Logo

Yayınlar

III. İstanbul Eğitim Konferansı Sonuç Raporu


"Mesleki ve Teknik Eğitimde Yeni Ufuklar" temasıyla gerçekleşen III. İstanbul Eğitim Konferansı, bu alanda bir dizi heyecan verici ve yenilikçi perspektifi ele alarak birçok eğitim paydaşını bir araya getirdi. Konferansta, hızla değişen inovasyon ve teknoloji çağında toplumsal kalkınma ve ekonomik büyüme için kritik bir konu olan mesleki ve teknik eğitime odaklanıldı. Kamu ve özel sektörden öncü isimler, öğrencileri geleceğin iş dünyasına hazırlamak için yeni stratejileri ve yaklaşımları tartıştı. Türkiye ve dünyadan örnekleri gündeme getiren konuşmacılar, mesleki ve teknik eğitim konusunda Türkiye’nin nasıl bir konumda olduğunu, yapılan uygulamaları ve kurumların pozisyonlarını katılımcılara aktardı. Konuşmaların odak noktası ileri düzeyde bilgi ve becerilerle donanmış bir nesil yetiştirmede mesleki eğitime düşen rol oldu.   III. İstanbul Eğitim Konferansı Sonuç Raporu; mesleki ve teknik eğitimin Türkiye ve dünyadaki mevcut durumunu, güncel sorunlara dair çeşitli önerileri ve alana dair daha nice konuyu kapsamlı bir şekilde ele alıyor. Mesleki ve teknik eğitimde yeni ufuklara açılan kapıları aralayan bu etkinlik, eğitimciler, yöneticiler ve sektör temsilcileri için kılavuz niteliğinde. Yenilikçi yaklaşımlar, başarı öyküleri ve sektördeki en son gelişmelerle dolu bu rapor, eğitim dünyasına yeni bir vizyon kazandırmayı hedefliyor.   For the English version click here "Mesleki ve Teknik Eğitimde Yeni Ufuklar" temasıyla gerçekleşen III. İstanbul Eğitim Konferansı, bu alanda bir dizi heyecan verici ve yenilikçi perspektifi ele alarak birçok eğitim paydaşını bir araya getirdi. Konferansta, hızla değişen inovasyon ve teknoloji çağında toplumsal kalkınma ve ekonomik büyüme için kritik bir konu olan mesleki ve teknik eğitime odaklanıldı. Kamu ve özel sektörden öncü isimler, öğrencileri geleceğin iş dünyasına hazırlamak için yeni stratejileri ve yaklaşımları tartıştı. Türkiye ve dünyadan örnekleri gündeme getiren konuşmacılar, mesleki ve teknik eğitim konusunda Türkiye’nin nasıl bir konumda olduğunu, yapılan uygulamaları ve kurumların pozisyonlarını katılımcılara aktardı. Konuşmaların odak noktası ileri düzeyde bilgi ve becerilerle donanmış bir nesil yetiştirmede mesleki eğitime düşen rol oldu. III. İstanbul Eğitim Konferansı Sonuç Raporu; mesleki ve teknik eğitimin Türkiye ve dünyadaki mevcut durumunu, güncel sorunlara dair çeşitli önerileri ve alana dair daha nice konuyu kapsamlı bir şekilde ele alıyor. Mesleki ve teknik eğitimde yeni ufuklara açılan kapıları aralayan bu etkinlik, eğitimciler, yöneticiler ve sektör temsilcileri için kılavuz niteliğinde. Yenilikçi yaklaşımlar, başarı öyküleri ve sektördeki en son gelişmelerle dolu bu rapor, eğitim dünyasına yeni bir vizyon kazandırmayı hedefliyor. For the English version click here

Türkiye’de Zorunlu Eğitimde Dönüşüm: 5 Yaşın Zorunlu Eğitim Kapsamına Alınması


Okul öncesi eğitim çocukların gelişim alanlarının desteklenmesi, ilkokula ve akademik hayata hazırlanmaları, sosyalleşmeleri, yaşamlarındaki risk faktörlerine karşı koruyucu etken olması ve varsa özel eğitim ihtiyaçlarının tespit edilerek yönlendirilmeleri bakımlarından önemlidir. Ülkemizde okul öncesi eğitime katılım oranları henüz hedeflenen düzeyde değildir. Kurum sayısının yetersiz olması, eğitimin ücretli olması, coğrafi olarak dezavantajlı bölgelerdeki ulaşım sorunları, toplumun genelinin ve özellikle ailelerin okul öncesi eğitime bakış açıları, Türkiye’de zorunlu eğitim kapsamında olmayan okul öncesi eğitime katılım oranlarının düşük olmasının nedenleri arasındadır. Okul öncesi kademesinde okullaşma oranlarının artırılması, 5 yaşın zorunlu eğitim kapsamına alınmasını gerekli hale getirmektedir. 5 yaşın zorunlu eğitime dahil edilmesi avantajları ve olumlu etkilerinin yanı sıra bazı dezavantajları da beraberinde getirmektedir. Bu politika notu, Türkiye’de okul öncesi eğitimin mevcut durumunu istatistiksel veriler eşliğinde ortaya koymayı, 5 yaşın zorunlu eğitim kapsamına alınmasına ilişkin öngörüleri, avantajları ve dezavantajları literatür ışığında tartışmayı ve önerilerde bulunmayı amaçlamaktadır.  Okul öncesi eğitim çocukların gelişim alanlarının desteklenmesi, ilkokula ve akademik hayata hazırlanmaları, sosyalleşmeleri, yaşamlarındaki risk faktörlerine karşı koruyucu etken olması ve varsa özel eğitim ihtiyaçlarının tespit edilerek yönlendirilmeleri bakımlarından önemlidir. Ülkemizde okul öncesi eğitime katılım oranları henüz hedeflenen düzeyde değildir. Kurum sayısının yetersiz olması, eğitimin ücretli olması, coğrafi olarak dezavantajlı bölgelerdeki ulaşım sorunları, toplumun genelinin ve özellikle ailelerin okul öncesi eğitime bakış açıları, Türkiye’de zorunlu eğitim kapsamında olmayan okul öncesi eğitime katılım oranlarının düşük olmasının nedenleri arasındadır. Okul öncesi kademesinde okullaşma oranlarının artırılması, 5 yaşın zorunlu eğitim kapsamına alınmasını gerekli hale getirmektedir. 5 yaşın zorunlu eğitime dahil edilmesi avantajları ve olumlu etkilerinin yanı sıra bazı dezavantajları da beraberinde getirmektedir. Bu politika notu, Türkiye’de okul öncesi eğitimin mevcut durumunu istatistiksel veriler eşliğinde ortaya koymayı, 5 yaşın zorunlu eğitim kapsamına alınmasına ilişkin öngörüleri, avantajları ve dezavantajları literatür ışığında tartışmayı ve önerilerde bulunmayı amaçlamaktadır.

II. İstanbul Eğitim Konferansı Sonuç Raporu


İstanbul Eğitim Konferansı ile uzmanlar, paydaşlar ve karar alıcıları bir araya getirerek her yıl bir temel konuyu tartışma zeminine taşımayı hedefliyoruz. Türkiye’nin eğitim meselelerini küresel ve kapsayıcı bir perspektifle ele alarak yeni yorum ve fikirler geliştirilmesini gaye ediniyoruz. II. İstanbul Eğitim Konferansı, 1 Ekim 2022 tarihinde "Kitlesel Eğitimde Rota Arayışı" teması ile gerçekleştirildi. Konferans çıktılarından yola çıkarak hazırlanan bu rapor, hem konferansın özetini hem de başta karar alıcılar, uzmanlar ve eğitimciler için önemli önerileri bir araya getirmektedir. İstanbul Eğitim Konferansı ile uzmanlar, paydaşlar ve karar alıcıları bir araya getirerek her yıl bir temel konuyu tartışma zeminine taşımayı hedefliyoruz. Türkiye’nin eğitim meselelerini küresel ve kapsayıcı bir perspektifle ele alarak yeni yorum ve fikirler geliştirilmesini gaye ediniyoruz.     II. İstanbul Eğitim Konferansı, 1 Ekim 2022 tarihinde "Kitlesel Eğitimde Rota Arayışı" teması ile gerçekleştirildi. Konferans çıktılarından yola çıkarak hazırlanan bu rapor, hem konferansın özetini hem de başta karar alıcılar, uzmanlar ve eğitimciler için önemli önerileri bir araya getirmektedir.

Türkiye’de Zorunlu Okul Öncesi Eğitim: Güçlükler ve Fırsatlar


Yaşamın ilk yıllarının, çocuğun tüm gelişim alanları ve öğrenme deneyimleri üzerindeki etkisinin anlaşılması 20. yüzyılın en önemli farkındalıklarındandır. Türkiye’de çocuk eğitimine verilen önem, Osmanlı’dan günümüze atılmış olan çeşitli adımlarla ortaya konmasına rağmen, I. Dünya Savaşı ve sonrasında gelen cumhuriyetin kuruluşu, ülkemizi sosyal ve ekonomik olduğu kadar eğitime ilişkin güçlük ve gerekliliklerle de karşı karşıya bırakmıştır. Ülkemizde, 1950’lerin ortalarında hız kazanmaya başlayan okul öncesi eğitimin (OÖE) geliştirilmesi çabaları günümüzde de giderek artmaktadır. Bu alanda her geçen gün daha fazla çalışma ve proje yapılmakta, akademisyen ve öğretmen yetiştirilmektedir. Ancak dünyadaki birçok ülkenin mümkün olan en erken yaşlardan itibaren sunduğu erken çocukluk eğitimi (EÇE) olanakları ve zorunlu OÖE konularındaki uygulamalara dair yaklaşımları ülkemizde hâlen tartışılmaktadır. Dünyada ve Türkiye’de EÇE ve OÖE’nin durumu ve zorunlu hale getirilmesindeki güçlükler ve fırsatlar; çeşitli güncel yasal düzenlemeler ve 2020’nin ilk aylarında gündemimize giren Covid-19 pandemisinin etkileri bağlamında tartışılmıştır. Yaşamın ilk yıllarının, çocuğun tüm gelişim alanları ve öğrenme deneyimleri üzerindeki etkisinin anlaşılması 20. yüzyılın en önemli farkındalıklarındandır. Türkiye’de çocuk eğitimine verilen önem, Osmanlı’dan günümüze atılmış olan çeşitli adımlarla ortaya konmasına rağmen, I. Dünya Savaşı ve sonrasında gelen cumhuriyetin kuruluşu, ülkemizi sosyal ve ekonomik olduğu kadar eğitime ilişkin güçlük ve gerekliliklerle de karşı karşıya bırakmıştır. Ülkemizde, 1950’lerin ortalarında hız kazanmaya başlayan okul öncesi eğitimin (OÖE) geliştirilmesi çabaları günümüzde de giderek artmaktadır. Bu alanda her geçen gün daha fazla çalışma ve proje yapılmakta, akademisyen ve öğretmen yetiştirilmektedir. Ancak dünyadaki birçok ülkenin mümkün olan en erken yaşlardan itibaren sunduğu erken çocukluk eğitimi (EÇE) olanakları ve zorunlu OÖE konularındaki uygulamalara dair yaklaşımları ülkemizde hâlen tartışılmaktadır. Dünyada ve Türkiye’de EÇE ve OÖE’nin durumu ve zorunlu hale getirilmesindeki güçlükler ve fırsatlar; çeşitli güncel yasal düzenlemeler ve 2020’nin ilk aylarında gündemimize giren Covid-19 pandemisinin etkileri bağlamında tartışılmıştır. Yaşamın ilk yıllarının, çocuğun tüm gelişim alanları ve öğrenme deneyimleri üzerindeki etkisinin anlaşılması 20. yüzyılın en önemli farkındalıklarındandır. Türkiye’de çocuk eğitimine verilen önem, Osmanlı’dan günümüze atılmış olan çeşitli adımlarla ortaya konmasına rağmen, I. Dünya Savaşı ve sonrasında gelen cumhuriyetin kuruluşu, ülkemizi sosyal ve ekonomik olduğu kadar eğitime ilişkin güçlük ve gerekliliklerle de karşı karşıya bırakmıştır. Ülkemizde, 1950’lerin ortalarında hız kazanmaya başlayan okul öncesi eğitimin (OÖE) geliştirilmesi çabaları günümüzde de giderek artmaktadır. Bu alanda her geçen gün daha fazla çalışma ve proje yapılmakta, akademisyen ve öğretmen yetiştirilmektedir. Ancak dünyadaki birçok ülkenin mümkün olan en erken yaşlardan itibaren sunduğu erken çocukluk eğitimi (EÇE) olanakları ve zorunlu OÖE konularındaki uygulamalara dair yaklaşımları ülkemizde hâlen tartışılmaktadır. Dünyada ve Türkiye’de EÇE ve OÖE’nin durumu ve zorunlu hale getirilmesindeki güçlükler ve fırsatlar; çeşitli güncel yasal düzenlemeler ve 2020’nin ilk aylarında gündemimize giren Covid-19 pandemisinin etkileri bağlamında tartışılmıştır.