Eğitim İçerikleri


Eğitim İzleme Raporu 2019'u incelemek için buraya tıklayabilirsiniz.



Eğitim içeriklerinin gözden geçirilmesine yönelik 2016-2017 yılında yapılan düzenlemenin ardından yeni bir çalışma yapılmadı. 2023 Eğitim Vizyonu’nda yer alan hedefler doğrultusunda eğitim içeriklerinin esnek ve modüler bir yapıya kavuşturulması, ders türlerinin sadeleştirilmesi ve haftalık ders saatlerinin düşürülmesine yönelik düzenlemelerin ilk örneği, Yeni Ortaöğretim Modeli adıyla kamuoyuna duyuruldu. Eğitimin tanılama, değerlendirme ve yönlendirme işlevlerine yönelik çalışmalara ise ağırlık verildiği söylenebilir. Bu kapsamda 2019’da gündeme gelen çalışmalar altı başlık altında toplandı ve aşağıda açıklandı.





İlgi ve Yetenek Taraması ve E-Rehberlik Uygulaması


MEB’in 2019 yılı içinde en çok tartışılan uygulamalarından biri, e-rehberlik çalışmaları kapsamında ilgi ve yetenek taraması çalışması oldu. İlgi ve yetenek taraması uygulaması, öğrencileri erken dönemde bilimsel yöntemlerle tanımak ve bu bilgiler ışığında etkili bir rehberlik ve yönlendirme sistemi kurmak amacıyla gerçekleştirildi. Bu kapsamda 2018 yılında yapılan pilot uygulama kapsamında 800 bin öğrencinin taramasının yapıldığı, 2-3 yıl içinde bütün öğrencilerin taramasının tamamlanacağı açıklandı. Taramalarda ASİS adlı yerli zekâ ölçeği kullanıldı. Tarama sayesinde veriye dayalı rehberlik hizmeti sunulmasının hedeflendiği vurgulandı.


Uygulama, bir zekâ ölçeği ile yapıldığından bütün çocukların erken yaşta zekâ ölçümlerinin yapılmasının, pedagojik, psikolojik ve sosyolojik sorunlara yol açabileceği, fırsat eşitsizliklerini artıracağı, sınıfsal ayrışmaya yol açabileceği, öğrencilerin erken yaşta fişlenmesi anlamına gelebileceği gibi sebeplerle eleştirildi. Bir kesim ise öğrencilerin ilgi ve yetenekleri ile gelişimlerine ilişkin bilgi ve notların öğrencilerin dosyalarına yıllardır işlendiğini, bu yeni uygulamanın esasen bir yenilik getirmediğini, bu tür uygulamaların işlevselliğinin olabilmesi için eğitim sisteminin üzerindeki sınav baskısını kaldıracak ya da azaltacak çalışmalara ağırlık verilmesi gerektiğini dile getirdi. Bu eleştirilerin ardından MEB, 2019 yılında yapmayı planladığı lansman çalışmasını henüz gerçekleştirmedi.



E-Portfolyo Uygulaması


MEB, her öğrencinin ve her velinin angaje olduğu bir uygulama olan e-portfolyo uygulamasını 21 Ekim 2019’da yaptığı bir tanıtım toplantısıyla kamuoyuna duyurdu. Öğrencilerin okul içinde ve özellikle okul dışında yaptığı çalışmaların internet üzerinden görülecek şekilde düzenlenmesi olarak tanımlanan e-portfolyo, okullarda e-okul sistemi üzerinden yönetilmektedir. Okul öncesinden lise mezuniyetine kadar 10 milyon öğrenci için e-okul üzerinde e-portfolyo açıldı. Öğrencilerin yıl içerisinde yapmış oldukları metin, elektronik dosyalar, resimler, multimedya, internet günlüğü gibi çalışmalardan bazılarının sisteme yüklenmesi ve öğrencilerin karneleri düzenlenirken bu verilerin de göz önünde bulundurulması planlandı. Ayrıca öğrenci ve velilerin e-portfolyaya yüklenen çalışmalarının, veli bilgilendirme sistemi üzerinden izlenmesi de sağlandı. Böylece şeffaf ve katılımcı bir yaklaşımın benimsendiği belirtildi.





E-portfolyo uygulaması ile okulların, öğrencilerin eğitim yaşamları boyunca farklı alanlarda yapmış oldukları çalışmalara ulaşmalarına ve çalışmaları değerlendirmelerine süreklilik sağlanması amaçlandı. E-portfolyo, çocukların kaygıdan uzak bir şekilde kendilerini tanımaları, ilgi ve yeteneklerinin disiplinler arası çalışmalarının bütünsel bazda tespiti, rehberlik ve bir üst kuruma yöneltilme hizmetlerinin doğru yapılması gibi kazanımlarının olması hedeflendi.


MEB 2023 Eğitim Vizyonu hedefleri çerçevesinde oluşturulan e-portfolyo ile öğrencilerin gelişimlerini ve yönlendirilmelerini veriye dayalı olarak yapmayı amaçlamaktadır.



Öğrenci Başarı İzleme Araştırması


MEB tarafından 2019’un Nisan ayında Türkiye genelinde Türkçe-Matematik-Fen Bilimleri Öğrenci Başarı İzleme Araştırması (TMF-ÖBA) yapıldı. Öğrencilerin 4., 7. ve 10. sınıf düzeylerinde Türkçe, matematik ve fen bilimleri derslerinde kazanmış oldukları bilgi ve becerileri izlemek amacıyla yapılan araştırmada, öğrencilerin akademik düzeylerinin belirlenmesi, öğrenme eksikliklerinin giderilmesi için öğrencilere ve öğretmenlere geri bildirim sunulması hedeflendi. Çalışma sonuçlarının öğrencilerin bu alanlardaki akademik durumunu iyileştirmek için alınacak tedbirlerin belirlenmesi için kullanılabileceği ifade edildi. Büyük örneklemli ulusal izleme çalışmasının ilk uygulaması, 2019 yılının Nisan ayında her üç sınıf düzeyinde gerçekleştirildi. Fakat sadece 4. sınıf düzeyinde elde edilen bulguların değerlendirildiği bir rapor yayınlandı. Rapordaki bilgilere göre 12 ilde 6.000’den fazla 4. sınıf öğrencisinin katıldığı pilot uygulamada toplam 180 soru test edildi. 2018-2019 eğitim öğretim yılında, Türkiye’de 4. sınıfta eğitim alan toplam 1.164.903 öğrenciden 112.465’i Türkçe alt testine, 112.322’si matematik alt testine ve 111.742’si fen bilimleri alt testine katıldı ve böylece Türkiye’de 4. sınıf düzeyindeki öğrencilerin yaklaşık %9,65’ine ulaşıldığı belirtildi. Bu açıdan Türkçe-Matematik-Fen Bilimleri Öğrenci Başarı İzleme Araştırması, Millî Eğitim Bakanlığı tarafından izleme amacıyla yapılan ve en geniş öğrenci örneklemine ulaşılan uygulama oldu.


Araştırmada, Türkçe, matematik ve fen bilimleri alanlarında 15’er soru yer aldı. Ayrıca öğrencilerin öğrenmeye yönelik motivasyonları, öz güvenleri ve velilerinin eğitime yönelik ilgileri ile öğrencilerin alt test puanları arasında önemli ilişkiler analiz edildi. Öğrencilerin okul puanları ile araştırma kapsamındaki testlerden aldıkları puanlar ve ödevler arasında aynı yönde bir ilişki olduğu belirlendi.


Araştırma kapsamında 7. ve 10. sınıf düzeyindeki bulgulara ilişkin bir sonuç ya da değerlendirme yayınlanmadı. Araştırmanın bundan sonra devam edip etmeyeceği, edecekse hangi periyotlarla devam edeceği, sonuçlar doğrultusunda ne tür önlemler alınacağına ilişkin bir açıklama ya da değerlendirme yapılmadı. Araştırma; amaçları, tasarımı ve uygulama süreci bakımından değerli ve yararlı sonuçlar elde etmeyi sağlayan bir araştırma olarak değerlendirilebilir. Ayrıca PISA gibi uluslararası sınavlardan elde edilen sonuçlarla bu araştırma sonuçlarının karşılaştırmalı analizi, eğitim ve öğrenme süreçlerine ilişkin daha detaylı bulgu ve sonuçlara ulaşma imkânı verebilir. 



Dört Beceride Türkçe Dil Sınavı 


Dört Beceride Türkçe Dil Yeterliklerinin Belirlenmesi ve Ölçülmesi Projesi adlı uygulama kapsamında yürütülen çalışma, 2023 Eğitim Vizyonu çerçevesinde öğrencilerin ana dildeki temel dört dil becerisini ölçmek amacıyla gerçekleştirildi. İlk kez tümüyle elektronik ortamda ve standart bir ölçme aracıyla öğrencilerin dört dil becerisinin birlikte değerlendirildiği sınavın pilot uygulaması, 15 ilde 7. sınıf öğrencilerinin katılımıyla gerçekleştirildi Bu çalışma; öğrencilerin ana dildeki temel dil becerilerini ortak bir değerlendirme çerçevesi kapsamında ve uluslararası düzeyde kabul edilen standartlara uygun şekilde ölçme amacıyla uygulanan ilk geniş ölçekli uygulama olarak tanıtıldı.


Proje kapsamında uygulamanın yapılacağı 15 ilde uluslararası standartlarda bütün araç gereç, teknoloji ve donanımın sağlandığı 20 kişilik dil laboratuvarları oluşturuldu. Projenin ön deneme uygulaması, 19 Mart-8 Nisan 2019 tarihlerinde Ankara’da 9 ortaokulda 350 7. sınıf öğrencisine uygulandı. Dört Beceride Türkçe Dil Sınavı’nın pilot uygulaması, 24-26 Nisan 2019’da Ankara hariç Konya, İstanbul, Antalya, Kütahya, Samsun, Muğla, Adıyaman, Erzurum, Gaziantep, Trabzon, Bursa, Denizli, Şanlıurfa, Aydın olmak üzere 14 ilde, 1.500 yedinci sınıf öğrencisinin katılımıyla, kurulan dil laboratuvarlarında iki oturumda gerçekleştirildi.


Uygulamanın bundan sonra hangi şehirlerde ve ne sıklıkla yapılacağına ve elde edilen bulguların hangi düzeylerde ve ne amaçla kullanılacağına dair detaylı bir plan ve açıklama henüz yapılmadı.



Yeni Ortaöğretim Modeli


Eğitim sisteminin hantal, ezberci ve hayattan kopuk içerikleri ile ders çeşitliliği ve ders saati yükü sorununa bir çözüm olarak esnek ve modüler bir eğitim modelinin tanıtımı yapıldı. Ders sayılarının azaltılması, seçmeli ders mantığının ve uygulamasının güçlendirilmesi ve yeni derslerin eklenmesi, modelin öne çıkan özellikleri oldu. Yeni modelde, lisede bir yılda alınan ders sayısı ortalama 15’ten 9’a düşürülürken zorunlu ders sayısı azaltılıyor ve öğrencinin ilgi, yetenek ve merakları doğrultusunda kendi tercihlerine göre seçebileceği ders sayısı artıyor. Ayrıca hayal, etkililik ve yaşam kelimelerinin ilk harfleriyle oluşturun HEY yaklaşımı ile okulda yaratıcılık, uygulama ve hayatla iç içeliğinin artırılması hedefleniyor. Yeni modelin diğer önemli unsuru ise ölçme değerlendirmenin yetkinlikleri ölçecek nitelikte çeşitlendirilmesi ve kariyer ofisleri aracılığıyla etkin rehberlik ve yönlendirme hizmetlerinin sağlanması olarak belirtildi. Yeni ortaöğretim modelinin 2019-2020 eğitim öğretim yılında pilot uygulamasının başlaması, bir sonraki öğretim yılında da bütün ülkede 9. sınıflardan başlamak üzere kademeli olarak uygulanacağı belirtildi. 



Uluslararası Program Uygulama Yönergesi 


Ortaöğretim kurumlarında uluslararası programların uygulanabilmesine imkân sağlamak ve okulları teşvik etmek amacıyla 9 Ağustos 2019’da bir yönerge yayınlandı. Yönerge ile ortaöğretim kurumlarında Uluslararası Bakalorya (IB), Advanced Placement (AP), Uluslararası Genel Ortaöğretim Sertifika Programı (IGCSE) ile benzer nitelikteki diğer öğretim programlarını kapsayan uluslararası programların uygulanması süreçlerine ilişkin iş ve işlemlere yasal bir zemin de sağlanmış oldu. Yönerge, uluslararası programların uygulanmasındaki amacı; ülkemizin ihtiyacı olan araştıran, sorgulayan, bilgili, iletişim kuran, açık görüşlü, duyarlı, risk alan, dengeli ve dönüşümlü düşünen, kendi alanlarında uzman olmanın yanında diğer alanlar da genel bir bilgisi olan, uluslararası gelişmeleri takip edebilen, hayat boyu öğrenmeye açık, analitik ve eleştirel düşünebilen bireyler yetişmesine katkı sağlamak olarak belirtti. 


Türkiye’de bu yönerge yayımlanmadan önce de birçok özel okul ile bazı devlet okullarının özellikle IB programlarını uygulamak üzere ilgili kuruluşlarla iş birliği yaptığı bilinmektedir. Bu yönerge ile devlet, ortaöğretim kurumları için söz konusu uluslararası programı yürütecek öğretmenlerin bu okullara atanmasını kolaylaştırdı. Diğer taraftan bu yönerge, 21 Mayıs 2019’da kamuoyuna duyurulan ve 2019-2020 öğretim yılında pilot uygulaması başlayacak olan ve IB programına benzerliği ile dikkat çeken yeni ortaöğretim modelinin hayata geçirilmesini kolaylaştıracak bir yasal düzenleme olarak da değerlendirildi.



Özet


2019’da eğitim içeriği başlığı altında gündeme gelen konulardan e-rehberlik, e-portfolyo ve yetenek taraması çalışmalarının esasen bir şekilde eğitim sisteminde var olan ve devam eden çalışmalar olduğu bilinmektedir. Ancak bu çalışmaların ön plana çıkarılması ve eğitim paydaşlarının gündemine girmesinin sağlanması bakımından değerli olduğu söylenebilir. Bu çalışmaların öğrenme analitiği kapsamında değerlendirilmesi, veri kaynaklarının entegre edilmesi ve sağlıklı bir veri tabanının oluşturulması, sistemin yükünü hafifleteceği gibi öğrencileri kademeler arası ve sürekli izleme ve değerlendirme bakımından öneminin anlaşılmasını sağlayacaktır. Ne var ki bu çalışmaların sağlıklı yürütülmesi ve işlevselliği, eğitim sisteminin temel uygulayıcıları olan okul yöneticilerinin ve öğretmenlerinin bilgi, beceri, tecrübe ve tutumlarıyla da yakından ilişkili olduğu açıktır.


Ulusal eğitim çıktılarının izlenmesi ve değerlendirilmesi bakımından Dört Temel Beceride Türkçe Yeterlilik Testi ile 4, 7 ve 10. sınıflarda uygulanan değerlendirme testlerinin gerekçe ve amaçları, eğitim paydaşları tarafından tam olarak anlaşılabilmiş değildir. Bu yıl, pilot uygulama olduğu belirtilmekle birlikte birkaç yıl önce tasarlanan ve pilot uygulaması yapılan ABİDE sınavı ile ilişkisi, farkı, ABİDE projesinin neden devam etmediği, cevaplanması gereken sorular olarak kalmıştır. Böyle olunca bu girişimlerin de aynı kaderi paylaşacağı endişesi oluşmaktadır. Diğer taraftan ulusal eğitim politikalarının veriye dayalı olarak analiz edilmesi ve planlanması bakımından bu tür ulusal sınavların katkısı yadsınamaz.


Mayıs ayında kamuoyuna tanıtılan Yeni Ortaöğretim Modeli bir tür yerli IB programı uyarlaması olduğu yolunda eleştirilere maruz kaldı. Ortaöğretim sisteminin elden geçirilmesi, ders türleri, sayıları, içerikleri ve kazanımları bakımından güncel bir metodoloji ile hazırlanmadığı, daha önemlisi hızlı değişim çağının ihtiyaçlarını karşılamaktan uzak olduğu kabul edilmektedir. Bu bakış açısıyla değerlendirildiğinde oldukça yenilikçi ve uygun bir model olduğu söylenebilir. Ne var ki bölgeler arası farklılıklar ve demoŞekil dağılım göz önünde bulundurulduğunda yeni modelin sürdürülebilir olmadığı değerlendirilmektedir. 1990’lı yıllarda uygulamaya konan fakat çok kısa bir sürede kaldırılan kredili sistem gibi bir dağınıklığa ve karmaşaya sebebiyet vereceği endişesini doğurmuştur.


Yeni Ortaöğretim Modeli ile ilişkili olarak kamu okullarında uluslararası programları uygulamaya izin veren yönergenin, Yeni Ortaöğretim Modeli ile amaçlanan esnekliği, kurumsal kapasitesi uygun olan okullarda uygulayabilmek için bir seçenek olarak hayata geçirildiği söylenebilir.