Logo
Müslüman Dünyada Çağdaş Düşünce Konferansı Gerçekleşti: İslamcı Hareket, Avrupa Merkezli Düzene Karşı Alternatif Sunmalıdır

Müslüman Dünyada Çağdaş Düşünce Konferansı Gerçekleşti: İslamcı Hareket, Avrupa Merkezli Düzene Karşı Alternatif Sunmalıdır

Kategori: TODAM Tarih: 09 Kasım 2023
 
 

İLKE Vakfı bünyesindeki Platform Dergisi ve YTB'nin ortaklaşa düzenlediği Müslüman Dünyada Çağdaş Düşünce Konferansı, 18-19 Kasım tarihlerinde,  İslam Araştırmaları Merkezinde düzenlendi. 2 gün süren konferansta çok sayıda entelektüel ve akademisyen, başta Gazze olmak üzere Müslüman dünyanın meselelerini konuştu. İslamcı hareketlerin Avrupa merkezli düzene karşı alternatif bir vizyon sunması gerektiği vurgulanan konferansta, Müslüman dünyanın sorunlarına çözüm önerileri sunuldu.

Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı (YTB) “Müslüman Dünyada Çağdaş Düşünce” projesi toplamda 11 ciltlik bir kitap seti olarak bu sene tamamlandı. Prof. Dr. Lütfi Sunar’ın yürütücüsü olduğu projede Türk düşüncesinden Hint Alt Kıtası'na, Balkanlar’dan Sahra Altı Afrika’ya çağdaş dönemde bütün Müslümanların ürettiği düşünce akımları uzmanlar tarafından değerlendirildi. 

 

Projeden hareketle düzenlenen konferansta Müslüman Dünyada Çağdaş Düşünce, saygın isimlerin sunumları ve oturumlarla ele alındı. Konferansta, Müslümanları dünya genelinde etkileyen sosyal, ekonomik ve kültürel meseleler 8 farklı oturumda alanında uzman uluslararası isimlerle masaya yatırıldı. 

Konferansın açılış konuşmasını İLKE Yönetim Kurulu Başkanı Lütfi Sunar gerçekleştirdi. Sunar konuşmasında, “Filistin'in işgali meselesi sömürgecilik ve Müslüman karşıt kültürün en Avrupa merkezci ürünlerinden biridir. Filistinliler nesillerdir yerinden edilme çatışmalarıyla karşı karşıya kalarak kendi kaderini tayin etme mücadelesi vermekte ve temel insan hakları uğruna mücadele etmektedir.” ifadelerini kullandı. Son iki yüzyılın Müslümanların birbirinden ayrılarak geçirdiğini ve gelecekte Müslüman toplumların daha özgür ve adil hale geleceğini söyleyen Sunar: “Umarım konferansımızda geçireceğimiz bu iki gün, tahayyül ettiğimiz geleceğin başlangıcı olur.” diyerek sözlerini tamamladı. 

 

İSAM adına açılış konuşması yapan Yönetim Kurulu Üyesi Ayhan Çitil ise “Akademideki ana akımlarının çoğu, benim de tasavvur ettiğim Müslüman toplumun kendi kendilerine barış içinde yaşamasına imkan tanımıyor.  Pek çok dindar genç akademisyen böyle bir akademik ortamda zorluklarla karşılaşıyor ve çoğu zaman akademinin ana akımlaştırma projesinin ideolojik çekirdeğinden gelmiyorlar. Kişisel olarak akademide Müslüman faaliyetlerinin kapısını açma sorumluluğumuz var. Müslüman düşüncesinde günümüzün çeşnilerini ve olası ufuklarını renklendiren akademik olayların önemli bir kısmı küçümsenmemelidir.” dedi. 

 

Konferansın son açılış konuşmasını ise YTB Başkanı Abdullah Eren gerçekleştirdi. Eren konuşmasında, “Modern dünya olarak şu anda büyük zorluklardan geçiyoruz. Bu nedenle dayanışma ve gelecek ümidine dair tavrımızı en üst düzeyde tutmamız gerekiyor. İsrail'in Filistin topraklarını özellikle de Gazze'yi işgal ettiği insani saldırılarda kadın, genç, çocuk ve yaşlı ayrımı yapılmaksızın  masum sivillere zulmediliyor. Bu utanç, işlevselliğini yitiren uluslararası örgütlerin başarısızlığıdır. Gereken tepkiyi göstermeyen fonksiyonunu yitirmiş uluslararası hukuk mekanizmalarının suskunluğu ve uluslararası toplumların birçok ortak değere karşı işlenen dünya suçlarına karşı işbirliği yapmaması ne yazık ki yaklaşık on iki bin Filistinli kardeşimizin şehadetiyle sonuçlanmıştır. Allah hepsine rahmet eylesin ve bizi cennetine kavuştursun.” ifadelerini kullandı.

Konferansta 2 gün boyunca Heba Raouf Ezzat, Wadah Khanfar, Mukhtar Shanqiti, Salman Sayyid, Sari Hanafi, Ovamir Anjum, Adeel Malik, Syed Farid Alatas gibi tanınmış bir çok bilim insanı ve düşünür konuşmacı olarak yer aldı. Ayrıca 11 ciltlik  Müslüman Dünyada Çağdaş Düşünce Serisi’nin web sitesi yayına açıldı. Web sitesinde 11 ciltlik eserin tamamına pdf olarak ve kitapların içinde yer alan makalelere muhtelif olarak ulaşılabiliyor. Aynı zamanda sitede yer alan zaman tüneliyle birlikte çağdaş Müslüman düşüncesinin tarihsel seyri takip edilebiliyor.

ZAMAN TÜNELİ
 
YAZILAR
CİLTLER

 

Aziz Mahmut Hüdayi Mh. Türbe Kapısı Sk. No:13
Üsküdar, İstanbul
 

Made with Stripo 

İlgili İçerikler

Dezavantajlı Çalışanlar

Sanayi Devrimi ile birlikte günümüzdeki anlamını kazanmaya başlayan ‘çalışma’ eylemi, herkes için temel haklardan birisi olarak değerlendirilmektedir. Toplumsal adaletin sağlanabilmesi için her bir birey için uygun çalışma koşullarının oluşturulmasına ihtiyaç duyulmaktadır. Bu kapsamda dezavantajlı gruplar olarak kavramsallaştırılan kişilerin istihdamı ile ilgili gerekli tedbirlerin alınmasına ihtiyaç duyulmaktadır. Sahip oldukları özellikleri itibariyle diğer bireylerle eşit konumda olmayan dezavantajlı grupların sosyal politika tedbirleri ile korunmaları ve koşullarının iyileştirilmesi gerekmektedir.TODAM tarafından hazırlanan Toplumun Görünümü 2024 Yılı Raporu’nun Araştırma Konusunu ‘Dezavantajlı Çalışanlar’ oluşturmaktadır. Engelliler fiziksel ve zihinsel engeli; kadınlar istihdama dahil olma ve terfi sürecindeki önyargı; gençler tecrübe eksikliği; çocuklar ve yaşlılar korunmasız olmaları; eski hükümlüler daha önce yaptıkları eylemlerinden dolayı ve göçmenler de ayrımcılık vb. davranışlar nedeniyle çalışma hayatına dahil olma ve istihdamlarını sürdürme konusunda problem yaşamaktadırlar.Raporda dezavantajlı grupların istihdama dahil olma ve istihdam sürecinde yaşadıkları problemlerin ortaya çıkarılması ve onları koruyucu düzenlemelerin hayata geçirilmesi önerilerine odaklanılmıştır. Bu kapsamda yapılacak çalışmaların Anayasa’nın 49. maddesinde yer alan ‘Çalışma Hakkı ve Ödevi’ başlığında belirtilen hususlara uygun olması ve toplumda emeğini arz ederek çalışma isteğini gösteren kişilere gerekli koşulların oluşturulması gerekmektedir.

30 Haziran 2025

Nüfus ve Aile: Yeni Dönemde Toplumsal Dönüşümün İzini Sürmek

İLKE Vakfı Toplumsal Düşünce ve Araştırmalar Merkezi’nin düzenlediği bu seminerde, Türkiye’deki demografik değişimler ve aile kurumundaki dönüşüm, güncel veriler ve sosyolojik perspektifle ele alınıyor. Prof. Dr. Mehmet Fatih Aysan, demografik eğilimlerin toplumsal yapıya etkisini analiz ederek nüfus, aile ve sosyal politikaların geleceğine dair kapsamlı bir değerlendirme sunacak.Doğurganlık oranlarındaki düşüş, yaşlanma sürecinin hızlanması, evlilik ve boşanma kalıplarındaki dönüşüm ile hane halkı yapılarındaki çeşitlenme; bu dönüşümün ardındaki temel dinamikleri görünür kılıyor ve sosyal politikaların yeniden yapılandırılmasını gündeme getiriyor. Bu çerçevede, programımız katılımcıları nüfus ve aile ekseninde ortaya çıkan yapısal soruları birlikte düşünmeye davet ediyor.Kayıt olmak için: 

Türkiye’nin Demografik Dönüşümü ve Aile Yapısı TODAM Seminerinde Ele Alındı

Toplumsal Düşünce ve Araştırmalar Merkezi (TODAM), Türkiye’nin toplumsal yapısında yaşanan hızlı dönüşümleri ele alan önemli bir seminere ev sahipliği yaptı. Vakıf merkezinde düzenlenen “Nüfus ve Aile: Yeni Dönemde Toplumsal Dönüşümün İzini Sürmek” başlıklı seminerde, nüfus dinamikleri ve aile yapısındaki değişim, güncel veriler ışığında ve sosyolojik bir perspektifle değerlendirildi.Seminerin konuşmacısı olan Prof. Dr. Mehmet Fatih Aysan, Türkiye’de demografik dönüşümün aşamaları, nüfus yaşlanması, göçün demografik yapıya etkileri ve bu dönüşümün sosyal refah politikaları üzerindeki yansımaları üzerine kapsamlı bir sunum gerçekleştirdi.Aysan, Türkiye’nin hem doğurganlık oranı hem de doğuşta beklenen yaşam süresi açısından dünya ortalamasının üzerinde bir hızla değişim gösterdiğini vurguladı. Geçmişte yalnızca Avrupa’ya özgü görülen yaşlanma ve düşük doğurganlık gibi eğilimlerin artık küresel ölçekte ortak bir sorun haline geldiğini belirtti. Daha az çocuk ve daha fazla yaşlı nüfus olgusunun ardında bireyselleşme, kentleşme, evliliklerin ötelenmesi, boşanmaların artışı ve ekonomik güvencesizlik gibi etkenlerin yer aldığını ifade etti. Buna karşılık, sağlık ve eğitim alanındaki gelişmelerin ölüm oranlarını düşürerek yaşam süresini uzattığını söyledi.Aysan, “Nüfusun yaşlanması refah devletinin hem başarısı hem de başarısızlığıdır” diyerek bu sürecin çift yönlü değerlendirilmesi gerektiğine dikkat çekti. Yaşlı bağımlılık oranındaki artış, kamu emeklilik harcamaları ve yaşlı yoksulluğu gibi unsurların, mevcut sosyal politikalar açısından ciddi riskler doğurduğunu belirtti. Bununla birlikte, süreci yalnızca bir risk çerçevesinde ele almanın eksik olacağını, dijitalleşme, yapay zekâ ve göçmen işgücü olanakları gibi dinamiklerin doğru politikalarla sosyal adaletin ve refahın yeniden inşasında fırsata dönüştürülebileceğini ifade etti.Sunumun ardından gerçekleştirilen soru-cevap bölümünde, kamu kurumları, akademi, medya ve sivil toplum kuruluşlarından katılımcılarla Türkiye’nin demografik geleceğine yönelik politika tasarımı üzerine bir tartışma yürütüldü.