Logo

Yayınlar

Türkiye’de Yükseköğretimin Genişlemesi ve İstihdam Edilebilirlik İlişkisi


Üniversitenin kuruluşu yüzlerce yıl öncesine dayanmasına rağmen üniversiteye erişim uzun  zaman boyunca ayrıcalıklı bir grup birey için mümkün olmuştur. Ancak gelişmiş ülkelerin 1950’lerden itibaren yükseköğretime erişim fırsatlarını genişletmesiyle genel nüfus içerisinde  yükseköğretime erişimi olan bireylerin sayısı hızla artmıştır. Nüfusun genelinin yükseköğretime erişiminin arttırılması için yapılan en kayda değer hamle yükseköğretimin genişlemesi; bir diğer ifadeyle yükseköğretim kurumlarının sayısının ülkenin geniş kısmına yayılarak artırılması olmuştur. Türkiye bu trendi özellikle 2006 yılında başlatılan ve her ilde bir üniversite olmasını hedefleyen politikayla yakalamayı ve yükseköğretime erişimi artırmayı hedeflemiştir.  Türkiye’de 2006 yılından itibaren agresif şekilde uygulanmaya başlanan yükseköğretim kurumlarının sayısının artırılması, yükseköğretimin yönetimi ve mezunların uygun işlerde istihdamı gibi ciddi planlama gerektiren karmaşık meseleleri de beraberinde getirmiştir. Lakin bu  tartışmaların analitik bir çerçeveye oturtularak veri temelli ele alınmasına yönelik gayretler  sınırlı düzeydedir. Bu da yapılan hızlı çıkarımların aşırı genellemeler ve yanlış ilişkilendirilmeler içermesine neden olmaktadır. Bu nedenle bu politika notunda Türkiye’de yükseköğretimin genişlemesine yönelik politikaların gerekliliği güncel istatistiki veriler ışığında incelenerek sorgulanmış, ayrıca bu genişlemenin bireylerin istihdam durumlarıyla alakası irdelenerek mevcut sorunlara çözüm önerileri sunulmuştur. Üniversitenin kuruluşu yüzlerce yıl öncesine dayanmasına rağmen üniversiteye erişim uzun  zaman boyunca ayrıcalıklı bir grup birey için mümkün olmuştur. Ancak gelişmiş ülkelerin 1950’lerden itibaren yükseköğretime erişim fırsatlarını genişletmesiyle genel nüfus içerisinde  yükseköğretime erişimi olan bireylerin sayısı hızla artmıştır. Nüfusun genelinin yükseköğretime erişiminin arttırılması için yapılan en kayda değer hamle yükseköğretimin genişlemesi; bir diğer ifadeyle yükseköğretim kurumlarının sayısının ülkenin geniş kısmına yayılarak artırılması olmuştur. Türkiye bu trendi özellikle 2006 yılında başlatılan ve her ilde bir üniversite olmasını hedefleyen politikayla yakalamayı ve yükseköğretime erişimi artırmayı hedeflemiştir.  Üniversitenin kuruluşu yüzlerce yıl öncesine dayanmasına rağmen üniversiteye erişim uzun  zaman boyunca ayrıcalıklı bir grup birey için mümkün olmuştur. Ancak gelişmiş ülkelerin 1950’lerden itibaren yükseköğretime erişim fırsatlarını genişletmesiyle genel nüfus içerisinde  yükseköğretime erişimi olan bireylerin sayısı hızla artmıştır. Nüfusun genelinin yükseköğretime erişiminin arttırılması için yapılan en kayda değer hamle yükseköğretimin genişlemesi; bir diğer ifadeyle yükseköğretim kurumlarının sayısının ülkenin geniş kısmına yayılarak artırılması olmuştur. Türkiye bu trendi özellikle 2006 yılında başlatılan ve her ilde bir üniversite olmasını hedefleyen politikayla yakalamayı ve yükseköğretime erişimi artırmayı hedeflemiştir.  Türkiye’de 2006 yılından itibaren agresif şekilde uygulanmaya başlanan yükseköğretim kurumlarının sayısının artırılması, yükseköğretimin yönetimi ve mezunların uygun işlerde istihdamı gibi ciddi planlama gerektiren karmaşık meseleleri de beraberinde getirmiştir. Lakin bu  tartışmaların analitik bir çerçeveye oturtularak veri temelli ele alınmasına yönelik gayretler  sınırlı düzeydedir. Bu da yapılan hızlı çıkarımların aşırı genellemeler ve yanlış ilişkilendirilmeler içermesine neden olmaktadır. Bu nedenle bu politika notunda Türkiye’de yükseköğretimin genişlemesine yönelik politikaların gerekliliği güncel istatistiki veriler ışığında incelenerek sorgulanmış, ayrıca bu genişlemenin bireylerin istihdam durumlarıyla alakası irdelenerek mevcut sorunlara çözüm önerileri sunulmuştur. Türkiye’de 2006 yılından itibaren agresif şekilde uygulanmaya başlanan yükseköğretim kurumlarının sayısının artırılması, yükseköğretimin yönetimi ve mezunların uygun işlerde istihdamı gibi ciddi planlama gerektiren karmaşık meseleleri de beraberinde getirmiştir. Lakin bu  tartışmaların analitik bir çerçeveye oturtularak veri temelli ele alınmasına yönelik gayretler  sınırlı düzeydedir. Bu da yapılan hızlı çıkarımların aşırı genellemeler ve yanlış ilişkilendirilmeler içermesine neden olmaktadır. Bu nedenle bu politika notunda Türkiye’de yükseköğretimin genişlemesine yönelik politikaların gerekliliği güncel istatistiki veriler ışığında incelenerek sorgulanmış, ayrıca bu genişlemenin bireylerin istihdam durumlarıyla alakası irdelenerek mevcut sorunlara çözüm önerileri sunulmuştur.

İktisat İzleme Raporu 2022 Türkiye Ekonomisinin Görünümü


2022 yılı, salgının ekonomik etkilerinin ortadan kalktığı fakat salgın döneminde uygulanan para ve maliye politikalarının etkilerinin devam ettiği bir dönem olmuştur. 2022 yılı ekonomik olarak istikrarın sağlanacağı bir dönem olarak düşünülürken yılın hemen başında başlayan Rusya-Ukrayna Savaşı bu beklentileri tersine çevirmiştir. 2022 yılı, büyüme açsından pozitif bir yıl olmasına karşın tüm dünyada özellikle de Türkiye’de fiyat artışları nedeniyle ekonomik olarak zor bir yıl olarak değerlendirilmektedir. 2022 yılı Türkiye ekonomisinin büyümesine karşın enflasyon ve kur konusunda yaşanan sorunların derinleştiği bir yıl olmuştur. Elinizdeki rapor, 2022 Türkiye ekonomisinin makro ölçekli analizini ortaya koyan bir çok analiz metni içermektedir. 2022 Türkiye ekonomisi ulusal hesaplar, büyüme, ödemeler bilançosu, merkez bankası, para politikası, maliye politikası, enflasyon tarım, sanayi, hizmetler, enerji, inşaat sektörü, istihdam, işsizlik, girişimcilik, gelir dağılımı ve İslam iktisadı gibi birçok alanda uzman isimlerce analiz edilmiştir. Rapor aynı zamanda bu göstergelerin seçilmiş ülke ve bölgelerle uluslararası ölçekte karşılaştırılmalı analizini de içermektedir. Rapor okurlarına uzman görüşlerinin ve incelemelerinin yer aldığı kapsamlı bir 2022 genel görünümü sunmaktadır.   

Yükseköğretim Kurumlarında Öğrenme ve Öğretme Merkezleri


İlk örnekleri 1980’li yıllarda Amerika Birleşik Devletleri’nde ortaya çıkan öğrenme ve öğretme merkezleri akademisyenlere aktif öğrenme, sınıf yönetimi, dijital teknolojilerin derslere entegrasyonu, öğrenci psikolojisi, motivasyon stratejileri, ölçme-değerlendirme süreçleri gibi konularda öğretim elemanlarına yönelik eğitimler ve hizmetler sunmaktadır. Öğrenme ve öğretme merkezleri bünyesinde mesleki gelişim olanaklarının sunulması, öğretim üyelerinin aktif öğrenme yöntemlerini kullanması ve benimsemesi açısından olumlu bir etkiye sahiptir. Ülkemizde 2009 yılından bu yana kurulmaya başlanan öğrenme ve öğretme merkezleri teknolojiyi verimli kullanma ve öğretimi mükemmelleştirme amacı taşımaktadır. Dünyada 30 yılı aşkın bir tecrübeyle profesyonelleşen öğrenme ve öğretme merkezleri, ülkemizde hala kurulma ve gelişme aşamasındadır. Bu sebeple öğrenme ve öğretme merkezlerinin öğretim elemanlarının mesleki gelişimine katkı sağlaması için öncelikle nicel ve nitel yöntemler kullanılarak ihtiyaç analizi yapılmalı ve bu ihtiyaçlara yönelik kişiselleştirilmiş destek ve rehberlik sağlanmalıdır.   İlk örnekleri 1980’li yıllarda Amerika Birleşik Devletleri’nde ortaya çıkan öğrenme ve öğretme merkezleri akademisyenlere aktif öğrenme, sınıf yönetimi, dijital teknolojilerin derslere entegrasyonu, öğrenci psikolojisi, motivasyon stratejileri, ölçme-değerlendirme süreçleri gibi konularda öğretim elemanlarına yönelik eğitimler ve hizmetler sunmaktadır. Öğrenme ve öğretme merkezleri bünyesinde mesleki gelişim olanaklarının sunulması, öğretim üyelerinin aktif öğrenme yöntemlerini kullanması ve benimsemesi açısından olumlu bir etkiye sahiptir. Ülkemizde 2009 yılından bu yana kurulmaya başlanan öğrenme ve öğretme merkezleri teknolojiyi verimli kullanma ve öğretimi mükemmelleştirme amacı taşımaktadır. Dünyada 30 yılı aşkın bir tecrübeyle profesyonelleşen öğrenme ve öğretme merkezleri, ülkemizde hala kurulma ve gelişme aşamasındadır. Bu sebeple öğrenme ve öğretme merkezlerinin öğretim elemanlarının mesleki gelişimine katkı sağlaması için öncelikle nicel ve nitel yöntemler kullanılarak ihtiyaç analizi yapılmalı ve bu ihtiyaçlara yönelik kişiselleştirilmiş destek ve rehberlik sağlanmalıdır. 

Eğitim İzleme Raporu 2022

Fikri zemini, yapılanması, politikaları, içeriği ve yönetimi hakkında çok büyük bir kamuoyu kitlesini ilgilendiren eğitim, bütüncül ve çok yönlü bir bakış açısıyla değerlendirilmelidir. Eğitim İzleme Raporu, yıllık periyodlarla eğitimin genel süreçlerini etkileyen gelişmeleri kendi bağlamı içinde analiz etmeyi, değerlendirmeyi ve bir perspektif sunmayı amaçlıyor.
Elinizdeki rapor, “Öğretmenliğin Dönüşümü” temasını temel alarak hazırlandı. Tema içerisinde öğretmenlik kariyeri, öğretmen ağları, öğretmenliğin toplumsal konum ve itibarının değişimi gibi konularda alanında uzman yazarların kaleme aldığı analiz yazıları yer alıyor. Aynı zamanda rapor, 2022 yılını kapsayarak güncel veriler ışığında eğitim ortamları, yükseköğretim, eğitimde eşitsizlik, eğitim bütçesi gibi 10 kategoriyi istatistiksel verilerle ele alıyor. Eğitim İzleme Raporu 2022, temel bulgular ve önerileri ile araştırmacılar, akademisyenler, politika yapıcılar, sivil toplum ve sektörler için eğitim alanını verilere dayalı izleme imkanı tanıyor. Elinizdeki rapor, “Öğretmenliğin Dönüşümü” temasını temel alarak hazırlandı. Tema içerisinde öğretmenlik kariyeri, öğretmen ağları, öğretmenliğin toplumsal konum ve itibarının değişimi gibi konularda alanında uzman yazarların kaleme aldığı analiz yazıları yer alıyor. Aynı zamanda rapor, 2022 yılını kapsayarak güncel veriler ışığında eğitim ortamları, yükseköğretim, eğitimde eşitsizlik, eğitim bütçesi gibi 10 kategoriyi istatistiksel verilerle ele alıyor. Eğitim İzleme Raporu 2022, temel bulgular ve önerileri ile araştırmacılar, akademisyenler, politika yapıcılar, sivil toplum ve sektörler için eğitim alanını verilere dayalı izleme imkanı tanıyor.

İLKE Faaliyet Raporu 2022

2022 yılı İLKE Vakfı’nın proje geliştirme çalışmalarını gerçekleştirerek kapasitesini geliştirdiği bir yıl oldu. Bu kapsamda EPAM, İstanbul Eğitim Konferansı, Eğitim Teknolojileri Araştırma...