Logo

Yayınlar

Eğitimde Dönüşüm: Temel Alanlar ve Uygulamalara Yönelik Değerlendirme ve Öneriler


İLKE Vakfı Araştırma Yayın Birimi Eğitim Çalışma Grubu, Türkiye’de eğitimin nasıl bir konumda olması gerektiğini ve ülkemizin ulusal ve uluslararası bağlamdaki ilerleyişini dikkate alarak Eğitimde Dönüşüm: Temel Alanlar ve Uygulamalara Yönelik Değerlendirme ve Öneriler başlıklı araştırma raporu hazırladı. Bu doğrultuda editörlüğünü İbrahim Hakan Karataş ve Hasan Remzi Eker’in yaptığı, eğitimin değişen anlamını kendisine başlangıç noktası olarak belirleyen ve eğitimde küresel trendleri, katılımcı modeli, yönetim sorununu, öğretmen ve yöneticilerin yeni yeterlik alanlarını ve yetenek yönetimini konu edinen çalışmada bölüm yazarları olarak Lütfi Sunar, İbrahim Hakan Karataş, Yusuf Alpaydın, Arife Gümüş, Hasan Remzi Eker, İlayda Ardakoç ve Hayyam Celilzade yer aldı. Çalışmada Türkiye’nin eğitim tarihi, tecrübesi, birikimi ve kendine özgü koşulları çerçevesinde kısa ve orta vadeli eylem kararlarına ilişkin bir arayış ve bu doğrultuda ortaya çıkan bir model de bulunmaktadır. Artık Türk eğitim sisteminin köklü dönüşüm gereksiniminin her kademede fark edilmiş olması ve bu farkındalığın MEB nezdinde eyleme dönüştürülmesi gerektiği için bu durum Türkiye için kaçırılmaması gereken fırsatlardandır. Ayrıca önümüzdeki üç yıl içerisinde bazı değişim adımlarının uygulamaya geçmesi ve son dönemde yaşanan değişim heyecanının ve inancın sürdürülebilmesi için önerdiğimiz eylemler kritik önemdedirler. İLKE Vakfı Eğitim Çalışma Grubu, değişim kavramının doğru anlaşıldığında eğitim için tüm organizmalarını kapsayan sağlıklı refleksler verilecek pratik çözümler üretme kapasitesinin geliştirilerek eğitimde sürdürülebilirliğin yakalanacağına inanıyor. Sonuç olarak, iyi niyetli, bilimsel bilgiye dayanan ve çoklu bakış açıları ile eldeki imkânlar çerçevesinde geliştirilecek önerilerin, Türkiye’yi kuruluşunun 100. yılında eğitim sistemi bakımından da küresel bir güç ve merkez haline getireceğine inanıyor. Bu ülkenin çocukları için atılan her adım, sürdürülebilir bir geleceğin teminatıdır.  İLKE Vakfı Araştırma Yayın Birimi Eğitim Çalışma Grubu, Türkiye’de eğitimin nasıl bir konumda olması gerektiğini ve ülkemizin ulusal ve uluslararası bağlamdaki ilerleyişini dikkate alarak Eğitimde Dönüşüm: Temel Alanlar ve Uygulamalara Yönelik Değerlendirme ve Öneriler başlıklı araştırma raporu hazırladı. Bu doğrultuda editörlüğünü İbrahim Hakan Karataş ve Hasan Remzi Eker’in yaptığı, eğitimin değişen anlamını kendisine başlangıç noktası olarak belirleyen ve eğitimde küresel trendleri, katılımcı modeli, yönetim sorununu, öğretmen ve yöneticilerin yeni yeterlik alanlarını ve yetenek yönetimini konu edinen çalışmada bölüm yazarları olarak Lütfi Sunar, İbrahim Hakan Karataş, Yusuf Alpaydın, Arife Gümüş, Hasan Remzi Eker, İlayda Ardakoç ve Hayyam Celilzade yer aldı. Çalışmada Türkiye’nin eğitim tarihi, tecrübesi, birikimi ve kendine özgü koşulları çerçevesinde kısa ve orta vadeli eylem kararlarına ilişkin bir arayış ve bu doğrultuda ortaya çıkan bir model de bulunmaktadır. Artık Türk eğitim sisteminin köklü dönüşüm gereksiniminin her kademede fark edilmiş olması ve bu farkındalığın MEB nezdinde eyleme dönüştürülmesi gerektiği için bu durum Türkiye için kaçırılmaması gereken fırsatlardandır. Ayrıca önümüzdeki üç yıl içerisinde bazı değişim adımlarının uygulamaya geçmesi ve son dönemde yaşanan değişim heyecanının ve inancın sürdürülebilmesi için önerdiğimiz eylemler kritik önemdedirler. İLKE Vakfı Eğitim Çalışma Grubu, değişim kavramının doğru anlaşıldığında eğitim için tüm organizmalarını kapsayan sağlıklı refleksler verilecek pratik çözümler üretme kapasitesinin geliştirilerek eğitimde sürdürülebilirliğin yakalanacağına inanıyor. Sonuç olarak, iyi niyetli, bilimsel bilgiye dayanan ve çoklu bakış açıları ile eldeki imkânlar çerçevesinde geliştirilecek önerilerin, Türkiye’yi kuruluşunun 100. yılında eğitim sistemi bakımından da küresel bir güç ve merkez haline getireceğine inanıyor. Bu ülkenin çocukları için atılan her adım, sürdürülebilir bir geleceğin teminatıdır.

Bilim ve Sanat Merkezlerinde Eğitim: Mevcut Durum ve Politika Önerileri


Türkiye’de üstün yetenekli öğrencilerin eğitimleriyle ilgili pek çok deneme yapılmış olup tam olarak yeterli bir sonuç alınamadığı için hâlen yapılmaya devam edilmektedir. Bu bağlamda üstün yetenekli öğrencilere yönelik yeni program ve kurumlar tasarlamanın yanında mevcut ortamların daha etkili hale getirilebilmesi için politika önerilerine ihtiyaç vardır. Günümüzde Türkiye’de üstün yetenekli öğrencilerin eğitimi üç alanda gerçekleşmektedir. Bu alanlar şunlardır: Bilim ve Sanat Merkezi (BİLSEM), Araştırma, Geliştirme, Eğitim ve Uygulama Merkezi (ARGEM) ve Destek Eğitim Odası. Üstün yetenekli öğrenciler için ülkemizde uygulanmakta olan en kapsamlı eğitim modeli BİLSEM’dir. Bu çalışmada, BİLSEM’lerde yapılan üstün yeteneklilerin eğitimine yönelik mevcut durum ortaya konularak, bu merkezlerde verilen hizmetin kalitesinin artırılmasına yönelik politika önerileri sunulmaktadır  Türkiye’de üstün yetenekli öğrencilerin eğitimleriyle ilgili pek çok deneme yapılmış olup tam olarak yeterli bir sonuç alınamadığı için hâlen yapılmaya devam edilmektedir. Bu bağlamda üstün yetenekli öğrencilere yönelik yeni program ve kurumlar tasarlamanın yanında mevcut ortamların daha etkili hale getirilebilmesi için politika önerilerine ihtiyaç vardır. Günümüzde Türkiye’de üstün yetenekli öğrencilerin eğitimi üç alanda gerçekleşmektedir. Bu alanlar şunlardır: Bilim ve Sanat Merkezi (BİLSEM), Araştırma, Geliştirme, Eğitim ve Uygulama Merkezi (ARGEM) ve Destek Eğitim Odası. Üstün yetenekli öğrenciler için ülkemizde uygulanmakta olan en kapsamlı eğitim modeli BİLSEM’dir. Bu çalışmada, BİLSEM’lerde yapılan üstün yeteneklilerin eğitimine yönelik mevcut durum ortaya konularak, bu merkezlerde verilen hizmetin kalitesinin artırılmasına yönelik politika önerileri sunulmaktadır Türkiye’de üstün yetenekli öğrencilerin eğitimleriyle ilgili pek çok deneme yapılmış olup tam olarak yeterli bir sonuç alınamadığı için hâlen yapılmaya devam edilmektedir. Bu bağlamda üstün yetenekli öğrencilere yönelik yeni program ve kurumlar tasarlamanın yanında mevcut ortamların daha etkili hale getirilebilmesi için politika önerilerine ihtiyaç vardır. Günümüzde Türkiye’de üstün yetenekli öğrencilerin eğitimi üç alanda gerçekleşmektedir. Bu alanlar şunlardır: Bilim ve Sanat Merkezi (BİLSEM), Araştırma, Geliştirme, Eğitim ve Uygulama Merkezi (ARGEM) ve Destek Eğitim Odası. Üstün yetenekli öğrenciler için ülkemizde uygulanmakta olan en kapsamlı eğitim modeli BİLSEM’dir. Bu çalışmada, BİLSEM’lerde yapılan üstün yeteneklilerin eğitimine yönelik mevcut durum ortaya konularak, bu merkezlerde verilen hizmetin kalitesinin artırılmasına yönelik politika önerileri sunulmaktadır

Eğitimde Teftiş Sistemi ve Politikaları


MEB’in sorumluluk ve yetki alanındaki kamu eğitiminin niceliksel kapasitesinin büyüklüğü, ülke genelindeki yaygınlığı, harcanılan kamu parasının miktarı ve eğitimin ülke kalkınmasındaki stratejik önemi dikkate alındığında, bakanlığın merkez ve taşra teşkilatlarıyla eğitim-öğretim kurumlarının ve özellikle okulların teftişi önemli hâle gelmektedir. Teftişin ya da günümüz Türkçesiyle denetimin aslında yönetimin bir parçası ve süreci olduğu dikkate alındığında Türk millî eğitimindeki teftiş sisteminin ya da teftiş politikalarının değerlendirilmesinde yönetim kavramının, cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçişle birlikte eğitim sisteminin yeni oluşan yapısının tanımlanması tercih edilmiştir. Bu çalışmada olguya dair tarihsel, hukuki, organizasyonel bir perspektifte ilgili mevzuat, bilimsel literatür, Sayıştay ve Danıştay gibi yüksek mahkemelerin kararları kapsamlı bir biçimde incelenerek gerçekçi ve uygulanabilir nitelikte olan özgün öneriler geliştirilmiştir. MEB’in sorumluluk ve yetki alanındaki kamu eğitiminin niceliksel kapasitesinin büyüklüğü, ülke genelindeki yaygınlığı, harcanılan kamu parasının miktarı ve eğitimin ülke kalkınmasındaki stratejik önemi dikkate alındığında, bakanlığın merkez ve taşra teşkilatlarıyla eğitim-öğretim kurumlarının ve özellikle okulların teftişi önemli hâle gelmektedir. MEB’in sorumluluk ve yetki alanındaki kamu eğitiminin niceliksel kapasitesinin büyüklüğü, ülke genelindeki yaygınlığı, harcanılan kamu parasının miktarı ve eğitimin ülke kalkınmasındaki stratejik önemi dikkate alındığında, bakanlığın merkez ve taşra teşkilatlarıyla eğitim-öğretim kurumlarının ve özellikle okulların teftişi önemli hâle gelmektedir. Teftişin ya da günümüz Türkçesiyle denetimin aslında yönetimin bir parçası ve süreci olduğu dikkate alındığında Türk millî eğitimindeki teftiş sisteminin ya da teftiş politikalarının değerlendirilmesinde yönetim kavramının, cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçişle birlikte eğitim sisteminin yeni oluşan yapısının tanımlanması tercih edilmiştir. Teftişin ya da günümüz Türkçesiyle denetimin aslında yönetimin bir parçası ve süreci olduğu dikkate alındığında Türk millî eğitimindeki teftiş sisteminin ya da teftiş politikalarının değerlendirilmesinde yönetim kavramının, cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçişle birlikte eğitim sisteminin yeni oluşan yapısının tanımlanması tercih edilmiştir. Bu çalışmada olguya dair tarihsel, hukuki, organizasyonel bir perspektifte ilgili mevzuat, bilimsel literatür, Sayıştay ve Danıştay gibi yüksek mahkemelerin kararları kapsamlı bir biçimde incelenerek gerçekçi ve uygulanabilir nitelikte olan özgün öneriler geliştirilmiştir. Bu çalışmada olguya dair tarihsel, hukuki, organizasyonel bir perspektifte ilgili mevzuat, bilimsel literatür, Sayıştay ve Danıştay gibi yüksek mahkemelerin kararları kapsamlı bir biçimde incelenerek gerçekçi ve uygulanabilir nitelikte olan özgün öneriler geliştirilmiştir.

Türkiye’de Zorunlu Okul Öncesi Eğitim: Güçlükler ve Fırsatlar


Yaşamın ilk yıllarının, çocuğun tüm gelişim alanları ve öğrenme deneyimleri üzerindeki etkisinin anlaşılması 20. yüzyılın en önemli farkındalıklarındandır. Türkiye’de çocuk eğitimine verilen önem, Osmanlı’dan günümüze atılmış olan çeşitli adımlarla ortaya konmasına rağmen, I. Dünya Savaşı ve sonrasında gelen cumhuriyetin kuruluşu, ülkemizi sosyal ve ekonomik olduğu kadar eğitime ilişkin güçlük ve gerekliliklerle de karşı karşıya bırakmıştır. Ülkemizde, 1950’lerin ortalarında hız kazanmaya başlayan okul öncesi eğitimin (OÖE) geliştirilmesi çabaları günümüzde de giderek artmaktadır. Bu alanda her geçen gün daha fazla çalışma ve proje yapılmakta, akademisyen ve öğretmen yetiştirilmektedir. Ancak dünyadaki birçok ülkenin mümkün olan en erken yaşlardan itibaren sunduğu erken çocukluk eğitimi (EÇE) olanakları ve zorunlu OÖE konularındaki uygulamalara dair yaklaşımları ülkemizde hâlen tartışılmaktadır. Dünyada ve Türkiye’de EÇE ve OÖE’nin durumu ve zorunlu hale getirilmesindeki güçlükler ve fırsatlar; çeşitli güncel yasal düzenlemeler ve 2020’nin ilk aylarında gündemimize giren Covid-19 pandemisinin etkileri bağlamında tartışılmıştır. Yaşamın ilk yıllarının, çocuğun tüm gelişim alanları ve öğrenme deneyimleri üzerindeki etkisinin anlaşılması 20. yüzyılın en önemli farkındalıklarındandır. Türkiye’de çocuk eğitimine verilen önem, Osmanlı’dan günümüze atılmış olan çeşitli adımlarla ortaya konmasına rağmen, I. Dünya Savaşı ve sonrasında gelen cumhuriyetin kuruluşu, ülkemizi sosyal ve ekonomik olduğu kadar eğitime ilişkin güçlük ve gerekliliklerle de karşı karşıya bırakmıştır. Ülkemizde, 1950’lerin ortalarında hız kazanmaya başlayan okul öncesi eğitimin (OÖE) geliştirilmesi çabaları günümüzde de giderek artmaktadır. Bu alanda her geçen gün daha fazla çalışma ve proje yapılmakta, akademisyen ve öğretmen yetiştirilmektedir. Ancak dünyadaki birçok ülkenin mümkün olan en erken yaşlardan itibaren sunduğu erken çocukluk eğitimi (EÇE) olanakları ve zorunlu OÖE konularındaki uygulamalara dair yaklaşımları ülkemizde hâlen tartışılmaktadır. Dünyada ve Türkiye’de EÇE ve OÖE’nin durumu ve zorunlu hale getirilmesindeki güçlükler ve fırsatlar; çeşitli güncel yasal düzenlemeler ve 2020’nin ilk aylarında gündemimize giren Covid-19 pandemisinin etkileri bağlamında tartışılmıştır. Yaşamın ilk yıllarının, çocuğun tüm gelişim alanları ve öğrenme deneyimleri üzerindeki etkisinin anlaşılması 20. yüzyılın en önemli farkındalıklarındandır. Türkiye’de çocuk eğitimine verilen önem, Osmanlı’dan günümüze atılmış olan çeşitli adımlarla ortaya konmasına rağmen, I. Dünya Savaşı ve sonrasında gelen cumhuriyetin kuruluşu, ülkemizi sosyal ve ekonomik olduğu kadar eğitime ilişkin güçlük ve gerekliliklerle de karşı karşıya bırakmıştır. Ülkemizde, 1950’lerin ortalarında hız kazanmaya başlayan okul öncesi eğitimin (OÖE) geliştirilmesi çabaları günümüzde de giderek artmaktadır. Bu alanda her geçen gün daha fazla çalışma ve proje yapılmakta, akademisyen ve öğretmen yetiştirilmektedir. Ancak dünyadaki birçok ülkenin mümkün olan en erken yaşlardan itibaren sunduğu erken çocukluk eğitimi (EÇE) olanakları ve zorunlu OÖE konularındaki uygulamalara dair yaklaşımları ülkemizde hâlen tartışılmaktadır. Dünyada ve Türkiye’de EÇE ve OÖE’nin durumu ve zorunlu hale getirilmesindeki güçlükler ve fırsatlar; çeşitli güncel yasal düzenlemeler ve 2020’nin ilk aylarında gündemimize giren Covid-19 pandemisinin etkileri bağlamında tartışılmıştır.

Eğitim İzleme Raporu 2019

Oldukça büyük bir kitleyi ilgilendiren ve çok boyutlu bir alan olan eğitime ilişkin politika, uygulama ve gelişmeler, doğası gereği bütünsel bakış açısı ve bütünsel değerlendirmeyi gerektiren bir nitelik taşımaktadır. Eğitim Alan İzleme Raporu, eğitimi, kendi doğası ve içinde bulunduğu çevrenin ve toplumun devinimi içinde anlamayı sağlayacak bir perspektif sunmayı hedeflemektedir. Eğitimin, toplumsal devinimin etkisinde kaldığı kadar hayatı geliştirmeyi, güçlendirmeyi sağlayacak bir rolü olduğu da açıktır. Rapor eğitimin dönüştürücü gücünün politika ve uygulamalardaki yansımasını anlayabilmek için bir araç olarak da değerlendirilebilir.
  Raporda 2019 yılı içerisinde yaşanan gelişmeler farklı açılardan ele alınmaktadır. Raporda 2019’da eğitimin nicel durumu, yaşanan gelişmeler, yıl boyunca öne çıkan ve tartışılan başlıklar ve 2019’u değerlendiren uzman ve paydaş görüşleri de yer almıştır. Raporda 2019 yılı içerisinde yaşanan gelişmeler farklı açılardan ele alınmaktadır. Raporda 2019’da eğitimin nicel durumu, yaşanan gelişmeler, yıl boyunca öne çıkan ve tartışılan başlıklar ve 2019’u değerlendiren uzman ve paydaş görüşleri de yer almıştır. Raporda 2019 yılı içerisinde yaşanan gelişmeler farklı açılardan ele alınmaktadır. Raporda 2019’da eğitimin nicel durumu, yaşanan gelişmeler, yıl boyunca öne çıkan ve tartışılan başlıklar ve 2019’u değerlendiren uzman ve paydaş görüşleri de yer almıştır.