14 Ekim 2019

Siyasi İstişare Kültürünün Kurumsallaşması: Tunus Nahda Hareketi Şura Meclisi Örneği

Siyasette istişare ve katılım kültürünün gelişmesi siyasetin kurumsallaşması açısından önem taşımaktadır. Parti içi demokrasinin ve katılımın teamül haline gelmesi siyasette özellikle denetim mekanizmasının da güçlenmesini, siyasi oluşum ve kurumların uzun ömürlü olmasını sağlayacaktır. Diğer yandan istişare ve katılım kültürünün kurumsallaşması krizlerin çözümüne dair en makul, bütüncül ve kuşatıcı yaklaşımı ortaya çıkararak, krizlerin daha hızlı aşılmasına da katkıda bulunacaktır. Bu kültürün kurumsallaştığı Nahda Hareketi bunu parti içinde kurduğu ve hareketin merkezine yerleştirdiği Şura Meclisi’yle sürdürme çabasındadır. Arap Baharı sonrası birçok Arap ülkesinde devrimler gerçekleşmiş, fakat krizler atlatılamamış ve siyasi istikrar sağlanamamıştır. Bunun aksine Tunus’ta en önemli siyasi aktör olan Nahda öncülüğünde bu krizler atlatılabilmiştir. Bu süreç incelendiğinde Nahda Tunus siyasetinde hem farklı kesimlerin katılımını sağlamış hem parti içi istişare ve katılım kültürünü kurumsallaştırmıştır.


Yasemin Devrimi sonucunda, 14 Ocak 2011 tarihinde Tunus’u 1987’den 2011’e kadar yöneten Zeynel Abidin Bin Ali’nin devrilmesi Tunus’ta yeni bir sayfa açtı. Kötü sosyal ve ekonomik koşulları protestolarla başlayan ve Arap Baharı’nın da ateşleyicisi olan Tunus Devrimi’nin önemli aktörlerinden bir tanesi de Tunus’ta geniş bir kitleye hitap eden Nahda Hareketi olmuştur. 1972 yılında İslami Yöneliş Hareketi adıyla faaliyetlerine başlayan Nahda Hareketi 1980’li yıllarda ve 1990’lı yılların başında Tunus yönetimi tarafından yoğun baskılara maruz bırakılmıştır. O dönemde Raşid Gannuşi başta olmak üzere hareketin önemli isimleri faaliyetlerine yurtdışında devam etmek zorunda kalmıştır. Devrim sürecinde oldukça etkili olan Nahda Hareketi 2011 devrimi sonrası Tunus’un demokratik dönüşümünün de öncülerinden olmuştur. Tunus’un demokratikleşmesi konusunda mutlak irade beyan eden Nahda Hareketi, aynı zamanda 2016 yılı mayıs ayında yapılan parti kongresiyle hareketin siyasi kanadıyla tebliğ çalışmalarını birbirinden ayırmışlardı. Devrim sonrası vadeliden reformların yerine getirilememesi sebebiyle 2014 seçimlerinde ikinci parti olsa da, Ekim 2019 seçimlerinin kazananı Nahda olmuştur. Nahda Hareketini İslam dünyasındaki diğer hareketlerden önemli bir biçimde ayıran özelliklerinden bir tanesi de parti içi demokrasinin veya istişare mekanizmasının partinin verdiği kararları önemli ölçüde etkilemesidir. Hareket, partiyi ilgilendiren kararları bu mekanizma içinde istişare ederek ve oylamadan geçirerek almaktadır.


Majlis Al'Shura olarak adlandırılan bu mekanizma, Nahda Hareket’inin en yüksek karar mercidir. Yüz elli üyesi bulunan bu meclisin üyelerinin üçte ikisi gizli oylama ile seçilmektedir. Geri kalan üçte birlik oran ise meclisin ilk oturumunda partinin farklı kademelerindeki temsilcilerinden seçilir. Şura Meclisinde kadın ve genç kotası da üye sayısının yüzde onudur. Şura Meclisi üyeliğine aday olmak için en az üç yıl üye olmak, partinin farklı kademelerinde belli sürelerde görev yapmak, partinin bölgesel veya yasama meclisi düzeyinde seçilmiş bir temsilcisi olmak gibi koşullar getirilmiştir. Şura Meclisi’nin başkanı da yine ilk oturumda gizli oylama ile seçilmektedir.  Meclis üç ana organdan oluşmakta ve ayrıca meclisin bünyesinde muayyen meselelerle ilgili beş komisyon da mevcuttur.  Şura Meclisi mutad olarak her üç ayda bir toplanmakla beraber plan dışı gerekli durumlarda da toplanabilir.


Şura Meclisi Nahda Hareketi içinde tayin edici bir konuma sahiptir.  Meclis;

  • Partinin genel eğilimlerine karar vermek,
  • Partinin yüksek düzeyde adaylarını belirlemek,
  • Hükümet kabinesi için isimler önermek,
  • Farklı düzeylerdeki seçimlerde aday olabilmenin şart ve usullerini belirlemek,
  • Parti yürütme organlarını denetlemek,
  • Partinin en yüksek organlarının üye ve başkanlarını seçmek,
  • Mali politikanın uygulanışının takibini yapmak,
  • Parti icra kurulu tarafından sunulan düzenlemeleri onaylamak


gibi hareketi ilgilendiren temel konularda belirleyici bir konuma sahiptir. Bu açıdan bakıldığında, Şura Meclisi sadece bir danışma kurulu gibi değil partinin alacağı kararları istişare mekanizması içinde tartışan ve düzenleyen bir mekanizma haline gelmiştir. Bu kararlar alınırken de yine demokratik teamüller işletilmekte ve Şura Meclisi içinde oylama yapılmaktadır. Şura Meclisinin aldığı kararlar incelendiğinde hareket içindeki önemi daha iyi anlaşılacaktır.


Başkent Tunus’ta Mayıs 2016’da düzenlenen partinin üye ve delegelerinin katıldığı Nahda Partisi 10’uncu kongresinde siyasi işler ve tebliğ işlerinin birbirinden ayrılması kararlaştırılmıştır. Bu konuda Şura Meclisi üyelerinin açıklamalarına bakıldığında ayırma konusunun sadece şura değil partinin tüm kademelerinde genişçe tartışıldığı, istişarelerin ve görüş alışverişinin yapıldığı anlaşılır. Diğer yandan Şura Meclisi’nin önemini anlamak adına değinilmesi gereken önemli noktalardan bir tanesi de üyelerin partinin kararları ve tutumlarına ilişkin açıklamalar yapabilmeleridir. Örneğin Şura Meclisi üyelerinden Farida Laabidi, bunun bir ayrılık değil bir uzmanlaşma olduğunu ve referansların İslami kalacağını ama terbiyeden (İslami eğitim) ekonomi politikasına her şeyi yapmaya çalışmanın mantıklı olmadığını söylemiştir.


Nahda Hareketi adına açıklamaları sadece partinin genel başkanı veya siyasi büro yapmamakta, Abdulkerim Haruni de Şura Meclisi başkanı olarak parti adına beyanlarda bulunmaktadır. Örneğin 2016 yılında kurulacak olan hükümet ile ilgili partinin çekincelerini ve gözlemlerini Şura Meclisi sonrası Haruni açıklamıştır. Ancak hükümet kurulursa da parti olarak engel olmayacaklarını da söylemiştir. Yine Haruni’nin Haziran 2017’de Nahda ve Tunus’un Sesi Partisi (Nidaa Tounes) ile birlikte kurduğu koordinasyon komisyonu hakkında: “İki parti arasında kurulan ittifak koalisyon değil ülkenin sorunlarını çözmek için kurulan bir birliktir” açıklamasını yaparak hareketin en yüksek karar mercii olan Şura Meclisi adına partinin bu konudaki politik eğilimini belirtmiştir.


Başka bir konuda Haruni Ağustos 2018’de hazırlanan miras yasa tasarısıyla ile ilgili Şura Meclisi’nde alınan kararı açıklayarak, Nahda’nın, Kuran’a ve anayasaya aykırı olan herhangi bir yasa tasarısına karşı çıkacaklarını belirtmiştir. Ayrıca Şura Meclisi, Nahda’nın Cumhurbaşkanı adayını belirleyen mercii olmuştur. Eylül 2019’da yapılan seçimler için toplanan Şura Meclisi, Tunus Halk Meclisi Başkanı olan Abdul Fattah Moro Şura Meclisi’nin doksan sekiz üyesinin oyuyla Cumhurbaşkanlığı yarışında Nahda’nın adayı olmuştur. Partinin şu anki başkanı Gannuşi’nin aday olması beklentileri hâkimken Şura Meclisi parti içi istişare ve karar alma mekanizmasını işleterek bu karara varılmıştır. Yapılan seçimlerde Nahda’nın adayı Moro yüzde 12,9 oy alarak üçüncü olmuştur. Bu seçimler ikinci tura kalmış ve Şura Meclisinin 23 Eylül tarihinde toplanan otuz birinci oturumunda ilk turda yüzde 18,4 oy alarak birinci olan Keys Said’i destekleyeceklerini açıklamışlardır. İcra kurulunun 6 Ekim’de yapılan seçimlerde Şura Meclisi’nin hazırladığı listelerde değişiklik yaptığı iddiaları tartışılsa da Nahda Hareketi’nin şu ana kadar parti içi demokrasi kültürünü Şura Meclisi gibi mekanizmalarla iyi bir şekilde işlettiği görülmüştür.


Nahda Hareketi, Şura Meclisi gibi yapılarla geliştirmek ve kurumsallaştırmak istediği istişare ve katılım kültürü, sadece partiyi ilgilendirmekle kalmamış aynı zamanda ülkede geliştirilmek istenen demokratikleşme sürecine de katkıda bulunmuştur. Çünkü Nahda Hareketi içindeki bu kültür diğer parti ve siyasi aktörlerle kurulan ilişkilere de yansımıştır. Örneğin ilk seçim sonrasında Nahda sandıktan birinci parti olarak çıkmasına rağmen bu gücünü laik ve sosyal demokrat partilerle paylaşmasını bilmiştir. Bunun sonucunda 2011 ve 2014 yılları arasında Tunus’u uzlaşı hükümeti yönetmiştir. 2014 yılındaki genel seçimlerde ise Nahda ikinci olsa da Tunus’ta bir çoğunluk hükümeti kurulmuş ve Nahda Hareketi de hükümete bakan göndermiştir.


Son dönemlerde birçok Müslüman ülkede geçiş sürecinde aşılamaz krizler yaşanırken Tunus siyasi krizleri atlatabilmiştir. Belirtildiği gibi sağlanan toplumsal uzlaşı ve katılım nedeniyle Tunus’un Arap Baharı tecrübesi diğerlerinden farklı olmuştur. Diğer taraftan Nahda Hareketi içerisindeki istişare ve katılım kültürünün kurumsallaşması, Nahda Hareketi içindeki sürekliliğin sağlanmasının sebeplerinden biri olmuştur. Nahda, 2014’te genel seçimleri kaybetse de 2019 Ekim ayında yapılan seçimlerde tekrar birinciliği elde etmiştir. Bu süreçte karar verici mekanizmaların istişare ve ortak akılla yürütülmesi önemli yer tutmaktadır. Verilen kararlar belli bir merkez tarafından değil, parti içi demokratik süreçler işletilerek alınmıştır. Şura Meclisi de bu mekanizma ve süreçlerin ortasında yer almaktadır.

ÜYE KURULUŞLARIMIZ

ARAŞTIRMA MERKEZLERİMİZ