İLKE'de Kendini Gerçekleştirme Olarak Ahlâk Başlıklı Konferans
İLKE İlim Kültür Eğitim Derneği ve İLEM (İlmî Etüdler Derneği) ortaklığında yürütülen “İslam Ahlâk Düşüncesi Projesi” kapsamında “Ahlâkın Temeli Üzerine Konuşmalar” dizisinin dördüncüsü 13 Kasım Çarşamba 18.00’de İSAM Konferans Salonu’nda Mimar Sinan Üniversitesi Öğretim Üyesi Hakan Poyraz’ın “Kendini Gerçekleştirme Olarak Ahlâk” başlıklı konuşmasıyla devam etti. Ahlâk olgusu, çeşitli ahlâklar biçiminde karşımıza çıkmaktadır. Bu farklı ahlâk uygulamalarını “Ahlâk” başlığı altında toplayan ve onlara Ahlâk adı vermemizi sağlayan temel nedir, farklı Ahlâk tecrübelerinin mevcudiyetini bile bile, Ahlâkı genel geçer bir ilke üzerinden nasıl temellendirebiliriz gibi sorulara cevap arandı.
Poyraz, "Farklı zaman ve mekanlardaki farklı insan toplulukları birbirinden farklı kurallar gerçekleştirmiştir. Ahlâkın kuralları onun dış halkalarıdır. Dolayısı ile o kurallar üzerinden temellendirilemez. Kurallar, bireyin ve toplumun Ahlâki serüveninde, yolu tarif ve tayin eden nirengilerdir. Ahlâkın evrenselliği kurallarda değil, kural koyucunun niyetindedir. Kuralları belirleyen eylem, kuralların belirlediği eylemden üstündür.
Ahlâk söz konusu olduğunda bu niyetin iyi niyet olması gerekir. Niyetin iyiliğinden nasıl emin olabiliriz? Bizler ancak eylemin sonuçlarını bilebiliriz. Ahlâkı bir bilgi sahası olarak görürsek eylemin sonucundan yola çıkarak eylem hakkında vardığımız yargılarla, faydacılığın özellikle eylem faydacılığının açmazına düşebiliriz. Oysa Ahlâk bilginin değil, inancın alanıdır. Birisinin niyetinin iyi olup-olmadığını bilemem ancak onun iyi niyetine inanabilirim. Daha önceki bilgim ışığında… Özellikle Ahlâki sahada bilgi, inancı pekiştirir. Ahlâkı insanın “kendini gerçekleştirme”si olarak görüyorum. Ahlâk felsefesi tarihini de böyle okumaktan yanayım. Bir insanın erdemi (aratesi) onun bir insan olarak iyi işlevde bulunmasıdır. İyi bir yurttaş olma erdemi, yürürlükteki yasaya uygun davranmaktır. İyi bir insan olma erdemi, insan soyunun gerektirdiği davranışları gerçekleştirmek, “insan olma eylemini gerçekleştirmek”tir diyen antik çağ filozofları gibi. İnsan, binbir emekle insan olur. Atalarımızdan aldığımız genetik mirasla biyolojik bir varlık olarak dünyaya doğuştan daha önemlisi, bir sosyal muhite doğuştur. Bu sosyal muhit içinde bir kişilik haline geliş emek ister. Emek (emgek), güç, zahmet, sıkıntı, çile anlamlarına gelen bir sözcük.“Binbir emekle elde etmek” deyiminde bu anlamı müşahede edebiliriz. Binbir emekle hayvanlıktan insanlığa geçiş. İnsanlaşma bu manada kendini var etmesi. Bir olgunlaşma, özleşme ve varoluş sürecine giriyor ve insan olarak kıvam buluyor. Ahlâk burada işte o insani kıvam ve kendini var etme (kendini gerçekleştirme) anlamındadır. Günlük dilde kızdığımız birisine, “Onun yaptığı insanlığa sığmaz” derken insanlıkta kasıt biyolojik bir türe değil, insanlık erdemine atıf yapılamaktadır. Bu erdem, evrenseldir ve Ahlâki eylemimizin arkasındaki ilkedir, bu ilkeyi ortaya koyan niyettir. İnsanileşme süreci, insanın kendini gerçekleştirme sürecidir. İnsandaki doğal yan terbiye edilmekte, yapması ve yapmaması gereken kurallar bu süreçte eğitim yoluyla kazandırılmaktadır (Ahlâk eğitimi). Adeta bir cengâverin savaşa giderken düşmana karşı korunmak için giydiği zırh gibi, bireyin üzerine bu Ahlâk zırhı giydirilir. Bu zırh onun birçok hareketini engellese de, onu düşman saldırılarından korumaktadır. İnsanı diğer mahlukattan ayıran ve onu insanlaştıran bu Ahlâktır. (Hayvanların Ahlâkı yoktur). Bu Ahlâk, içinde tırtılı kelebeğe dönüştüren koza misali olursa değerlidir. Yoksa içi boş bir Ahlâk olarak, herhangi bir değer taşımaz." şeklinde ifadelerle sunumunu gerçekleştirdi.