BİR BAKIŞTA TÜRKİYE TOPLUMU
Türkiye’de toplam hanehalkı sayısı 25.3 milyona ulaştı. 2021 itibariyle bir hanede ortalama 3,2 kişi birlikte yaşıyor. Bu oran Avrupa ülkelerine kıyasla halen yüksek olsa da 2010’dan bu yana azalma eğiliminde. Bir diğer ifadeyle Türkiye’de aynı konutu paylaşma durumu yavaşça zayıflıyor.
Daha yakından baktığımızda, tek kişilik hanehalklarının oranı 2010 yılında %7,5 iken 2021 itibariyle %18,9’a yükseldi. Bu hızlı bir artış. Türkiye’de her 100 kişiden yaklaşık 19’unun tek başına yaşıyor olması ve bu oranın her sene yaklaşık 1 puan artması dikkat çekici. Yalnız yaşamanın getirdiği dinamikler, ihtiyaçlar ve sorunlar büyük şehir merkezlerinde ve kırsal bölgelerde farklılaşabiliyor. Diğer yandan, beş ve üstü kişiden oluşan kalabalık hanehalklarının oranı 2019 ve 2020 yıllarında %21’lerde iken bu oran 2021 yılında %20,39’a düştü. Artık daha fazla sayıda kişi eğitimde daha uzun süre geçirdikçe ve çalışma hayatına daha çok katıldıkça aile planlaması da buna göre şekilleniyor. Hanehalkı büyüklüğünde yaşanan bu dönüşüm geleneksel ilişki, değer ve alışkanlıkları da etkiliyor.
Bu bağlamda aile yapısının hangi dinamiklerinin hanehalkı yapısına etki ettiğinin izini sürmek gerekir. Tek ebeveyn ve çocuklardan oluşan çekirdek ailelerin oranı istikrarlı olarak artıyor. 2021 yılında bir önceki yıla göre 3,93’lük bir artışla tek ebeveyn ve çocuklardan oluşan çekirdek ailelerin oranı %10’un üstüne çıktı. Geniş aileden çekirdek aileye evrilen ve çekirdek aile içinde de tek ebeveynli aile oranının arttığı bir demografik yapı söz konusu. Öte yandan sadece eşlerden oluşan çekirdek ailelerin oranı son üç yıldır sabit olarak %13 civarlarında seyrediyor. Ayrıca çocuk sahibi olma yaşı da giderek yükseliyor. Hanehalkı aynı zamanda ekonomik bir birimdir. Türkiye’de hanehalkı üyeleri ekonomik gelir ve giderlerini büyük oranda paylaşırlar. Geliri tek kişinin çalışmasına bağlı olan ve bilhassa asgari ücret seviyesinde geliri olan hanelere binen doğrudan vergi yükü refah kaybını derinleştiriyor. 2021’de hanehalkı ortalama kullanılabilir geliri önceki yıla göre %10,64’lük bir artışla 76 bin 730 TL’ye yükselmiştir.Enflasyonun ciddi artışıyla bu yıldaki ücretlerin de arttığı ve asgari ücretlilerin bazı vergilerden muaf tutulduğu hatırlanırsa bu artış şaşırtıcı değildir.
Hanehalkı başına aylık ortalama harcama sabit fiyatlarla hesaplandığında 2019 yılında bir önceki yıla göre 2,91’lik bir azalma görülür. 2019 yılında hanehalkı başına aylık ortalama harcama 2 bin 121 TL olmuştur. Benzer bir azalma hanehalkı borçlarının harcanabilir gelire oranında da mevcut. 2021 yılı itibariyle hanehalkı borçlarının harcanabilir gelire oranı %43. Hanehalkı borçlarının düşük olması ekonomik kriz dönemlerinde yoksullaşmanın ve krizin toplumsal sonuçlarının derinleşmesini engelleyecektir.
Borçluluk olgusunun birçok bileşeni olmakla birlikte esasen konut, taşıt, ihtiyaç vb. kredi borçlarının baskın çıktığı bilinir. Nitekim hanehalkı yükümlülükleri arasında kredi oranı 2015 yılından beri hep %95’in üzerinde seyretti. Kredi kullanan kişi sayısı 2019 ve 2020 yıllarında ciddi oranda arttı. 2019’da bir önceki yıla göre 3 milyondan fazla artış oldu. 2020’de ise bir önceki yıla göre yaklaşık dörtte bir artışla 16 milyon 440 bin kişiye yükseldi. Aynı seviyenin 2021’de de korunması bir yandan salgın nedeniyle ekonomik sorunları artan hanelerin krediye yöneldiği ihtimaline işaret ederken diğer yandan artışın 2019’da başlamış olması ekonomik gidişatın yapısal olarak kredi kullanımına sevk ettiğini gösterir.
Hanehalkı gelirinden memnuniyet düzeyi manidar bir göstergedir. 2010’dan bu yana bu oranların evrimine bakmak ilginç sonuçlar verir. Hanehalkı gelirinden memnun ve çok memnun olanların toplam oranı 2016-17’ye kadar artış halindeyken son beş yılda bu oranın azalma halinde olduğu açıktır. Hanehalkı gelirinden hiç memnun olmayanların oranı 2016’dan 2021’e neredeyse iki kat artmıştır. Memnun olmayanlarla birlikte hiç memnun olmayanların toplam oranı en düşük olduğu 2016’da %32 civarındayken 2021’de %43 seviyesine çıkmıştır. Bu göstergeler hanelerin giderek daha zor bir ekonomik döngü içinde olduğuna işaret eder.
Kaynaklar: TÜİK Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması, İstatistiklerle Aile, TCMB Finansal Hesap Raporları, Türkiye Bankalar Birliği