UZMAN GÖRÜŞÜ
Hakan Aslan
Sakarya Üniversitesi
Tekafül ya da diğer bir adıyla İslami sigortacılık, geleneksel sigortacılık faaliyetlerinde İslam hukukuna göre caiz olmayan faiz, meysir ve garar gibi unsurların elemine edilerek Müslümanlara sigorta hizmeti sağlamak amacıyla ortaya çıkan bir sigortacılık sistemidir.
Tekafül, karşılıklı yardımlaşma ve dayanışma gibi anlamlara gelmekte ve sistemin temelini bu anlama uygun olarak teavün esası oluşturmaktadır. Bunun yanı sıra, katılımcılardan toplanan fonlar ile sermayedar fonlarının ayrışması, sigortalılar fonunda artan bir bakiye oluşması durumunda sigortalılar ile paylaştırılması ve yatırım süreçlerinde faizsiz yatırım fonlarının tercih edilmesi gibi temel faaliyet farklılıklarından bahsedebiliriz.
Dünyada her ne kadar İslami bankacılık uygulaması kadar yaygın olmasa da sistemin geçmişi 1979 yılına kadar dayanmaktadır. Türkiye’de ise tekafül ilkelerine göre hareket eden ilk şirket 2010 yılında faaliyete geçmiştir. Türkiye’de tekafül şirketleri 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu ve 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’na göre faaliyetlerini gerçekleştirmektedir. Her iki kanunda da tekafül sistemi ile ilgili bir düzenleme bulunmamaktadır. Ancak 2017 yılında çıkan “Katılım Sigortacılığı Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik” ile tekafül şirketlerine kapsamlı düzenlemeler getirilmiştir. Türkiye’de İslami bankalarda olduğu gibi tekafül şirketlerinde de “katılım” ismi benimsenmiş ve yönetmelikte “katılım sigortacılığı” ismi kullanılmıştır. Bu yönetmelik 2017 yılına kadar Türkiye’de çıkan en kapsamlı İslami finans yönetmeliği olması açısından da önemlidir.
Katılım bankaları 35 yıldır piyasada olmalarına rağmen % 6’lık sektör payını geçemez iken tekafül şirketleri çok daha kısa bir sürede yüzde 5 sektör payına ulaşmıştır. Bu açıdan tekafül sektörü oldukça umut vaat edici bir sektör olarak görünmektedir. Tekafül sektörü 2019 sonu itibariyle yaklaşık 3,5 milyar TL prim üretimi büyüklüğüne ulaşmıştır. Bu hızlı büyümenin arkasında pencere uygulamasına izin verilmesiyle birlikte kısa sürede 12 şirketin piyasada yer almasının önemli bir rolü olduğu düşünülmektedir. Bununla birlikte ilgili yönetmelikte getirilen düzenlemelerin tekafül şirketlerinin faaliyetlerini gerçekleştirmesini oldukça kolaylaştırmıştır. İlgili yönetmeliğin dünyadaki uygulamaları esas alarak AAOIFI prensipleri ile uyumlu bir şekilde düzenlendiği söylenebilir. Ancak yönetmelik esaslarının denetimiyle ilgili henüz bir mekanizma bulunmamaktadır. Her ne kadar tekafül şirketlerinin faaliyetleri ilgili kanun maddeleri açısından denetime tabi olsa da şer’i yönetişim ilkeleri açısından önemli bir eksiklik bulunmaktadır. Örneğin, ilgili yönetmelik tekafül şirketlerine danışma kurulunu zorunlu kılarken bu kurulda yer alacak kişilerin özelliklerine dair herhangi bir kriter belirlememiştir. Halbuki bu kurulun oluşmasındaki temel espri tekafül şirketlerinin faaliyetlerini İslami prensiplere uygun bir şekilde gerçekleştirmesini sağlamaktadır.
Sonuç olarak, Türkiye’de tekafül sektörü İslami bankacılık sektörü ile kıyaslandığında oldukça yeni kalmakla birlikte, sektör payı açısından aynı büyüklüğe ulaşmıştır. Faaliyetleri ile ilgili yasal düzenlemelerin sağladığı kolaylıkların yanı sıra mevzuat açısından çeşitli eksiklikler bulunmaktadır. Yeni kurulan Sigortacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu ile tekafül şirketleri açısından da gerekli değişikliklerin yapılacağı beklenmektedir.