Logo

Zeynep Yalçıntaş

Zeynep Yalçıntaş

Boğaziçi Üniversitesi Sosyoloji bölümünden 2020 yılında mezun oldu. Sonrasında Özyeğin Üniversitesi'nden burslu Uygulamalı Gelişim Psikolojisi yüksek lisans programından 2023 yılında mezun oldu. Tez çalışmasında, farklı aile dinamikleri ve çocukların duygusal gelişimi arasındaki ilişkiyi inceledi. Lisans ve yüksek lisans eğitimleri sırasında yarı zamanlı öğretim ve araştırma asistanlığı yaptı. Halihazırda, İLKE Vakfı bünyesinde EPAM Araştırma Asistanı olarak çalışmalarını sürdürmektedir.

 

[email protected]

 

İlgili İçerikler

Eğitim İzleme Raporu 2023

Eğitim İzleme Raporu 2023 Eğitim, toplumların dönüşümünde ve bireylerin günlük yaşamlarında etkin ve kapsayıcı rolünün yanı sıra fikri zemini, yapılanması, politikaları, içeriği ve yönetimi ile bütüncül bir şekilde değerlendirilmesi gereken bir alandır. Bu nedenle, eğitim politikalarının, güncel veriler ışığında toplumsal olaylar ve bağlamla ilişkilendirilerek değerlendirilmesi son derece elzemdir. Her sene yayımladığımız Eğitim İzleme Raporu ile eğitimdeki yeni gelişmeleri ve faaliyetleri ulusal ölçekte ikincil kaynakları kullanarak 7-8 yılın verileri ışığında izleyerek, yeni politikalar ve yapıcı öneriler sunarak eğitim sistemine tutarlı bir istikamet çizmeyi amaçlıyoruz. Bu rapor, ulusal verilere ek olarak uluslararası verileri de dahil ederek Türk eğitim sisteminin yerel ve uluslararası konumunu detaylı bir şekilde analiz ediyor. Türkiye’nin eğitim performansında etkin sayılan unsurları, fırsat eşitliği, okul öncesi eğitim, yükseköğretim ve eğitim bütçesi gibi çeşitli başlıklarda değerlendirerek geniş bir perspektif sağlıyor. Eğitim İzleme Raporu 2023, analizlerle desteklenen bulguları ve önerileriyle, araştırmacılar, akademisyenler, politika yapıcılar, sivil toplum kuruluşları ve sektör temsilcileri için anlamlı bir kaynak olmayı amaçlıyor. .

Türkiye Eğitim Sisteminde Sosyal-Duygusal Öğrenme

Türkiye Eğitim Sisteminde Sosyal-Duygusal Öğrenme  Öğrenmeyi kolaylaştırma, davranış problemlerini azaltma, yeniliklere uyum, değişen istihdam taleplerine yanıt verme, dezavantajlı öğrencileri destekleme gibi sağladığı çok boyutlu faydalar ile sosyal ve duygusal beceriler, çocukların akademik performanslarını ve hayat boyu öğrenmelerini geliştirmede kritik role sahiptir. Bu becerileri güçlü olan öğrencilerin sosyal bağlantılarını daha kolay kurabildiği ve sürdürebildiği, zorluklarla daha kolay başa çıkabildiği, öğrenmeye daha hazır olduğu görülmektedir. Son yıllarda, okullarda zorbalık, uyum sorunları, madde kullanımı, kontrolsüz teknoloji kullanımındaki artışlar, salgın, deprem gibi biyolojik ve doğal afetler; öğrencilerin duygusal refahını, kişiler arası etkileşimlerini, sosyal uyumlarını etkileyerek stres ve kaygı düzeylerini artırmaktadır. Bu sorunlarla baş etmeyi kolaylaştıran sosyal ve duygusal becerilerin önemi daha da belirgin hale gelmiş; sosyal duygusal gelişim, artık, çocukların eğitiminin ve başarılı okul reformu çabalarının temel bir parçası olarak kabul görmeye başlamıştır. Sosyal-duygusal becerilerin güçlü olması, öğrencilerin yalnızca akademik becerilerini değil, aynı zamanda dayanıklılık, özdenetim ve sosyal farkındalık gibi sosyal ve duygusal becerilerini de artırmaktadır. Bu bağlamda, erken çocukluk yıllarından itibaren sosyal-duygusal becerilerin geliştirilmesi ve bu gelişimin planlı ölçme ve değerlendirme faaliyetleriyle takip edilmesi önemlidir. Bu çalışmayla da dünyada ve Türkiye’de sosyal-duygusal öğrenmeye yönelik uygulamalar, sosyal-duygusal becerilere yönelik ölçme ve değerlendirme konuları veriler ışığında ele alınarak temel ihtiyaç alanlarının belirlenmesi ve bu doğrultuda öneriler sunulması amaçlanmıştır..

Social-Emotional Learning in Turkish Education System

The development of social and emotional skills is of critical importance for the enhancement of children's academic performance and lifelong learning, with a multitude of benefits that extend beyond the educational context. These benefits include the facilitation of learning, the reduction of behavioural problems, the adaptation to innovations, the ability to respond to changing employment demands, and the provision of support for disadvantaged students. It has been demonstrated that students who possess robust social and emotional competencies are better able to forge and sustain social connections, to cope with adversity, and to engage in learning.In recent years, a number of factors have had an adverse effect on students' emotional well-being, interpersonal interactions, social adaptation and stress and anxiety levels. These include bullying, adaptation problems, substance abuse, increases in uncontrolled technology use, and biological and natural disasters such as epidemics and earthquakes in schools. The significance of social and emotional competencies that enable students to navigate these challenges has become increasingly apparent. Social-emotional development is now regarded as a crucial aspect of children's education, and successful school reform initiatives have underscored its importance. The development of robust social and emotional competencies not only enhances students' academic abilities but also fosters the growth of crucial social and emotional skills, including resilience, self-control, and social awareness. In this context, it is crucial to foster the development of social-emotional competencies from an early age and to monitor this growth through structured assessment and evaluation processes.This study is focused on ascertaining the primary areas requiring attention by analysing the current practices for social and emotional learning, measurement, and evaluation of social and emotional skills in the global context, with a specific emphasis on the Turkish situation. The objective is to provide constructive suggestions based on the findings..

Dijital Bağımlılık ve Eğitim: Sorunlar, Eğilimler ve Politika Önerileri

Dijital bağımlılık, öğrencilerin akademik başarısını, bilişsel gelişimini ve sosyal ilişkilerini olumsuz etkileyen giderek büyüyen bir sorundur. Eğitimde dijital teknolojiler önemli fırsatlar sunarken, bilinçsiz ve aşırı kullanım çeşitli riskler doğurmaktadır. Ancak, bu sorunla mücadelede eğitim sistemi paydaşları arasında etkin iş birliği sağlanamadığında, dijital bağımlılık derinleşmektedir. Hazırlanan politika notu, dijital bağımlılığın eğitim üzerindeki etkilerini analiz ederek, ebeveynler ile öğretmenlerin rollerini, öğrencilerin değişen teknoloji kullanım alışkanlıklarını ve eğitimde dijitalleşmenin fırsat ve risklerini ele almaktadır. Ayrıca, öğrencilerin bilinçli teknoloji kullanımını destekleyecek stratejiler ve öğretmenlerin bu süreçte nasıl daha etkin olabileceği incelenmektedir. Bu politika notu, eğitimde dijital bağımlılığın getirdiği sorunları ve sunduğu fırsatları değerlendirerek, politika yapıcılara, öğretmenlere ve ebeveynlere somut çözüm önerileri sunmaktadır..