Logo

Yayınlar

Türkiye’de Ev Sahipliği ve Kiracılığın Değişen Yapısı


İLKE Vakfı olarak Türkiye’nin yüzleşmekte olduğu toplumsal sorunları tespit ederek veriye dayalı ve somut çözüm önerileri getirmek üzere kurduğumuz Toplumsal Düşünce ve Araştırmalar Merkezi (TODAM) sağlıkta özelleşme, yeşil ekonomi, genç işsizlik, Üniversitelerde AR-GE, arabuluculuk ve uzlaştırma ve nitelikli göçmen iş gücü konularında yayımladığı politika notlarına bir yenisini daha ekledi! Gebze Teknik Üniversitesi’nden Dr. Öğr. Üyesi Muhammed Ziya Paköz,  “Türkiye’de Ev Sahipliği ve Kiracılığın Değişen Yapısı” başlıklı politika notunu, TODAM için kaleme aldı. Politika notunda; küresel konut piyasasındaki ve Türkiye’deki eğilimlerin benzer istikamette olduğu, kiracıların motivasyonunun ve buna bağlı olarak ihtiyaç ve sorunlarının farklılaştığı, Türkiye’de ailelerin %6’sına tekabül eden yaklaşık 1,5 milyon ailenin hem yoksulluk sınırının altında hem de ikamet ettiği evde kiracı konumunda yaşadığı, kentsel dönüşümün kiracıları ve hassas kesimleri çoğunlukla olumsuz etkilediği gibi bulgulara ulaşıldı.  Politika notunda, konut politikalarının odağında hem yoksul hem kiracı olan 1,5 milyon aile yer alması gerektiği vurgulandı. Destekleme ve düzenlemeye ilişkin acil müdahale ve eylemler, kiralanabilir konut stokunu artırmaya yönelik kısa vadeli çözümler ve stratejiler, hassas kesimleri ev sahibi yapma ve konut arzının yapısını değiştirme gibi orta ve uzun vadeli politikalar gibi başlıklar politika notunda önerilerin genel çerçevesini oluşturdu. İLKE Vakfı olarak Türkiye’nin yüzleşmekte olduğu toplumsal sorunları tespit ederek veriye dayalı ve somut çözüm önerileri getirmek üzere kurduğumuz Toplumsal Düşünce ve Araştırmalar Merkezi (TODAM) sağlıkta özelleşme, yeşil ekonomi, genç işsizlik, Üniversitelerde AR-GE, arabuluculuk ve uzlaştırma ve nitelikli göçmen iş gücü konularında yayımladığı politika notlarına bir yenisini daha ekledi! Gebze Teknik Üniversitesi’nden Dr. Öğr. Üyesi Muhammed Ziya Paköz,  “Türkiye’de Ev Sahipliği ve Kiracılığın Değişen Yapısı” başlıklı politika notunu, TODAM için kaleme aldı. Politika notunda; küresel konut piyasasındaki ve Türkiye’deki eğilimlerin benzer istikamette olduğu, kiracıların motivasyonunun ve buna bağlı olarak ihtiyaç ve sorunlarının farklılaştığı, Türkiye’de ailelerin %6’sına tekabül eden yaklaşık 1,5 milyon ailenin hem yoksulluk sınırının altında hem de ikamet ettiği evde kiracı konumunda yaşadığı, kentsel dönüşümün kiracıları ve hassas kesimleri çoğunlukla olumsuz etkilediği gibi bulgulara ulaşıldı.  Gebze Teknik Üniversitesi’nden Dr. Öğr. Üyesi Muhammed Ziya Paköz,  “Türkiye’de Ev Sahipliği ve Kiracılığın Değişen Yapısı” başlıklı politika notunu, TODAM için kaleme aldı. Politika notunda;  küresel konut piyasasındaki ve Türkiye’deki eğilimlerin benzer istikamette olduğu, kiracıların motivasyonunun ve buna bağlı olarak ihtiyaç ve sorunlarının farklılaştığı, Türkiye’de ailelerin %6’sına tekabül eden yaklaşık 1,5 milyon ailenin hem yoksulluk sınırının altında hem de ikamet ettiği evde kiracı konumunda yaşadığı, kentsel dönüşümün kiracıları ve hassas kesimleri çoğunlukla olumsuz etkilediği gibi bulgulara ulaşıldı.  Politika notunda, konut politikalarının odağında hem yoksul hem kiracı olan 1,5 milyon aile yer alması gerektiği vurgulandı. Destekleme ve düzenlemeye ilişkin acil müdahale ve eylemler, kiralanabilir konut stokunu artırmaya yönelik kısa vadeli çözümler ve stratejiler, hassas kesimleri ev sahibi yapma ve konut arzının yapısını değiştirme gibi orta ve uzun vadeli politikalar gibi başlıklar politika notunda önerilerin genel çerçevesini oluşturdu.

Türkiye’de Göçmenlerin Entegrasyonu: Mevcut Durum ve Öneriler


İLKE Vakfı olarak Türkiye’nin yüzleşmekte olduğu toplumsal sorunları tespit ederek veriye dayalı ve somut çözüm önerileri getirmek üzere kurduğumuz Toplumsal Düşünce ve Araştırmalar Merkezi (TODAM) sağlıkta özelleşme, yeşil ekonomi, genç işsizlik, Üniversitelerde AR-GE, arabuluculuk ve uzlaştırma, nitelikli göçmen iş gücü, ev sahipliği ve kiracılık konularında yayımladığı politika notlarına bir yenisini daha ekledi!  Dr. Betül Ok Şehitoğlu,  “Türkiye’de Göçmenlerin Entegrasyonu: Mevcut Durum ve Öneriler” başlıklı politika notunu, TODAM için kaleme aldı. Politika notunda; göçmenlerin barınma, sağlık, eğitim ve vatandaşlığa erişim alanlarındaki sorunlar tespit edildi ve uyum süreçlerinin iyileştirilmesi, geliştirilmesi ve güncellenmesi için politika önerileri ortaya konuldu.  Politika notunda, entegrasyonun çok boyutlu olduğunun ve göçün değişen ve dönüşen dinamik yapısı içerisinde sürekli güncellenmesi gerektiğinin altı çizildi. Göçmenlere yönelik barınma imkânlarının iyileştirilmesi, güvenliklerinin sağlanması, çocukların eğitime katılımı, sağlık hizmetlerinin iyileştirilmesi ve istihdam politikası geliştirilmesi gibi alanlarda politika önerilerine yer verildi. İLKE Vakfı olarak Türkiye’nin yüzleşmekte olduğu toplumsal sorunları tespit ederek veriye dayalı ve somut çözüm önerileri getirmek üzere kurduğumuz Toplumsal Düşünce ve Araştırmalar Merkezi (TODAM) sağlıkta özelleşme, yeşil ekonomi, genç işsizlik, Üniversitelerde AR-GE, arabuluculuk ve uzlaştırma, nitelikli göçmen iş gücü, ev sahipliği ve kiracılık konularında yayımladığı politika notlarına bir yenisini daha ekledi!  Dr. Betül Ok Şehitoğlu,  “Türkiye’de Göçmenlerin Entegrasyonu: Mevcut Durum ve Öneriler” başlıklı politika notunu, TODAM için kaleme aldı. Politika notunda; göçmenlerin barınma, sağlık, eğitim ve vatandaşlığa erişim alanlarındaki sorunlar tespit edildi ve uyum süreçlerinin iyileştirilmesi, geliştirilmesi ve güncellenmesi için politika önerileri ortaya konuldu.  Dr. Betül Ok Şehitoğlu,  “ ” başlıklı politika notunu, TODAM için kaleme aldı. Politika notunda;  Politika notunda, entegrasyonun çok boyutlu olduğunun ve göçün değişen ve dönüşen dinamik yapısı içerisinde sürekli güncellenmesi gerektiğinin altı çizildi. Göçmenlere yönelik barınma imkânlarının iyileştirilmesi, güvenliklerinin sağlanması, çocukların eğitime katılımı, sağlık hizmetlerinin iyileştirilmesi ve istihdam politikası geliştirilmesi gibi alanlarda politika önerilerine yer verildi. Politika notunda,

20. MİLLÎ EĞİTİM ŞÛRASI Görüş ve Öneriler


Millî Eğitim Şûrası, ülkemizde eğitim alanındaki en köklü ve yüksek danışma kurulu olarak bilinmektedir. Birincisi 1939 yılında gerçekleşen Millî Eğitim Şûrası, en son 2014 yılında gerçekleşmiştir. Şûra’da alınan kararlar Türkiye’nin eğitim gündemini şekillendirmekte ve eğitim politikalarına yön vermektedir. Sonuncusu 1-3 Aralık tarihinde gerçekleşecek olan 20. Millî Eğitim Şûrası’nın başlığı “Eğitimde Fırsat Eşitliği” olarak belirlenmiştir. Şûra’nın özel ihtisas komisyonu ise “Temel Eğitimde Fırsat Eşitliği”, “Mesleki Eğitimin İyileştirilmesi” ve “Öğretmenlerin Mesleki Gelişimi” olmak üzere üç ana konuda oluşturulacaktır.   Eğitim Politikaları Araştırma Merkezi, 20. Millî Eğitim Şûrası gündemini EPAM Politika Çalıştayları - III başlıklı çalıştayda masaya yatırdı. İLKE Vakfı olarak yayınladığımız bu çalışmanın amacı, çalıştayda ortaya çıkan görüş ve perspektiflerin geliştirilerek 20. Millî Eğitim Şûrası’na yönelik politika önerilerinin sunulmasıdır.  Millî Eğitim Şûrası, ülkemizde eğitim alanındaki en köklü ve yüksek danışma kurulu olarak bilinmektedir. Birincisi 1939 yılında gerçekleşen Millî Eğitim Şûrası, en son 2014 yılında gerçekleşmiştir. Şûra’da alınan kararlar Türkiye’nin eğitim gündemini şekillendirmekte ve eğitim politikalarına yön vermektedir. Sonuncusu 1-3 Aralık tarihinde gerçekleşecek olan 20. Millî Eğitim Şûrası’nın başlığı “Eğitimde Fırsat Eşitliği” olarak belirlenmiştir. Şûra’nın özel ihtisas komisyonu ise “Temel Eğitimde Fırsat Eşitliği”, “Mesleki Eğitimin İyileştirilmesi” ve “Öğretmenlerin Mesleki Gelişimi” olmak üzere üç ana konuda oluşturulacaktır.  Millî Eğitim Şûrası, ülkemizde eğitim alanındaki en köklü ve yüksek danışma kurulu olarak bilinmektedir. Birincisi 1939 yılında gerçekleşen Millî Eğitim Şûrası, en son 2014 yılında gerçekleşmiştir. Şûra’da alınan kararlar Türkiye’nin eğitim gündemini şekillendirmekte ve eğitim politikalarına yön vermektedir. Sonuncusu 1-3 Aralık tarihinde gerçekleşecek olan 20. Millî Eğitim Şûrası’nın başlığı “Eğitimde Fırsat Eşitliği” olarak belirlenmiştir. Şûra’nın özel ihtisas komisyonu ise “Temel Eğitimde Fırsat Eşitliği”, “Mesleki Eğitimin İyileştirilmesi” ve “Öğretmenlerin Mesleki Gelişimi” olmak üzere üç ana konuda oluşturulacaktır.  Eğitim Politikaları Araştırma Merkezi, 20. Millî Eğitim Şûrası gündemini EPAM Politika Çalıştayları - III başlıklı çalıştayda masaya yatırdı. İLKE Vakfı olarak yayınladığımız bu çalışmanın amacı, çalıştayda ortaya çıkan görüş ve perspektiflerin geliştirilerek 20. Millî Eğitim Şûrası’na yönelik politika önerilerinin sunulmasıdır. 

COVID-19 SONRASI EĞİTİM: Değişimde Süreklilik İçin Tespitler ve Öneriler


Covid-19 salgınının günlük yaşantımıza etkileri halihazırda devam ederken tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de sosyal ve ekonomik saikler okulların açılmasını adeta bir zorunluluk haline getirmiştir. Türkiye’de okullar yüz yüze eğitim için yeni eğitim öğretim yılına hazırlıklarını tamamlamaya çalışmaktadır. Salgının yayılımı açısından en kritik kamusal alanlardan biri olan okullarda sürecin nasıl yürütüleceği ve okullar açıkken salgının ne derece kontrol altında tutulabileceği konusu toplumun her kesiminde merak ve endişe uyandırmaktadır.Bu minvalde elinizdeki bu çalışmanın amacı Covid-19 salgını sürecinde kapalı kalan okulların yeni eğitim öğretim dönemine ne kadar hazır olduklarının değerlendirilmesi ve bu bağlamda politika önerilerinin ortaya konmasıdır.  Bu kapsamda ilk olarak okulların mevcut fiziksel koşullarının sağlık önlemleri açısından yeterliği ele alınmıştır. Okulların tam kapasite ile yüz yüze yeniden açılması sürecinde yöneticileri, öğretmenleri, öğrencileri ve velileri ilgilendiren mevcut ve muhtemel problemler değerlendirilmiş ve çözüm önerilerine değinilmiştir. Akabinde eğitim-öğretim planlama, müfredat ve içeriklere dair analizler ile rezilyans uygulamalarının etkililiğini artıracak tavsiyelere yer verilmiştir. Sonuç bölümünde politika uygulayıcıları ve eğitim paydaşları için uygulanabilir ve somut politika notları sunulmuştur.Bu çalışma Eğitim Politikaları Araştırma Merkezi’nin (EPAM) Covid-19 salgını sonrasındaki süreçte okullarımızın yeni eğitim öğretim sezonuna hazır olma durumunu anlamak ve değerlendirmek için organize ettiği çalıştayda ortaya çıkan görüş ve perspektiflerin genişletilmesi ile hazırlanmıştır. Çalışmada akademisyenlerin, okul yöneticilerinin, öğretmenlerin, öğrencilerin ve eğitim araştırmacılarının katılımı ve katkısıyla çözüm önceliği taşıyan sorunların tanımlanması ve çözümü için gerekli adımların atılması adına politika uygulayıcılarına yol gösterici notlar ve tespitler derlenmiştir.  Covid-19 salgınının günlük yaşantımıza etkileri halihazırda devam ederken tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de sosyal ve ekonomik saikler okulların açılmasını adeta bir zorunluluk haline getirmiştir. Türkiye’de okullar yüz yüze eğitim için yeni eğitim öğretim yılına hazırlıklarını tamamlamaya çalışmaktadır. Salgının yayılımı açısından en kritik kamusal alanlardan biri olan okullarda sürecin nasıl yürütüleceği ve okullar açıkken salgının ne derece kontrol altında tutulabileceği konusu toplumun her kesiminde merak ve endişe uyandırmaktadır. Covid-19 salgınının günlük yaşantımıza etkileri halihazırda devam ederken tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de sosyal ve ekonomik saikler okulların açılmasını adeta bir zorunluluk haline getirmiştir. Türkiye’de okullar yüz yüze eğitim için yeni eğitim öğretim yılına hazırlıklarını tamamlamaya çalışmaktadır. Salgının yayılımı açısından en kritik kamusal alanlardan biri olan okullarda sürecin nasıl yürütüleceği ve okullar açıkken salgının ne derece kontrol altında tutulabileceği konusu toplumun her kesiminde merak ve endişe uyandırmaktadır. Bu minvalde elinizdeki bu çalışmanın amacı Covid-19 salgını sürecinde kapalı kalan okulların yeni eğitim öğretim dönemine ne kadar hazır olduklarının değerlendirilmesi ve bu bağlamda politika önerilerinin ortaya konmasıdır.  Bu kapsamda ilk olarak okulların mevcut fiziksel koşullarının sağlık önlemleri açısından yeterliği ele alınmıştır. Okulların tam kapasite ile yüz yüze yeniden açılması sürecinde yöneticileri, öğretmenleri, öğrencileri ve velileri ilgilendiren mevcut ve muhtemel problemler değerlendirilmiş ve çözüm önerilerine değinilmiştir. Akabinde eğitim-öğretim planlama, müfredat ve içeriklere dair analizler ile rezilyans uygulamalarının etkililiğini artıracak tavsiyelere yer verilmiştir. Sonuç bölümünde politika uygulayıcıları ve eğitim paydaşları için uygulanabilir ve somut politika notları sunulmuştur. Bu minvalde elinizdeki bu çalışmanın amacı Covid-19 salgını sürecinde kapalı kalan okulların yeni eğitim öğretim dönemine ne kadar hazır olduklarının değerlendirilmesi ve bu bağlamda politika önerilerinin ortaya konmasıdır.  Bu kapsamda ilk olarak okulların mevcut fiziksel koşullarının sağlık önlemleri açısından yeterliği ele alınmıştır. Okulların tam kapasite ile yüz yüze yeniden açılması sürecinde yöneticileri, öğretmenleri, öğrencileri ve velileri ilgilendiren mevcut ve muhtemel problemler değerlendirilmiş ve çözüm önerilerine değinilmiştir. Akabinde eğitim-öğretim planlama, müfredat ve içeriklere dair analizler ile rezilyans uygulamalarının etkililiğini artıracak tavsiyelere yer verilmiştir. Sonuç bölümünde politika uygulayıcıları ve eğitim paydaşları için uygulanabilir ve somut politika notları sunulmuştur. Bu çalışma Eğitim Politikaları Araştırma Merkezi’nin (EPAM) Covid-19 salgını sonrasındaki süreçte okullarımızın yeni eğitim öğretim sezonuna hazır olma durumunu anlamak ve değerlendirmek için organize ettiği çalıştayda ortaya çıkan görüş ve perspektiflerin genişletilmesi ile hazırlanmıştır. Çalışmada akademisyenlerin, okul yöneticilerinin, öğretmenlerin, öğrencilerin ve eğitim araştırmacılarının katılımı ve katkısıyla çözüm önceliği taşıyan sorunların tanımlanması ve çözümü için gerekli adımların atılması adına politika uygulayıcılarına yol gösterici notlar ve tespitler derlenmiştir. Bu çalışma Eğitim Politikaları Araştırma Merkezi’nin (EPAM) Covid-19 salgını sonrasındaki süreçte okullarımızın yeni eğitim öğretim sezonuna hazır olma durumunu anlamak ve değerlendirmek için organize ettiği çalıştayda ortaya çıkan görüş ve perspektiflerin genişletilmesi ile hazırlanmıştır. Çalışmada akademisyenlerin, okul yöneticilerinin, öğretmenlerin, öğrencilerin ve eğitim araştırmacılarının katılımı ve katkısıyla çözüm önceliği taşıyan sorunların tanımlanması ve çözümü için gerekli adımların atılması adına politika uygulayıcılarına yol gösterici notlar ve tespitler derlenmiştir.

Öğretmen Gelişiminde Bir Model: İstanbul Öğretmen Akademileri


Öğretmenlik, çağın ihtiyaçlarına uygun şekilde gelişim göstermesi gereken, uzmanlık isteyen bir meslektir. Bu ihtiyaç, öğretmenlerin mesleki gelişimlerine yönelik tartışmaların sürekli gündemde kalmasına neden olmaktadır. İstanbul İl Millî Eğitim Müdürlüğü bünyesinde 2016-2017 öğretim yılından itibaren faaliyet gösteren “İstanbul Öğretmen Akademileri” öğretmenlerin mesleki gelişimleri için yenilikçi ve yerel bir model olarak hayata geçirilmiştir. İstanbul Öğretmen Akademileri projesi kapsamında, öğretmenlerin mesleki gelişimlerine yönelik gerçekleştirdiği çalışmalarda mesleki gelişim modellerinden etkilendiği görülmektedir. EPAM olarak İstanbul Öğretmen Akademilerini konu aldığımız bu politika notunda, İstanbul Öğretmen Akademileri, öğretmenler için mesleki gelişim modelleri ve uygulamaları bakımından incelenmiş ve Millî Eğitim Sistemi ve mesleki gelişim çalışmaları ışığında değerlendirilmiştir. Projenin etkisinin, verimliliğinin ve sürdürülebilirliğinin artırılmasına yönelik tespitlerde bulunulmuş ve politika önerileri sunulmuştur.  Öğretmenlik, çağın ihtiyaçlarına uygun şekilde gelişim göstermesi gereken, uzmanlık isteyen bir meslektir. Bu ihtiyaç, öğretmenlerin mesleki gelişimlerine yönelik tartışmaların sürekli gündemde kalmasına neden olmaktadır. İstanbul İl Millî Eğitim Müdürlüğü bünyesinde 2016-2017 öğretim yılından itibaren faaliyet gösteren “İstanbul Öğretmen Akademileri” öğretmenlerin mesleki gelişimleri için yenilikçi ve yerel bir model olarak hayata geçirilmiştir. İstanbul Öğretmen Akademileri projesi kapsamında, öğretmenlerin mesleki gelişimlerine yönelik gerçekleştirdiği çalışmalarda mesleki gelişim modellerinden etkilendiği görülmektedir. EPAM olarak İstanbul Öğretmen Akademilerini konu aldığımız bu politika notunda, İstanbul Öğretmen Akademileri, öğretmenler için mesleki gelişim modelleri ve uygulamaları bakımından incelenmiş ve Millî Eğitim Sistemi ve mesleki gelişim çalışmaları ışığında değerlendirilmiştir. Projenin etkisinin, verimliliğinin ve sürdürülebilirliğinin artırılmasına yönelik tespitlerde bulunulmuş ve politika önerileri sunulmuştur.  Öğretmenlik, çağın ihtiyaçlarına uygun şekilde gelişim göstermesi gereken, uzmanlık isteyen bir meslektir. Bu ihtiyaç, öğretmenlerin mesleki gelişimlerine yönelik tartışmaların sürekli gündemde kalmasına neden olmaktadır. İstanbul İl Millî Eğitim Müdürlüğü bünyesinde 2016-2017 öğretim yılından itibaren faaliyet gösteren “İstanbul Öğretmen Akademileri” öğretmenlerin mesleki gelişimleri için yenilikçi ve yerel bir model olarak hayata geçirilmiştir. İstanbul Öğretmen Akademileri projesi kapsamında, öğretmenlerin mesleki gelişimlerine yönelik gerçekleştirdiği çalışmalarda mesleki gelişim modellerinden etkilendiği görülmektedir. EPAM olarak İstanbul Öğretmen Akademilerini konu aldığımız bu politika notunda, İstanbul Öğretmen Akademileri, öğretmenler için mesleki gelişim modelleri ve uygulamaları bakımından incelenmiş ve Millî Eğitim Sistemi ve mesleki gelişim çalışmaları ışığında değerlendirilmiştir. Projenin etkisinin, verimliliğinin ve sürdürülebilirliğinin artırılmasına yönelik tespitlerde bulunulmuş ve politika önerileri sunulmuştur.