardan birisi de UYAP’tır. 2001 yılında adalet bakanlığının merkez birimlerinin otomasyonunu sağlamak amacı ile başlayan yargıda dijitalleşme, 2005 yılında adli ve idari yargı birimleri, adli tıp birimleri ve ceza tevkif evlerini de içerisine alacak şeklide genişletmiştir.  2008 yılından itibaren Türkiye’deki tüm yargısal ve idari işlemler UYAP üzerinden yapılmaya başlanmıştır (Söylemez, 2016; Katı, 2021).

UYAP’ın yanı sıra pek çok uygulama e-devlet üzerinden hizmet vermeye başlamıştır. Yargıda dijitalleşmenin en önemli aşaması UYAP sistemi olmakla birlikte, diğer e-devlet uygulamaları da yargıda dijitalleşmeye yardımcı olmaktadır. Çünkü mahkemeler, yargılama faaliyeti sırasında nüfus, adres, tapu ve araç tescil gibi birçok bilgiye ihtiyaç duyabilmektedirler. Bu bilgilere ulaşmak zaman alabildiği gibi tüm işlemlerin her bir talep için el ile yapılması insan kaynaklı hataların da artmasına neden olabilmekteydi. E-devlet uygulamaları ile bu sorunlar önemli ölçüde aşılmıştır.


E-Devlet Uygulamaları

MERNİS (Merkezi Nüfus İdare Sistemi)

Merkezi nüfus idare sisteminin kısaltması olan MERNİS projesi, nüfus kayıtlarının bilgisayar ortamında tutulmasına, toplanan bilgilerin kamu hizmetleri ve vatandaşlar için değerlendirilmesine ve nüfus hizmetlerinin bu önceliklere göre yeniden düzenlenmesine dayalı bir projedir (Katı, 2021). 1972 yılında tasarlanan ancak kaynak yetersizliği sebebi ile ancak 2003 yılında tamamlanan bu proje kapsamında, 2000 yılında herkese 11 haneli bir kimlik numarası verilmiş ve vatandaşlara ait tüm kimlik bilgileri merkezi bir veri tabanında toplanmıştır. Her bir vatandaşa ait ayrı bir kimlik numarası sayesinden yetkililerin ve özellikle mahkemelerin ilgili kişilerin kimlik bilgilerine sıhhatli bir şekilde ulaşmaları sağlanmıştır. Bu sistem diğer e-devlet uygulamalarının temelini teşkil ettiği söylenebilir. MERNİS veri tabanındaki bilgiler her fırsatta güncellenmekte ve kişilerin bu bilgilere her yerden ulaşmalarına imkan tanınmaktadır. Bu da devlet hizmetlerinin herkese eşit, adil ve hızlı ulaşmasının en önemli sonucudur.

AKS (Adres Kayıt Sistemi)

MERNİS ile entegre edilen e-devlet uygulamalarından bir diğeri de AKS olarak ifade edilen adres kayıt sistemidir. Bu proje ile il özel idarelerince Türkiye’deki tüm mahalle, cadde, sokak ve apartmanlar numaralandırılmış, her bir bağımsız bölüme bir numara verilerek sistem MERNİS ile entegre edilmiştir. Bu sayede TC vatandaşlarının ve yabancılar da dahil olmak üzere herkesin ikamet adresi belirlenmiş ve yargı için çok önemli olan ikametgah böylece herkes için bir tane olacak şekilde netleştirilmiştir. Bu sayede bir adreste birden fazla ailenin ikameti engellenerek gerek mahkemeler ve gerekse icra daireleri açısından önemli kolaylıklar sağlanmıştır. Değişiklikler sürekli takip edilerek sistemin güncel kalması sağlanmaktadır (Söylemez, 2014).

TAKBİS (Tapu Kadastro Bilgi Sistemi)

TAKBİS olarak ifade edilen Tapu Kadastro Bilgi Sistemi projesi ile güvenilir arazi bilgilerinin elde edilmesi, hizmetlerin daha hızlı ve güvenilir bir şekilde yürütülmesi, tapu sicil kayıtlarının ve kadastro haritalarının dijital ortama aktarılması ve oluşturulan veri tabanının Tapu Kadastro kurumunun merkez ve taşra birimleri ile ilgili kamu kurumlarının hizmetlerine aktarılması amaçlanmıştır. Gelir vergisi, kurumlar vergisi ve taşıt vergisi gibi işlemler bu sistem üzerinden gerçekleştirilebilmektedir.

VEDOP (Vergi Dairesi Otomasyon Projesi)

VEDOP projesi ile vergi dairesi işlemlerinin tümünün dijital ortama aktarılması ve tüm vergi işlemlerinin dijital ortamda yapılabilmesi amaçlanmıştır. Bu kapsamda internet vergi dairesi vatandaşların vergi ile ilgili beyan, tahakkuk ve tahsilat işlemlerinin dijital ortamda yapmalarına imkan sağlamıştır. VEDOP ile Türkiye vergi tahsilatının parasal anlamda %85'i kontrol altına alınmış ve bu tahsilatın yaklaşık %55'i bankalar kanalı ile gerçekleştirilir seviyeye ulaşmıştır. Kurumlar arası gerçekleştirilen veri transferleri kağıt ve kırtasiyeye dayalı olmaktan çıkmış ve tamamen dijital hale gelmiştir. Bu sistem sayesinde, elde edilen verilerin düzenli ve doğru zamanda mükellef hesaplarına aktarılması sağlanmıştır. İnternet Vergi Dairesi uygulaması ile vergi mükellefleri, vergi dairesinde bulunan kayıtlarını takip ve kontrol edebilme ve aynı zamanda vergi dairelerinde adlarına yapılan işlemleri denetleyebilme imkanı elde etmişlerdir.

Yargılamanın en önemli ilk aşamalarından birisi olan harç ödemeleri de dijital ortamda yapılabilir hale gelmiş, bu da yargının dijitalleşmesi sürecinde özellikle çevrimiçi dava açma, açılan davayı ıslah etme ve yargılama ile ilgili diğer harç ve masrafları ödemeye imkan sağlamıştır.

UYAP (Ulusal Yargı Ağı Projesi)

E-devlet uygulamalarının en önemlilerinden birisi olan UYAP sisteminin uygulamaya geçirilmesindeki temel amaç, bir taraftan adli sistemin işleyişini koruyarak ona hız kazandırmak, diğer taraftan da yargıyı hızlandırarak adaletin en kısa sürede gerçekleşmesini sağlamaktır.

Elektronik ortamda gerçekleştirilen her türlü yargısal işlemler UYAP üzerinde kaydedilmek ve saklanmak zorundadır. UYAP üzerinden güvenli elektronik imza kullanılarak dava açılabilmekte, dava ve icra dosyaları incelenebilmekte, açılan davalarla ilgili olarak harç ve avans ödemeleri gerçekleştirilebilmekte, tutanak ve belgeler elektronik ortamda hazırlanarak gönderilebilmektedir. Hatta bilirkişi uygulaması üzerinden bilirkişilerin dosyalara erişimi sağlanmakta ve bilirkişi raporları sisteme UYAP üzerinden gönderilebilmektedir (Çam ve Tanrıkulu, 2012).

SEGBİS Uygulaması

UYAP üzerindeki en önemli uygulamalardan birisi de SEGBİS uygulamasıdır. Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi olarak ifade edilebilecek olan bu sistem, gerek soruşturma ve gerekse kovuşturma aşamasında Cumhuriyet Savcısı, hakim veya mahkemece dinlenilmesine gerek görülen kişilerin Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi kullanılarak dinlenilmesi, bunların kayda alınması ve saklanmasına olanak sağlayan bir UYAP uygulamasıdır. Bu sistem sayesinde ses ve görüntü bir yerden başka bir yere aktarılmakta, yargı çevresi dışında bulunan ya da mahkeme önüne getirilemeyen bir kişinin Cumhuriyet Savcısı, hâkim ya da mahkeme tarafından dinlenilmesi mümkün olabilmektedir. Sistemin sunmuş olduğu diğer avantajlardan birisi de aktarılan ses ve görüntülerin sistemde muhafaza edilmesi, gerektiğinde ve istendiğinde diğer yetkili makamlara elektronik imza ile imzalanarak gönderilebilmesidir (Yerdelen, 2019).

SEGBİS uygulaması sayesinde kişiler mahkeme huzurundaymış gibi ifade verebilmekte ve şahitlik yapabilmektedirler. Bu uygulama, istinabe uygulamasına alternatif olmasının yanında ifadesine başvurulan kişinin mahkeme huzurundaymış gibi kabul edilmesine de imkân sağlamaktadır. Bununla birlikte beyanda bulunan kişinin ses ve görüntü kalitesinin ifadeyi alan savcı, hakim ya da mahkeme tarafından mimik, davranış ve diğer özellikleri anlaşılacak şekilde net olması gerekmektedir. Bu sayede yargılamada yüzyüzelik ilkesi de gerçekleşmiş olmaktadır.

SEGBİS uygulaması sayesinde ifadeyi alan hakim ve savcılar, bu kayıtları tekrar tekrar dinlemek sureti ile hem ifadenin daha iyi anlaşılması hem de tutanağa herhangi bir kayıp olmaksızın geçirilmesi sağlanmış olacaktır. Bu sayede ceza muhakemesindeki en önemli sorunlardan birisi olan ifadelerin tutanağa geçirilmesi hususu da objektif bir duruma getirilmiş olacaktır. İfadeyi alan hakim ve savcıların da bu sayede ifadeyi özetlemek ve tutanağa geçirtmek için yoğunlaşmalarına da gerek kalmamaktadır.

SEGBİS uygulamasının sunmuş olduğu diğer bir imkan da ifadesine başvurulan kişilerin daha özgür bir şekilde ifade verebilmelerini sağlamaktır. Aktarılan ses ve görüntünün anlaşılmaya engel olmayacak şekilde huzura gönderilmesi, ifade verenlerin etki altında kalmadan ifadelerini verebilmelerine imkan sunmaktadır. Bu sayede hem silahların eşitliği ilkesi hem de yüzyüzelik ilkeleri yerine getirilmiş olmaktadır (Yerdelen, 2019). Kayda alınan ifade ve beyanların, ifadenin verildiği şekliyle kanun yolu makamları tarafından izlenebilmesi, denetimin sıhhatini olumlu yönde etkilemektedir.

Ceza ve tutuk evlerinde bulunan kişilerin de ifadelerinin dijital iletişim yoluyla alınabilmesi, ilgili kişiler açısından yol tutuklaması olarak ifade edilen uygulamayı oldukça azaltmıştır. Bu sayede önemli ölçüde tasarruf sağlanmış yanısıra pek çok sorunun da önüne geçilmiştir.

Bununla birlikte SEGBİS uygulaması özellikle sanık açısından ikincil asgari hak mahiyetindedir. Kovuşturma aşamasında sanık bizzat mahkemeye gelmek istiyor ve SEGBİS uygulaması ile katılmayı reddediyorsa sanığın huzura bizzat getirilmesi esastır. Sanığın ısrarlarına rağmen duruşmalara getirilmemesi ve ifadesinin SEGBİS üzerinden alınması, Yargıtay 16. Ceza Dairesi ve Ceza Genel Kurulu tarafından savunma hakkının kısıtlanması olarak kabul edilmiştir. Kapalı cezaevindeki sanığın güvenlik ve ulaşımdaki zorluklar gibi nedenlerle mahkemeye getirilmemesi geçerli bir neden olarak kabul edilmemektedir.

AİHM Marcelo Viola-İtalya kararında, gerekli tüm şartların sağlanması ve özellikle sanığın yanında bir müdafii bulunması ya da mahkeme salonundaki müdafii ile başkaları tarafından dinlenilemeyen bir şekilde iletişim kurmasına imkan sunmak sureti ile ifadesinin alınmasını adil yargılanma ilkesine aykırı bulmamıştır. Anayasa mahkemesi de B.2013/2653 sayı ve 18.11.2015 tarihli kararında Marcelo Viola-İtalya kararına atıf yaparak sanıkların ifadelerinin SEGBİS üzerinden alınmasının adil yargılanma hakkını ihlal etmediği sonucuna ulaşmıştır.

E-Tebligat

Yargı faaliyetinin en önemli aşamalarından birisi de ilgili kişiye yapılacak olan tebligattır. Pek çok konuda kişilerin hak ve yükümlülüklerinin doğmasının en önemli şartı bu tebligatın yapılmasıdır. Pek çok dava, ilgililere tebligatın yapılamaması ya da geç yapılması sebebi ile uzun sürmektedir. Bu durum da Türk Yargı Sisteminin en önemli sorunlarından birisi olan uzun yargılama sürelerini gündeme getirmekte ve “geç gelen adalet, adalet değildir” eleştirilerinin kaynağını oluşturmaktadır. Bu sorunu önemli ölçüde gideren ve yargının hızlanmasını sağlayan dijital imkanlardan birisi de elektronik tebligattır.

Tebligat sorununun yargılamadaki gecikmelerin en temel sebebi olduğu düşünüldüğünden 11.01.2011 tarihli ve 6099 sayılı Tebligat Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunla, 7201 sayılı Tebligat Kanunu’na “m. 7a” hükmü eklenmiştir. Bu düzenleme ile hukuk sistemimizde elektronik tebligat hükme bağlanmıştır. Daha sonra 28.02.2018 tarih ve 7101 Sayılı “İcra ve İflâs Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun”’un 48’inci maddesi ile 7201 Sayılı Tebligat Kanunu’nun 7/a maddesinde değişikliğe gidilmiş ve elektronik tebligat zorunluluğunun kapsamı genişletilmiştir. Bu konudaki altyapıyı hazırlaması ve işletmesi konusunda da PTT yetkilendirilmiştir. 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun yeni 7/a maddesine dayanılarak 06/12/2018 tarih ve 30617 sayılı resmi gazetede “Elektronik Tebligat Yönetmeliği” (ETY) yayınlanmış ve 1/1/2019 tarihinde yürürlüğe girmiştir.

Bu değişiklik ile sınırlı uygulama alanına sahip olan kayıtlı elektronik posta (KEP) uygulamasının alanı daraltılmış ve elektronik tebligat adresi (ETA) uygulaması getirilmiştir.

Elektronik tebligat, bir bildirimin dijital yollarla muhataba ulaştırılması olarak değerlendirilmemelidir. Bu bağlamda bir SMS, e-posta elektronik tebligat olarak değerlendirilemez. Özellikle usul hukukunun şekilci yapısı buna izin vermez. Bu nedenle bir tebligatın “elektronik tebligat” olabilmesi için bazı kurucu unsurlara ihtiyaç vardır. Bu unsurlarla birlikte elektronik tebligat “Bilgisayar veya elektronik yazılım ortamında oluşturulmuş bir belgeyi veya elektronik tebligat mesajını, Tebligat Kanunu ve Elektronik Tebligat Yönetmeliği hükümleri gereği internet yoluyla elektronik ortamda muhataba, hakkında yapılan kazai, mali veya idari işleme ilişkin tebligatı çıkaran merci aracılığıyla, tebligatı yapan PTT’ce sağlanan elektronik tebligat adresi kullanılarak, yine PTT Ulusal Elektronik Tebligat Sistemi (UETS) vasıtasıyla bildirilmesi ve bu bildirimin elektronik olarak belgelendirilmesi işlemidir” şeklinde tanımlanabilir (Börü, 2020).

Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere elektronik tebligatın iki kurucu unsuru bulunmaktadır. Elektronik tebligatın ilk kurucu unsuru bilgilendirmedir. Bilgilendirme, elektronik ortamda gerçekleşen bir bildirim ile bilgisayar ortamında oluşturulmuş dijital bir belgenin muhataba, internet yoluyla iletilmesidir.

Elektronik tebligatın ikinci kurucu unsuru olan belgelendirme ise, dijital olarak oluşturulmuş belgenin muhataba, internet aracılığı ile iletildiğini elektronik olarak ortaya koyan işlemdir. İşlem kaydı, PTT tarafından elektronik tebligat hizmetinin verilmesi sırasında meydana gelen ve mevzuat gereği kaydının tutulması zorunlu olan tüm bilişim sistemi işlem kayıtlarıdır. Delil kaydı ise, tebligatın; tebligatı çıkarmaya yetkili makam ve merciden UETS tarafından teslim alındığına, muhatabın elektronik tebligat adresine ulaştığına, okunduğuna ve usulen tebliğ edilmiş sayıldığına dair üretilen ve elektronik sertifika ile imzalanmış kayıtlarıdır (Börü, 2020).

Elektronik tebligat uygulaması ile zaman, iş gücü ve masraf kaybı gibi pek çok sorunun önüne geçilebilecektir. Tebligatın, ilgilinin bilinen en son adresine yapılması esastır. Bu adresin, Adres Kayıt Sisteminden farklı olması, ülkemizde mahalle, cadde ve sokak isimleri ile bina numaralanın sıklıkla değiştirildiği göz önünde bulundurulduğunda, kişiye özgü, tek ve benzersiz olan elektronik tebligat önemini ortaya çıkarmaktadır. Yine adreste bulunamama, hizmetçiye ya da başka bir yardımcıya teslim etme veya muhtara bırakma gibi uygulamalar sona ererek, tebellüğden imtina da söz konusu olmayacaktır. Tebligat sisteminin hızlılığı, hızlı yargının ilk koşuludur. 

Mahkemelerce kullanılması durumunda yargılamayı hızlandıracak olan elektronik tebligat sisteminin tahkim yargılamasında aynı işlevsellikle kullanımı konusunda tereddütler bulunmaktadır. Benzer sorunların iflas idaresi bakımından da ortaya çıkabileceği ifade edilmektedir (Yardımcı, 2019).


Sonuç ve Değerlendirme

İnternetin ortaya çıkışı ile birlikte pek çok alanda olduğu gibi hukuk ve yargı alanında da dijitalleşme hızlanmıştır. Hukuk ve yargıda dijitalleşmenin beraberinde getirdiği olumlu sonuçlar olduğu gibi bazı olumsuzluklar da bulunmaktadır.

E-devlet uygulamalarının ortaya çıkması ve burada sunulan hizmetlerin artması, öncelikle bilgiye ulaşma açısından oldukça önemli bir katkı sunmaktadır. Vatandaşların kendileri ile ilgili resmi kurumlarda tutulan kayıtların ve muhafaza edilen bilgilerin doğruluğu ve güncelliği hakkında doğrudan ve sürekli bilgi alabiliyor olması, bu konularda yapılacak yanlışlıkların azalmasına neden olacaktır. Tapu nüfus, belediyeler ve diğer resmi kurumların e-devlet uygulamaları sayesinde, buralardaki yanlışlıkların öncelikle idari yollardan düzeltilmesine ve yargıya taşınmadan sorunların azalmasına katkı sağlamaktadır.

Tüketici hakem heyetlerine müracaatların e-devlet üzerinden yapılabiliyor olması, teknik anlamda bir yargılama faaliyeti olmasa da vatandaşların sorunlarını çözmede önemli bir katkı sunduğu ifade edilebilir.

Pandemi döneminde uzaktan çalışma ve çevrimiçi uygulamaların vatandaşlar nezdinde daha yaygınlaşması da hukuk ve yargıda dijitalleşmeyi kolaylaştıracağı söylenebilir. Sisteme yüklenen bilgi ve belgelerin doğruluğunun teyid edilebilmesi, gerektiğinde değiştirilebilmesi işlemlerin hızına da etki edecektir.  Elektronik tebligat, SEGBİS gibi uygulamalar zaman, para ve güvenlik gibi pek çok açıdan önemli katkılar sunacaktır.

E-devlet ve özellikle dijital yargı uygulamalarının başlamasıyla, adalet hizmetleri eskisine göre daha erişilebilir, daha şeffaf, etkili ve çok daha verimli hale gelmiştir. Yapılan işlemlerden hemen sonuç alınması vatandaşların hukuk devletine olan güveni artmıştır (Çam ve Tanrıkulu, 2012). Vatandaşların e-devlet ve özellikle yargı ile ilgili resmi işlemlerini bizzat kendilerinin yapması, aradaki “aracıları” ve bu kişiler vasıtası ile gerçekleşen hukuk dışı uygulamaları da oldukça azalttığı ifade edilebilir. Tüm bu olumlu gelişmeler, yargıya duyulan güvenin ve sistemin işlevselliğinin artmasına da katkıda bulunacaktır.

Hukuk ve yargıdaki dijitalleşme beraberinde pek çok sorunu da getirmektedir. Dijitalleşen ve tamamen bilgisayarlar ile internet üzerinden işleyen sistem, yaşanan teknik arızalar sebebi ile durabilmektedir. Sistem arızasının uzun sürmesi durumlarında işler yığılmakta ve tamamen ötelenmektedir. Uzaktan erişim imkanı olmadığı gibi fiziki olarak ilgili kurum içerisinde olmak da sorunu çözememektedir. Tüm bilgi ve belgelerin dijital bir halde dijital veri tabanında bulunması, bunlara ulaşımı arıza devam ettiği sürece imkansız kılabilmektedir. “Sistem gitti, UYAP gitti” gibi mazeretler, dijitalleşen devlet ve yargıdaki yeni dijital mazeretler olarak ifade edilebilir.

Devlet, hukuk ve yargıdaki dijitalleşmenin diğer genel bir sorunu ise veri güvenliğidir. Başta UYAP olmak üzere diğer tüm veri tabanlarının güvenliği, e-devletin belki de en önemli sorunudur. Gerek kişisel veriler açısından gerekse yargılama sırasındaki gizli olması ve gizli kalması gereken beyan ve belgeler açısından burada oldukça önemli bir tehlike söz konusudur. Sistem içerisinden ve dışarısından gerçekleşebilecek yetkisiz erişimler, çocukların cinsel istismarı ile ilgili davalardaki bilgiler başta olmak üzere pek çok konudaki tehlikeyi akla getirmektedir (Mamur Işıkçı, 2017). Log kayıtlarının olması, sisteme hangi bilgisayardan girildiğinin ve kim tarafından erişim sağlandığının tespitini sağlamakla birlikte, bazen sorumlu kişiye erişim mümkün olamamakta, erişilse bile güvenliği ihlal edilen bilgi ve belgelerdeki mahremiyeti geri getirememektedir.

E-devlet ve özellikle e-yargı işlemlerinde elektronik imzanın zorunlu olması, bununla birlikte elektronik imzanın yaygınlaşmaması sistemi kullanmak açısından bir engel olarak görülebilir. Elektronik imzanın çoğunlukla devlet personeli tarafından kullanılması, yaygın olarak sunulan hizmetlerin sınırlı olarak kullanılması gibi bir sonucu beraberinde getirmektedir. Bununla birlikte özel amaçla kamu kurum ya da kuruluşları ile iletişime geçmek veya kamu hizmetlerinden yararlanmak için 2020 yılı Nisan ayı ile 2021 yılı Mart ayını kapsayan on iki aylık dönemde interneti kullanan bireylerin oranının %58,9 olduğu, bu oranın daha önce aynı dönem için %51,5 olduğu düşünüldüğünde, yıllık yaklaşık %15lik bir artış olduğu ifade edilebilir. Bu dönem içerisinde e-devlet hizmetlerini kullanım amaçları arasında, kamu kurum ya da kuruluşlarına ait web sitelerinden bilgi edinme %55,8 ile ilk sırayı aldığı, bireylerin %32,3'ü çevrimiçi form doldurduğu, %27,7'sinin de resmi formları indirdiği veya yazdırdığı ifade edilmektedir (TÜİK, 2021).

Kişisel verilerin korunması bu kapsamda önemli bir sorundur. Dijitalleşme, e-devlet ve e-yargıdaki hızlı gelişim, bu alandaki personelin eğitimini zorunlu kılmaktadır. Sadece bilgisayar kullanmayı bilmek yetmemekte, kişisel verilerin korunması, mahremiyet, sistem güvenliği, sır saklama gibi konularda ilgili personelin sürekli eğitilmesi gerekmektedir. Dikkatsizlikler, tecrübesizlikler ve yaşanan teknik aksaklıklar, kişisel verilerin ifşa olmasına neden olabilmektedir. Bu alandaki eğitimin yaygınlaştırılması ve tüm devlet personeline ulaştırılması gerekmekle birlikte bunun hızlı ve kolay olmadığı da ifade edilmelidir.