Logo
Eğitimde Halen Teknolojik Donanım ve Altyapı Eksiklikleri Devam Ediyor!

Eğitimde Halen Teknolojik Donanım ve Altyapı Eksiklikleri Devam Ediyor!

Kategori: EPAM Tarih: 10 Haziran 2023

Eğitim Politikaları Araştırma Merkezi (EPAM) bünyesinde hazırlanan ve Türkiye’de eğitim teknolojileri alanında yapılan teorik ve uygulamalı çalışmalara katkı sunmayı hedefleyen Eğitim Teknolojileri Araştırma Projesi (ETAP), 9 Haziran 2023 Cuma tarihinde düzenlediğimiz tanıtım programıyla kamuoyuna sunduk.

Dr. Kurtuluş Öztürk’ün moderatörlüğünde gerçekleşen tanıtım programında Dr. Selim Tiryakiol, Eğitim Teknolojisi Araştırma Projesi’ni (ETAP) anlattı:

“ETAP, uzun soluklu ve çok çıktılı bir proje. Teknoloji eğitimin vazgeçilmez bir parçası haline geldi. Ancak biz çoğunlukla teknolojiyi çocuklara indeksli inceliyor, öğretmenler gözünden hiç bakmıyoruz. Bu projede öğretmenlerin gözünden eğitim teknolojilerini inceliyoruz.”

Dr. Selim Tiryakiol, projenin bulgularınız şu cümlelerle özetledi: “Branşlar göz önüne alındığında eğitim teknolojilerini en çok sınıf öğretmenlerinin kullandığını görüyoruz. Donanımlar arasında en çok akıllı telefon kullanan öğretmenlerin uygulamalar arasından içerik ve iletişim uygulamalarını tercih ederken üretim uygulamalarını kullanmamakta. Öğretmenlere eğitim teknolojileri kullanımı engelleyen durumlar ise altyapı sorunu, müfredat ağırlığı ve zaman sorunu.”

Proje kapsamında Türkiye’de eğitimde dijital dönüşüm sürecinin kavramsal, sosyal, kültürel, psikolojik, ekonomi ve etik açıdan anlaşılmasına yönelik kuramsal bir çalışma sonucu Eğitim Teknolojisi Kavram Sözlüğü’nü hazırladık. Ayrıca eğitim teknolojisi alanını, alışık olmadığımız bir yaklaşımla, felsefe, sosyoloji, antropoloji, psikoloji, ekonomi ve iletişim perspektiflerinden ele alan disiplinlerarası bir yaklaşım denemesi olan Teknoloji ve Eğitim: Sosyal Bilimler Perspektifinden Yaklaşımlar isimli bir el kitabı yayınladık.

Projenin ana bileşenini ise Öğretmenlerin Eğitim Teknolojileri Kullanımı: Altyapı, Yeterlikler ve Sorunlar başlıklı araştırma raporu oluşturuyor. Rapor, İstanbul’da 1028 öğretmen ile gerçekleştirilen saha araştırmasının verilerine dayanarak eğitimcilerin teknoloji kullanım alışkanlıkları ve yeterlikleri, teknolojinin eğitimcilerin hayatında neye tekabül ettiği ve eğitimde ne tür katkılarının olduğu literatürdeki arka planı göz önünde bulundurularak ele alıyor.

Rapordan Öne Çıkan Başlıklar

Eğitimciler gün geçtikçe daha çok mobil ve etkileşimli teknolojik donanımlara yöneliyor. Eğitimciler eğitim teknolojilerini (ET) çoğunluklu olarak iki amaç içi kullanıyor: içerik oluşturmak ve sunum yapmak. İçerik hazırlamak için artık akıllı telefon ya da dizüstü bilgisayar gibi taşınabilen donanımlar daha çok tercih ediliyor.

Eğitimciler teknolojiyi materyal ve içerik üretmekten daha çok hazır içeriğe ulaşmak ve iletişim kurmak amacıyla kullanıyor. Eğitimciler teknolojiyi içerik üretmekten ziyade hazır içeriğe ulaşmak ve öğrencilerle iletişim kurmak için kullanıyor. ET deyince eğitimcilerin akıllarına gelen ağ ve havuz gibi kavramlar teknolojinin iletişim kurma ve içeriğe ulaşma işlevini daha çok önemsediklerini gösteriyor.

Eğitimde halen teknolojik donanım ve altyapı eksiklikleri devam ediyor. Öğretmenler donanım ve altyapı eksikliklerine idarecilere göre daha fazla vurgu yaparken idareciler öğretmenlerden farklı olarak teknolojiye yönelik algı ve tutumlara da dikkat çekiyor. Bu durum teknolojiyi doğrudan sınıfa entegre eden öğretmenlerin donanım ve altyapı konusundaki eksikliği daha çok hissettiklerini gösteriyor.

Eğitimde teknoloji kullanımı birçok eğitimci tarafından bir gereklilik olarak görülüyor. Kademelere göre bakıldığında teknolojiye en az okul öncesinde en fazla ise ilkokulda gerek duyuluyor. Eğitimciler alan, pedagoji ya da teknoloji bilgisi arasında bir tercih yapmak durumunda kaldıklarında teknoloji bilgisine alan bilgisinden daha çok önem veriyor. Yine pedagoji bilgisi ile teknoloji bilgisi karşılaştırıldığında teknoloji bilgisini daha çok önemsiyor.

Eğitimciler teknoloji öz yeterlikleri konusunda çekimser bir tutum sergiliyor. Erkeklerin ve kadınların öz yeterliklerine bakıldığında erkeklerin kendilerini daha yeterli görme eğiliminde. Ancak literatürde erkeklerin kendilerini olduğundan daha yeterli rapor etme eğiliminde olduklarına dikkat çekildiği göz önünde bulundurulduğunda bu bulguya ihtiyatla yaklaşmak gerektiği de unutulmamalı.

Eğitimciler ET’de kendilerini geliştirmek için yoğun çaba harcamaktadır ancak kıdem ve yaş arttıkça bu istek azalıyor. Birçok eğitimci ET’de kendisini geliştirme konusunda güçlü bir motivasyona sahip. Kıdem ve yaş arttıkça bu motivasyonun düşüyor. Beklenenin aksine eğitim seviyesi arttıkça da bu motivasyon artmıyor tam tersine düşüyor.

ET’de kendini geliştirmek için profesyonel destek alma oranı düşük. Eğitimciler teknolojide kendilerini daha çok bireysel çabalarla geliştiriyor. Bu durum iki şekilde açıklanabilir: Eğitimciler kurumları tarafından yeterince desteklenmiyor veya teknolojinin imkanlarını kullanarak kendi kendilerine öğrenmeyi tercih ediyor. Daha yaşlı eğitimciler meslektaşlarına sorarak öğrenme yolunu tercih ederken daha genç olanlar çeşitli kurslara katılıyor.

 

Eğitim Teknolojileri Araştırma Projesi (ETAP)’ın tüm çıktılarına ve analizlerine web sitesinden erişebilirsiniz: https://etap.ilke.org.tr/

Galeri

İlgili İçerikler

Dijital Bağımlılık ve Eğitim: Sorunlar, Eğilimler ve Politika Önerileri

Dijital bağımlılık, öğrencilerin akademik başarısını, bilişsel gelişimini ve sosyal ilişkilerini olumsuz etkileyen giderek büyüyen bir sorundur. Eğitimde dijital teknolojiler önemli fırsatlar sunarken, bilinçsiz ve aşırı kullanım çeşitli riskler doğurmaktadır. Ancak, bu sorunla mücadelede eğitim sistemi paydaşları arasında etkin iş birliği sağlanamadığında, dijital bağımlılık derinleşmektedir. Hazırlanan politika notu, dijital bağımlılığın eğitim üzerindeki etkilerini analiz ederek, ebeveynler ile öğretmenlerin rollerini, öğrencilerin değişen teknoloji kullanım alışkanlıklarını ve eğitimde dijitalleşmenin fırsat ve risklerini ele almaktadır. Ayrıca, öğrencilerin bilinçli teknoloji kullanımını destekleyecek stratejiler ve öğretmenlerin bu süreçte nasıl daha etkin olabileceği incelenmektedir. Bu politika notu, eğitimde dijital bağımlılığın getirdiği sorunları ve sunduğu fırsatları değerlendirerek, politika yapıcılara, öğretmenlere ve ebeveynlere somut çözüm önerileri sunmaktadır.

20 Şubat 2025

Öğretmenlikte Kurumsal Dönüşüm: Millî Eğitim Akademisi

Türkiye’de öğretmen yetiştirme süreçlerinde köklü bir dönüşüm başlatan Millî Eğitim Akademisi (MEA), öğretmen eğitiminin geleceğini şekillendiren yeni bir model olarak öne çıkıyor. Bu seminerde, Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun öğretmen yetiştirme süreçlerine etkileri, MEA’nın kuruluş amacı ve temel misyonu, eğitim fakülteleriyle ilişkisi ve uluslararası benzer modellerle karşılaştırılması ele alınacak. Ayrıca, Öğretmen Akademileri ile MEA’nın kavramsal ayrımı, MEA’nın eğitim fakülteleri ve Millî Eğitim Bakanlığı ile nasıl bir koordinasyon içinde çalışacağı ve öğretmenlerin kariyer gelişimine yönelik sunduğu fırsatlar ve sınırlılıklar değerlendirilecek. Çevrimiçi düzenlenecek seminerde, "Millî Eğitim Akademisi ve Öğretmen Yetiştirme Sürecinin Dönüşümü" başlıklı politika notunun yazarı Doç. Dr. Murat Polat, konuyla ilgili görüşlerini paylaşacak.

EPAM Seminer Notları: Millî Eğitim Akademisi Seminerinden Öne Çıkanlar

Millî Eğitim Akademisi (MEA), öğretmen yetiştirme sürecinde önemli bir dönüşüm olarak öne çıkıyor. Eğitim fakültelerinin formasyon programlarının yerini alacak olan MEA, hem aday öğretmenlerin hem de mevcut öğretmen ve yöneticilerin mesleki gelişimini desteklemeyi hedefliyor. Öne çıkan yenilikler şunlar:Akademiye Giriş Sınavı (AGS): KPSS yerine, Türk Millî Eğitim Sistemi ve eğitimin temelleri üzerine odaklanan yeni bir sınav getiriliyor.Eğitim Süreci: Eğitim fakültesi mezunları 3, diğer bölümlerden gelenler ise 4 dönemlik bir uygulamalı eğitim alacak.Uygulama Odaklı Eğitim: Staj ve saha deneyimi, MEA’nın temel unsurlarından biri olarak öne çıkıyor. Öğretmen adaylarının uzun süreli ders gözlemi yapmaları ve alan uzmanlarıyla etkileşimde bulunmaları sağlanacak.Uluslararası Karşılaştırmalar: Japonya, Singapur ve Çin gibi ülkelerde benzer hizmet içi eğitim modelleri mevcut olsa da MEA’nın üniversitelerden bağımsız bir yapı olması önemli bir fark olarak değerlendiriliyor.Potansiyel Riskler: Finansal ve kurumsal sürdürülebilirlik, bölgesel standartların korunması ve öğretmen adaylarının atama süreçlerine dair kaygılar, dikkat edilmesi gereken unsurlar arasında yer alıyor. Sonuç olarak, MEA modeli, öğretmen yetiştirmede uygulama ağırlıklı bir sistem sunarak eğitimde kaliteyi artırmayı amaçlıyor. Ancak modelin başarılı olması, YÖK ve eğitim fakülteleri ile iş birliği, mali kaynakların etkin yönetimi ve şeffaf bir yol haritasının oluşturulmasına bağlı. Pilot uygulamalarla eksikliklerin giderilmesi ve aday öğretmenlerin sürece dair endişelerinin yönetilmesi kritik önem taşıyor. Öne Çıkan Değerlendirmeleri Görmek İçin Tıklayın