Ekrem Demirli "Ahlakın Kaynağı Olarak İlahi İsimler" Başlıklı Sunumuyla İLKE'de

30 Ekim 2013

İLKE İlim Kültür Eğitim Derneği ve İLEM (İlmî Etüdler Derneği) ortaklığında yürütülen “İslam Ahlâk Düşüncesi Projesi” kapsamında “Ahlâkın Temeli Üzerine Konuşmalar” dizisinin üçüncüsü 30 Ekim Çarşamba 18.00’de İSAM Konferans Salonu’nda Doç. Dr. Ekrem Demirli’nin yapacağı “İlahi İsimleri Ahlâkın Kaynağı Olarak Yorumlamak” başlıklı konuşmayla devam ediyor.

Fârâbî felsefeyi ‘insanın gücü ölçüsünde Allah’a benzemek’ şeklinde tanımlarken Grek felsefesinden itibaren biline gelen bir soruna dikkatimizi çekmişti: Felsefe başlangıçta insana bir tanrı olmadığını söyleyerek ona hikmeti arama-sevme görevi yüklemişti. Bunun anlamı ‘insan’ olduğumuzu, daha doğrusu bir tanrı olmadığımızı idrak etmenin bir başlama noktası olmasıdır. Fakat felsefe yapmanın gayesi ise değişmez ilkeleri öğrenmek ve o ilkelere göre yaşayarak Tanrı’ya benzemek veya yaklaşmaktır. Dini düşünce bu maksadı farklı şekillerde ele almış, fıkıh-kelam geleneklerinde bu maksat belirsizleştirilmiştir. Tasavvuf ise her zaman insanın eylemlerinde bir maksadın bulunması gerektiğini düşünmüştü. Bu maksat ilk sufiler tarafından fena-beka kavramlarıyla anlatılmış, şatahatlarda ise Tanrı’ya benzemek veya O’na ulaşmayı anlatan paradoksal kavramlarla ifade edilmişti. İbnü’l-Arabi ve takipçileri bu meseleye nazarî bir çerçeve kazandırmış, felsefenin öteden beri tartışa geldiği insan-Tanrı ve alem ilişkileri ilahi isimler teorisiyle yeniden ele alınmıştı. Tanrı-insan ilişkisinde merkezi kavram ahlâk idi ve bu noktada dikkate değer husus, ilahi isimlerin ahlâkın ilkeleri olarak yorumlanmasıydı. Sufiler ‘Allah’ın ahlâkı’ diyebileceğimiz bir şeyden söz ederek ona ulaşmayı insanın varlıktaki maksadı görmüş, tasavvufu ise maksada ulaştıran bir araç veya disiplin olarak kabul etmişlerdi. Bu konuşmada, tasavvufun fıkıh-kelam geleneğinin etkisi altında ‘nazariyesiz bir ahlak’ sayıldığı ilk döneminden ‘nazariyesi olan ahlaka (nefsin teorik ve pratik-amelî güçleri) doğru tekâmül sürecinde ilahi isimler teorisinin aldığı rolü ortaya koyacağız ve teoriden hareketle ahlâkı temellendirmeyi deneyeceğiz.

ÜYE KURULUŞLARIMIZ

ARAŞTIRMA MERKEZLERİMİZ