Logo
Hukuk İzleme Raporu Türkiye’nin Hukuk Bilançosunu Gözler Önüne Seriyor

Hukuk İzleme Raporu Türkiye’nin Hukuk Bilançosunu Gözler Önüne Seriyor

Kategori: TODAM Tarih: 20 Eylül 2023

Türkiye'de hukuki gelişmeleri, yargı sisteminin işleyişini ve kurumların performansını adli istatistiklerle analiz ederek geniş bir perspektif sunmayı amaçlayan Hukuk İzleme Raporu, bu yıl "hukuk ve ekonomi" temasıyla kamuoyuna tanıtıldı.

İLKE Vakfı Toplumsal Düşünce ve Araştırmalar Merkezi’nin (TODAM) Alan İzleme Raporları Projesi kapsamında hazırladığı Hukuk İzleme Raporu, "hukuk ve ekonomi" temasına odaklandı. Raporda, hukuk ve ekonomi ilişkisi, ekonomik değişimlerin vergi hukukuna etkisi, dijital ekonomi ve veri güvenliği, bankacılık ve finans kurumları gibi konuları ele alınıyor. Rapor, hukuk alanını sosyoloji ve iktisat başta olmak üzere disiplinler arası bir yaklaşımla değerlendirerek 2022 yılı hukuk bilançosunu ortaya koymayı amaçlıyor.

Raporun tanıtımı Ankara'da düzenlenen panelle gerçekleştirildi. Moderatörlüğünü İLKE Vakfı Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ahmet Sait Öner'in yaptığı panelde, Ömer Torlak,  Abdurrahman Savaş ve Melikşah Utku Türkiye'de Hukuk ve Ekonomi ilişkisinin ele alan sunumları gerçekleştirdiler.


Hukuk sadece yargısal sürece indirgenerek tanımlanmamalı

Hukukun sadece yargısal sürece indirgenerek tanımlanamayacağını ifade eden Hukuk İzleme Raporu Editörü Av. Ahmet Sait Öner rapora dair açıklamalarda bulundu:

“Hukuk, ülkenin gündeminde her zaman kendine yer bulan, toplumun bütün kesimlerini ilgilendiren ve yaşamın her boyutunda etkisi hissedilen bir alan. Aynı zamanda sadece yargısal sürece indirgenerek tanımlanamaz ve ekonomik, psikolojik, sosyolojik süreç ve dinamiklerle de ilintili. Bu nedenle raporu hukuk alanını bütüncül bir perspektifle ele alarak disiplinlerarası bir yaklaşımla hazırladık. Raporda adalet bakanlığı, yargı sistemi, kamu kurumları, barolar, hukuk eğitimi, göç idaresi, Türkiye’nin AİHM’deki görüntüsü ve diğer ülkelerle mukayesesi gibi birçok konu veri temelli bir şekilde analiz edildi.”

 

Türkiye’de hukuk hizmetine talep her geçen gün artıyor

Raporda, Türkiye'de hukuk hizmetine talebin her geçen gün arttığı ifade ediliyor. Bu talep doğrultusunda ilk derece mahkemelerindeki dosya sayısının her geçen yıl yükseldiği ve oluşan dosya yoğunlukları nedeniyle bir dosyanın ortalama görülme gün sayısının etkilendiği belirtiliyor. 2022 yılı Anayasa Mahkemesi'ne gelen bireysel başvurulardaki ihlal kararlarının hak ve özgürlüklere göre dağılımında makul sürede yargılanma hakkının birinci sırada olduğu ve ihlal kararlarının %80'ini oluşturduğu vurgulanıyor.


Son 8 senede avukat sayısının 2 katına çıkmış olması avukatlık meslek piyasasını olumsuz etkiliyor

Rapora göre, son 8 senede avukat sayısının 2 katına çıkmasının avukatlık meslek piyasasını olumsuz etkilediği değerlendiriliyor. 2014 yılında 86.918 olan avukat sayısının, 2022 yılında 174.553'e yükseldiği ve bu artış neticesinde Türkiye'de 100.000 kişi başına düşen avukat sayısının Avrupa ülkeleri ortalamasının üzerine çıktığı belirtiliyor. Ancak mevcut avukatların %46'sının 0-5 yıl kıdeme sahip olduğu düşünüldüğünde son yıllardaki bu artışın tartışılmaya değer bir husus olduğu ifade ediliyor.


Ekonomik belirsizlikler hukuki güvenliğe zarar veriyor

Raporda, ekonomik belirsizliklerin hukuki güvenliğe zarar verdiği dikkat çekiliyor. Ekonomik düzenin sarsılması, hukuk düzenini sarsmakta ve hukuki öngörülebilirliği azalttığı belirtiliyor. Bu bağlamda ekonomik düzenin tesisi ve normalleşmesinin hukuki düzenin teminatı işlevini göreceği vurgulanıyor. Yüksek enflasyonun hukuki alanda oluşturduğu olumsuz neticeler bu durumun en iyi örnekleri olarak gösteriliyor.

 

Ceza Mahkemeleri dosyalarında zirve “mal varlığına yönelik suçlar”

Raporda, 2022 yılında Ceza Mahkemeleri dosyalarında "mal varlığına yönelik suçlar"ın birinci sırada yer aldığı belirtiliyor. Bu durumun hukuk-ekonomi ilişkisi açısından dikkat çekici olduğu ifade ediliyor.

 

Konut krizi ve kira uyuşmazlıklarınızdaki %25’lik üst sınır etkili olmuyor

Rapora göre, yüksek enflasyon sebebiyle konut kiralarının artışına ilişkin %25'lik üst sınırın, sulh hukuk mahkemelerinde ciddi oranda iş yükü artışına neden olduğu belirtiliyor. Aynı yaklaşımla artış oranı üst sınırının yeniden %25 olarak belirlenmesinin, 2023 yılı içerisinde sorunu daha da derinleştirdiği ve yargısal işleyişi ciddi şekilde akamete uğrattığı vurgulanıyor.

 

Rekabet Kurumu’nun idari para cezaları katlandı

Rapora göre, Rekabet Kurulunun vermiş olduğu idari para cezalarının son yıllarda katlandığı belirtiliyor. Bu durumun içerisinde bulunduğumuz enflasyonist dönem nedeniyle gıda tedarik zincirine ilişkin dosya ve soruşturma sayısının artmasından kaynaklandığı ifade ediliyor. Başta zincir marketler olmak üzere birçok şirketin rekor cezalara çarptırıldığı vurgulanıyor.


Hukuk İzleme Raporu 2022’ye erişmek için tıklayınız.

Galeri

İlgili İçerikler

Yerel Yönetimlerde Akıllı Şehir Uygulamaları

Kentleşmenin hız kazandığı günümüz dünyasında, şehirlerin karşı karşıya kaldığı altyapı, çevre, ulaşım ve enerji gibi sorunlara yenilikçi çözümler geliştirmek, sürdürülebilir ve yaşanabilir kentler inşa etmek açısından kritik hale gelmiştir. Bu noktada, bilgi ve iletişim teknolojilerinin sunduğu imkanlar, yerel yönetimlerin hizmet sunumunu daha etkin ve katılımcı kılmak amacıyla akıllı şehir uygulamalarını gündeme getirmiştir.Bu politika notu, Türkiye’de yerel yönetimlerin akıllı şehir uygulamaları alanındaki mevcut durumunu değerlendirmekte, başarılı örnekleri incelemekte ve karşılaşılan temel sorunlara ışık tutmaktadır. Yalnızca teknolojik gelişmeleri değil, aynı zamanda yönetişim yapıları, veri yönetimi ve toplumsal farkındalık gibi çok boyutlu unsurları da dikkate alarak politika önerileri sunmaktadır.

17 Temmuz 2025

Yerel Yönetimlerde Yenilikçi Yaklaşımlar: Dijitalleşme, Sürdürülebilirlik ve Katılım

İLKE Vakfı Toplumsal Düşünce ve Araştırmalar Merkezi’nin düzenlediği bu seminer, “Kent Yönetiminde Yerel Katılım” ve “Yerel Yönetimlerde Akıllı Şehir Uygulamaları” başlıklı politika notlarının yazarlarını bir araya getirerek kent yönetişiminde akıllı şehir ve vatandaş katılımı ekseninde güncel tartışmalara zemin hazırlıyor.Yerel yönetimlerin karar alma süreçlerine katılımın güçlendirilmesi ve dijital teknolojilerin sunduğu olanakların kent yönetimine entegre edilmesi, daha kapsayıcı, şeffaf ve sürdürülebilir bir yönetişim modelinin inşasında önemli bir rol oynamaktadır. Program kapsamında, katılımcılar yerel katılımın kurumsallaşması, akıllı şehir çözümlerinin yaygınlaştırılması ve teknolojik altyapıların kamu yararına etkin kullanımı gibi konuları çok katmanlı bir perspektifle değerlendirme imkânı bulacaktır.Bu çerçevede seminerimiz, kent yönetişiminde yenilikçi yaklaşımları tartışmak ve karşılaşılan yapısal sorunlara çözüm aramak üzere tüm ilgilileri birlikte düşünmeye davet ediyor.Moderatör:Dr. Fatih Gündoğan, İLKE Vakfı YK ÜyesiKonuşmacılar: Prof. Dr. Burak Hamza Eryiğit - Dr. Öğr. Üyesi Sezgin Sezgin Kayıt olmak için formu doldurunuz.

Yerel Yönetimlerde Yenilikçi Yaklaşımlar ve Mevcut Sorunlar TODAM Seminerinde Tartışıldı

İLKE Vakfı Toplumsal Düşünce ve Araştırmalar Merkezi (TODAM), kent yönetişiminde yenilikçi yaklaşımları ele alan bir seminere ev sahipliği yaptı. 17 Temmuz 2025 tarihinde vakıf merkezinde düzenlenen “Yerel Yönetimlerde Yenilikçi Yaklaşımlar: Dijitalleşme, Sürdürülebilirlik ve Katılım” başlıklı seminerde, yerel yönetimlerin karşılaştığı güncel sorunlar ve olası çözüm yolları çok katmanlı bir perspektifle tartışıldı.Seminerin konuşmacıları Marmara Üniversitesi’nden Prof. Dr. Burak Hamza Eryiğit ve Kırklareli Üniversitesi’nden Dr. Öğr. Üyesi Sezgin Sezgin, Türkiye’de yerel yönetimlerin karşılaştığı yapısal zorluklar ve potansiyel fırsatlar üzerine kapsamlı sunumlar gerçekleştirdi. Eryiğit, Türkiye’deki mevcut yerel yönetim yapısında, kent yönetiminin yalnızca seçimlerle sınırlı kalmayıp vatandaşların karar alma süreçlerine aktif katılımını sağlayacak mekanizmaların geliştirilmesinin önündeki yapısal zorluklar, kısıtlar ve eksiklikler üzerinde durdu. Ayrıca, dijitalleşme ve teknolojik gelişmelerin merkeziyetçiliği güçlendirme eğiliminde olduğuna dikkat çekti.Sezgin ise, akıllı şehir kavramının salt teknolojik entegrasyon olarak ele alınamayacağını; sürdürülebilirlik, şeffaflık ve toplumsal katılım boyutlarıyla birlikte düşünülmesi gerektiğini ifade etti. Türkiye’deki akıllı şehir uygulamalarını Konya ve İstanbul örnekleri üzerinden değerlendiren Sezgin, bu uygulamaların kentsel yaşamı kolaylaştıran pek çok olumlu yönü bulunduğunu, ancak aynı zamanda gözetim toplumuna dönüşme riski taşıdığını belirterek veri güvenliği ve vatandaş haklarının korunmasının altını çizdi.Sunumların ardından gerçekleşen soru-cevap bölümünde, yerel yöneticiler, siyasi parti temsilcileri, akademisyenler, medya ve sivil toplum kuruluşlarından katılımcılar kent yönetişiminde kapsayıcılık ve sürdürülebilirliği güçlendirecek politika adımları üzerine verimli bir tartışma yürüttüler. Program, yerel yönetimlerde yenilikçi politika yaklaşımlarının geliştirilmesine yönelik önemli bir platform işlevi gördü.