İslam Düşüncesinde Ahlâkî Önermelerin Kaynağı Temalı Konuşma İLKE'de Gerçekleşti

30 Kasım -1

İslam Ahlâk Düşüncesi Projesi kapsamında gerçekleştirilen “İslam Düşüncesinde Ahlâkî Önermelerin Kaynağı” temalı yuvarlak masa toplantılarının ikincisi 7 Mart 2015 tarihinde Hümeyra Özturan’ın "Fârâbî’de Ahlâkî Önermelerin Kaynağı" başlıklı sunumuyla İLKE’de gerçekleştirildi.

Özturan, Fârâbî’de ahlâkın kaynağının akıl olduğunu belirterek sunumuna başlamıştır. O’nun varlık alemi hakkında bilgi verdikten sonra sudur teorisine de kısaca değinerek sudur teorisinde bulunan faal aklın önemli olduğunu ifade etmiştir. Aklın kısımlarından ve nazari aklın içerisinde ahlâkî önermelerin bulunup bulunmadığını sorgulamak gerektiğini ifade etmiştir. Fârâbî’nin ilk makulatlar hakkında tafsilatlı bir bilgi vermediğini ifade ederek sunumuna devam eden Özturan,Fârâbî’nin sadece bir pasajda bu ilk makulatların ahlâkın, metafiziğin ve geometrinin kaynağı olarak ele aldığını ifade etmiştir.

"Ahlâkın kaynağı akıldır" ifadesiyle anlaşılan ahlâkta kötü-iyi gibi yargılara nasıl ulaşıldığı meselesidir. Yani ahlâkî ifadelere ulaşılırken bunları aklın hangi aşamasında elde edilebildiğini ifade etmektedir.
Özturan, Fârâbî’de nazari akıl ahlâkının temelinde mutluluk olduğunu dile getirmiştir. Özturan, ilk makuller çerçevesinde ahlâkın kaynağının akıl olduğunu ve bununla birlikte Tanrı’dan gelen faal akıldan sudur eden bir akıl söz konusu olduğu için ahlâkın kaynağının Tanrı da olabileceğini dile getirmiştir. Özturan ifadelerine şöyle devam etmektedir: “Ameli akıl kaynaklı ahlâkî önermeler ile ifade edilenle erdemlerin gerçek hayata geçirilmesi hususunda gayret gösteren akıldır. Fârâbî, ahlâkî anlamda orta olmanın gerekliliğini ifade etmektedir. Buradaki “orta olmaklık” izafi ortalıktır. Bu izafilik ise kişinin durumuna göre orta olmaklık anlamına gelir. Bu da ahlâkî ilkelerin çevresel ve bireysel şartlar değerlendirilerek tikellere indirilmesini ifade eder. Kişi bazen çok kısa sürede içinde bulunduğu durumu değerlendirerek bir sonuca ulaşmak durumundadır. Burada ameli akıl sadece bir akıl yürütme ile mi kısa sürede fiiliyata dönüştürmektedir? Burada dikkat edilmesi gereken ameli aklın çevresel tecrübelerini geliştirmesi gerekmektedir. Yaşanmışlıklar sonucunda tecrübeler de gelişmektedir ve ahlâkın kaynağı olma ihtimali bulunmaktadır. Ameli akıl, kişinin tikellere olan bilgisi arttıkça gelişmektedir.”

Özturan buraya kadar anlattıklarını şu ifadeleri ile özetlemektedir: "Nazari akılla biz ahlâkın gayesinin mutluluk olduğuna ve bunun da sadece mutedil eylemlerle gerçekleştirilebileceğine, erdemlerin iyi olduğuna ve bu erdemlerin ancak o erdemlerin ilgili olduğu eylemlerin mutedil şekilde yapılmasıyla söz konusu olabileceğine ulaştık. Ameli akılda tecrübe ve çevresel faktörleri göz önünde bulundurarak itidal olan eylemlere ulaşmaktayız. Aslında insan, burada pratik bir kıyas kurmakta ve tümel ilkelerle tikel sonuçlara ulaşmaktadır."

Özturan, Fârâbî’ye göre, kadın olsun erkek olsun her insanın yukarıda verilen kıyaslara ve düşünmeye muktedir olduğunu ancak insanın arzularının söz konusu olduğu ve bu sebeple insanın hata yapabileceği için erdemli topluma ve yöneticiye ihtiyaç duyulduğunu dile getirmektedir. Burada erdemli yönetici filozoftur. Bu kişi akıl yürütmelerle hem kendi için hem toplum için ortak genel kanunlar oluşturmaktadır. Burada sadece yöneticiler değil aynı zamanda peygamberler de bu konumdadırlar. Yani felsefe yapamayacak kişiler için peygamber yoluyla gelen bilgilerle de ahlâkî eylemler uygulaması geçerlidir.

Özturan şu ifadeleri ile konuyu sonlandırmaktadır: “Fârâbî’de ahlâkın kaynağı, nazari ve ameli eylemi ile akıl, akli bilginin nihai kaynağı olması bakımından Tanrı ve ameli aklı besleyen kaynak olması bakımından tecrübe, kişinin uyması gereken bazı ahlaki kuralları kanunlaştırması bakımından filozof kral ve ahlâkî kuralları temsil ve sembollerle insanlara ulaştırması bakımından peygamber olarak ifade edilebilir.” Sunumun sonlandırılmasıyla birlikte değerlendirmeler yapılmıştır.

ÜYE KURULUŞLARIMIZ

ARAŞTIRMA MERKEZLERİMİZ