Logo

Türkiye’nin Suriye Politikasına Dair Yeni Öneriler

Özet

2011 Mart’ında Suriye’de başlayan rejim karşıtı gösteriler, bölge tarihinin en kanlı iktidar mücadelesine sahne olmaktadır. Baas Partisi’nin iktidarı ele geçirdiği 1963’te başlayan ve 1970’te Hafız el-Esed iktidarıyla pekişen siyasal katılım ve özgürlükleri baskı ve zor araçları yoluyla kısıtlama stratejisi toplumda uzun yıllar boyunca büyük bir travmaya yol açmıştı.
Bölgede başlayan demokratikleşme dalgasının da etkisiyle Suriye halkı Beşşar el-Esed rejiminin gitmesi yönünde bir irade ortaya koymuş lakin bu durum iktidarın halka verdiği sert tepkiyle asimetrik bir saldırı savaşına dönüşmüştür. Muhaliflerin barışçıl taleplerine karşı rejimin dış destekli müdahalesi Suriye’deki krizin bir türlü çözülmesine müsaade etmemiştir. En uzun sınır komşusu Suriye’de rejimin halkına yönelik uyguladığı sistematik katliamlara sessiz kalmayan Türkiye, başlangıçtan itibaren halk iradesinin yanında olmuş ve gerekli reformların yapılmayacağını idrak ettiği andan itibaren de Şam yönetimiyle bütün ilişkisini kesmiştir. Daha sonraki süreçte Esed rejiminin yıkılması ve demokratik bir yönetimin kurulması için uluslararası alanda ciddi faaliyetler içine giren Türk hükümeti, sahada ilk yıllarda yeteri kadar varlık gösteremediği için sürece hâkim olamamıştır.
Fırat Kalkanı Operasyonu ile yeni bir paradigma benimseyen Ankara, hem askeri varlığıyla sahada olduğunun mesajını verirken aynı zamanda olayların başında beri temel aktör konumundaki Rusya ve İran’la masaya oturarak muhaliflerin garantörü konumunda krizin çözümüne dair yeni bir pozisyon edinmiştir. 2011 Mart’ından itibaren ilk defa bu kadar güçlü bir yönlendirici etkiye sahip olan Türkiye, gelinen noktada Rusya ve İran’la birlikte Suriye krizini çözüme kavuşturacak ana aktör konumuna gelmiştir. Bu bağlamda çalışma Türkiye’nin Suriye krizine yönelik ne tür politikalar geliştirmesi gerektiğine dair önerilerden oluşmaktadır.
Metinde olayların başlangıcından itibaren Ankara’nın izlediği siyasetin genel bir tahlilinin yapılmasının ardından bundan sonraki sürece dair çeşitli öngörüler sunulmaktadır.

İlgili İçerikler

İş-Yaşam Dengesi Bağlamında Ebeveyn İzni ve Çocuk Bakım Hizmetleri

Günümüz toplumsal yapısında ekonomik dönüşümler, kentleşme ve çalışma hayatındaki değişim aile yaşamının dengeli biçimde sürdürülmesini her zamankinden daha zor hale getirmiştir. Geleneksel destek mekanizmalarının zayıflaması, ailelerin bakım ve geçim sorumluluklarını tek başına üstlenmesini güçleştirmektedir. Bu durum iş ve aile yaşamını uyumlaştıracak kurumsal düzenlemelere ve kamu destekli mekanizmalara olan ihtiyacı artırmaktadır.Bu analiz raporu, Türkiye’de ebeveyn izni ve çocuk bakım hizmetlerinin kapsamını, erişilebilirliğini ve toplumsal etkilerini küresel karşılaştırmalarla incelemekte mevcut düzenlemelerin koruyucu ve sınırlı yapısına dikkat çekmektedir. Rapor, aileyi güçlendiren sürdürülebilir ve nitelikli bir iş-yaşam dengesinin sağlanması için uygulanabilir politika önerileri sunmakta ve aile kurumunun günümüz toplumsal koşullarına uyumunu destekleyecek yeni kurumsal mekanizmaların önemine vurgu yapmaktadır.

17 Temmuz 2025

Yerel Yönetimlerde Yenilikçi Yaklaşımlar: Dijitalleşme, Sürdürülebilirlik ve Katılım

İLKE Vakfı Toplumsal Düşünce ve Araştırmalar Merkezi’nin düzenlediği bu seminer, “Kent Yönetiminde Yerel Katılım” ve “Yerel Yönetimlerde Akıllı Şehir Uygulamaları” başlıklı politika notlarının yazarlarını bir araya getirerek kent yönetişiminde akıllı şehir ve vatandaş katılımı ekseninde güncel tartışmalara zemin hazırlıyor.Yerel yönetimlerin karar alma süreçlerine katılımın güçlendirilmesi ve dijital teknolojilerin sunduğu olanakların kent yönetimine entegre edilmesi, daha kapsayıcı, şeffaf ve sürdürülebilir bir yönetişim modelinin inşasında önemli bir rol oynamaktadır. Program kapsamında, katılımcılar yerel katılımın kurumsallaşması, akıllı şehir çözümlerinin yaygınlaştırılması ve teknolojik altyapıların kamu yararına etkin kullanımı gibi konuları çok katmanlı bir perspektifle değerlendirme imkânı bulacaktır.Bu çerçevede seminerimiz, kent yönetişiminde yenilikçi yaklaşımları tartışmak ve karşılaşılan yapısal sorunlara çözüm aramak üzere tüm ilgilileri birlikte düşünmeye davet ediyor.Moderatör:Dr. Fatih Gündoğan, İLKE Vakfı YK ÜyesiKonuşmacılar: Prof. Dr. Burak Hamza Eryiğit - Dr. Öğr. Üyesi Sezgin Sezgin Kayıt olmak için formu doldurunuz.

Yerel Yönetimlerde Yenilikçi Yaklaşımlar ve Mevcut Sorunlar TODAM Seminerinde Tartışıldı

İLKE Vakfı Toplumsal Düşünce ve Araştırmalar Merkezi (TODAM), kent yönetişiminde yenilikçi yaklaşımları ele alan bir seminere ev sahipliği yaptı. 17 Temmuz 2025 tarihinde vakıf merkezinde düzenlenen “Yerel Yönetimlerde Yenilikçi Yaklaşımlar: Dijitalleşme, Sürdürülebilirlik ve Katılım” başlıklı seminerde, yerel yönetimlerin karşılaştığı güncel sorunlar ve olası çözüm yolları çok katmanlı bir perspektifle tartışıldı.Seminerin konuşmacıları Marmara Üniversitesi’nden Prof. Dr. Burak Hamza Eryiğit ve Kırklareli Üniversitesi’nden Dr. Öğr. Üyesi Sezgin Sezgin, Türkiye’de yerel yönetimlerin karşılaştığı yapısal zorluklar ve potansiyel fırsatlar üzerine kapsamlı sunumlar gerçekleştirdi. Eryiğit, Türkiye’deki mevcut yerel yönetim yapısında, kent yönetiminin yalnızca seçimlerle sınırlı kalmayıp vatandaşların karar alma süreçlerine aktif katılımını sağlayacak mekanizmaların geliştirilmesinin önündeki yapısal zorluklar, kısıtlar ve eksiklikler üzerinde durdu. Ayrıca, dijitalleşme ve teknolojik gelişmelerin merkeziyetçiliği güçlendirme eğiliminde olduğuna dikkat çekti.Sezgin ise, akıllı şehir kavramının salt teknolojik entegrasyon olarak ele alınamayacağını; sürdürülebilirlik, şeffaflık ve toplumsal katılım boyutlarıyla birlikte düşünülmesi gerektiğini ifade etti. Türkiye’deki akıllı şehir uygulamalarını Konya ve İstanbul örnekleri üzerinden değerlendiren Sezgin, bu uygulamaların kentsel yaşamı kolaylaştıran pek çok olumlu yönü bulunduğunu, ancak aynı zamanda gözetim toplumuna dönüşme riski taşıdığını belirterek veri güvenliği ve vatandaş haklarının korunmasının altını çizdi.Sunumların ardından gerçekleşen soru-cevap bölümünde, yerel yöneticiler, siyasi parti temsilcileri, akademisyenler, medya ve sivil toplum kuruluşlarından katılımcılar kent yönetişiminde kapsayıcılık ve sürdürülebilirliği güçlendirecek politika adımları üzerine verimli bir tartışma yürüttüler. Program, yerel yönetimlerde yenilikçi politika yaklaşımlarının geliştirilmesine yönelik önemli bir platform işlevi gördü.