Uzman Görüşü
Abdulkadir Yıldız
Necmettin Erbakan Üniversitesi
Türkiye’de 2019 yılı, Anayasa hukuku açısından “cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi” odağında tartışılmıştır. 6771 sayılı Kanun’la yapılan değişikliklerin hükûmet sistemi ile ilgili hükümleri büyük ölçüde 9 Temmuz 2018 tarihinde yürürlüğe girmiştir. 2019 yılı, yeni hükûmet sisteminin bir bakıma ilk 1-1,5 yıllık performansı yönüyle gündem oluşturmuştur.
Sistemin genel olarak demokratik olmadığını bu sebeple parlamenter sisteme dönülmesi gerektiğini savunanların yanında sistemin savunulmasında ve parlamenter sistemin eleştirisinde temel faktör olan istikrar ve hantal olmama boyutları da bekleneni veremediği gerekçesiyle dile getirilmiştir. Demokratiklik boyutu özellikle güçler ayrılığı ilkesinin tam anlamıyla gerçekleşmediği gerekçesine dayanmaktadır. Parlamenter sistemden farklı olarak yasamadan kaynaklanmayan başkanın olduğu sistemde güçler ayrılığının gerçek anlamda sağlanamaması, yasamayı yürütmeye bağlı bir konuma getirebilir. Türkiye’de milletvekili seçimleri ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinin kural olarak aynı anda yapılıyor olması, partili cumhurbaşkanı, cumhurbaşkanının kararname yetkisinin sınırları, kararnamelerin konuları cumhurbaşkanının yasamaya da hâkim olduğu bir yapıyı ortaya çıkardığı yönünde değerlendirilmektedir. Cumhurbaşkanının seçilebilmesi için gereken geçerli oyların salt çoğunluğu alması gerekliliği ise parlamenter sistemin Türkiye’de eleştirildiği koalisyonlara sebebiyet vermesi yönünü başka bir açıdan ortaya çıkardığı şeklinde görülmektedir.
Öte yandan sistemin revizyonuyla ilgili Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından da ortaya atılan beyanlar sebebiyle belirtilen aralıktaki uygulama açısından sistemin belirli aksaklıkları içerdiği anlaşılmaktadır. Bununla birlikte devlet kurumlarında ve bürokraside sistemle birlikte ciddi değişiklikler olmasından dolayı bu aksaklıkların sistem oturana dek olağan olduğu da savunulabilir.
31 Mart 2019 yerel seçimleri ise Anayasa hukuku bağlamında uzun süre tartışılmıştır. Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerinin iptal edilmesi ve 23 Haziran 2019 tarihinde tekrar seçime gidilmesi kararı tartışma konusu olmuştur. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerinin iptal edilmesi, YSK’nın bağımsızlığı ve tarafsızlığı yönleriyle tartışılmıştır. 1950 yılında kurulan YSK, seçimlerin genel yönetiminin yanında yargısal denetimini de yapmaktadır.
Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) Türkiye’de demokrasi ve temel hak ve özgürlükler açısından geliştirici ve koruyucu bir fonksiyon üstlendiği görülmektedir. AYM’nin 2019 yılında vermiş olduğu bazı kararlar, kamuoyundaki önemli tartışmalarla ilgilidir. Bu konudaki bazı önemli kararları şu şekildedir: Mehmet Aksoy başvurusunda, Kars’ta insanlık anıtı olarak yapılan ve siyasi tartışmalara da konu olan heykelin eser sahibi ile heykelin ne yapılacağı konusunda müzakere edilmeden ve heykelin başka bir yere taşınmasının imkânı konuşulmadan kaldırılmasını AYM, devletin pozitif yükümlülüklerine aykırı davranması olarak nitelemiş ve ifade özgürlüğünün ihlaline karar vermiştir. AYM, 26.9.2019 tarihinde, Ömer Faruk Eminağaoğlu’nun başvurusunda milletvekili adayı olamayan hâkimin tekrar mesleğe dönememesini Anayasa’nın 67. maddesinde güvence altına alınan seçilme hakkının ihlal edilmediği yönünde değerlendirmiştir. AYM, 26.7.2019 tarihinde, “Zübeyde Füsun Üstel ve Diğerleri” başvurusunda ise bildiriye imza atan akademisyenlerin cezalandırılmalarını Anayasa’nın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğünün ihlali olarak görmüştür. AYM, “Türkiye Ermenileri Patrikliği Seçimi Yapılması Talebinin Reddedilmesi Nedeniyle” Levon Berç Kuzukoğlu ve Ohannes Garbis Balmumciyan’ın başvurusunda, Anayasa’nın 24. maddesinde güvence altına alınan din özgürlüğünün ihlal edildiğine karar vermiştir. AYM, 25.12.2018 tarihinde, dilencilik gerekçesiyle üzerinden çıkan mal varlığının mülkiyetinin kamuya geçirilmesinin mülkiyet hakkının ihlal etmediğine karar vermiştir.