Eğitim Sivil Toplum Kuruluşları
Hasan Remzi Eker
Ülkemizde eğitimin sadece devlet tarafından değil sivil kuruluşlar tarafından da yapılıyor olması uzun soluklu bir tecrübedir. Bu yaklaşım yani eğitimin sadece resmî kaynaklarla sunulabilecek bir hizmet olmaktan öte sivil yaklaşımlarla birlikte kuşatılabilecek bir hizmet olması, eğitime atfedilen değeri ve beklentiyi göstermektedir. Ülkemizde bu durum son 10 yıllık zaman diliminde nicel (dernek sayıları gibi) ve nitel (projeler gibi) verilerle de okunabilir olmaya başlamıştır. İçişleri Bakanlığı’nın Dernekler Bilgi Sistemi (DERBİS) ve Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün paylaştığı istatistikler bu alanda veri temin edilen adreslerin başını çekmektedir. Genel olarak eğitim ele alındığında resmî çaba kadar alternatif denilen sivil bir çabanın da olduğu ve bunlara rağbet edildiği görülmektedir.
Eğitim alanında derneklere dair İçişleri Bakanlığı’nın Dernekler Bilgi Sistemi’nin (DERBİS) sunduğu 2020 yılı verilerine göre ülkemizde “Eğitim Araştırma Dernekleri” başlığında faaliyet gösteren 6.184 sivil toplum kuruluşu bulunmaktadır. Toplam faal sivil toplum kuruluşu sayısı olan 121.341’e göre eğitim alanındaki sivil toplum kuruluşlarının oranı %5,09’dur. İllere göre eğitim alanında faaliyet gösteren dernekler incelendiğinde başı İstanbul (683 dernek), Ankara (433 dernek) ve Konya (331 dernek) çekmektedir. Bu değerlendirme, 10 yıllık gidişat içerisinde incelendiğinde ise toplam dernek sayısının 2010-2020 yılları arasında 4.249’dan 6.184’e yükselerek eğitim alanında faaliyet gösteren dernek sayısının yaklaşık olarak %45 oranında arttığını göstermektedir. Ancak DERBİS veri tabanına göre bir derneğin şubelerinin de bağımsız dernek sayıldığı göz önünde tutulmalıdır.
Vakıflar açısından inceleme sürdürüldüğünde, Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün (VGM) paylaştığı veriler aracılığıyla 2019 yılında 1.720 vakfın eğitim alanında çalışma gerçekleştirdiği görülmektedir. 2020 yılı itibarıyla toplam vakıf sayısının 5.352 olduğu bilgisi üzerinden eğitime dair çalışma yapan vakıf oranı yaklaşık olarak %32’dir. Ancak VGM’nin verilerinin dokümanlar aracılığıyla bazı tarihlerde paylaşılıyor olması ve bir veri tabanı kurulmaması, ileri analizler yapılması önünde büyük bir engeldir. Bu sebeple alternatif kaynaklar tarandığında TÜSEV’in sunduğu bilgiye göre Türkiye’de kurulmuş yeni vakıfların %43,5’i eğitim alanında faaliyet göstermektedir. Sonuç olarak VGM bilgileri göz önünde tutularak 2010 ve 2020 yıllarında eğitim alanında faaliyet gösteren vakıf sayısının yaklaşık olarak 1.459’dan 1.712’ye yükselerek %15’lik bir artış olduğu görülmektedir. Bu durum 2010 yılı ve sonrasında vakıf üniversitelerinin açılmasındaki artan ivme üzerinden okunabilir.
Eğitimin odağında sivil toplum kuruluşları son 10 yılda neleri mevzu ediyor diye bakıldığında bazı temel eğilimler söz konusudur. Özellikle ulus devlet anlayışının gerektirdiği laik yaklaşım, vatandaşlık kimliği kazandırma öğretisi ve iş gücü niteliklerine uygun insan yetiştirme gibi gündemler, tek tip formel eğitimle sürdürülmektedir. Sivil bakış tam da buna bir eleştiri getirmektedir. Çünkü bu türden bir eğitim sürdürülürken insanlar doğaları gereği farklılıklarını terbiye etmek ve farklı alanlarda gelişimlerini sürdürmek için alternatif yollara başvurmaya başlamışlardır. Bu bağlamda STK’lar; dinî içerikleri gündemine alan, insan hakları ve temel özgürlükleri mesele edinen, salt endüstri yetkinlikleri yerine insani değerleri de gündeme alan çalışmalarla öne çıkmaktadırlar. Bu yaklaşım, süreç içerisinde resmî eğitim müfredatını ve kazanımlarını sorgulayan ayrıca dönüşümünü de hedefleyen modelleri çalışır olmuştur. Böylece bazı sivil toplum kuruluşları, eğitim alanında müfredat geliştirerek neredeyse bir formel eğitim gibi sistem teklif edebilmiş ve Millî Eğitim Bakanlığı’nın onayına binaen açılan özgün formatta eğitim veren kurumlar açılmıştır.
Örneklerle eğitimde temel eğilimlere yönelik sivil yaklaşımlar incelendiğinde birçok kurumun programları, projeleri ve farkındalık çalışmaları bulunmaktadır. Öne çıkanlara bakıldığında “Ev Okulu” yaklaşımını ülkemizde başarılı bir şekilde sürdüren Yaygın Eğitim ve Kültür Derneği (YEKDER), 9-11 yaş öğrencileri için eğitim modelleri geliştirmektedir. Değer odaklı eğitim yaklaşımları alanına bakıldığında ise Ensar Vakfı’nın “Değerler Eğitim Merkezi Öğretmen Akademisi” çalışması öne çıkmaktadır. Eğitim Reformu Girişimi ile birlikte çalışmalar yapan Öğretmen Ağı, akran öğrenmesi denilebilecek bir yaklaşım içerisinde öğretmenlerin bir arada paylaşım yapmalarını sağlayan çalışmalar gerçekleştirmektedir. Öğretmenleri merkeze alan bu çalışmalar, 21. yüzyıl ile birlikte yeni yetkinliklerin aktarılması sürecini kolaylaştıran çalışmalardır. Resmî eğitime alternatif eğitim müfredatlarına iyi bir örnek olarak ise Başka Bir Okul Mümkün Derneği gösterilebilir. Bunlara ilaveten devlet ile sivil toplum kuruluşlarının koordinasyonunda geliştirilen ve özellikle eğitimde erişim ve eşitsizlikleri iyileştirmeye yönelik olan “Haydi Kızlar Okula” ve “Baba Beni Okula Gönder” projeleri son 10 yılda eğitimde gerçekleşen iyilik hareketlerine gösterilebilecek örneklerdendir. Sabancı Vakfı ise eğitime dair sivil çabayı ödüllendirmek ve tanıtımını güçlendirmek amacıyla Fark Yaratanlar platformu bünyesinde özgün fikirleri desteklemekte ve yaygınlaştırmaktadır.
Gelinen bu nokta, eğitim alanında sivil toplum kuruluşlarının yerini sağlamlaştırmış ve anlamlı bir paydaş (stakeholder) olduğunu göstermiştir. Özellikle son 5 yıllık seyirde bilgi teknolojisi temelli bir eğilim baskın çıksa da sivil toplumun eğitim faaliyetlerine dair gündeminde her zaman erişim ve eşitsizlik, formel eğitime eleştirel bakış ve alternatif modeller teklifi olmuştur. Sonuçta eğitim alanında STK’lar; eşitsizlikler, ideolojik gerekçeler, pedagojik gerekçeler gibi 3 tema/temel çalışma alanları ile ifade edilebilecek kümeler içerisinde faaliyetlerini sürdürmektedirler.
Sonuç olarak eğitim alanında faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşlarının sayılarının artması bir ihtiyaca cevap gibidir. Özellikle devlet hizmetlerinin kapsayıcılığında ve erişiminde oluşan engeller, yenilikçi bakış eksikliği, eleştirel yaklaşımlar geliştirememe gibi gerekçeler, eğitim alanında sivil toplum kuruluşlarını sorumluluk almaya yönlendirmiştir. Günümüzde sivil toplum kuruluşları sadece pratik uygulamalarla değil yayınladıkları notlar, kitaplar, öneriler ile de eğitimde paydaşları bir araya getiren köprü işlevini görmektedir.