Logo

Ömer Torlak

Ömer Torlak

Prof. Dr. Ömer TORLAK 1961 İstanbul doğumlu. İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi’nden 1982 yalında mezun oldu. 1984 yılında yüksek lisans ve 1991 yılında doktora derecelerini pazarlama alanında İstanbul Üniversitesi’nden aldı. 1996 yılına kadar özel sektörde çalıştı. 1996 yılından itibaren Kırıkkale, Eskişehir Osmangazi ve Çankırı Karatekin Üniversitelerinde görev yaptı. KTO Karatay Üniversitesi’nde rektörlük ve Rekabet Kurumunda başkanlık görevlerinde bulundu. TÜBİTAK Bilim Kurulu üyeliği de yapan Torlak, pazarlama ahlakı, pazarlama tarihi, tüketim kültürü, tüketici davranışları ve pazarlama araştırmaları alanlarında çalışmalarını sürdürmekte ve halen İstanbul Ticaret Üniversitesi’nde çalışmakta. Evli ve üç evlat sahibi.

İlgili İçerikler

STK'larda Görünürlük ve İletişim Yönetimi

Kurumsal Yönetim Akademisi (KYA), STK’ların gündemini etkileyen konuların sivil toplumdan katılımcılarla müzakere edilmesi için STK Konuşmaları başlığı altında bir etkinlik serisi gerçekleştirmektedir. “STK’larda Görünürlük ve İletişim Yönetimi” başlıklı etkinlik, 2 Mart 2019 tarihinde Prof. Dr. Ömer Torlak’ın moderatörlüğünde İLKE Vakfı’nda gerçekleştirildi. Kâr amacı gütmeden topluma fayda üretme eksenli faaliyet gösteren STK’lar, kurumsal imaj oluşturmak, mevcut bağışçıya desteklerinin neticesini göstermek, bağışçı sayısını arttırmak, daha geniş bir kitleyi etkinliklerinden haberdar etmek, daha fazla kişiye destek olmak vb. amaçlar için tanıtım faaliyetleri yapmaktadır. Ancak burada tanıtımın nasıl, nerede, hangi araçlarla yapılacağı, tanıtımın hayırsevere, ihtiyaç sahibine, gönüllüye etkisinin ne olacağı bugüne kadar tartışmaların uzağında kalmıştır. STK Konuşmaları 9'da bu konular üzerine tartışılmış; STK katılımcıları alandaki tecrübelerinden hareketle iyi örnek, uygulama ve fikir paylaşımında bulundu. Gündeme gelen bu konular burada paylaşılan STK'larda Güncel Konular rapor serisinin 4. sü olarak hazırlandı.Bu raporda “STK’larda Görünürlük ve İletişim Yönetimi” konusu ele alınmaktadır. STK Konuşmaları 9’un katılımcılarının fikirlerinden de yararlanarak hazırlanan bu rapor, Prof. Dr. Ömer Torlak ve KYA Uzmanı Ömer Faruk Aydemir tarafından yayına hazırlandı. Hayır ve iyilik faaliyetlerinin hangi hassasiyetleri gözeterek ve nasıl bir iletişim ile yapılması gibi zor bir konuyu yazarlarımız çok hassas, açık, anlaşılır ve uygulama örnekleri ile ortaya koymaktadır..

Tüketici Boykotuna Karşı Pazarlama Stratejilerindeki Değişim: İsrail'i Destekleyen Markalar Örneği

Tüketici açısından boykot, bireysel satın alma tercihleri aracılığıyla ahlaki, vicdani veya politik bir duruş sergileme fırsatı sunmaktadır. Tüketici boykotları ile, 7 Ekim 2023 sonrası İsrail’e destek açıklamaları yapan markalar kısa sürede hedef hâline gelmişlerdir. Boykotlar neticesinde firmalar yalnızca maddi kayıplarla değil, aynı zamanda ciddi bir itibar zedelenmesiyle de karşı karşıya kalmışlardır. Bu sebeple firmalar boykot çağrılarına karşılık kriz yönetimi stratejileri geliştirmeye ve uzun vadeli itibar yönetimi planlamaları yapmaya başlamışlardır. Bu politika notunun amacı, firmaların boykotun olumsuz etkilerini hafifletmek için izledikleri stratejileri incelemektir. Çalışmanın bulgularına göre, boykotun hedefindeki markaların yerelleşme stratejisiyle kendilerini boykot edilen ülkenin milli kimliğinin bir parçası gibi gösterdiği tespit edilmiştir. Bununla birlikte ilişkisiz olumlu çağrışım çabalarıyla odağı Filistin meselesinden uzaklaştırarak marka imajlarını güçlendirmeye çalıştığı ortaya konulmuştur.Prof. Dr. Ömer Torlak, Prof. Dr. Muhammet Ali Tiltay ve Dr. Öğr. Üyesi Mustafa Enes Tepe’nin kaleme aldığı çalışmada, söz konusu stratejiler, firmaların vicdani ve ilkesel tavırlar göstermekten uzak, tüketici algısını manipüle edici, ahlaki sorumluluğa aykırı ve salt kendi itibarlarını koruma çabası olarak değerlendirilmektedir. Bu politika notu, söz konusu stratejilere yönelik, manipülatif pazarlama stratejilerine karşı medya okuryazarlığının artırılması, farkındalık kampanyalarının yürütülmesi, tüketici bilincini artıracak STK'ların kurulması, tüketici aktivizminin eğitimlerle desteklenmesi, boykot olmayan markaların ve firmaların listelerinin periyodik olarak güncellenmesi ve firmaların şeffaflık politikalarının zorunlu hale getirilmesi gibi dikkat çekici öneriler sunmaktadır. .