Logo

Yayınlar

Müslüman Dünyanın Gündemi: 2022 Genel Görünümü


Dünya, her geçen gün, siyasetten teknolojiye ekonomiden kültüre farklı pek çok alanda değişiyor ve dönüşüyor. Peki Müslüman toplumlar bu değişimin neresinde duruyor? Elinizdeki rapor tam da bu soruyu odağına alarak Müslüman toplumların 2022 yılında gündeminde olan meseleleri analiz ediyor.   Müslüman toplumlara dair genel, kapsamlı ve bütüncül bir analiz sunan Müslüman Dünyanın Gündemi: 2022 Genel Görünümü Raporu Müslüman toplumların gündemini veriye dayalı perspektifle birlikte bölgesel ve yerel karşılaştırmalarla inceliyor.  Dünya, her geçen gün, siyasetten teknolojiye ekonomiden kültüre farklı pek çok alanda değişiyor ve dönüşüyor. Peki Müslüman toplumlar bu değişimin neresinde duruyor? Elinizdeki rapor tam da bu soruyu odağına alarak Müslüman toplumların 2022 yılında gündeminde olan meseleleri analiz ediyor. Müslüman toplumlara dair genel, kapsamlı ve bütüncül bir analiz sunan Müslüman Dünyanın Gündemi: 2022 Genel Görünümü Raporu Müslüman toplumların gündemini veriye dayalı perspektifle birlikte bölgesel ve yerel karşılaştırmalarla inceliyor.

Türkiye'de Yeşil Ekonomi: Dönüşüm İçin Bir Yol Haritası


Ekonomik, toplumsal ve ekolojik bir kriz olarak tanımlayabileceğimiz iklim krizi; ekolojik kıtlık, yoksulluk, gelir eşitsizliği, enerji, atık ve arazi sorunları, bulaşıcı hastalıklar ve çok daha büyük bir kriz olarak doğal kaynak savaşlarının yaşanma riskini ciddi düzeyde artırmaktadır. Bu riskler neticesinde yeşil ekonomi çalışmalarının önemi ortaya çıkmıştır. Yeşil ekonomi, sorumlu tüm kişilere endüstriyel üretim-tüketim alışkanlıklarının, insanların birbiriyle ve gezegen ile kurduğu ilişkinin dönüşmesi gerektiğine dair mikro ve makro bir anlayış bütünü kazandırmaktadır. Bu küresel krizin, mikro düzeyde gerçekleşecek reform ve düzenlemeler ile çözülemeyeceği aşikardır. Bu nedenle çevre odaklı yeni bir düzenin bütün boyutları ile tasarlanıp uygulanması gerekmektedir. Raporda, yeşil ekonomi yolculuğunda iklim hedefleri, iklim krizi ile mücadelede yeşil enerji dönüşümü, yeşil ekonomide İslami finansın rolü ile ekonomik kalkınma ve yeşil dönüşüm ilişkisine dair yazılara yer verilmiştir.  Ekonomik, toplumsal ve ekolojik bir kriz olarak tanımlayabileceğimiz iklim krizi; ekolojik kıtlık, yoksulluk, gelir eşitsizliği, enerji, atık ve arazi sorunları, bulaşıcı hastalıklar ve çok daha büyük bir kriz olarak doğal kaynak savaşlarının yaşanma riskini ciddi düzeyde artırmaktadır. Bu riskler neticesinde yeşil ekonomi çalışmalarının önemi ortaya çıkmıştır. Yeşil ekonomi, sorumlu tüm kişilere endüstriyel üretim-tüketim alışkanlıklarının, insanların birbiriyle ve gezegen ile kurduğu ilişkinin dönüşmesi gerektiğine dair mikro ve makro bir anlayış bütünü kazandırmaktadır. Bu küresel krizin, mikro düzeyde gerçekleşecek reform ve düzenlemeler ile çözülemeyeceği aşikardır. Bu nedenle çevre odaklı yeni bir düzenin bütün boyutları ile tasarlanıp uygulanması gerekmektedir. Raporda, yeşil ekonomi yolculuğunda iklim hedefleri, iklim krizi ile mücadelede yeşil enerji dönüşümü, yeşil ekonomide İslami finansın rolü ile ekonomik kalkınma ve yeşil dönüşüm ilişkisine dair yazılara yer verilmiştir.

İLKE Analiz 2022 Seçkisi

İLKE Analiz, çağımızın toplumsal sorunlarına ve entelektüel tartışmalarına egemen düşünce yapısından ayrışan bir perspektif sunan, gündelik tartışmaların ötesinde sosyal meseleleri...

Türkiye’de Yükseköğretimin Genişlemesi ve İstihdam Edilebilirlik İlişkisi


Üniversitenin kuruluşu yüzlerce yıl öncesine dayanmasına rağmen üniversiteye erişim uzun  zaman boyunca ayrıcalıklı bir grup birey için mümkün olmuştur. Ancak gelişmiş ülkelerin 1950’lerden itibaren yükseköğretime erişim fırsatlarını genişletmesiyle genel nüfus içerisinde  yükseköğretime erişimi olan bireylerin sayısı hızla artmıştır. Nüfusun genelinin yükseköğretime erişiminin arttırılması için yapılan en kayda değer hamle yükseköğretimin genişlemesi; bir diğer ifadeyle yükseköğretim kurumlarının sayısının ülkenin geniş kısmına yayılarak artırılması olmuştur. Türkiye bu trendi özellikle 2006 yılında başlatılan ve her ilde bir üniversite olmasını hedefleyen politikayla yakalamayı ve yükseköğretime erişimi artırmayı hedeflemiştir.  Türkiye’de 2006 yılından itibaren agresif şekilde uygulanmaya başlanan yükseköğretim kurumlarının sayısının artırılması, yükseköğretimin yönetimi ve mezunların uygun işlerde istihdamı gibi ciddi planlama gerektiren karmaşık meseleleri de beraberinde getirmiştir. Lakin bu  tartışmaların analitik bir çerçeveye oturtularak veri temelli ele alınmasına yönelik gayretler  sınırlı düzeydedir. Bu da yapılan hızlı çıkarımların aşırı genellemeler ve yanlış ilişkilendirilmeler içermesine neden olmaktadır. Bu nedenle bu politika notunda Türkiye’de yükseköğretimin genişlemesine yönelik politikaların gerekliliği güncel istatistiki veriler ışığında incelenerek sorgulanmış, ayrıca bu genişlemenin bireylerin istihdam durumlarıyla alakası irdelenerek mevcut sorunlara çözüm önerileri sunulmuştur. Üniversitenin kuruluşu yüzlerce yıl öncesine dayanmasına rağmen üniversiteye erişim uzun  zaman boyunca ayrıcalıklı bir grup birey için mümkün olmuştur. Ancak gelişmiş ülkelerin 1950’lerden itibaren yükseköğretime erişim fırsatlarını genişletmesiyle genel nüfus içerisinde  yükseköğretime erişimi olan bireylerin sayısı hızla artmıştır. Nüfusun genelinin yükseköğretime erişiminin arttırılması için yapılan en kayda değer hamle yükseköğretimin genişlemesi; bir diğer ifadeyle yükseköğretim kurumlarının sayısının ülkenin geniş kısmına yayılarak artırılması olmuştur. Türkiye bu trendi özellikle 2006 yılında başlatılan ve her ilde bir üniversite olmasını hedefleyen politikayla yakalamayı ve yükseköğretime erişimi artırmayı hedeflemiştir.  Üniversitenin kuruluşu yüzlerce yıl öncesine dayanmasına rağmen üniversiteye erişim uzun  zaman boyunca ayrıcalıklı bir grup birey için mümkün olmuştur. Ancak gelişmiş ülkelerin 1950’lerden itibaren yükseköğretime erişim fırsatlarını genişletmesiyle genel nüfus içerisinde  yükseköğretime erişimi olan bireylerin sayısı hızla artmıştır. Nüfusun genelinin yükseköğretime erişiminin arttırılması için yapılan en kayda değer hamle yükseköğretimin genişlemesi; bir diğer ifadeyle yükseköğretim kurumlarının sayısının ülkenin geniş kısmına yayılarak artırılması olmuştur. Türkiye bu trendi özellikle 2006 yılında başlatılan ve her ilde bir üniversite olmasını hedefleyen politikayla yakalamayı ve yükseköğretime erişimi artırmayı hedeflemiştir.  Türkiye’de 2006 yılından itibaren agresif şekilde uygulanmaya başlanan yükseköğretim kurumlarının sayısının artırılması, yükseköğretimin yönetimi ve mezunların uygun işlerde istihdamı gibi ciddi planlama gerektiren karmaşık meseleleri de beraberinde getirmiştir. Lakin bu  tartışmaların analitik bir çerçeveye oturtularak veri temelli ele alınmasına yönelik gayretler  sınırlı düzeydedir. Bu da yapılan hızlı çıkarımların aşırı genellemeler ve yanlış ilişkilendirilmeler içermesine neden olmaktadır. Bu nedenle bu politika notunda Türkiye’de yükseköğretimin genişlemesine yönelik politikaların gerekliliği güncel istatistiki veriler ışığında incelenerek sorgulanmış, ayrıca bu genişlemenin bireylerin istihdam durumlarıyla alakası irdelenerek mevcut sorunlara çözüm önerileri sunulmuştur. Türkiye’de 2006 yılından itibaren agresif şekilde uygulanmaya başlanan yükseköğretim kurumlarının sayısının artırılması, yükseköğretimin yönetimi ve mezunların uygun işlerde istihdamı gibi ciddi planlama gerektiren karmaşık meseleleri de beraberinde getirmiştir. Lakin bu  tartışmaların analitik bir çerçeveye oturtularak veri temelli ele alınmasına yönelik gayretler  sınırlı düzeydedir. Bu da yapılan hızlı çıkarımların aşırı genellemeler ve yanlış ilişkilendirilmeler içermesine neden olmaktadır. Bu nedenle bu politika notunda Türkiye’de yükseköğretimin genişlemesine yönelik politikaların gerekliliği güncel istatistiki veriler ışığında incelenerek sorgulanmış, ayrıca bu genişlemenin bireylerin istihdam durumlarıyla alakası irdelenerek mevcut sorunlara çözüm önerileri sunulmuştur.

İktisat İzleme Raporu 2022 Türkiye Ekonomisinin Görünümü


2022 yılı, salgının ekonomik etkilerinin ortadan kalktığı fakat salgın döneminde uygulanan para ve maliye politikalarının etkilerinin devam ettiği bir dönem olmuştur. 2022 yılı ekonomik olarak istikrarın sağlanacağı bir dönem olarak düşünülürken yılın hemen başında başlayan Rusya-Ukrayna Savaşı bu beklentileri tersine çevirmiştir. 2022 yılı, büyüme açsından pozitif bir yıl olmasına karşın tüm dünyada özellikle de Türkiye’de fiyat artışları nedeniyle ekonomik olarak zor bir yıl olarak değerlendirilmektedir. 2022 yılı Türkiye ekonomisinin büyümesine karşın enflasyon ve kur konusunda yaşanan sorunların derinleştiği bir yıl olmuştur. Elinizdeki rapor, 2022 Türkiye ekonomisinin makro ölçekli analizini ortaya koyan bir çok analiz metni içermektedir. 2022 Türkiye ekonomisi ulusal hesaplar, büyüme, ödemeler bilançosu, merkez bankası, para politikası, maliye politikası, enflasyon tarım, sanayi, hizmetler, enerji, inşaat sektörü, istihdam, işsizlik, girişimcilik, gelir dağılımı ve İslam iktisadı gibi birçok alanda uzman isimlerce analiz edilmiştir. Rapor aynı zamanda bu göstergelerin seçilmiş ülke ve bölgelerle uluslararası ölçekte karşılaştırılmalı analizini de içermektedir. Rapor okurlarına uzman görüşlerinin ve incelemelerinin yer aldığı kapsamlı bir 2022 genel görünümü sunmaktadır.