“Hukuk İzleme Raporu 2019” Canlı Yayında Tanıtıldı

İLKE İlim Kültür Eğitim Vakfı (İLKE Vakfı) Araştırma Yayın Birimi tarafından hazırlanan Alan İzleme Raporu Projesi’nin üçüncü raporu “Hukuk İzleme Raporu 2019”, 6 Ekim 2020 tarihinde İLKE Vakfı Youtube hesabından gerçekleştirilen canlı yayınla kamuoyuna tanıtıldı.
İLKE Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Doç. Dr. Lütfi Sunar’ın moderatörlüğünde; rapor yazarları Araştırmacı Hafsa Nur Engeloğlu ve Dr. Necip Taha Gür ile Prof. Dr. Nihat Bulut, Prof. Dr. Mahmut Koca’nın konuk olduğu canlı yayında 2019 yılında Türkiye’de hukuk alanında yaşanan gelişmeleri değerlendiren Hukuk İzleme Raporu 2019 kamuoyu ile buluştu.
Hukuk İzleme Raporu, 2019 Yılı Hukuk Gündemini ve Sayısal Verilerini Değerlendiriyor
Hukuk İzleme Raporu 2019, hukuk sistemini farklı perspektiflerden görebilmek adına bir yıllık süreçte yargıya, yasamaya, yürütmeye ve hukuk mesleklerine ait temel istatistiki verileri derleyerek inceliyor.
Raporda, 2019 yılı içerisinde gerçekleşen hukuki olaylara kronolojik ve tematik bir bakış sunulmasının yanı sıra hukukun yargı ayağı 2010’lu yılların ve özelde 2019’un sayısal verileri ışığında ele alınıyor.
Yargılama Adaleti ve İfade Özgürlüğü Sorunu Ön Plana Çıkıyor
Hukuk İzleme Raporu 2019’da Anayasa Mahkemesi sayısal veriler kapsamında inceleniyor. Rapora göre bireysel başvuruya ilişkin dosya sayısının her yıl artma eğiliminde olması, bu yolun kullanımı ve alınacak sonuç konusunda toplumun farkındalığını gösteriyor. Adil yargılanma hakkı, mülkiyet hakkı ve ifade özgürlüğü, ihlal verilen kararların başında yer alıyor. Önceki yıllara kıyasen 2019 yılında adil yargılanma hakkına dair ihlal sayıları gerilerken mülkiyet hakkı ve ifade özgürlüğü ihlallerinde ise artış yaşandığı görülüyor. Adil yargılanma hakkının üçüncü sıraya gerilemesi, insan hakları hukuku bakımından olumlu yönde etkilediğini gösteriyor.
Yüksek Mahkemelerde Dosya Çözme Hızı Artıyor
Raporda yer alan Danıştay’a dair sayısal verilere ilk bakıldığında, bir idari uyuşmazlığın ortalama görülme süresinin bir önceki yıla göre 111 gün azalarak 458 güne gerilediği dikkat çekiyor.
Yine sayısal verilerle Yargıtay incelendiğinde, hukuk ve ceza dairelerindeki bir dosyanın önceki yıla göre ortalama görülme gününde ve gelecek yıla devreden dosya sayısında azalma görülüyor. Dolayısıyla Yargıtay’ın dosya çözme yeteneklerinde artış yaşandığı görülüyor.
İhbar Sayısı Artarken Soruşturma Açma Sayısı Azalıyor
Raporda yer verilen Cumhuriyet Başsavcılıkları verilerine göre, bir önceki yıla göre 2019 yılındaki ihbar sayısının iki katına çıktığı dikkat çekiyor. Ancak ihbar sayısının bu denli artışına rağmen savcılık tarafından soruşturma açma karar oranının bir önceki yıla göre %13,7’ye gerilediği görülüyor.
Anlaşmalı Boşanma Oranı, Çekişmeli Boşanma Oranından Daha Yüksek
Hukuk mahkemelerine ilk bakışta, Asliye ve Sulh Hukuk Mahkemelerinde bir hukuki uyuşmazlığın ortalama görülme süresinde artış gözleniyor. Konularına göre bakıldığında ise boşanma davalarının verasetten sonra ikinci sırayı aldığı görülüyor. Anlaşmalı boşanma sayısının çekişmeli boşanmaya göre daha fazla olduğu dikkat çekiyor.
Arabuluculuk Yaygınlaşıyor
Raporda ele alınan arabuluculuk verileri arabuluculuk kültürünün yaygınlaşmaya başladığını gösteriyor. Bu kuruma başvuru bir önceki yıla göre artış gösterirken ihtiyari arabuluculukta anlaşma sağlanma oranının %98,7 olduğu görülüyor.
Ombudsmana Yapılan Başvuru Sayısı Her Geçen Gün Artıyor
İdare Mahkemeleri verileri, idari uyuşmazlıkların bir önceki yıla göre daha fazla idare mahkemelerinin önüne geldiğini gösteriyor. Bu durum, idari uyuşmazlıkların yargı öncesi yollarla çözüme kavuşturulması gerekliliğini ortaya çıkarıyor. Ombudsmana yapılan başvuru sayılarının her geçen yıl artması, idari uyuşmazlıkların yargı dışı yollarla çözümlenmesi isteği noktasında önemli bir gelişme olarak görünüyor.
Ulusal Üstü Konular ve Sosyal Medya Adaleti Masaya Yatırılıyor
2019 yılında gündeme gelen ulusal üstü/uluslararası davaların konularına da işaret ediliyor. Diğer taraftan ülke gündeminde öne çıkan hukuki olaylar, sosyal medyadaki adalet arayışlarıyla birlikte gösterilerek erken evlilik mağduriyetleri ve İstanbul Sözleşmesi tartışmalarının içeriğine dair görüşler sunuluyor.
Son 10 Yılda Avukat Sayısı İki Katına Çıktı
Raporda ayrıca hukuk meslekleri ve eğitimi de ele alınıyor. Mesleklerin hâlihazırdaki görünümü ile hukuk fakülteleri ve öğrenci sayıları birlikte sunuluyor. Mezun sayıları ile hukuk mesleklerine bakıldığında avukatlığın sayıca fazlalığı dikkat çekiyor. Bu çerçevede ağırlıklı olarak avukatlık mesleğinin genel görünümü ve temel problemleri ele alınıyor.
Toplumsal Algılar ve Hukuki Bilinç Düzeyi Yargıya Etki Ediyor
Raporda hukukun, yasama-yürütme ve yargının kesişim ve etkileşim noktası olduğu ve bu durumun toplum ile ilişkisi vurgulanıyor. Avukata başvurunun, birçok insan tarafından süreç içerisinde değil çoğu zaman bir sonuç olarak görülen mahkeme aşamasında gündeme geldiğine ve bunun yargının iş yüküne de etki ettiğine değiniliyor. Aynı zamanda nüfusa oranla kişi başına düşen avukat sayısı fazla olmamasına rağmen, toplumdaki hukuki bilincin zayıflığı nedeniyle artan avukat sayısı mesleğin geleceği için endişe yaratıyor.
Raporda Yasama ve Yürütme İşlemleri Veriye Dayalı İnceleniyor
Raporda yasama ve yürütme işlemleri kapsamında temel sayısal verilere geniş bir biçimde yer veriliyor. Sayısal verilerin yanı sıra yasama erkini oluşturan Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) içerisinde çalışmalarını yürüten komisyonlardan biri olan Dilekçe Komisyonu’nun istatistiklerine yer verilmiş olup kamuoyu gündeminde yer edinen olaylar bağlamında 2019 yılı içerisinde faaliyet yürüten komisyonlara ve çalışmalarına değiniliyor. Ayrıca, yürütme erkine dair sayısal veriler ile birlikte Adalet Bakanlığı’nın tutuklu-hükümlülere, avukatlara dair uygulamaya geçirdiği yeni çalışmalara yer veriliyor.
Kararnamelerde İdari Teşkilat ve Kamu Personel Hukuku Alanları Ön Plana Çıkıyor
Ayrıca raporda Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi ile idari işlem olarak tesis edilen Cumhurbaşkanlığı Kararnamelerinin (CBK) 2019 yılındaki düzenleme alanları tespit edilerek etkililiği ortaya konuluyor. CBK’ların düzenleme alanları izlendiğinde, idari teşkilat ve kamu personel hukuku alanına yoğunlaştıkları görülüyor.