Logo

Yayınlar

11. İslam İktisadı Atölyesi Sonuç Bildirgesi


Türkiye, Mısır, Malezya, İngiltere, Pakistan, ABD, Katar, Cezayir, Suudi Arabistan, Güney Afrika, Endonezya, İran, İtalya, Bangladeş, Kanada gibi birçok ülkeden İslam İktisadı alanında çalışmalar yapmış olan akademisyenlerin katılımıyla gerçekleşmiş olan atölye; farklı çalışmaların paylaşılmasına ve tartışılmasına vesile olmuştur. Her atölyenin sonunda, tebliğlerden ve tartışmalardan çıkan tespit ve öneriler bir sonuç bildirgesi ile kamuoyuna ilan edilmektedir. İslam İktisadı Araştırma Merkezi (İKAM) tarafından 13-15 Ekim 2023 tarihinde gerçekleştirilen 11. İslam İktisadı Atölyesi’nde çevresel krizler konusu ele alınmıştır. Türkiye başta olmak üzere, Endonezya, Katar, Malezya, Pakistan ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkelerden bilim insanlarının katıldığı iki günlük atölyede çevresel krizlerin sebeplerine ve bu krizler ile mücadele etmenin yollarına ve İslam iktisadı ve finansının sunabileceklerine ilişkin sunumlar yapılmıştır. Mevcut sorunlar ve gereklilikler neticesinde adil bir dünya ve bereketli bir iktisat anlayışına duyulan ihtiyaç derinden hissedilmektedir. Bu ihtiyaçlar ve gereklilikler doğrultusunda İLKE İlim Kültür Eğitim Vakfı bünyesinde faaliyet gösteren İslam İktisadı Araştırma Merkezi (İKAM), 11. İslam İktisadı Atölyesi’ni “İslam İktisadı ve Çevre” başlığında gerçekleştirmiştir. İKAM, “İslam İktisadı ve Çevre” konusunu kapsamlı bir şekilde ele alarak kavramsal, teorik ve pratik önerilerin uzmanlarca tartışılması ve analiz edilmesiyle nitelikli birikimler elde etmeyi hedeflemektedir. 

Türkiye’de Afet Yönetimi ve Sivil Toplum Kuruluşları Mevcut Durum ve Öneriler


2009 yılında Acil Durum Yönetimi Başkanlığının kurulmasıyla birlikte; ülkemizde yeni bir afet yönetim modeli uygulamaya konulmuş olup getirilen bu model ile çalışmalar, kriz yönetiminden risk yönetimine evrilmiştir. Ancak afet yönetiminde STK’ların hizmetleri genel olarak afet sırasında ve sonrasında müdahale faaliyetleri çerçevesinde ele alınmıştır. STK’ların afet tecrübesi ile hem AFAD’ın hem de ana çözüm ortakları kurumlarının koordinasyon faaliyetlerine bakıldığında, son yıllarda her ne kadar ciddi çalışmalar yapılmış olsa da en son yaşanan Kahramanmaraş depremi, afet yönetiminde yeni adımların atılması gerektiğini göstermiştir.   Türkiye’de afet yönetiminin ve STK‘ların mevcut durumunun ele alındığı bu analiz raporunda Türkiye’de afet yönetimi ve STK’ların yeri incelenmiştir. Sivil toplumun afet tecrübesi ele alındıktan sonra afetlerde koordinasyon ve STK iş birliğinin afete hazırlık aşamasından, afet yönetim sürecine, oradan afet sonrasında iyileştirme ve yeniden inşa aşamasına kadar niçin önemsenmesi gerektiği izah edilmiştir. Afetlerde kurumsal yapı ve koordinasyon, raporlama ve değerlendirme, arama kurtarma kapasitesi, sahaya intikal ve sahada çalışabilme, iletişim ve haberleşme, bağışların toplanması ve dağıtımı, CBS gibi araçların kullanımı gibi konulardaki zorluklar incelenmiştir. Analiz Raporu bu doğrultuda afet yönetimi ve STK’ların adaptasyonunda karşılaşılan yetersizlik alanlarını ve yol açtığı olumsuz etkilerin azaltılmasına yönelik öneriler sunmaktadır. 2009 yılında Acil Durum Yönetimi Başkanlığının kurulmasıyla birlikte; ülkemizde yeni bir afet yönetim modeli uygulamaya konulmuş olup getirilen bu model ile çalışmalar, kriz yönetiminden risk yönetimine evrilmiştir. Ancak afet yönetiminde STK’ların hizmetleri genel olarak afet sırasında ve sonrasında müdahale faaliyetleri çerçevesinde ele alınmıştır. STK’ların afet tecrübesi ile hem AFAD’ın hem de ana çözüm ortakları kurumlarının koordinasyon faaliyetlerine bakıldığında, son yıllarda her ne kadar ciddi çalışmalar yapılmış olsa da en son yaşanan Kahramanmaraş depremi, afet yönetiminde yeni adımların atılması gerektiğini göstermiştir. Türkiye’de afet yönetiminin ve STK‘ların mevcut durumunun ele alındığı bu analiz raporunda Türkiye’de afet yönetimi ve STK’ların yeri incelenmiştir. Sivil toplumun afet tecrübesi ele alındıktan sonra afetlerde koordinasyon ve STK iş birliğinin afete hazırlık aşamasından, afet yönetim sürecine, oradan afet sonrasında iyileştirme ve yeniden inşa aşamasına kadar niçin önemsenmesi gerektiği izah edilmiştir. Afetlerde kurumsal yapı ve koordinasyon, raporlama ve değerlendirme, arama kurtarma kapasitesi, sahaya intikal ve sahada çalışabilme, iletişim ve haberleşme, bağışların toplanması ve dağıtımı, CBS gibi araçların kullanımı gibi konulardaki zorluklar incelenmiştir. Analiz Raporu bu doğrultuda afet yönetimi ve STK’ların adaptasyonunda karşılaşılan yetersizlik alanlarını ve yol açtığı olumsuz etkilerin azaltılmasına yönelik öneriler sunmaktadır. 2009 yılında Acil Durum Yönetimi Başkanlığının kurulmasıyla birlikte; ülkemizde yeni bir afet yönetim modeli uygulamaya konulmuş olup getirilen bu model ile çalışmalar, kriz yönetiminden risk yönetimine evrilmiştir. Ancak afet yönetiminde STK’ların hizmetleri genel olarak afet sırasında ve sonrasında müdahale faaliyetleri çerçevesinde ele alınmıştır. STK’ların afet tecrübesi ile hem AFAD’ın hem de ana çözüm ortakları kurumlarının koordinasyon faaliyetlerine bakıldığında, son yıllarda her ne kadar ciddi çalışmalar yapılmış olsa da en son yaşanan Kahramanmaraş depremi, afet yönetiminde yeni adımların atılması gerektiğini göstermiştir. Türkiye’de afet yönetiminin ve STK‘ların mevcut durumunun ele alındığı bu analiz raporunda Türkiye’de afet yönetimi ve STK’ların yeri incelenmiştir. Sivil toplumun afet tecrübesi ele alındıktan sonra afetlerde koordinasyon ve STK iş birliğinin afete hazırlık aşamasından, afet yönetim sürecine, oradan afet sonrasında iyileştirme ve yeniden inşa aşamasına kadar niçin önemsenmesi gerektiği izah edilmiştir. Afetlerde kurumsal yapı ve koordinasyon, raporlama ve değerlendirme, arama kurtarma kapasitesi, sahaya intikal ve sahada çalışabilme, iletişim ve haberleşme, bağışların toplanması ve dağıtımı, CBS gibi araçların kullanımı gibi konulardaki zorluklar incelenmiştir. Analiz Raporu bu doğrultuda afet yönetimi ve STK’ların adaptasyonunda karşılaşılan yetersizlik alanlarını ve yol açtığı olumsuz etkilerin azaltılmasına yönelik öneriler sunmaktadır.

Kayıp Potansiyel, Gizli Maliyet: İşgücü Piyasasında Nitelik Uyumsuzluğu


İşgücü piyasasında temel endişe kaynağı işsizlik sorunu olmakla birlikte, nitelik uyumsuzluğu olgusu da işgücü piyasasının performansı açısından büyük öneme sahiptir. İş arayan bireylerin sahip oldukları niteliklerin, işverenlerin talep ettiği niteliklerle uyumsuz olması durumunu ifade eden nitelik uyumsuzluğu, geniş kapsamlı etkileri olan kalıcı bir sorun haline gelmiştir. Bu anlamda, yükseköğretimdeki genişlemeye bağlı olarak özellikle yüksek eğitimli gençlerin nitelikleri altındaki işlerle eşleşmesi, işgücü potansiyelinden tam olarak yararlanılmasını engellemekte; bireysel düzeyde, firma düzeyinde ve makroekonomik düzeyde olumsuz sonuçlar doğurmaktadır. Türkiye’deki işgücü piyasasında nitelik uyumsuzluğunun ele alındığı bu politika notunda dikey ve yatay nitelik uyumsuzluğu ve nitelik uyumsuzluğunun niçin önemsenmesi gerektiği izah edildikten sonra Türkiye işgücü piyasasında eğitim-istihdam ilişkisi incelenmektedir. Yükseköğretimdeki genişlemeye ve bu durumun istihdam piyasasındaki yansımasına vurgu yapılarak başta istihdamdaki yükseköğretim mezunlarının uyumsuz eşleşme düzeyleri olmak üzere Türkiye işgücü piyasasında nitelik uyumsuzluğu ortaya konmaktadır. Politika notu, bu doğrultuda işgücü piyasasında uyumsuz eşleşmeler ve yol açtığı olumsuz etkilerin azaltılmasına yönelik öneriler sunmaktadır.  İşgücü piyasasında temel endişe kaynağı işsizlik sorunu olmakla birlikte, nitelik uyumsuzluğu olgusu da işgücü piyasasının performansı açısından büyük öneme sahiptir. İş arayan bireylerin sahip oldukları niteliklerin, işverenlerin talep ettiği niteliklerle uyumsuz olması durumunu ifade eden nitelik uyumsuzluğu, geniş kapsamlı etkileri olan kalıcı bir sorun haline gelmiştir. Bu anlamda, yükseköğretimdeki genişlemeye bağlı olarak özellikle yüksek eğitimli gençlerin nitelikleri altındaki işlerle eşleşmesi, işgücü potansiyelinden tam olarak yararlanılmasını engellemekte; bireysel düzeyde, firma düzeyinde ve makroekonomik düzeyde olumsuz sonuçlar doğurmaktadır.  Türkiye’deki işgücü piyasasında nitelik uyumsuzluğunun ele alındığı bu politika notunda dikey ve yatay nitelik uyumsuzluğu ve nitelik uyumsuzluğunun niçin önemsenmesi gerektiği izah edildikten sonra Türkiye işgücü piyasasında eğitim-istihdam ilişkisi incelenmektedir. Yükseköğretimdeki genişlemeye ve bu durumun istihdam piyasasındaki yansımasına vurgu yapılarak başta istihdamdaki yükseköğretim mezunlarının uyumsuz eşleşme düzeyleri olmak üzere Türkiye işgücü piyasasında nitelik uyumsuzluğu ortaya konmaktadır. Politika notu, bu doğrultuda işgücü piyasasında uyumsuz eşleşmeler ve yol açtığı olumsuz etkilerin azaltılmasına yönelik öneriler sunmaktadır.

İLKE Politika Önerileri 12 | Sivil Toplum ve Devlet İlişkileri


İLKE İlim Kültür Eğitim Vakfı, bir sivil toplum kuruluşu olarak 40 yılı aşkın bir süredir bilgi, politika ve strateji üretiyor. İLKE olarak yaptığımız çalışmalarla bir taraftan sivil alanın nabzını tutuyor; bir taraftan da ülke meselelerinin daha derinlikli ve nitelikli kavranmasını sağlamaya çalışıyoruz. Eğitim, toplum, ekonomi ve sivil toplum alanlarını merkeze aldığımız çalışmalarla toplumun dönüşümüne ışık tutuyoruz. İLKE Vakfı olarak, şimdiye dek gerçekleştirdiğimiz tüm faaliyetlerimizi karar alıcılar, politika yapıcılar ve uygulayıcılara sunarak hizmet odaklı kimliğimizin gereğini yerine getirmeye çalıştık. Bu kapsamda hazırladığımız "Politika Önerileri" dosyası, 2023 Türkiye genel seçimleri sonrası toplumsal alanda hayata geçirilecek politikaların niteliğini artırmaya yönelik teklifler içeriyor. İLKE'nin bugüne dek ürettiği çalışmaların yanı sıra her biri alanında uzman isimlerin katkılarıyla hazırlanan bu dosyalarla geleceğin Türkiye'si için geliştirilecek politikalara katkı sunmayı gaye ediniyoruz.  İLKE İlim Kültür Eğitim Vakfı, bir sivil toplum kuruluşu olarak 40 yılı aşkın bir süredir bilgi, politika ve strateji üretiyor. İLKE olarak yaptığımız çalışmalarla bir taraftan sivil alanın nabzını tutuyor; bir taraftan da ülke meselelerinin daha derinlikli ve nitelikli kavranmasını sağlamaya çalışıyoruz. Eğitim, toplum, ekonomi ve sivil toplum alanlarını merkeze aldığımız çalışmalarla toplumun dönüşümüne ışık tutuyoruz. İLKE Vakfı olarak, şimdiye dek gerçekleştirdiğimiz tüm faaliyetlerimizi karar alıcılar, politika yapıcılar ve uygulayıcılara sunarak hizmet odaklı kimliğimizin gereğini yerine getirmeye çalıştık. Bu kapsamda hazırladığımız "Politika Önerileri" dosyası, 2023 Türkiye genel seçimleri sonrası toplumsal alanda hayata geçirilecek politikaların niteliğini artırmaya yönelik teklifler içeriyor. İLKE'nin bugüne dek ürettiği çalışmaların yanı sıra her biri alanında uzman isimlerin katkılarıyla hazırlanan bu dosyalarla geleceğin Türkiye'si için geliştirilecek politikalara katkı sunmayı gaye ediniyoruz.

Hukuk İzleme Raporu 2022


Hukuk, ülkenin gündeminde her zaman kendine yer bulan, toplumun bütün kesimlerini ilgilendiren ve yaşamın her boyutunda etkisi hissedilen bir alandır. Aynı zamanda sadece yargısal sürece indirgenerek tanımlanamaz ve ekonomik, psikolojik, sosyolojik süreç ve dinamiklerle de ilintilidir. Bu nedenlerle bu rapor hukuk alanını bütüncül bir perspektifle ele alarak sosyoloji ve iktisat başta olmak üzere disiplinlerarası bir yaklaşımla hazırlanmıştır. Bu yılki 2022 raporu “Hukuk ve Ekonomi” temasıyla hazırlanmış olup hukuk ve ekonomi ilişkisi, ekonomik değişimlerin vergi hukukuna etkisi, dijital ekonomi ve veri güvenliği, bankacılık ve finans kurumları gibi konuları kapsamlı bir şekilde incelemiştir. Bunun yanı sıra Adalet Bakanlığı ve diğer birçok kamu kurumunun yayınlamış olduğu 2022 yılı verileri temel alınarak Türkiye’de hukuk sisteminin genel görünümü veri odaklı bir biçimde ortaya konmuştur.    Hukuk, ülkenin gündeminde her zaman kendine yer bulan, toplumun bütün kesimlerini ilgilendiren ve yaşamın her boyutunda etkisi hissedilen bir alandır. Aynı zamanda sadece yargısal sürece indirgenerek tanımlanamaz ve ekonomik, psikolojik, sosyolojik süreç ve dinamiklerle de ilintilidir. Bu nedenlerle bu rapor hukuk alanını bütüncül bir perspektifle ele alarak sosyoloji ve iktisat başta olmak üzere disiplinlerarası bir yaklaşımla hazırlanmıştır. Bu yılki 2022 raporu “Hukuk ve Ekonomi” temasıyla hazırlanmış olup hukuk ve ekonomi ilişkisi, ekonomik değişimlerin vergi hukukuna etkisi, dijital ekonomi ve veri güvenliği, bankacılık ve finans kurumları gibi konuları kapsamlı bir şekilde incelemiştir. Bunun yanı sıra Adalet Bakanlığı ve diğer birçok kamu kurumunun yayınlamış olduğu 2022 yılı verileri temel alınarak Türkiye’de hukuk sisteminin genel görünümü veri odaklı bir biçimde ortaya konmuştur.