14 Şubat 2019

İdealizm ve Realizm Arasında İş Ahlakı: İGİAD’ın Türkiye İş Ahlakı Araştırmasına Dair Bir Değerlendirme

İş ahlakı alanında yaptığı teorik ve pratik çalışmalarla dikkat çeken İGİAD beş yıllık periyotlarla Türkiye İş Ahlakı Araştırması gerçekleştirmektedir. Ömer Torlak, Şuayıp Özdemir ve Erkan Erdemir tarafından yürütülen araştırmanın ilki 2003 yılında, ikincisi 2008 yılında, sonuncusu ise 2018 yılının Aralık ayında kamuoyu ile paylaşılmıştır. Böylece özel işletmelerde ve kamu kurumlarında çalışan kişileri içine alan geniş bir yelpazede onbeş yıllık iş ahlakı sürecinin farklı boyutlarıyla takip edilmesi sağlanmıştır.


Son araştırmanın dikkat çekici bir yönü de katılımcıların seçimlerini analiz etmede derinlik sağlayacak bir biçimde “nesiller boyu iş ahlakı” bakışıyla nesiller arası geçişin dikkate alınması ve iş ahlakı davranışlarını şekillendiren farklı ahlak felsefesi tutumlarının göz önünde bulundurulmasıdır. Bu yazıda çalışmanın işaret edilen iki boyutu üzerinden bir değerlendirmede bulunulacaktır. Bir karar alma durumunda ahlaki ikilem karşısında karar alma ölçütüne göre belirlenen ahlaki tavırlar “Doğru işi yapmış olmanın vicdani rahatlığı: İdealist”, “İşin kişisel getirisi: Benmerkezci”, “Haklıya hakkının teslim edilmesi: Adaletçi”, “İşin sonunda herkes için elde edilen fayda: Faydacı”, “İşi yapmakla elde edilen mutluluk: Mutlulukçu”, “Görevini yapmış olma: Görev odaklı”, “Bir işin doğruluğu zamana ve mekana göre değişir: Göreceli” olmak üzere yedi ayrı kategoride değerlendirilmiştir. Araştırmada nesiller ise dört ayrı grup üzerinden ele alınmaktadır. Buna göre araştırma örnekleminin %61’i 18-38 yaş arasını temsil eden Y neslinden; %35’i 38-53 yaş arasını temsil eden X neslinden ve %4’lük kısmı ise II. Dünya Savaşı sonrası doğan 53 yaş üstü kesimi ifade eden “Baby Boomers (BB)” neslinden oluşmaktadır. Çalışmada işaret edilen tüm nesillerde en yaygın olan ahlak anlayışı idealizm olarak ortaya çıkmaktadır. Doğru işi yapmış olmanın verdiği vicdani rahatlama olarak gelişen ahlaki tavır yaygın olarak benimsenmektedir. Bunun yanısıra X nesli ile birlikte daha çok görünür hale gelen benmerkezci ve dolayısıyla ahlaki davranışın kişisel getirisini önemseyen kitle, Y neslinde de devam etmektedir. Araştırmaya göre bu noktada mutlulukçu yaklaşım benmerkezci yaklaşıma eşlik etmektedir. Zira mutlulukçu yaklaşım da kişiye işini doğru yapması neticesinde gelen bir tatmini ifade etmektedir. Ancak burada mutluluk fikrinin bir işi salt doğru bir biçimde yapmaya indirgenmesi sözkonusu olmaktadır. Bu anlamda mutluluğun insani eylemlere içkin bir kavrayıştan ziyade Aristotelesçi anlamda “insani yetkinleşme” fikrini esas alan bir kuşatıcılık içerisinde olabileceği de dikkate alınmalıdır. Çalışmada benmerkezci ve daha dar anlamıyla mutlulukçu ahlak anlayışları sözkonusu olduğunda toplulukçu değerlerden ziyade birey merkezli değerlere geçildiği iddia edilmektedir. Ancak bu artışla birlikte genç nesiller arasında dayanışma ve paylaşmaya dönük değerlerin de arttığı gözlenmiştir. Bir çelişki gibi görünen bu durum çalışmada, yeni nesil iş ahlakı pratiklerinde “takım ruhu”nun önemsenmesine bağlanmaktadır. Bu durum ise bize Y nesli ve sonrası için yapılan benmerkezci-birey merkezci gibi değerlendirmelerin daha temkinli ve derinlikli bir biçimde yapılması gerekliliğini göstermektedir.


İş ahlakı kaynaklarının on dört değişken üzerinden ele alındığı araştırmada her üç dönemde de aile faktörü tüm nesillerde ahlakın en önemli kaynağı olarak görülmektedir. Ailenin de içinde olduğu sosyal ve kültürel ortam ahlaki davranışları şekillendirmektedir. Bu bağlamda aile, sosyal çevre ve dini değerler iş ahlakını etkileyen en önemli değişkenler arasında çıkarken; yönetici, patron ve şirketin yazılı kurallarını içine alan iş dünyasına ait faktörler düşük etkiye sahip olarak görünmektedir. Fakat çalışma içerisinde yapılan anketlere cevap veren katılımcıların yanıtlarını daha derinlemesine analiz etmek için başvurulan faktör analizi neticesinde başka bir sonuç çıkmaktadır. Buna göre katılımcıların öncelikli olarak idealist bir biçimde “aile”nin başı çektiği sosyal ve kültürel faktörleri vurguladıkları ancak gerçekte oldukça realist bir düzlemde iş dünyasındaki kurum ve aktörlerin koyduğu kural ve yaptırımların iş ahlakı eylemlerini şekillendirdiği ortaya çıkmıştır. İş ahlakının kaynaklarına dair yapılan bu inceleme bütün bir iş ahlakı perspektifini değerlendirmek için bize ipucu vermektedir. Ahlaki tavır alışta idealist bir yaklaşım ön plana çıkar görünse de ilgili veriler çapraz analize tabi tutulduğunda esasında reel düzlemi ve kurum yapılanmasını esas alan bir yaklaşımın daha belirleyici olduğu görülmektedir. Bu bağlamda aileye yapılan vurgu da zihinde ideal olarak kabul edilen “kutsal ve değer kaynağı aile” imgesi üzerinden şekillenmektedir.


Kurum kültürünün belirleyiciliğinin görüldüğü bir diğer yer KOBİ’ler ve büyük şirketlerin karşılaştırılmasıdır. İş ahlakında patronların, eğitim-öğretim kurumlarının ve meslek örgütlenmelerinin etkisinin büyük şirketlere göre daha fazla hissedilmesine rağmen KOBİ’lerde iş ahlakı problemlerine daha sık rastlanmaktadır. Bu da iş ahlakına uygun bir yapının ortaya çıkması için ahlaki farkındalığın yeterli olmadığını, ahlaki değerlere uymayı tesis edecek kurum kültürü ve sorumluluk-yaptırım dengesinin kurulması gerektiğini göstermektedir.


Araştırma içerisinde benmerkezci, mutlulukçu, faydacı, göreceli ahlak felsefelerini benimseyenlerin materyalist ahlak anlayışına sahip olduğu; görev odaklı ve adaletçi ahlak felsefelerini kabul edenlerin ise idealist bir ahlaka sahip oldukları vurgulanmaktadır. Fakat araştırma bulgularında materyalist grup içerisinde kabul edilen kişilerin, idealist grupta vurgulanan görev odaklı ve adaletli davranmaya dönük farkındalığının daha yüksek olduğu tespit edilmiştir. Tek başına bu sonuç bile bize idealist ahlak anlayışı olarak çizilen sınırların geçerliliğinin sorgulanmasını gerekli kılmaktadır. Bu bağlamda materyalist kabul edilen ahlak anlayışlarının gerçekte öyle olup olmadığının da ayrıca incelenmesi gerekmektedir. Zira salt maddeci bir kavrayış burada eylemlerde ortaya çıkacak anlamlılığı irdelemeyi engellemekte ve genelleyici bir yaklaşımın ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Ayrıca materyalist-idealist çizgisinin dışında reel düzlemi dikkate alarak burada ortaya çıkacak ahlaki değer alanının analizine odaklanılması sonuçta ortaya çıkan bazı çelişkilerin giderilmesine vesile olacaktır. İş ahlakının nesiller arası sürekliliğin takip edilmesi ve bunun eylemlerin motivasyonlarını oluşturan ahlak anlayışları dikkate alınarak yapılması, iş ahlakı alanında yapılan diğer çalışmalara yol gösterecek ve böylece daha kalıcı ve kurucu bir iş ahlakının ortaya çıkmasını sağlayacaktır.


Türkiye İş Ahlakı Araştırması çalışmasını İGİAD'ın web sitesinden inceleyebilirsiniz: https://igiad.org.tr/2018-turkiye-is-ahlaki-arastirmasi-1 

ÜYE KURULUŞLARIMIZ

ARAŞTIRMA MERKEZLERİMİZ