Logo
DİJİTAL ÇAĞI BİR FIRSAT OLARAK GÖRMELİYİZ

DİJİTAL ÇAĞI BİR FIRSAT OLARAK GÖRMELİYİZ

Kategori: EPAM Tarih: 06 Kasım 2021

İLKE Vakfı Eğitim Politikaları Araştırma Merkezi (EPAM) Eğitime dair güncel tartışma konularını kamuoyu gündemine taşımak amacıyla İstanbul Eğitim Konferanslarını başlattı. Konferansın ilki “Dijital Çağda Beceri Eğitimi” teması ile düzenlendi.

Açılış ve selamlama konuşmaları, Cumhurbaşkanlığı İnsan Kaynakları Ofisi Başkanı Salim Atay’ın konferans ana konuşması, “Piyasada Dijital Dönüşüm” ve “Dijital Çağda Beceri Kazandırma” başlıklı oturumları kapsayan program, 6 Kasım 2021 Cumartesi günü gerçekleştirildi. Akademi, eğitim ve iş dünyasının yanı sıra çok sayıda kamu ve sivil toplum temsilcisinin katılımıyla eğitime dair güncel tartışma konuları kamuoyu gündemine taşıdı.

Konferansa EPAM Direktörü Doç. Dr. İbrahim Hakan Karataş, İLKE Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Lütfi Sunar, İLKE Vakfı Mütevelli Heyet Başkanı Prof. Dr. Nihat Erdoğmuş, İstanbul İl Milli Eğitim Müdürü Levent Yazıcı, Cumhurbaşkanlığı İnsan Kaynakları Ofisi Başkanı Salim Atay, Gazeteci-Yazar Kemal Öztürk, HAK-İŞ Konfederasyonu Genel Başkanı Yardımcısı Dr. Osman Yıldız, İSTKA Genel Sekreteri İsmail Erkam Tüzgen, Khan Academy Türkiye Koordinatörü  Alp Köksal, Medyasoft Genel Müdürü Mehmet İhsan Taşer, Eskişehir Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Tuncay Döğeroğlu ve Bahçeşehir Üniversitesi Rekörü Prof. Dr. Şirin Karadeniz konuşmacı olarak katıldı.

Dijitalleşme Türkiye için fırsat

EPAM’ın bu yıl ilk defa düzenlediği İstanbul Eğitim Konferansı ana konuşmacısı ve Cumhurbaşkanlığı İnsan Kaynakları Ofisi Başkanı Doç. Dr. Salim Atay, dijitalleşmenin Türkiye gibi genç nüfusa sahip bir ülke için çok büyük bir fırsat olduğunu, genç nüfusa sahip ülkelerin bu yeniliğe daha çabuk uyum sağlayabileceğini dile getirdi. Atay beceri eğitimi ile ilgili sözlerine ise şöyle devam etti “Beceri kazandırmak kulağa hoş geliyor ancak kolay bir iş değil. Bunun araçları vardır araçları kullanmayı bilmezseniz bir işe yaramaz. Doğru araçlarla yapılmazsa eğitim gerekli beceri kazandırılmaz. Kamuda dijitalleşme ile ilgili eğitim hazırlasak mı daha başarılı olurduk yoksa ortaya dijital araçlar sunmak mı daha etkili olur? Tabii ki ikincisi, ilk etapta zorlanılsa da sonrasında kolaylık sağlanmış oluyor” dedi.

Dijital dönüşüm için iyi düşünülmüş planlara ihtiyaç var

Piyasada Dijital Dönüşüm başlıklı oturumun başkanlığını yapan Gazeteci- Yazar Kemal Öztürk dijital dönüşümün medya için hayati olduğunu belirtti. Öztürk dijital yayıncılığın apayrı bir mantığı olduğunu ve bu mantığa göre yetişmiş kişilere ihtiyaç duyduğunu dile getirdi. Öztürk devletin esas rolünün dijitalleşme için destek ve ortam hazırlamak olduğunu ve bunun için de uzun vadeli iyi yapılandırılmış politikalara ihtiyaç bulunduğunu dile getirdi. 

Becerinin sihirli dokunuş olduğunu görüyoruz

Beceri ve mesleki eğitimi ilişkisini vurgulayan Hak-İş Konfederasyonu Genel Başkan Yardımcısı Dr. Osman Yıldız “Mesleki eğitimin, becerilerin çok bereketli olduğunu düşünüyorum. Bir mesleği öğrenirseniz 11 mesleğe, başka bir araştırmaya göre de 41 mesleğe yatkınlığınız olur. En büyük yansıması dil eğitiminde oluyor, biri bir dili öğrenirse diğer dillere de yatkınlığı oluyor. Tam yetkin bir insanın eli nereye değerse, topluma ve herkese faydalı bir insan haline geliyor. Becerinin sihirli bir dokunuş olduğunu görüyoruz, bir mesleği olanlar dünyanın nereye giderse gitsin kendisini ortaya koyuyor. Başlı başına itibar meselesi, maddi ve manevi kazanımları son derece fazla” dedi.

 

Kişiye özel bir eğitim devri başladı

Khan Akademi Türkiye temsilcisi Alp Köksal “Piyasada Dijital Dönüşüm” başlıklı oturumda gerçekleştirdiği sunumda değişen dünyada eğitim sisteminin veriye dayalı olduğunu ve yöntemlerinin öğrencilere göre değişebilmesi gerektiğini vurguladı. Köksal “Eğitim veriye dayalı ve kişiye özel bir deneyime dönüşüyor. Eğitim için veriler kullanılmalı şirketlerin kullandığı gibi. Neden her öğretmen öğrencilerin zorlandığı, iyi olduğu noktaları veriler ışığında tespit edemesin” dedi.

Eğitime yaklaşımın değişmesi gerektiğini ve eğitim, teknoloji ve istihdamın birbiri ile bağlantılı olduğunu söyleyen Köksal, son olarak yüksek öğretim kurumlarının bu hıza ayak uydurması, teknoloji desteğini alarak ilerlenecek bir yaklaşım geliştirilmesi gerektiğini ifade etti. 

Çağın gerektirdiği mesleki bilgi ve beceri yetkiliğinin önemli olduğunu ancak aslında önce iyi bir insan iyi bir vatandaş olmayı sağlayacak mesleki beceriler kazandırılması gerektiğini söyleyen Köksal bunları yaparken iş dünyasının ihtiyaçlarına cevap verebilecek mezunların da oluşturması gerektiğini söyledi.

Üniversitelerin sektörü yakalaması lazım

Dijital Çağda Beceri Kazandırma başlıklı ikinci oturumda konuşan Eskişehir Teknik Üniversitesi rektörü Prof. Dr. Tuncay Döğeroğlu ve Bahçeşehir Üniversitesi rektörü Prof. Dr. Şirin Karadeniz yükseköğretimin kapsamlı bir yenilenmeye ihtiyaç duyduğunu dile getirdiler. 

Tuncay Döğeroğlu üniversitelerin sadece yeni bölümler açarak çağı yakalayamayacağını aynı zamanda yeni perspektif ve becerileri de edindirmesi gerektiğini dile getirdi. Bu anlamda üniversitelerin sektörü yakalaması gerektiğine vurgu yapan Tuncay Döğeroğlu bu gerçekleşmezse üniversitenin işlevsiz kalma gibi bir riskle karşı karşıya kalabileceğini belirtti. 

Şirin Karadeniz de “Veri uzmanı, veriyle ilgili işler, yapay zekayla ilgili bölüm açtığınızda sadece bölümlerle çözüm üretmemiz mümkün değil. Veri okuryazarlığına sahip, dijital teknolojiyi üreten gençleri yetiştirmemiz gerekiyor. Diğer türlü sadece tüketici konumunda kalırız.” diyerek Türkiye’de artık daha fazla teknoloji üreten tarafa geçmek gerektiğini belirtti.

İstanbul Eğitim Konferansı hakkında detaylı bilgiye iek.ilke.org.tr web sitesinden ulaşılabilir.

Galeri

İlgili İçerikler

Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli İzleme Raporu

Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli (TYMM), eğitim sisteminde kapsamlı bir dönüşüm hedeflerken, bu sürecin sahadaki etkilerinin izlenmesi; uygulamadaki güçlü yönlerin ve gelişime açık alanların belirlenmesi açısından kritik önem taşıyor.İstanbul’un farklı ilçelerindeki ortaokullarda görev yapan Türkçe, Matematik ve Fen Bilimleri öğretmenlerinin görüşlerine dayanan bu çalışma, TYMM'nin uygulama sürecini nitel veriler üzerinden analiz etmekte; programın anlaşılırlığı, uygulanabilirliği, ölçme-değerlendirme boyutları ve disiplinlerarası yaklaşım gibi kritik alanlarda kapsamlı bulgular sunmaktadır.Öğretmenlerin deneyimlerini merkeze alarak TYMM’nin sahadaki işleyişini mercek altına alan rapor, yalnızca mevcut durumu ortaya koymakla kalmamakta; aynı zamanda eğitim politikalarına yön verecek öneriler de geliştirmektedir. Bu yönüyle akademisyenler, politika yapıcılar, öğretmenler ve diğer paydaşlar için bir kaynak niteliği taşıyor.YÖNETİCİ ÖZETİNİ BURADAN OKUYABİLİRSİNİZ

04 Ekim 2025

V. İstanbul Eğitim Konferansı

Bu yıl beşincisi düzenlenen İstanbul Eğitim Konferansı, öğretmen yetiştirme alanını hem politika hem de uygulama düzeyinde yeniden düşünmek için güçlü bir zemin sunuyor. “Öğretmen Yetiştirmede Vizyon ve Dönüşüm” temasıyla gerçekleştirilecek konferans; güncel yaklaşımları, özgün modelleri ve uluslararası deneyimleri bütüncül bir bakışla ele almayı amaçlıyor.Alanında uzman ulusal ve uluslararası konuşmacıların katılımıyla gerçekleşecek etkinlikte; 21. yüzyıl öğretmenliğinin gerektirdiği beceri ve yeterlikler, kurumsal modeller, politika önerileri ve iyi uygulama örnekleri paylaşılacak. Öğretmen yetiştirme kurumlarının yapısal dönüşümü, Millî Eğitim Akademisi gibi yeni inisiyatiflerin etkisi ve küresel ölçekte öne çıkan alternatif modeller, tartışmaların odak noktalarından biri olacak.Konferans, öğretmenlik mesleğini merkeze alan stratejik bir düşünme ve iş birliği alanı sunarken; eğitimin geleceğine dair vizyon geliştirme, ortaklık kurma ve etkileşim imkânları da sağlayacak. Eğitimciler, karar vericiler, akademisyenler ve araştırmacılar başta olmak üzere, öğretmen yetiştirmenin geleceğine çok boyutlu bir bakışla katkı sunmak isteyen herkesi bu önemli buluşmaya davet ediyoruz.Kayıt için tıklayın.

V. İstanbul Eğitim Konferansı’nda “Öğretmen Yetiştirmede Vizyon ve Dönüşüm” Teması Ele Alındı

Bu yıl beşincisi düzenlenen İstanbul Eğitim Konferansı, “Öğretmen Yetiştirmede Vizyon ve Dönüşüm” temasıyla 21. yüzyıl öğretmenliğinin gerektirdiği beceri ve yeterlikler, kurumsal modeller, politika önerileri ve iyi uygulama örnekleri ele alındı. İLKE Vakfı Eğitim Politikaları Araştırma Merkezi (EPAM) tarafından organize edilen konferans, 4 Ekim 2025’te Yıldız Teknik Üniversitesinde gerçekleştirildi.Konferansın selamlama konuşmalarını İLKE Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Av. Ahmet Sait Öner, Yıldız Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Eyüp Debik; açılış konuşmasını ise MEB Bakan yardımcısı Ömer Faruk Yelkenci yaptı. Açılışın ardından, Texas A&M Üniversitesi Öğretmenlik ve Öğretmen Eğitimi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Cheryl Craig, Nanyang Üniversitesi Ulusal Eğitim Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Low Ee Ling, Milli Eğitim Akademisi Başkanı Prof. Dr. Ali Fuat Arıcı, Marmara Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yusuf Alpaydın, Çanakkale Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Yunus Eryaman ve Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Süleyman Sadi Seferoğlu, öğretmen eğitimi süreçlerini hem küresel hem de ulusal bağlamda değerlendirdi. “Öğrencilerin bireysel ihtiyaçlarını merkeze alarak müfredatı şekillendiren öğretmen, öğrenme sürecinin yönünü belirler.” Konferansın ilk oturumu, Prof. Dr. Cheryl Craig’in “21. Yüzyılda Öğretmen Olmak” başlıklı açılış konuşmasıyla başladı. Craig, öğretmenin kendisini öğrenme sürecinin merkezine dâhil ettiğinde, gerçek anlamda dönüştürücü ve kalıcı öğrenmenin başladığını vurguladı. Ayrıca, öğretmenliğin çok sayıda değişkeni ve dinamiği içinde barındıran karmaşık bir meslek olduğunun altını çizdi. OECD raporlarından örnekler vererek, okullardaki eğitimin niteliğinin doğrudan öğretmen eğitimi ve öğretmen kalitesiyle ilişkili olduğunu belirtti. Son olarak, öğretmenlerin standartlaştırılmış öğretmen eğitimi programlarıyla sertifikalandırılmasının uluslararası düzeyde bir yetkinlik kazandıracağını ifade etti.Bir diğer konuşmacı Prof. Dr. Low Ee Ling, “Krizler Çağında Öğretmen Eğitimi Paradigma ve Yaklaşımlarını Yeniden Düşünmek” başlıklı sunumunda, 21. yüzyılda öğretmenliğin değişen rolünü ele aldı. Öğretmenliğin dört temel dayanağı olarak dirençlilik, değerlere bağlılık, kanıta dayalılık ve yaşam boyu mesleki gelişimi vurguladı. Yapay zekâ, çevresel krizler ve sosyo-duygusal ihtiyaçların öğretmenlerin görevini daha karmaşık hâle getirdiğini belirtti. Singapur modeli üzerinden öğretmen gelişiminin sürekliliğine dikkat çekerken, geleceğe hazır öğretmenlerin disiplinlerarası düşünebilen ve ahlaki değerlere sahip bireyler olması gerektiğini ifade etti.“İstihdam edilebilirliği artırmak için tüm lisans programlarında genel beceri eğitimini güçlendirmeliyiz.”Konferansın II. oturumu, Marmara Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yusuf Alpaydın’ın “Öğretmen Yetiştiren Kurumların Geleceği” başlıklı sunumuyla başladı. Alpaydın, öğretmen yetiştirme sisteminde yer alan çoklu ve dağınık yapıların sadeleştirilerek ulusal düzeyde bütüncül bir modelin oluşturulması gerektiğini vurguladı. Bu süreçte, Yükseköğretim Kurulu (YÖK) ile Millî Eğitim Bakanlığı (MEB) arasında sürdürülebilir, veriye dayalı ve etkin bir işbirliği mekanizmasının tesis edilmesinin önemine değindi. Ayrıca, eğitim fakültelerinin daralan istihdam koşullarına uyum sağlayarak öğretmenlerin yaşam boyu öğrenme, mesleki gelişim ve okul temelli danışmanlık alanlarındaki yetkinliklerini artıracak şekilde yeniden yapılandırılmasının gerekliliğinin altını çizdi.II. Oturum, Milli Eğitim Akademisi Başkanı Prof. Dr. Ali Fuat Arıcı’nın “Öğretmen Yetiştirmede Yeni Bir Aktör: Milli Eğitim Akademisi” başlıklı sunumuyla devam etti. Millî Eğitim Akademisi’nin öğretmen yetiştirme sistemini destekleyici bir yapı olarak kurulduğu belirtilirken, akademinin, öğretmen adaylarının yanı sıra hizmet içi eğitim, uzmanlık ve yöneticilik programları yürüteceği ifade edildi. Ayrıca, öğretmen yetiştirme süreçlerini izleme, yönlendirme ve politika geliştirme görevlerini üstleneceği; formasyonun kaldırılması ve uygulama saatlerinin artırılmasıyla öğretmenlik mesleğine duyulan güvenin güçlendirilmesinin amaçlandığı vurgulandı.“Eğitim fakültelerinin dönüşümü; bütünleşik, esnek ve inovatif bir müfredatla, pratik bilgelik odağında gerçekleştirilmelidir.”III. Oturumda Prof. Dr. Mustafa Yunus Eryaman, “21. Yüzyıl Becerileri Bağlamında Öğretmen Yeterliklerini Yeniden Düşünmek: Yapay Zeka, Büyük Veri Analitiği ve Pratik Bilgelik” başlıklı sunumuyla öğretmenlerin kendilerini geliştirmeyi bürokratik bir zorunluluk olmaktan çıkarıp içselleştirmesi gerektiğini vurguladı.  Eryaman, eğitim fakültelerinin bütünleşik bir müfredat aracılığıyla esnek, yenilikçi ve pratik bilgiye sahip öğretmenler yetiştirmeyi hedeflediğine işaret etti. Ayrıca, Cumhurbaşkanlığına bağlı bağımsız ve bilimsel bir eğitim kurulunun, alt komisyonlarla birlikte liyakat ve veri temelli ulusal politikalar oluşturduğuna dikkat çekti. Bu politikaların, STK’lar ve akademik kuruluşlarca nesnel kriterlerle dış değerlendirmeye tabi tutulduğunu vurguladı.Son olarak Prof. Dr. Süleyman Sadi Seferoğlu, “Dijital Çağda Öğretmenliğin Dönüşümü: Yeni Nesil Pedagoji ve Yetkinlikler” başlıklı sunumunda  dijital yeterlilikler ve yapay zekânın eğitimdeki önemini ele aldı. Öğretmenlerin teknolojiyi pedagojik ve etkin biçimde kullanabilmesi için bilgi ve veri okuryazarlığı, iletişim ve işbirliği, dijital içerik oluşturma, güvenlik, problem çözme ve eleştirel düşünme becerilerine sahip olması gerektiğini vurguladı. Ayrıca yapay zekânın öğretmen rehberliğinde kullanılmasının önemine değinerek, AI okuryazarlığının yapay zekâyı kullanma, tanıma ve sorgulama becerilerini kapsadığını belirtti. Hızlı değişim ve belirsizliklerin öğretmenlerin ve öğrencilerin uyum yetkinliğini zorunlu kıldığını ifade etti; dijital ayak izi ve güvenli kullanımın önemine de dikkat çekti. Teknoloji ve öğretmen yetkinliklerinin birleşimi ile nitelikli ve etkili bir eğitim sürecinin mümkün olduğu ifade edildi.