ANALİZ YAZILARI

Uzlaşma & Alternatif Uyuşmazlık Çözümleri

Esma Küçükbay

Avukat

Alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemleri, taraflar arasındaki ihtilafı ortadan kaldırmaya hizmet eden, seçimlik nitelik taşıyan bir usuldür. Söz konusu bu faaliyet, tarafların kendi iradeleriyle uyuşmazlığı sona erdirme girişimidir. Bu minvalde alternatif çözüm yöntemleri; uzlaştırma, arabuluculuk, tarafsız ön değerlendirme, vakıaların saptanması yöntemi ve tahkim olarak ifade edilmektedir (Özbay, 2006, s. 464-469).

İhtiyari ve zorunlu olarak ikiye ayrılan arabuluculuk sistemi uygulamada oldukça yüksek oranlarda uygulanmakta, toplum tarafından kabul görmektedir. Zorunlu arabuluculuk temelde iş hukuku, tüketici hukuku ve ticaret hukukundan kaynaklanan belirli uyuşmazlıklarda uygulama alanı bulurken; ihtiyari arabuluculuk, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri tüm özel hukuk uyuşmazlıklarında uygulanabilir. Ayrıca sigorta hukuku, sağlık hukuku gibi uzmanlık gerektiren alanlarda da arabuluculuk uygulamasına başvurulabilmektedir. Son dönemlerde aile hukukuna yönelik ortaya çıkan ihtilaflar açısından da arabuluculuk sisteminin uygulanıp uygulanmaması yönünde tartışmalar mevcuttur. Nitekim aile hukukunda zorunlu arabuluculuğun yanlış bir uygulama olduğunu düşünenlerin yanı sıra şiddet ve benzeri durumlar hariç olmak üzere mal paylaşımı, boşanma, tazminat, nafaka, çocukların velayeti gibi birçok konu aile hukukunun zorunlu arabuluculuk uygulamasına dahil edilebilir.

Bu itibarla 2018 yılında öncelikli olarak iş hukukuna yönelik ihtilaflarda dava şartı arabuluculuk sistemi uygulanmaya başlamıştır. İş Mahkemeleri Kanunu m.3’e göre işçi ile işveren arasındaki yıllık izin ücreti, fazla çalışma ücreti, maaş gibi işçilik alacakları ile ihbar tazminatı, kıdem tazminatı gibi tazminatlardan kaynaklanan hukuki sorunların çözüme kavuşturulması için öncelikli olarak arabulucuya başvurmak zorunludur. Adalet Bakanlığı 2020 verilerine göre iş uyuşmazlıklarında açılan dosyaların %89,9’u işçi ile işveren arasındaki ilişkiden kaynaklanan uyuşmazlık konusunu oluşturmaktadır. Söz konusu hukuk alanında konusu maddi-manevi tazminat olan 7 adet dosya sayısı ile bu tür uyuşmazlık % 0,0023 oranını oluşturmaktadır. Konusu işe iade olan uyuşmazlıklar ise arabuluculuk dosya sayısı bakımından ikinci en fazla dosya sayısına tekabül etmektedir. Bunu takip eden dava konuları ise işverence işçi aleyhine açılan alacak talebi, iş sözleşmesinden kaynaklanan tazminat istemi, ölümlü veya cismani zarar sebebiyle tazminat talepleri, rücuen tazminat talepleri ile diğer konular olarak sıralanmaktadır. Zorunlu arabuluculukta en fazla orana sahip olan işçi ile işveren arasındaki ilişkiden kaynaklanan 266.911 uyuşmazlık dosyasının 266.771 adetinin karara bağlandığı görülmektedir. Ayrıca bu dosyaların %50’si anlaşmayla sonuçlanmıştır. Bu ise yargı uygulaması bakımından hiç de azımsanmayacak oranları teşkil etmektedir. Ayrıca iş hukukuna yönelik ortaya çıkan uyuşmazlıklarda söz konusu dosyaların %49,7’sinin de anlaşmayla sonuçlandığı Adalet Bakanlığının verileri arasındadır.

2019 yılında ticari uyuşmazlıklar bakımından zorunlu hale getirilen dava şartı arabuluculuk uygulamasında Adalet Bakanlığı’nın 2020 verilerine göre bu dosyalar üzerinde %46 oranında anlaşma sağlanmıştır. Bu bağlamda anlaşma sağlanan dosyaların 23.485'i ticari satımdan kaynaklanan uyuşmazlık dosyalarıdır. Ticaret hukukundaki rücuen tazminat ise toplam anlaşma sağlanan dosyalar arasında %2,5’a tekabül etmektedir. Ayrıca görüşme yapılmadan anlaşmama oranı %10,8 iken görüşme sonunda anlaşmama oranı %33,9’dur. Bu ise toplam anlaşma oranıyla birlikte değerlendirildiğinde tarafların en az bir kere anlaşma masasına oturduğunu ve önerilen teklifleri değerlendirildiğini göstermektedir.

Son olarak ise 2020 yılında tüketici uyuşmazlıklarında, dava şartı olarak arabuluculuk sistemi getirilmiştir. Tüketici hukuku bakımından ise 6502 Sayılı TKHK m.73/A’da sayılan birtakım istisnalar dışında arabuluculuk dava şartı olarak düzenlemiştir.

İhtiyari arabuluculuk uygulaması bakımından ise bazı durumlar istisna olmak üzere taraflar istediği uyuşmazlık üzerinde kendi taleplerine bağlı olarak arabuluculuğa başvurabilecekleri için herhangi bir konu ayrımı yapmaksızın karara bağlanan dosya sayılarında düzenli bir artış söz konusudur. Nitekim Adalet Bakanlığı’nın 2020 verilerine göre 2014 yılında ihtiyari arabuluculuk karara bağlanan dosya sayısı 200 iken 2020 yılında bu sayı 180.448’e ulaşmıştır.

Adalete erişim, salt yargı organlarına başvuru imkânına sahip olmayı ifade etmez; bununla birlikte bunun önündeki engellerin saptanarak kaldırılması ile yargılama usul ve kurallarıyla başvurucu hak arayana en kısa sürede ve en az masrafla ve rahatlıkla hakkına kavuşma yolunun açılmasını da ifade etmektedir (Sungurtekin Özkan, 2014, s. 399). Bu bakımdan hem zorunlu hem de ihtiyari arabuluculuk sistemi tarafların adalete erişimini etkilememekte; aksine hızlı, ekonomik ve barışçıl yöntemlerle adaletin sağlanmasına hizmet etmektedir.

Adalet Bakanlığının yayınladığı veriler ışığında alternatif çözüm yöntemlerinin her geçen gün taraflar arasında sıkça uygulandığı ve gittikçe yaygınlaştığı görülmektedir. Ancak uygulama görülen aksaklıkların giderilmesi ve tarafların öncelikle anlaşma masasına oturtulması söz konusu uygulamaların çoğalması bakımından büyük önem taşımaktadır. Bu itibarla hem bu başarıların artması hem de dosyaların yığılmasının engellenmesi amacıyla alternatif çözüm yöntemlerinin yaygınlaştırılması teşvik edilmelidir. Ayrıca yargıyı rahatlatacak farklı mekanizmaların da devreye sokulmasına ihtiyaç vardır.



Uzlaştırmacıya Tevdi Edilen Dosya Sayısı, 2017 – 2021

Kaynak: Adalet Bakanlığı Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğü, Adli İstatistikler 




Türkiye Geneli Uzlaşma Oranları (%, 2017 – 2021)

Kaynak: Adalet Bakanlığı Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğü, Adli İstatistikler 




Arabuluculuk Uygulaması Karara Bağlanan Dosya Sayısı (2018 – 2021)

Kaynak: Adalet Bakanlığı Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğü, Adli İstatistikler