Logo
Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli İzleme Raporu Sunumu Gerçekleşti

Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli İzleme Raporu Sunumu Gerçekleşti

Kategori: EPAM Tarih: 19 Eylül 2025

İLKE Vakfı Eğitim Politikaları Araştırma Merkezi (EPAM) tarafından hazırlanan Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli İzleme Raporu, 18 Eylül 2025 tarihinde İLKE Vakfı’nda düzenlenen sunum programıyla kamuoyuna tanıtıldı. İLKE Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Av. Ahmet Sait Öner’in selamlama konuşmasının ardından, EPAM Direktörü Doç. Dr. Ayhan Öz’ün açılış konuşmasıyla başlayan program raporun sunumuyla devam etti. Akademisyenler, araştırmacılar, yöneticiler, öğretmenler ve sivil toplum temsilcilerinin katıldığı etkinlikte, raporun bulguları kapsamlı biçimde paylaşıldı.

Araştırma ekibinden Prof. Dr. Mustafa Öztürk (Boğaziçi Üniversitesi), Doç. Dr. Hasan Özgür Kapıcı (Boğaziçi Üniversitesi), Doç. Dr. Sedat Karagül (İstanbul 29 Mayıs Üniversitesi) ve Dr. Öğr. Üyesi Muhammet Şahal (Yıldız Teknik Üniversitesi) raporun bulgularını sundu. 

Öğretmenler Modeli Benimsiyor, Uygulamada Zorluk Yaşıyor
Rapora göre, öğretmenler TYMM’nin getirdiği dönüşümü genel olarak destekliyor; öğrenci merkezli, etkinlik temelli yaklaşımların sınıf motivasyonunu artırdığı gözlemleniyor. Bununla birlikte öğretmenler, uygulamaya geçerken ciddi zorluklarla karşılaşıyor. Hazırlık eksikliği, sınıf yönetimi, zaman kısıtı ve fiziki altyapı sorunları, öğretmenlerin uygulamayı etkili biçimde hayata geçirmesini sınırlıyor.

Zaman ve Sınıf Yönetimi Zorlukları
Türkçe ve fen bilgisi öğretmenleri, yazma, film analizi ve grup etkinliklerinin sınırlı sürede yürütülmesinin zorluk yarattığını belirtti. TYMM’nin kademeli sorumluluk devri modeli, her öğrencinin aktif olmasını gerektirdiğinden kalabalık sınıflarda uygulanmayı güçleştiriyor. Ayrıca, bazı soyut konuların (ör. hücre, kütle, ağırlık) 5. sınıfa taşınması, öğrencilerin bilişsel seviyesine uygun bulunmadığı için öğretmenler tarafından zorlayıcı görülüyor.

Ölçme-Değerlendirmede Yeni Yaklaşım ve Endişeler
TYMM ile birlikte süreç odaklı, analitik düşünmeyi ölçen açık uçlu soruların ön plana çıkması öğretmenler tarafından olumlu karşılanıyor. Ancak, merkezi sınavlarda hız ve ürün odaklı değerlendirme ile uyumsuzluk, öğrencilerin sınav performansını olumsuz etkileyebileceği endişesini beraberinde getiriyor. Öğretmenler, klasik yazılı sınavlar ile süreç odaklı ölçme değerlendirme arasında uyumsuzluk yaşandığını aktardı.

Fiziki ve Dijital Altyapı Sınırlılıkları
Rapor, öğretmenlerin fiziki koşullar ve materyal eksikliklerinden kaynaklanan sıkıntılarını da ortaya koyuyor. Kalabalık sınıflar ve atölye ortamlarının yetersizliği, öğrenci merkezli etkinliklerin uygulanmasını kısıtlıyor. Dijital materyaller açısından ise öğretmenler, tamamen EBA’ya bağlı kalmanın teknik ve içerik sınırlılıkları yarattığını ifade ediyor.

Öneriler ve İleriye Dönük Adımlar
Raporun sonuçlarına göre, öğretmenler için uygulama temelli mesleki gelişim eğitimleri tasarlanmalı, sınıf mevcutları azaltılmalı ve altyapı eksiklikleri giderilmeli. Dijital platformlar TYMM’ye uyumlu içeriklerle güçlendirilirken, velilerin sürece katılımını artıracak bilgilendirme ve atölye çalışmaları da planlanmalı. Ayrıca, zümreler arası işbirliği platformları kurularak öğretmenlerin program geliştirme süreçlerine katkısı artırılmalı.

Araştırma ekibi, raporun sadece bir başlangıç niteliğinde olduğunu, uygulama süreçleri ve altyapı destekleri iyileştirilmeden modelin etkin biçimde uygulanmasının güç olduğunu vurguladı. Öğretmenler, modele dair inançlı olmakla birlikte, uygulamayı hayata geçirme noktasında rehberlik, destek ve zaman esnekliği ihtiyacı duyuyor.

İlgili İçerikler

Öğretmen Yeterliklerinin İzlenmesi: Sorunlar ve Öneriler

Öğretmenler eğitim sisteminin niteliğini belirleyen temel unsur olsa da, Türkiye’de öğretmen yeterliklerinin sahada düzenli ve bütüncül biçimde izlenmesini sağlayan kurumsal bir mekanizma bulunmamaktadır. Eğitim Politikaları Araştırma Merkezi (EPAM) tarafından yayımlanan “Öğretmen Yeterliklerinin İzlenmesi: Sorunlar ve Öneriler” başlıklı politika notu, bu yapısal boşluğu ele alarak mevcut durumu analiz etmekte ve dijital dönüşüm, kültürel yeterlik, yapay zekâ okuryazarlığı ile çok kaynaklı değerlendirme gibi güncel ihtiyaçlar doğrultusunda sürdürülebilir bir izleme modeline yönelik öneriler sunmaktadır. Prof. Dr. Bayram Özer’in hazırladığı çalışma, Singapur, Japonya ve Hollanda gibi ülkelerdeki örneklerden yararlanarak Türkiye'nin koşullarına uyarlanabilir bir çerçeve ortaya koymaktadır.Öne Çıkan Politika ÖnerileriMEBBİS’e entegre Dijital Yeterlik İzleme Modülü geliştirilmelidir.Öğretmen performansı, okul yöneticisi, akran, öğrenci ve öğretmen öz değerlendirmesi gibi araçları içeren çok kaynaklı bir model ile izlenmelidir.Yeni sistem, farklı bölgelerde yürütülecek pilot uygulamalarla test edilmelidir.İzleme sonuçları, mentörlük ve sürekli mesleki gelişim programlarıyla desteklenmelidir.Öğretmen yeterliklerine ilişkin veriler, bağımsız bir yapı tarafından analiz edilerek yıllık raporlar halinde yayımlanmalıdır. Bu politika notu, öğretmen niteliğini güçlendirmeyi ve eğitimde kaliteyi artırmayı hedefleyen politika yapıcılar, araştırmacılar ve uygulayıcılar için yol gösterici bir kaynak niteliği taşımaktadır. Türkiye’de sürdürülebilir ve veriye dayalı bir öğretmen yeterliği izleme sisteminin kurulması için kapsamlı bir değerlendirme ve çözüm çerçevesi sunmaktadır.

08 Aralık 2025

Yapay Zeka ve Büyük Veri Çağında Öğretmen Yeterliklerinin İzlenmesi

Öğretmen yeterliklerinin değerlendirilmesi, yapay zeka ve büyük veri teknolojilerinin eğitim alanını dönüştürdüğü günümüzde yeni bir anlam kazanıyor. Bu seminerde, Türkiye’de öğretmen yeterliklerinin izlenmesine ilişkin mevcut uygulamaların güçlü ve sorunlu yönleri ele alınırken; pedagojik beceriler, dijital yeterlikler ve veri okuryazarlığı gibi çağdaş yeterlik alanlarının değerlendirme süreçlerine nasıl entegre edilebileceği tartışılacak.Ayrıca, standart testlere ve nicel verilere aşırı bağımlı modellerin sınıf içi karar süreçlerini ve öğretmenlerin yansıtıcı pratiklerini görünmez kılması, dijital pedagojik yeterliklerin izleme mekanizmalarına yeterince yansımaması ve çok kaynaklı veri yapılarının sınırlılıkları gibi temel meseleler değerlendirilecek. Bu çerçevede “pratik bilgelik”, etik-sosyal sorumluluk ve büyük veri analitiği temelli yaklaşımın öğretmen değerlendirmesine nasıl yeni bir yön verebileceği ele alınacak.Çevrimiçi düzenlenecek seminerde, insan odaklı bir izleme modeli, sürdürülebilir mesleki gelişimi destekleyen izleme döngüleri ve yapay zeka destekli değerlendirme araçlarının öğretmen öğrenme süreçlerindeki potansiyeli üzerine kapsamlı bir değerlendirme yapılacak.Kayıt için:

V. İstanbul Eğitim Konferansı’nda “Öğretmen Yetiştirmede Vizyon ve Dönüşüm” Teması Ele Alındı

Bu yıl beşincisi düzenlenen İstanbul Eğitim Konferansı, “Öğretmen Yetiştirmede Vizyon ve Dönüşüm” temasıyla 21. yüzyıl öğretmenliğinin gerektirdiği beceri ve yeterlikler, kurumsal modeller, politika önerileri ve iyi uygulama örnekleri ele alındı. İLKE Vakfı Eğitim Politikaları Araştırma Merkezi (EPAM) tarafından organize edilen konferans, 4 Ekim 2025’te Yıldız Teknik Üniversitesinde gerçekleştirildi.Konferansın selamlama konuşmalarını İLKE Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Av. Ahmet Sait Öner, Yıldız Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Eyüp Debik; açılış konuşmasını ise MEB Bakan yardımcısı Ömer Faruk Yelkenci yaptı. Açılışın ardından, Texas A&M Üniversitesi Öğretmenlik ve Öğretmen Eğitimi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Cheryl Craig, Nanyang Üniversitesi Ulusal Eğitim Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Low Ee Ling, Milli Eğitim Akademisi Başkanı Prof. Dr. Ali Fuat Arıcı, Marmara Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yusuf Alpaydın, Çanakkale Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Yunus Eryaman ve Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Süleyman Sadi Seferoğlu, öğretmen eğitimi süreçlerini hem küresel hem de ulusal bağlamda değerlendirdi. “Öğrencilerin bireysel ihtiyaçlarını merkeze alarak müfredatı şekillendiren öğretmen, öğrenme sürecinin yönünü belirler.” Konferansın ilk oturumu, Prof. Dr. Cheryl Craig’in “21. Yüzyılda Öğretmen Olmak” başlıklı açılış konuşmasıyla başladı. Craig, öğretmenin kendisini öğrenme sürecinin merkezine dâhil ettiğinde, gerçek anlamda dönüştürücü ve kalıcı öğrenmenin başladığını vurguladı. Ayrıca, öğretmenliğin çok sayıda değişkeni ve dinamiği içinde barındıran karmaşık bir meslek olduğunun altını çizdi. OECD raporlarından örnekler vererek, okullardaki eğitimin niteliğinin doğrudan öğretmen eğitimi ve öğretmen kalitesiyle ilişkili olduğunu belirtti. Son olarak, öğretmenlerin standartlaştırılmış öğretmen eğitimi programlarıyla sertifikalandırılmasının uluslararası düzeyde bir yetkinlik kazandıracağını ifade etti.Bir diğer konuşmacı Prof. Dr. Low Ee Ling, “Krizler Çağında Öğretmen Eğitimi Paradigma ve Yaklaşımlarını Yeniden Düşünmek” başlıklı sunumunda, 21. yüzyılda öğretmenliğin değişen rolünü ele aldı. Öğretmenliğin dört temel dayanağı olarak dirençlilik, değerlere bağlılık, kanıta dayalılık ve yaşam boyu mesleki gelişimi vurguladı. Yapay zekâ, çevresel krizler ve sosyo-duygusal ihtiyaçların öğretmenlerin görevini daha karmaşık hâle getirdiğini belirtti. Singapur modeli üzerinden öğretmen gelişiminin sürekliliğine dikkat çekerken, geleceğe hazır öğretmenlerin disiplinlerarası düşünebilen ve ahlaki değerlere sahip bireyler olması gerektiğini ifade etti.“İstihdam edilebilirliği artırmak için tüm lisans programlarında genel beceri eğitimini güçlendirmeliyiz.”Konferansın II. oturumu, Marmara Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yusuf Alpaydın’ın “Öğretmen Yetiştiren Kurumların Geleceği” başlıklı sunumuyla başladı. Alpaydın, öğretmen yetiştirme sisteminde yer alan çoklu ve dağınık yapıların sadeleştirilerek ulusal düzeyde bütüncül bir modelin oluşturulması gerektiğini vurguladı. Bu süreçte, Yükseköğretim Kurulu (YÖK) ile Millî Eğitim Bakanlığı (MEB) arasında sürdürülebilir, veriye dayalı ve etkin bir işbirliği mekanizmasının tesis edilmesinin önemine değindi. Ayrıca, eğitim fakültelerinin daralan istihdam koşullarına uyum sağlayarak öğretmenlerin yaşam boyu öğrenme, mesleki gelişim ve okul temelli danışmanlık alanlarındaki yetkinliklerini artıracak şekilde yeniden yapılandırılmasının gerekliliğinin altını çizdi.II. Oturum, Milli Eğitim Akademisi Başkanı Prof. Dr. Ali Fuat Arıcı’nın “Öğretmen Yetiştirmede Yeni Bir Aktör: Milli Eğitim Akademisi” başlıklı sunumuyla devam etti. Millî Eğitim Akademisi’nin öğretmen yetiştirme sistemini destekleyici bir yapı olarak kurulduğu belirtilirken, akademinin, öğretmen adaylarının yanı sıra hizmet içi eğitim, uzmanlık ve yöneticilik programları yürüteceği ifade edildi. Ayrıca, öğretmen yetiştirme süreçlerini izleme, yönlendirme ve politika geliştirme görevlerini üstleneceği; formasyonun kaldırılması ve uygulama saatlerinin artırılmasıyla öğretmenlik mesleğine duyulan güvenin güçlendirilmesinin amaçlandığı vurgulandı.“Eğitim fakültelerinin dönüşümü; bütünleşik, esnek ve inovatif bir müfredatla, pratik bilgelik odağında gerçekleştirilmelidir.”III. Oturumda Prof. Dr. Mustafa Yunus Eryaman, “21. Yüzyıl Becerileri Bağlamında Öğretmen Yeterliklerini Yeniden Düşünmek: Yapay Zeka, Büyük Veri Analitiği ve Pratik Bilgelik” başlıklı sunumuyla öğretmenlerin kendilerini geliştirmeyi bürokratik bir zorunluluk olmaktan çıkarıp içselleştirmesi gerektiğini vurguladı.  Eryaman, eğitim fakültelerinin bütünleşik bir müfredat aracılığıyla esnek, yenilikçi ve pratik bilgiye sahip öğretmenler yetiştirmeyi hedeflediğine işaret etti. Ayrıca, Cumhurbaşkanlığına bağlı bağımsız ve bilimsel bir eğitim kurulunun, alt komisyonlarla birlikte liyakat ve veri temelli ulusal politikalar oluşturduğuna dikkat çekti. Bu politikaların, STK’lar ve akademik kuruluşlarca nesnel kriterlerle dış değerlendirmeye tabi tutulduğunu vurguladı.Son olarak Prof. Dr. Süleyman Sadi Seferoğlu, “Dijital Çağda Öğretmenliğin Dönüşümü: Yeni Nesil Pedagoji ve Yetkinlikler” başlıklı sunumunda  dijital yeterlilikler ve yapay zekânın eğitimdeki önemini ele aldı. Öğretmenlerin teknolojiyi pedagojik ve etkin biçimde kullanabilmesi için bilgi ve veri okuryazarlığı, iletişim ve işbirliği, dijital içerik oluşturma, güvenlik, problem çözme ve eleştirel düşünme becerilerine sahip olması gerektiğini vurguladı. Ayrıca yapay zekânın öğretmen rehberliğinde kullanılmasının önemine değinerek, AI okuryazarlığının yapay zekâyı kullanma, tanıma ve sorgulama becerilerini kapsadığını belirtti. Hızlı değişim ve belirsizliklerin öğretmenlerin ve öğrencilerin uyum yetkinliğini zorunlu kıldığını ifade etti; dijital ayak izi ve güvenli kullanımın önemine de dikkat çekti. Teknoloji ve öğretmen yetkinliklerinin birleşimi ile nitelikli ve etkili bir eğitim sürecinin mümkün olduğu ifade edildi.