Logo
Geleceğin Türkiyesinde Yönetim Raporu Sunuldu

Geleceğin Türkiyesinde Yönetim Raporu Sunuldu

Kategori: Kurumsal Tarih: 03 Eylül 2019

İLKE İlim Kültür Eğitim Vakfı kurulduğu günden bu yana gerçekleştirdiği araştırma, yayın ve rapor çalışmalarına devam ediyor. Vakıf bünyesinde devam eden Geleceğin Türkiyesi Projesi kapsamında İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Haluk Alkan’a hazırlatılan Geleceğin Türkiyesinde Yönetim Raporu 3 Eylül 2019 tarihinde kamuoyuyla paylaşıldı.


İLKE Vakfı bünyesinde Geleceğin Türkiyesi adıyla gerçekleştirilen projede eğitimden yükseköğretime, sivil toplumdan dış politikaya, ekonomiden yönetime kadar birçok alanda gelecek vizyonu çizen ve çözüm önerileri sunan raporlar hazırlatılıyor. Projenin dördüncü çalışması olan Geleceğin Türkiyesinde Yönetim Raporu 3 Eylül 2019 Salı günü 10:00’da düzenlenen programla kamuoyuna sunuldu. Rapor yazarı Prof. Dr. Haluk Alkan’ın raporun ayrıntılarını paylaştığı programa alanın uzman isimleri katıldı.


Programda bir selamlama konuşması yapan İLKE Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Lütfi Sunar, iyi bir yönetimin daima meşruiyeti ele alması gerektiğini belirterek meşru bir yönetimin formel olarak tanımlanmış kurallara uygun bir şekilde devredilen bir yönetim olduğunu, meşruiyetin bu formel kuralların kamu maslahatına uygun hale getirilmesini içerdiğini kaydetti. Sunar, “Ülkemizde geçmişte sık sık rastlanan ve elim bir örneğini birkaç yıl önce hain 15 Temmuz darbe girişiminde müşahede ettiğimiz her türlü gayrimeşru yönetim gaspı ülkemizi geri bırakmakta ve zulümle sonuçlanmaktadır” ifadelerini kullandı.


İLKE Vakfı Mütevelli Heyet Başkanı Nihat Erdoğmuş da günümüzün yönetim anlayışının, çeşitlenmiş, örgütlü ve oldukça karmaşıklaşmış bir dünyanın sorunlarına cevap verebilme kabiliyet ve kapasitesini artırmaya katkı sağlamayı gerektirdiğini belirterek bunun için öncelikle zamanın ruhuna ve temel yönetim ilkelerine göre oluşturulmuş sistemler ve kurumsal yapılar, bu yapıları destekleyen ve tamamlayan güçlü yönetim teamülleri ve kültürü ve bu kurumları yönetecek yetkinlikte yöneticilere ihtiyaç duyulduğunu söyledi.


Konuşmaların ardından Prof. Dr. Haluk Alkan yazdığı raporu sundu.


GELECEĞİN TÜRKİYESİNDE YÖNETİM RAPORUNDA NELER VAR?


Raporda Türkiye’de yaşanan zorlu sürecin dinamikleri göz ardı edilmeden, yönetilenlerin beklentileri dikkate alınarak Cumhurbaşkanlığı Sistemi’nin katılımcı bir anlayışla konsolide edilmesi hedeflenmesi gerektiği belirtiliyor.


Geleceğin Türkiyesinde Yönetim raporu yönetim sistemini öncelikle Türkiye’nin yönetim geleneğini dikkate alarak anayasal kurumlar düzleminde ele alıyor. Çalışmada gerek anayasal düzeyde gerekse başlıca kurumsal yapılar düzeyinde yapılan analizler, bu kurumların şekillenmesinde belirleyici olan sosyal ve yönetsel dinamikler, bu dinamiklerin kurumsal yapı ve yönetsel geleneklerin oluşumuna etkisi ve en nihayetinde Türkiye siyasetinin işleyişi üzerindeki yansımalarını içerecek zeminde tartışılması gerektiği belirtiliyor.


Yönetimdeki kurumsal yapılanma meşruiyet ve adalet temelinde yeniden ele alınmalıdır.


Rapor, Türkiye’nin yönetim sisteminin geleceğini, tarihi birikim ve yerel dinamiklerin bilinci üzerinden ele alıyor. Kurumsal yapılanmanın meşruiyet ve adalet temelinde yeniden ele alınması gerektiğini belirten rapor, Türkiye’nin yönetim sistemini Anayasal gelişim üzerinden takip ediyor. Türkiye’nin Anayasa Politiğini modernleşme deneyimi ile başlatarak, 1921-1924 Anayasalarını ve anayasal oligarşinin yükselişi olarak konumlandırılan 1961 ve 1982 Anayasalarının yönetim sistemindeki yansımalarını inceliyor. Türkiye’de sistem sorununu, yakın geçmişte yaşanan yönetsel krizlerin sistem değişikliğine alt yapı oluşturduğu hususu ile birlikte değerlendirerek Cumhurbaşkanlığı sistemine giden güzergahı ve yeni yol haritasını gösteriyor.


Geleceğin Türkiyesinde Yönetim Raporu, bütünlüklü bakış açısıyla Cumhurbaşkanlığı Sistemi’ni geliştirici öneriler getiriyor.


Geleceğin Türkiyesinde Yönetim raporu, 2017 Anayasa değişikliği ile yaşanan ve Türkiye’nin anayasal oligarşiye karşı edindiği bu başarının katılımcı bir konsolidasyon süreci ile tamamlanması yönünde bir hareket stratejisi çiziyor.


Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geniş yer veren raporda sistemle alakalı anayasal çerçevenin yeniden ele alınarak 2017 değişikliklerini tamamlayıcı kapsamlı değişiklerin yapılması gerektiği belirtiliyor. Ayrıca kanunlar ile diğer ilgili mevzuatın taranarak yeni sistemin işlerliğine katkı sağlayacak şekilde revize edilmesi gerektiği de ifade ediliyor.


Raporda, temsilde adalet- istikrar ilişkisini güçlendirmeye yönelik olarak istişari organların kurulması, yedek milletvekilliği, atamalar, seçim sistemi ve yerel yönetimler gibi kritik noktalarda somut öneriler sunuluyor.


Geleceğin Türkiyesinde Yönetim Vizyonu


Raporda, yapılan analiz ve değerlendirmeler ışığında Geleceğin Türkiyesi için bir Yönetim Vizyonu da sunuyor. Geleceğe ışık tutucu bu vizyon şu yedi temel öneri etrafında şekilleniyor:


1.      Anayasal çerçeve yeniden ele alınarak, 2017 değişikliklerini tamamlayıcı kapsamlı değişiklerin yapılmalıdır.

2.      Kanunlar ve ilgili mevzuat taranarak yeni sistemin işlerliğine katkı sağlayacak şekilde revize edilmelidir.

3.      Cumhurbaşkanlığı kararnameleri alanı ile yasamanın üstünlüğü arasında her iki fonksiyonun görev alanının güçlendirilmesine yönelik bir denge sağlanmalı ve bu konuda yargı denetimi ilkeleri netleştirilmelidir.

4.      Bakanlıklar ve diğer yürütme birimleri ile meclis arasında iş birliği ve iletişim mekanizmaları güçlendirilmelidir.

5.      Güçlü bir meşruiyet temelinde seçilen başkan ile çok partili bileşime sahip bir yasama arasındaki ilişkiler konusunda, kurumsal mekanizmalar ve uzlaşmacı bir gelenek oluşturulmalıdır.

6.      Meclisin kanun yapma kapasitesinin güçlendirilmesine dönük bir yapılanma gerçekleştirilmelidir.

7.      Yeni sistemin gerektirdiği yargı, siyasi partiler rejimi, seçim sistemi, kamu yönetimi ve yerel yönetimler reformu gerçekleştirilmelidir.

Galeri

İlgili İçerikler

Hukuk İzleme Raporu 2024

Hukuk, ülkenin gündeminde her zaman kendine yer bulan, toplumun bütün kesimlerini ilgilendiren ve yaşamın her alanında etkisini hissettiren bir alan olarak varlığını sürdürüyor. Hukukta yaşanan gelişmeler, reformlar, tartışmalar ve kurumsal düzenlemeler toplumsal, iktisadi ve siyasi dönüşümlerin en görünür yansımalarını taşıyor. Bu çerçevede hazırlanan Hukuk İzleme Raporu 2024, Türkiye’de hukuk sisteminin yıllık panoramasını disiplinlerarası bir bakışla sunuyor. Hukukun toplumsal, siyasal ve iktisadi boyutlarını bir arada ele alarak, adalet sisteminin güncel sorunlarını görünür kılıyor ve çözüm odaklı bir değerlendirme zemini oluşturuyor.Toplumsal Düşünce ve Araştırmalar Merkezi (TODAM) tarafından hazırlanan bu rapor, hukuk sisteminin yapısal işleyişini, temel hak ve özgürlüklerin korunma düzeyini ve adaletin kurumsal kapasitesini veriye dayalı biçimde analiz ediyor. Yargı bürokrasisinden yüksek yargı organlarına, insan haklarından ceza ve hukuk yargısına, idari yargıdan alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemlerine kadar geniş bir alanı kapsayan rapor, adli istatistikler ve güncel gelişmeler üzerinden hukuk alanının genel görünümünü ortaya koyuyor. Beş yıldır düzenli olarak yayımlanan bu rapor, hukukun toplumsal işlevini görünür kılmayı, güncel tartışmalara ışık tutmayı ve Türkiye’de hukuk gündemine dair kalıcı bir hafıza oluşturmayı amaçlıyor.Yönetici Özetini Buradan Okuyabilirsiniz

24 Aralık 2025

Türkiye’de Hukuk Sisteminin Güncel Tablosu: Hukuk İzleme Raporları Ne Söylüyor?

İLKE Vakfı Toplumsal Düşünce ve Araştırmalar Merkezi (TODAM) tarafından 2019 yılından bu yana düzenli olarak hazırlanan Hukuk İzleme Raporları, Türkiye’de hukuk sisteminin işleyişine ilişkin veriye dayalı, karşılaştırmalı ve uzun soluklu bir izleme çerçevesi sunmayı amaçlamaktadır. Adli istatistikler temelinde hazırlanan bu raporlar, hukukun yalnızca normatif boyutunun yanı sıra yargı pratiğini, kurumsal kapasiteyi ve yapısal eğilimleri de görünür kılmaktadır. Bu program, Hukuk İzleme Raporu 2024’ün Ankara’daki rapor lansmanının ardından İstanbul’da gerçekleştirilecek tamamlayıcı ve tartışma odaklı bir buluşma olarak tasarlanmıştır.Programda, raporun temel bulguları aktarılmakla birlikte Hukuk İzleme çalışmalarının neden sürdürüldüğü, hangi ihtiyaca karşılık geldiği ve nasıl bir yöntemle yürütüldüğü de bütünlüklü biçimde ele alınacaktır. Bu yönüyle program, hukuk alanında süreklilik arz eden izleme çalışmalarının nasıl bir bilgi üretimi sağladığını ve bu bilginin kamusal tartışmalara nasıl taşınabileceğini ele almayı hedeflemektedir. Programa katılmak için:

Türkiye’de Ebeveyn İzni ve Çocuk Bakım Politikaları TODAM Seminerinde Ele Alındı

Toplumsal Düşünce ve Araştırmalar Merkezi (TODAM), çalışma hayatı ile aile yaşamı arasındaki dengenin sosyal politika açısından taşıdığı kritik önemi ele alan bir seminere ev sahipliği yaptı. İLKE Vakfı merkezinde gerçekleştirilen “İş-Yaşam Dengesi: Türkiye’de Ebeveyn İzni ve Çocuk Bakım Politikaları” başlıklı programda, ebeveyn izni düzenlemeleri, çocuk bakım hizmetlerine erişim ve demografik dönüşüm güncel veriler ışığında tartışıldı.Seminerin konuşmacısı olan Dr. Öğr. Üyesi Nurgün Kul Parlak, TODAM tarafından yayımlanan İş-Yaşam Dengesi Bağlamında Ebeveyn İzni ve Çocuk Bakım Hizmetleri başlıklı analiz raporundan hareketle, Türkiye’de iş ve aile yaşamının uyumlaştırılmasına yönelik mevcut politika çerçevesini kapsamlı biçimde değerlendirdi. Parlak, iş-yaşam dengesinin refah, fırsat eşitliği, bakım politikaları ve sosyoekonomik uyumla birlikte ele alınması gereken yapısal bir mesele olduğunun altını çizdi.Konuşmasında özellikle 0-2 yaş grubunda çocuk bakım hizmetlerine erişimin son derece sınırlı olduğuna dikkat çeken Parlak, arz yetersizliği, yüksek maliyetler ve güçlü toplumsal normların bu alandaki temel engeller arasında yer aldığını vurguladı. Türkiye’nin son on yılda doğurganlık hızının en sert düştüğü ülkeler arasında yer aldığını belirten Parlak, bu eğilimin tersine çevrilebilmesi için iş-yaşam dengesi politikalarının bütüncül biçimde yeniden kurgulanması gerektiğini ifade etti. Ebeveyn izinleri ve çocuk bakım hizmetlerinin uzun vadeli demografik sürdürülebilirliği de doğrudan etkilediğini dile getirdi.Seminerde ayrıca, çalışma hayatı koşulları, bakım emeğinin hane içindeki paylaşımı, ebeveynlerin istihdam tercihleri ve çocuk bakım hizmetlerinin kurumsal kapasitesi çok boyutlu bir perspektifle ele alındı. Program, kamu, sivil toplum ve akademi dünyasından katılımcıların katkılarıyla iş-yaşam dengesi alanındaki politika açmazlarını ve çözüm arayışlarını tartışmaya açtı. Etkinliğe İstanbul Vali Yardımcısı Sayın Okan Leblebicier’in yanı sıra kamu kurumları, akademi ve sivil toplum kuruluşlarından çok sayıda temsilci katıldı. Sunumun ardından gerçekleştirilen değerlendirme ve soru-cevap bölümünde Türkiye’de ebeveyn destek politikalarının geleceğine ve sosyal politika tasarımına ilişkin görüş alışverişinde bulunuldu.