Logo

Başka Bir İnsani Yardım Mümkün Mü?: Türk Dış Politikasında İnsani Diplomasinin Yükselişi

Özet

İLKE Derneği yayımladığı bu Bilgi Analiz'inde; Türkiye'nin, insanlığın vicdanının her şeyin ötesinde olduğunu tarihe kayıt düşen anlatısını “Başka bir insani yardım mümkün mü?” sorusuyla sormaktadır. Küresel insani yardım raporlarına göre Türkiye; 2013, 2014, 2015 yıllarında üst üste en çok insani yardım yapan üçüncü ülkedir. Bunun yanında Türkiye gayrı safi milli hasıla oranına göre yapılan insani yardım sıralamasında ekonomik gücüne göre “Dünya’nın en cömert ülkesi” olarak konumlandırılmaktadır.

"Başka Bir İnsani Yardım Mümkün Mü?: Türk Dış Politikasında İnsani Yardımın Yükselişi" başlıklı metninde Selim Vatandaş, Türkiye örneğinde yeni dalga bir insani yardım politikasının imkanlarını değerlendirmiş ve analizde dünyada bir ilk olarak 2016 yılında İstanbul'da gerçekleştirilen Dünya İnsani Zirvesi ele almıştır.

Türkiye'nin ortaya koymaya çalıştığı, siyasal bir çıkarı öncelemeksizin doğrudan insani yükümlülüğü merkeze alan değer yüklü yardım politikasının kaynaklarını anlamaya çalışan Vatandaş, metninde "Türk tipi" insani yardım politikasının uluslararası ilişkilere nasıl bir perspektif sunabileceğini ifade etmiştir.

İlgili İçerikler

İş-Yaşam Dengesi Bağlamında Ebeveyn İzni ve Çocuk Bakım Hizmetleri

Günümüz toplumsal yapısında ekonomik dönüşümler, kentleşme ve çalışma hayatındaki değişim aile yaşamının dengeli biçimde sürdürülmesini her zamankinden daha zor hale getirmiştir. Geleneksel destek mekanizmalarının zayıflaması, ailelerin bakım ve geçim sorumluluklarını tek başına üstlenmesini güçleştirmektedir. Bu durum iş ve aile yaşamını uyumlaştıracak kurumsal düzenlemelere ve kamu destekli mekanizmalara olan ihtiyacı artırmaktadır.Bu analiz raporu, Türkiye’de ebeveyn izni ve çocuk bakım hizmetlerinin kapsamını, erişilebilirliğini ve toplumsal etkilerini küresel karşılaştırmalarla incelemekte mevcut düzenlemelerin koruyucu ve sınırlı yapısına dikkat çekmektedir. Rapor, aileyi güçlendiren sürdürülebilir ve nitelikli bir iş-yaşam dengesinin sağlanması için uygulanabilir politika önerileri sunmakta ve aile kurumunun günümüz toplumsal koşullarına uyumunu destekleyecek yeni kurumsal mekanizmaların önemine vurgu yapmaktadır.

17 Kasım 2025

Hukuk İzleme Raporu 2024 Rapor Sunumu

Hukuk İzleme Raporu, Türkiye’de 2024 yılı boyunca ön plana çıkan hukuki gelişmeleri, yargı sistemini ve kurumların işleyişini adli istatistiklerle analiz ederek Türkiye’de hukuk alanını geniş ve bütüncül bir perspektif ile kamuoyuna sunmayı amaçlıyor. İLKE Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Av. Ahmet Sait Öner ve Dr. Öğr. Üyesi Muhammed Göçgün editörlüğünde hazırlanan rapor, hukuk alanını sosyoloji, siyaset ve iktisat başta olmak üzere disiplinlerarası bir yaklaşımla ele alarak 2024 yılı görünümünü gözler önüne seriyor. Program Bilgileri17:30-18:00 Kokteyl18:00-19:15 Rapor SunumuModeratör: Dr. Öğr. Üyesi Muhammed GöçgünKonuşmacılar: Prof. Dr. Ali Emrah BozbayındırProf. Dr. Nesibe Kurt KoncaDoç. Dr. Taylan Barın19:15 – 19:30 Ara 19:30 – 20:30 Türkiye’de Yeni Anayasa TartışmalarıModeratör: Av. Ahmet Sait ÖnerKonuşmacı: Prof. Dr. Abdurrahman Eren

Yerel Yönetimlerde Yenilikçi Yaklaşımlar ve Mevcut Sorunlar TODAM Seminerinde Tartışıldı

İLKE Vakfı Toplumsal Düşünce ve Araştırmalar Merkezi (TODAM), kent yönetişiminde yenilikçi yaklaşımları ele alan bir seminere ev sahipliği yaptı. 17 Temmuz 2025 tarihinde vakıf merkezinde düzenlenen “Yerel Yönetimlerde Yenilikçi Yaklaşımlar: Dijitalleşme, Sürdürülebilirlik ve Katılım” başlıklı seminerde, yerel yönetimlerin karşılaştığı güncel sorunlar ve olası çözüm yolları çok katmanlı bir perspektifle tartışıldı.Seminerin konuşmacıları Marmara Üniversitesi’nden Prof. Dr. Burak Hamza Eryiğit ve Kırklareli Üniversitesi’nden Dr. Öğr. Üyesi Sezgin Sezgin, Türkiye’de yerel yönetimlerin karşılaştığı yapısal zorluklar ve potansiyel fırsatlar üzerine kapsamlı sunumlar gerçekleştirdi. Eryiğit, Türkiye’deki mevcut yerel yönetim yapısında, kent yönetiminin yalnızca seçimlerle sınırlı kalmayıp vatandaşların karar alma süreçlerine aktif katılımını sağlayacak mekanizmaların geliştirilmesinin önündeki yapısal zorluklar, kısıtlar ve eksiklikler üzerinde durdu. Ayrıca, dijitalleşme ve teknolojik gelişmelerin merkeziyetçiliği güçlendirme eğiliminde olduğuna dikkat çekti.Sezgin ise, akıllı şehir kavramının salt teknolojik entegrasyon olarak ele alınamayacağını; sürdürülebilirlik, şeffaflık ve toplumsal katılım boyutlarıyla birlikte düşünülmesi gerektiğini ifade etti. Türkiye’deki akıllı şehir uygulamalarını Konya ve İstanbul örnekleri üzerinden değerlendiren Sezgin, bu uygulamaların kentsel yaşamı kolaylaştıran pek çok olumlu yönü bulunduğunu, ancak aynı zamanda gözetim toplumuna dönüşme riski taşıdığını belirterek veri güvenliği ve vatandaş haklarının korunmasının altını çizdi.Sunumların ardından gerçekleşen soru-cevap bölümünde, yerel yöneticiler, siyasi parti temsilcileri, akademisyenler, medya ve sivil toplum kuruluşlarından katılımcılar kent yönetişiminde kapsayıcılık ve sürdürülebilirliği güçlendirecek politika adımları üzerine verimli bir tartışma yürüttüler. Program, yerel yönetimlerde yenilikçi politika yaklaşımlarının geliştirilmesine yönelik önemli bir platform işlevi gördü.