Eğitimin Yönetimi


Eğitim İzleme Raporu 2019'u incelemek için buraya tıklayabilirsiniz.


Büyük Veri Çalışmaları


MEB, 2023 Eğitim Vizyonu hedefleri doğrultusunda veriye dayalı yönetim yaklaşımın bir gereği olarak var olan verinin analizini yapmak ve bu analizler doğrultusunda eğitime ilişkin makro ve mikro politikaların ve stratejilerin belirlenmesi ve kararların bu doğrultuda alınması noktasında adımlar attı. Bunu sağlamak için Bakanlığa bağlı bütün elektronik ortamlarda toplanan verilerin entegrasyonunun sağlanması planlandı. Bu kapsamda e-Okul, MEB Bilişim Sistemleri (MEBBİS), Doküman Yönetim Sistemi (DYS), Eğitim Bilişim Ağı (EBA), e-Yaygın, Açık Öğretim Kurumları, e-Personel gibi platformların tamamı “https://mebbis.meb.gov.tr” adresinde toplandı. Platformun e-Devlet ile entegrasyonu tamamlandı ve tek şifre ile kullanımı sağlandı. Böylece 74 bin kurum, 1 milyonu aşkın personel, 18 milyonu aşkın öğrenciye ait veriler, tek platformda toplanmış oldu. Bu yolla bürokratik iş yükünün azaltılması öngörülürken kararların veriye dayalı olması da sağlanacaktır.





Coğrafi Bilgi Sistemi

MEB, 2023 Eğitim Vizyonu hedefleri doğrultusunda veriye dayalı yönetime geçmenin temel unsurlarından biri olarak belirlediği Bakanlığa bağlı okul ve tesislere ilişkin verilerin yer aldığı MEB Coğrafi Bilgi Sistemi’ni de hayata geçirdi.

Millî Eğitim Bakanlığı Coğrafi Bilgi Sistemi (MEBCBS) projesi ile bütün okulların coğrafi verilerinin toplanması, hızlı bilgi akışının, etkili ve doğru analizlerle daha verimli envanter yönetiminin sağlanması ve bu yolla bürokrasinin azaltılması, koordinasyonun artırılması, zaman ve maliyet tasarrufunun sağlanması hedeflendi.


Ölçme Değerlendirme Merkezleri

MEB, 2019’da ülke çapındaki ulusal izleme ve değerlendirme araştırmalarının yanı sıra PISA ve TIMSS gibi uluslararası izleme ve değerlendirme çalışmalarının koordinasyonunda da aktif kullanılmak üzere 81 ilde Ölçme ve Değerlendirme Merkezleri kurdu. Merkezlerin kuruluş amaçları il ve ilçe bazlı ölçme ve değerlendirme süreçlerinin iyileştirilmesi, ortak yaklaşımın uygulanması, izleme ve değerlendirme çalışmalarının ülke çapında etkin yürütülmesi ile ölçme ve değerlendirmeye yönelik yeni yaklaşımların uygulanmasına katkı sağlanmak olarak belirlendi. 2019 yılının Aralık ayı sonu itibarıyla 81 ilin tamamında ölçme değerlendirme merkezlerinin kurulması sürecinin tamamlanması planlandı. Ölçme değerlendirme merkezlerinde görev alacak personelin hizmet içi eğitimleri de tamamlandı.

Eğitim öğretim hizmetlerinin yerelde, ulaşılabilir, esnek ve çeşitli destek unsurlarından biri olarak hayata geçirilen ölçme değerlendirme merkezlerinin işleyişi ve görevleri, bir yönerge ile düzenlendi. 10 Ekim 2019’da yayımlanan yönergeye göre merkezlerin koordinatörlüğü, görevlendirilen il millî eğitim şube müdürü tarafından yürütülecek. Merkezde, öğretmenler arasından seçilenler görev alabilecek.

Ölçme değerlendirme merkezlerinin MEB’in taşra teşkilatında örgütlediği  birçok  başka komisyon gibi il millî eğitim müdürlüğü bünyesinde eğitim öğretim hizmetlerini destekleyen bir birim olarak çalışması da hedefleniyor. Ancak Yönergede belirtildiği gibi merkezlerin sadece uluslararası ve ulusal sınavların ildeki organizasyonlarından sorumlu birim olmasının ötesine geçebilmesi için okullarda öğretmenlerin ölçme değerlendirme çalışmalarının niteliğini yükseltecek bir destek merkezi hâline de dönüştürülmesi gerekiyor. Bu katkının oluşabilmesi ise ölçme değerlendirme merkezleri ile okul içinde öğretmenler tarafından yürütülen ölçme değerlendirme işlemlerinin ilişkilendirilmesine ve entegrasyonuna bağlı olarak gerçekleşebilir. Ancak bunun sağlanabilmesi de okullarda öğretmenler tarafından yürütülen ölçme değerlendirme süreç ve kültürünün değişmesine yönelik düzenleme ve uygulamalardan geçtiği açıktır. Henüz kurulmuş olan merkezlerin eğitim öğretim hizmetlerine yararlı katkılarının olup olmadığı bundan sonraki süreçte daha açık ortaya çıkacaktır.


Okul Profili Değerlendirme Çalışmaları

MEB’in 2019’da hazırlıklarını tamamladığı çalışmalarda biri de Okul Profili Değerlendirme Çalışması oldu. Okulun merkeze alındığı bir yaklaşımdan yola çıkılarak geliştirildiği belirtilen Okul Profili Değerlendirme çalışması, merkez ile okul arasında doğrudan bir iletişim ve koordinasyon amaçladı. Okul Profili Değerlendirme Çalışması; okulların izlenmesi, değerlendirilmesi ve desteklenmesi olmak üzere üç temel  işleve  odaklanacak.  Okullar, ulusal ve uluslararası standartlara uygun olarak “akademik”, “sosyal, sportif, kültürel etkinlikler”, “projeler” ve “kurumsal kapasite” olmak üzere dört başlık altında 50’ye yakın ölçülebilir, izlenebilir, değerlendirilebilir alanda takip edilecek. Okullar, birbirleriyle de eş güdüm içinde olacaklar. Okullar arası rekabet oluşturmak yerine okulların birbirlerinden örnek alarak gelişmelerini sağlamak amacıyla “iyi örnekler havuzu” oluşturulması ve bütün okulların, eş zamanlı olarak birbirini  izleme ve iyi örnekleri takip etme imkânına kavuşmalarını sağlamak hedeflendi. Bu kapsamda her okulda iyileştirme ekiplerinin kurulması ve bu ekiplerin il ve ilçe düzeyinde oluşturulan ölçme değerlendirme, Öğretmen Destek Noktaları vb. birimlerle, üniversitelerle ve uzmanlarla desteklenmesi planlandı.

Okulların mobil olarak izleneceği bu çalışmada, okulun bir yıl sonunda durumuna göre geliştirilecek iyileştirme planlarının hayata geçirilmesi desteklenecek ve gelişme süreci, sonraki yıllarda da takip edilecek. Bu çalışma sayesinde öğretmenlerin hizmet içi eğitimleri, finansmanı, ölçme değerlendirme süreçleri ve müfredat gibi okulla ilgili bütün kararlar ve iyileştirme planları, veriye dayalı olarak ve bütünsellik içinde alınmış olacak.


Ara Tatil Uygulaması

Yeni Eğitim Öğretim Çalışma Takvimi Modeli adıyla 15 Mayıs 2019’da tanıtımı yapılan ara tatil uygulaması, eğitim öğretim yılının  güz ve bahar dönemlerinde birer haftalık ara tatil getirdi. Bu düzenlemeyle öğretim yılı boyunca 180 iş gününün korunması için 13 hafta olan yaz tatili, okulların eylül ayında bir hafta erken açılması ve haziran ayında bir hafta geç kapanması ile 11 haftaya indirildi. Ara tatiller, öğretmenler için de mesleki gelişim çalışmaları yapacakları bir dönem olarak planlandı.

Öğretmenlerin tatil takviminde değişiklik yapılmadı. Sadece eğitim yılı kapanışı ve açılışındaki seminer dönemlerinin birer haftası ara tatillere alındı.

Öğrencilerin tatilde olduğu bu ara tatillerde, öğretmen ve okulların kurumsal işleyişe yönelik ara değerlendirmelerle gerekli iyileştirmeler, veli toplantıları, zümre toplantıları, mesleki gelişim çalışmaları, kişisel ve sosyal gelişim etkinlikleri, okulların fiziki yenilenmeleri gibi çalışmaların yapılması şeklinde planlandı.
Öğrencilerin de ara tatillerde; bilim, kültür, sanat ve spor alanlarında bir ana tema altında etkinlikler yapması öngörüldü. Okul öncesi, ilkokul 1. sınıf, ortaokul 5. sınıf ve ortaöğretim 9. sınıf öğrencilerine uygulanan Oryantasyon Eğitimi, okul açılmadan önceki hafta hayata geçirilmeye devam edecek.

Öğrenci ve öğretmenlerin dönem boyunca azalan motivasyonlarını tazelemek, öğretmenler için mesleki yenilenme için fırsat oluşturmak ve öğrenciler için okuldaki öğrenmelerini hayatın içinde de devam ettirmelerine olanak sağlamak amacıyla böyle bir uygulamaya gidildiği belirtildi.
Yeni düzenleme konusunda kamuoyunda tartışılan en önemli konu, ara tatiller sebebiyle evde kalacak olan çocukların bakımı ve güvenliği oldu. Bu süreçte okul öncesi eğitime devam eden kurumların ara tatil uygulamasından muaf tutulması, diğer öğrenciler için ara tatillerde tematik yönlendirmeler yapılması gibi konular gündeme geldi.

İlk ara tatil uygulaması, 2019’un Kasım ayında uygulandı. Öğretmenler için il ve ilçe düzeylerinden yoğun mesleki gelişim çalışmaları planlandı. MEB’in açıklamasına göre 58 bin öğretmen bu dönemde hizmet içi eğitimlere katıldı.


Okula Başlama Yaşı ve Teneffüs Süreleri

Resmî Gazete’nin 10 Temmuz 2019 tarihli mükerrer nüshasında yayınlanan “Millî Eğitim Bakanlığı Okul Öncesi Eğitim ve İlköğretim Kurumları Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik” bazı dikkat çekici değişiklikler getirdi. Bunlardan biri  de kamuoyunda en fazla dikkat çeken teneffüs sürelerinin ikili öğretim yapanlar hariç ilkokul ve ortaokullarda 15 dakikadan az olamayacağına dair hükümdü. Oysa bu düzenleme ile birçok önemli konuda da yenilikler getirildi: Okul öncesi eğitim kurumlarında ikili öğretim yapılamayacağı, okula başlama yaşının 69 ay olacağı,  66,  67  ve  68 aylık olanların ise velinin isteği ile okula başlayacağı, devamsızlık yapan öğrencilerin durumlarının veliye posta, e-posta veya kısa mesaj yolu ile bildirilmesinin zorunlu hâle getirilmesi, 20 meslek yılını dolduran kadın ve 25 meslek yılını dolduran erkek öğretmenlere okulda yeterli öğretmen olması durumunda zorunlu nöbet görevi verilemeyeceği, yeterli eğitim ortamının ve öğrencinin olmadığı yerleşim yerlerinde okul öncesi eğitime erişimi artırmak amacıyla günde en az 2 ve yılda en az 200 etkinlik saati olacak şekilde gezici öğretmen sınıfı, gezici sınıf, taşıma merkezi ana sınıfı, yaz eğitimi benzeri esnek saat ve zamanlı modellerin uygulanması gibi kritik uygulamalar hükme bağlandı.

Bu değişiklikler ile başta okul öncesi eğitime erişimi artırmak olmak üzere acil çözüm bekleyen ya da tartışmaya sebep olan bazı hususların ivedilikle çözümünün amaçlandığı söylenebilir.


Zümre ve Kurul Toplantılarına İlişkin Düzenleme

2019 yılında, birkaç yıl önce yürürlüğe giren e-müfredat modülünün uygulanmasına ilişkin yönerge değiştirildi. “Millî Eğitim Bakanlığı Eğitim Kurulları ve Zümreleri Yönergesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönerge” ile zümre toplantıları başta olmak üzere okuldaki toplantıların tamamına ilişkin yeni düzenlemeler yapıldı. Bu kapsamda yapılan en önemli değişiklik, zümre toplantı gündemlerinin, davetlerinin ve kararlarının e-kurul ve zümre modülü üzerinde yazılmasının sonlandırılması oldu. Böylece yöneticiler ve öğretmenler için angarya olarak görülen bir bürokratik işlem sonlandırılmış oldu. Bu kapsamda okulda yapılan öğretmenler kurulu, zümre öğretmenler kurulu, şube öğretmenler kurulu, il, ilçe ve bölge zümre öğretmenler kurulu toplantılarının işleyişine ilişkin de kolaylaştırıcı hükümler eklendi. Bu çerçevede, kurul gündemleri, katılımcıları, toplantı zamanları gibi detaylarda da düzenlemeler yapıldı.


Kardeş Okul Uygulaması

Millî Eğitim Bakanlığı’nın Türk Cumhuriyetleri ile başlattığı eğitim iş birliğini okullar/kurumlar düzeyinde de gerçekleştirmek amacıyla Yurt Dışı Eğitim Öğretim Genel Müdürlüğü’nce hazırlanarak yürürlüğe konulan 17.06.2008 tarihli ve 2008/48 sayılı genelgesi yürürlükten kaldırılarak yerine uygulamalardan alınan geri bildirimler çerçevesinde güncelleştirilerek hazırlanan 2019/11 sayılı genelge yürürlüğe kondu.


Özet

MEB’e ait personel, öğrenci, bina, demirbaş ve diğer veri tabanlarının entegrasyonu ile ilgili hazırlık çalışmalarının 2018 yılı sonunda tamamlandığı açıklanmıştı. Bu veri tabanı sayesinde okul bazlı izleme, değerlendirme, destekleme ve bütçeleme yapılması hedeflendi. Ancak henüz somut bir uygulamanın hayata geçirildiği açıklanmadı. Bu hedefin gerçekleştirilmesi durumunda okul profillerinin çıkarılması ile yerinde, hızlı ve etkin müdahale imkânı oluşabilir. Ne var ki okul ve taşra teşkilatının veriye dayalı yönetim, öğrenme analitiği ve okul geliştirme konularında bilgi, beceri ve tecrübelerinde yetkinliğe kavuşmaları için uygulamanın destek mekanizmalarının oluşturulması gerektiği açıktır. Bu da yeterli bütçe, uzman insan kaynağı ve etkin bir yönetişim gerektirmektedir.

Ara tatil uygulaması ve bu sebeple eğitim takvimini yeniden düzenlenmesi genel olarak olumlu bir gelişme olarak değerlendirildi. 18 haftalık dönem, öğretmen ve öğrenciler için çok uzun gelmekte ve motivasyonun düşmesine sebep olmaktaydı. Ancak okulların nisan ve kasım aylarında birer hafta tatil olması başta ebeveynler olmak üzere eğitimin bütün paydaşlarını bir şekilde etkilediğinden uygulama sırasında bazı zorluklarla karşı karşıya kalınacağı öngörülmektedir.

Teneffüs süreleri ise daha yapısal bir sorundur. Teneffüs süresi, okulların tekli ya da ikili öğretim yapmasına ve ders sayılarının ve türlerinin sayılarına bağlı bir düzenlemedir. Dolayısıyla bu uygulama öncelikle ders sayısının azaltılmasını gerektirmektedir. Bu konuda henüz bir uygulama hayata geçirilmemiştir. Diğer boyutu ise ikili eğitimin tamamen ortadan kalkmasına bağlıdır. Derslik sayısında Türkiye genelinde ideal ortalamaya yaklaşılmışsa da özellikle bazı şehir ve ilçelerde okul arsası bulmakta ve yeni derslik üretmekte zorluklar olduğu bilinmektedir. Ayrıca okulların sosyal, kültürel ve spor etkinlikleri için mekânlarının yeterli olmaması, okul yönetimlerini güvenlik sebebiyle teneffüs sürelerini kısa tutmaya yöneltmektedir. Kent merkezlerinde çalışan ebeveynlerin, çocuklarının okulda daha uzun süre kalmalarını istemeleri sebebiyle de okulların etüt ve destek eğitimleri ile yeniden ders saati eklemeleri, teneffüs sürelerinin uzatılmasına yönelik düzenlemenin ruhuna aykırı bir uygulamaya okul yönetimlerini mecbur bırakmaktadır.

4+4+4 eğitim sisteminin uygulamaya geçilmesiyle yapılan bir düzenlemeyle okula başlama yaşı da düşürülmüştü. Bu sebeple 2012-2013’te 5,5 yaşındaki çocuklar okula başlamıştı. Bu uygulama ile 60 aylık çocukların okula hazır olmamaları sebebiyle uygulamada bir karmaşa yaşanmıştı. Ayrıca bu uygulama, yaklaşık yarım milyon yeni öğrencinin daha birinci sınıfa başlaması anlamına geliyordu. Nitekim o yıl okula başlayan yaklaşık 1,5 milyon öğrenci bu yıl 8. sınıfı tamamlayacak ve gelecek yıl 9. sınıfa başlayacak. Bu durum sınavla öğrenci alan ortaöğretim kurumlarının kontenjanlarının artırılması kararını getirdi. Ancak asıl yansıması, 2020-2021 öğretim yılında 9. sınıflarda yaşanacak. Okula başlama yaşına ilişkin düzenleme ile yaklaşık 10 yıllık karmaşaya bir son verilmiş ve Türk eğitim sisteminin önemli krizlerinden biri pedagojik bakımdan uygun olan bir standarda kavuşmuş oldu.