Logo

Yayınlar

Tüketici Boykotuna Karşı Pazarlama Stratejilerindeki Değişim: İsrail'i Destekleyen Markalar Örneği


Tüketici açısından boykot, bireysel satın alma tercihleri aracılığıyla ahlaki, vicdani veya politik bir duruş sergileme fırsatı sunmaktadır. Tüketici boykotları ile, 7 Ekim 2023 sonrası İsrail’e destek açıklamaları yapan markalar kısa sürede hedef hâline gelmişlerdir. Boykotlar neticesinde firmalar yalnızca maddi kayıplarla değil, aynı zamanda ciddi bir itibar zedelenmesiyle de karşı karşıya kalmışlardır. Bu sebeple firmalar boykot çağrılarına karşılık kriz yönetimi stratejileri geliştirmeye ve uzun vadeli itibar yönetimi planlamaları yapmaya başlamışlardır. Bu politika notunun amacı, firmaların boykotun olumsuz etkilerini hafifletmek için izledikleri stratejileri incelemektir. Çalışmanın bulgularına göre, boykotun hedefindeki markaların yerelleşme stratejisiyle kendilerini boykot edilen ülkenin milli kimliğinin bir parçası gibi gösterdiği tespit edilmiştir. Bununla birlikte ilişkisiz olumlu çağrışım çabalarıyla odağı Filistin meselesinden uzaklaştırarak marka imajlarını güçlendirmeye çalıştığı ortaya konulmuştur. Prof. Dr. Ömer Torlak, Prof. Dr. Muhammet Ali Tiltay ve Dr. Öğr. Üyesi Mustafa Enes Tepe’nin kaleme aldığı çalışmada, söz konusu stratejiler, firmaların vicdani ve ilkesel tavırlar göstermekten uzak, tüketici algısını manipüle edici, ahlaki sorumluluğa aykırı ve salt kendi itibarlarını koruma çabası olarak değerlendirilmektedir. Bu politika notu, söz konusu stratejilere yönelik, manipülatif pazarlama stratejilerine karşı medya okuryazarlığının artırılması, farkındalık kampanyalarının yürütülmesi, tüketici bilincini artıracak STK'ların kurulması, tüketici aktivizminin eğitimlerle desteklenmesi, boykot olmayan markaların ve firmaların listelerinin periyodik olarak güncellenmesi ve firmaların şeffaflık politikalarının zorunlu hale getirilmesi gibi dikkat çekici öneriler sunmaktadır. 

Türkiye'de İslam İktisadı ve Finansı Ekosistem Raporu 2024


İslam iktisadı ve finansı ekosistemi, özellikle son 20 yılda, dünya genelinde giderek artan bir ilgi görmektedir. Bu ilgi, kapitalist sistemin getirdiği adaletsizliklere karşı daha adil ve insani alternatif sistem arayışının bir yansımasıdır. İKAM tarafından hazırlanan “Türkiye’de İslam İktisadı ve Finansı Ekosistem Raporu 2024” İslam iktisadı ve finansının Türkiye’deki mevcut durumunu ve gelecek potansiyelini kapsamlı bir şekilde ele almaktadır. Raporda ekosistem içerisindeki zorluklara ve mevcut problemlere yönelik çözüm önerileri de sunulmaktadır. Raporun amacı, İslam iktisadı ve finansı ekosisteminin ve sunduğu fırsatların daha geniş kitlelere ulaşmasını sağlamak ve bu alandaki farkındalığı artırmaktır. Bu bağlamda, raporun bulguları ve önerileri, politika yapıcılar, akademisyenler ve sektör temsilcileri için önemli bir kaynak teşkil etmektedir.

"Finansal, Toplumsal ve Fıkhi Boyutlarıyla Boykot" (İngilizce) Raporu


Boycott movements, initially driven by individual consumer choices in response to Israel's ongoing actions in Gaza, have evolved into potent instruments capable of transforming the global economy. The report, “The Financial, Social, and Fiqh Dimensions of Boycotts”, prepared by the Research Center for Islamic Economics (IKAM) under the ILKE Foundation, offers a comprehensive analysis of the financial, social, and jurisprudential aspects of boycotts. The report delves into the consequences of these movements on financial markets, corporate balance sheets, and global trade, while also assessing them within the framework of Islamic law. It provides detailed insights into both the broader impacts on major corporations and sector-specific evaluations. Key Insights from the Report Include: ✔️ The economic implications of global boycott movements ✔️ The historical context of boycotts in Islam and their jurisprudential assessment ✔️ Public perceptions of boycotts in Türkiye and participation dynamics ✔️ The impact of boycotts on corporate sales ✔️ A financial analysis of boycott effectiveness based on stock market performance This in-depth report shows how boycotts can be harnessed as a tool of economic influence and offers practical steps to turn them into sustainable, long-term strategies.

Girişim Sermayesi Yatırım Fonları ve İslami Finans İlkeleri Açısından Değerlendirilmesi


Girişim Sermayesi Yatırım Fonları (GSYF), dünyanın her yerinden birçok yatırımcı ve girişimcinin dikkatini çekmektedir. Kendini sürekli yenileyen dinamik bir ekosistem olan GSYF’ye dair yaygın kabul gören tespitlerde bulunmak zor olsa da bu uygulama özü itibariyle; elindeki birikimi değerlendirmek isteyen yatırımcılar ile yenilikçi fikirlerini somut bir ürüne dönüştürmek isteyen girişimcileri bir araya getirerek uygun yatırım iklimi oluşturmayı amaçlamaktadır. Genellikle piyasanın taleplerine göre şekillenen GSYF uygulamaları, hukuki zeminin sonradan şekillenmesinin de etkisiyle birtakım suistimaller, haksızlıklar ve bazı temel dini/ahlaki değerlere aykırılıklar içerebilmektedir. Bu analiz raporunun amacı, GSYF uygulamalarının mevcut yapısını ortaya koyarak İslami finans ilkeleri açısından değerlendirmek ve İslami bir GSYF modelinin temel özelliklerinin neler olabileceği üzerinde birtakım yaklaşımlar ortaya koymaktır. “Girişim Sermayesi Yatırım Fonları ve İslami Finans İlkeleri Açısından Değerlendirilmesi” başlıklı analiz raporumuzda; • Günümüzde Girişimcilik ve Yeni Finansman Yöntemleri • Girişimlerin Gelişim Süreçleri ve Finansman Aşamaları • Türkiyede’ki GSYF’ler ve GSYF’lere İlişkin Yeni Düzenlemeler • GSYF’lerin Yapısı ve İşleyişi • GSYF Ekosisteminde Uygulanan Başlıca Çerçeve Yatırım Sözleşme Modelleri • Güncel GSYF Uygulama Örnekleri • İslami Bir GSYF Modelinin Temel İlkeleri ve Öneriler detaylı şekilde ele alınmakta ve Türkiye’deki Girişim Sermayesi Yatırım Fonları hakkında somut öneriler paylaşılmaktadır.

Türkiye’de Katılım Endeksinin Mevcut Durumu ve Geleceği


Geleneksel finans sisteminin faiz temelli yapısının yarattığı sosyal ve ekonomik riskler, adil ve sürdürülebilir alternatiflerin arayışını hızlandırmıştır. Bu noktada, İslami finans ilkelerine dayanan ve faizsiz yatırım esasına göre şekillenen Katılım Endeksi, Türkiye’deki yatırım ortamında dikkat çeken güçlü bir alternatif olarak öne çıkmaktadır.Katılım finans ekosisteminin gelişimiyle birlikte, özellikle dini hassasiyetleri nedeniyle sermaye piyasalarına mesafeli yaklaşan yatırımcılar için Katılım Endeksi, güvenli ve İslami ilkelere uygun bir yatırım aracı sunmaktadır. Devlet güvencesi altında, şeffaflık ve etik ilkelere dayalı yapısıyla Katılım Endeksi, yerli şirketlere sermaye aktarımında da önemli bir köprü görevi üstlenmektedir.  “Türkiye'de Katılım Endeksinin Mevcut Durumu ve Geleceği” başlıklı bu politika öneri raporumuzda; •    Katılım Endeksi’nin ortaya çıkış serüveni ve Katılım Endeksi kriterleri•    Müslüman yatırımcılar için sunduğu avantajlar ve imkanlar•    Sermaye piyasalarındaki rolü ve ekonomik katkısı•    Gelecek projeksiyonları ve stratejik politika adımlarıdetaylı şekilde ele alınmakta ve Türkiye’nin katılım finans vizyonuna katkı sunacak somut öneriler paylaşılmaktadır.  Geleneksel finans sisteminin faiz temelli yapısının yarattığı sosyal ve ekonomik riskler, adil ve sürdürülebilir alternatiflerin arayışını hızlandırmıştır. Bu noktada, İslami finans ilkelerine dayanan ve faizsiz yatırım esasına göre şekillenen Katılım Endeksi, Türkiye’deki yatırım ortamında dikkat çeken güçlü bir alternatif olarak öne çıkmaktadır. Katılım finans ekosisteminin gelişimiyle birlikte, özellikle dini hassasiyetleri nedeniyle sermaye piyasalarına mesafeli yaklaşan yatırımcılar için Katılım Endeksi, güvenli ve İslami ilkelere uygun bir yatırım aracı sunmaktadır. Devlet güvencesi altında, şeffaflık ve etik ilkelere dayalı yapısıyla Katılım Endeksi, yerli şirketlere sermaye aktarımında da önemli bir köprü görevi üstlenmektedir. “Türkiye'de Katılım Endeksinin Mevcut Durumu ve Geleceği” başlıklı bu politika öneri raporumuzda; •    Katılım Endeksi’nin ortaya çıkış serüveni ve Katılım Endeksi kriterleri •    Müslüman yatırımcılar için sunduğu avantajlar ve imkanlar •    Sermaye piyasalarındaki rolü ve ekonomik katkısı •    Gelecek projeksiyonları ve stratejik politika adımları detaylı şekilde ele alınmakta ve Türkiye’nin katılım finans vizyonuna katkı sunacak somut öneriler paylaşılmaktadır.