Sivil Araştırma ve Düşünce Kuruluşları
Muhammed Hüseyin Ergören
Muhammed Gazali Kılınç
Türkiye’de son 10 yılda strateji ve politika üretimi alanında önemli çalışmalar yapılmaya başlanmıştır. Bunlar genel itibarıyla siyaset, ekonomi, toplum, dış politika, güvenlik gibi alan ve konularda yoğunlaşmıştır. Faaliyet ve üretim kalemleri incelendiğinde temel olarak araştırma raporu, kitap, dergi, analiz, değerlendirme notları, bülten, politika notu, makale, izleme raporları ve görüş yazıları gibi başlıklar sıralanabilir.
Araştırma projeleriyle sahadan veri toplayan, akademik bilgiyi kullanarak olguları analiz eden ve akademiye bu çalışmaların yayımlanması yoluyla katkı sağlayan, çalışmalarının çıktılarını kamuoyu ve ilgili makamlarla paylaşan ve bu çıktılardan mülhem geleceğe dönük bir strateji veya perspektif sağlamayı amaçlayan sivil toplum kuruluşları, son 10 yıl içerisinde varlığını hissettirmeye başlamıştır. Bu kurumlar aracılığıyla akademik bilgi ile halk ve politika yapıcılar arasında köprü kurulmaktadır. İçişleri Bakanlığı Sivil Toplumla İlişkiler Genel Müdürlüğü verilerine göre Türkiye genelinde 6.188 Eğitim ve Araştırma Derneği ve buna ilaveten 1.109 Düşünce Temelli dernek bulunmaktadır. Ne var ki Bakanlığın verilerinde görünen sayı ölçüsünde dernek veya vakıf bu alanda aktif varlığını sürdürmemektedir. Özellikle kamusal bilinirlik ve akademik yeterlik ölçütleriyle değerlendirildiğinde yukarıda verilenin oldukça aşağısında bir sayıda araştırma STK’sı olduğu anlaşılmaktadır.
Dünyada artan bir talep olarak araştırma kuruluşları, Türkiye’nin de ihtiyacı olarak gündem edilmek zorundadır. STK’ların tasnifinde “araştırma/düşünce” başlığının bulunmaması da bir eksiklik olarak dikkat çekmektedir. Araştırma STK’larının yürüttüğü faaliyetlere göz atıldığında benzer etkinlikler üretme eğiliminde oldukları görülmektedir. Yuvarlak masa toplantıları, paneller, sempozyumlar gibi katılımcı odaklı etkinlikler gerçekleştirmelerinin yanında görüş yazısı, analiz raporu, araştırma projesi, tematik dosyalar gibi yayınlar üretmektedirler. Bu faaliyetler bakımından benzeşen kuruluşların uluslararası ölçekte gerçekleştirdiği etkinlikleri de bulunmaktadır. Her ne kadar süregelen bir gelişim söz konusu olsa da Türkiye menşeili ve uluslararası bilinirliği yüksek sivil bir araştırma kuruluşunun eksikliği hissedilmektedir.
Aşağıdaki tabloda da görüleceği üzere seçili kuruluşların çoğu ürettikleri yayın sayısı ve türü bakımından benzeşmektedir. Elbette her bir kurum, yayınlarını farklı isimlerle anmakta ve farklı tasnifler kullanmaktadır. Üretilen yayınlar, bir meseleyi genel biçimiyle ele alan görüş yazıları, görüş yazılarından daha uzun ve daha derinlikli olması beklenen analizler, analizlerle benzer boyutlara sahip olan fakat politika yapımına yönelik olan politika notları ve bir alanda derinlemesine ve uzun soluklu çalışmalar yürütülen araştırma raporları olarak tasnif edilebilir. Bunların dışında eğitim alanında faaliyetler yürüten Eğitim Reformu Girişimi’nin (ERG) “eğitim360” isimli projesi, bu kuruluşların faaliyetleri arasında öne çıkmaktadır. Eğitim alanındaki göstergelere yönelik bir veri tabanı oluşturma girişimi olan bu proje hem eğitim alanına ilişkin bir açığı kapatmayı hem de başka araştırma kurumları için açık kaynak teşkil etmeyi hedeflemektedir.
Tablo 8. Seçili Sivil Araştırma/Düşünce Kuruluşlarının 2020 Yılı Yayın Sayısı
Kaynak: STK’ların kendi internet sitelerinden 13.11.2020 tarihinde ulaşılmıştır.
Genel Eğilimler ve Politika Yapımına Etki Süreci
Türkiye’de faaliyet gösteren sivil araştırma/düşünce kuruluşlarının çoğu öncelikli araştırma alanı olarak uluslararası ilişkileri benimsemekte ve bu alanda faaliyet göstermektedir. Bu eğilime neden olarak dış politika gündeminin iç siyasette ve medyadaki görünürlüğünün bu alana olan talebi arttırdığı söylenebilir. Ayrıca gelişmiş ülkelerde de araştırma kuruluşlarının öncelik verdiği alanlardan birinin uluslararası ilişkiler olması; küresel siyasette aktif rol alma, ülke çıkarlarını muhafaza etme ve mevcut ilişkileri sürdürme amaçlarından kaynaklandığı söylenebilir.
Uluslararası ilişkiler alanından sonra kurumların çoğunlukla toplumsal yapı, ekonomi, eğitim ve kültür alanlarında çalışmalar yürüttüğü görülmektedir. Sivil araştırma kuruluşlarının bu alanlara dair strateji ve politika üretirken ortak karar alma süreçlerine müspet ve yapıcı yönde etki ettiği görülmektedir. Tespit edilen meydan okumalar veya karar alma süreçlerini etkileyen yasal veya yöntemsel sorunların olması, sivil araştırma/düşünce kuruluşlarının yönelimlerini belirlemektedir. Ancak bu kuruluşların çalışmalarının katma değeri yüksek olsa da karar alma süreçlerini etkilemede yahut politika yapıcılara ulaştırmakta güçsüz kaldığı görülmektedir. Diğer taraftan kamunun ve siyaset merciinin sivil araştırma/düşünce kuruluşlarıyla ilişkisi de sorgulanmalıdır. Politika yapıcıların sivil alanı, karar alma mekanizmalarına ne derece dâhil etmek istediği de önemlidir.
Sonuç olarak Türkiye’de her ne kadar son on yılda sivil araştırma ve düşünce kuruluşları akademik değer ve strateji üretmede görünürlük kazansa da bu üretimin karşılığının nereye oturduğu muğlak kalmaktadır. Bu kuruluşların çalışmalarının niteliği ve politika yapıcıların sivil alanı karar mekanizmalarına katmada isteksiz oluşu, sivil araştırma/düşünce kuruluşlarının önünde duran en temel sorunlardır. Diğer bir önemli sorun ise bu tür kuruluşların tasnif edilmesindedir. Bu kuruluşların statüsü, tasnif edildiği üst başlık gibi konular netlik kazanmamıştır. İçişleri Bakanlığı Sivil Toplumla İlişkiler Genel Müdürlüğü verilerinde araştırma ve düşünce kuruluşlarına özel bir tasnif yapılması ve daha ayrıntılı verilerin yayımlanması beklenebilir.