İslam Düşüncesinde Mizaç Teorileri Konulu Toplantı Gerçekleşti

30 Kasım -1

İslam Ahlâk Düşüncesi Projesi içerisinde düzenlenen “İslam Düşüncesinde Mizaç Teorileri” temalı yuvarlak masa toplantılarının ikincisi 7 Şubat Cumartesi Harun Kuşlu ve Metin Aydın’ın yaptığı “Galen’in Mizaç Teorisi” başlıklı sunumla İLKE’de gerçekleştirildi.

Kuşlu ve Aydın tarafından yapılan sunumda öncelikle Galen’in mizaç teorisinden önce genel felsefesi aktarılmaya çalışıldı. Bunun üzerine mizaç teorisinden bahseden Kuşlu ve Aydın, sunumun genel olarak “Fizikalist bir bakış açısıyla insan davranışı nasıl açıklanır?” üst sorusunun düşünülerek hazırlandığını belirtti. Kuşlu ve Aydın, Galen’in mizaç teorisiyle ilgili olarak, cismin cevherinin mizacı, mizacın kuvveleri, kuvvelerin fiil ve infiali ve bunların da huyları oluşturduğunu; sonuç olarak da ahlâkın da bu şekilde meydana geldiğini belirttiler. Galen’de mizacın ruhun cevheri olarak ortaya çıkmasının, ruhun ölümlülüğünü gerektirdiği sonucuna varılan sunumda Galen açısından bunun burhani olarak ispatlanamayacağı görüşünde anlaşıldı. Cisimden bağımsız bir cevher olarak nefsin mümkün olmadığı belirtilmesiyle nefsin kuvveleri ve bedenin organları arasında direkt bir ilişki olduğu söylendi. Kuşlu, bir tabip için hasta bedeni ne ise, bir filozof için de nefsin o olduğunu belirttikten sonra, ruhun cevher değil, bir mizaç olduğunu söyledi. Dinleyicilerin de yer yer katılarak devam ettiği sunumda tartışma Galen’in ne anlamda Platoncu olup ne anlamda Platoncu olmadığı konusuna geldi. Galen’in ruhun kısımları konusunda Platoncu olduğu söylenirken, ruhun ölümsüzlüğünü kabul etmediği için asla Platoncu olarak nitelendirilemeyeceği sonucuna varıldı. Sunumda Galen’in, Stoacı bir bakış açısından geçmiş olarak Platoncu olduğunun altı çizildi. Mizaç ve ahlâkî eğitim arasındaki ilişkinin tartışılmasıyla birlikte Galen’in insanda ahlâkî bir değişim varsa bunun, organda bir değişim olduğunu savunduğu ortaya koyuldu. İyilik ve kötülüğün tamamen mizaca bağlı bir şekilde ortaya çıkıp çıkmadığı tartışılırken Galen açısından fiziksel süreçten bağımsız iyilik ve kötülükten bahsedilemeyeceği konusunda konuşuldu. Maddesine bağlı olarak herhangi bir mizacın birden fazla huyu ortaya çıkarıp çıkarmayacağı toplantıda tartışılan diğer bir konuydu. Huyla mizaç arasındaki ilişkiyi anlamayı amaçlayan bu tartışmanın sonunda Galen’in huyu hem en başta var sayması, hem de huyu sonuçta kazanılan bir şey olarak sunması doğal ahlâkla, kazanılmış ahlâk arasındaki farkı net olarak ortaya koymadığının bir göstergesi olarak kabul edilebileceği üzerinde duruldu. Sunum, soru-cevap faslıyla devam etti.

ÜYE KURULUŞLARIMIZ

ARAŞTIRMA MERKEZLERİMİZ