Uzman Görüşü
Deniz Tunçer
COVID-19’un hayatımıza girmesi ile yüz yüze eğitimin çevrimiçi programlarla yürütüldüğü bir 2020 yılı geçirdik. Bu dönemde eğitimin her aşamasında farklı sorunların ortaya çıktığını ve her alan için farklı çözüm önerileri ile hareket edildiğini gözlemledim.
Uygulamalı alanlardan biri olan müzik eğitimi, kendi dinamiği içerisindeki sorunları ile başa çıkmaya çalışmıştır ve çalışmaktadır. Gerek üniversitelerin müzik bölümlerinde gerek ilkokul, ortaokul ve lise seviyelerindeki müzik derslerinde yürütülen solfej, çalgı eğitimi, koro vb. dersler çevrimiçi programlar ile gerçekleşmek zorunda kalmıştır. Bu programların müzik alanında kullanımı ise çeşitli problemleri beraberinde getirmiştir.
Yaşanan en önemli ve ilk problem, çevrimiçi programlar kullanılırken sesin performans anında karşı tarafa eşzamanlı olarak aktarılamamasıdır. Yaşanan bu sorun müzik eğitimde önemli bir yer tutan öğrenci ve öğretmenin birlikte performans yaparak öğrenmenin gerçekleşmesi konusunda büyük bir boşluğa sebebiyet vermiştir. Bu sebeple bazı öğretmenler öğrencilerinden performanslarını değerlendirmek üzere video çekmelerini istemiş, bazıları ise kendi çektikleri videoları öğrenciler ile paylaşmak suretiyle eğitimi sürdürmeye çalışmışlardır. Ancak bu yaklaşımlar kısa vadede çözüm olarak kalmış, salgın süresinin uzaması ile öğrencilerin eğitimin bu aşamasındaki kazanımını sağlayamamalarına sebebiyet vermiştir.
Bir başka konu ise özellikle çalgı eğitiminde sorun teşkil etmiş olan görüntü aktarımıdır. Bir piyano öğretmeni öğrencisinin hatalı el pozisyona gerektiği zamanda müdahale edememiş, bir kanun öğretmeni mızrabını yanlış vuran öğrencisine performansı sırasında doğru şeklini gösterememiş, bir keman hocası öğrencisinin yay çekerken yaşadığı ufak bir sorun için bile o anda yardım edememiştir. İnternet bağlantı sorunlarının da bir sonucu olan görüntü donması veya görüntünün bir süre sonra iletimi, müzik alanındaki derslerinin işleyişinde önemli bir problem yaratmıştır.
Salgın süresince her dersin kendi işleyişine ait materyallerine öğrencilerin sanal ortamlarda kolaylıkla ulaşması durumu da eğitimin aksamaması göz önünde tutularak bir zorunluluk olarak ortaya çıkmıştır. Bu sebep ile müzik öğretmeleri de eğitimde kullandıkları nota, kitap gibi ders içi materyaller konusunda yeniden yapılanmak zorunda kalmışlardır. Örneğin, bir solfej öğretmeni ders sırasında enstrümanı ile eş zamanlı yaptığı eşliği yapamadığı için eşlik için kullandığı materyali de öğrenciye sanal ortamda ulaştırmak durumunda kalmıştır.
Bu materyallerin birçoğu öğretmenlerin kendileri tarafından video çekmek, ses kayıtları yapmak ve notaları yazım programlarında yazmak gibi yöntemler ile oluşmuştur. Ayrıca öğretmenlerin daha önceleri basılı olarak kullandıkları ders materyallerinin sanal olarak erişilebilirliği konusu da önem kazanmış, ulaşamadıkları ders materyalleri için de alternatif yaratma zorunluluğunu ortaya çıkarmıştır. Böylece ders içeriği değişmese de dersin işleniş materyalleri değişmiştir.60
2020 yılında ortaya çıkan online korolar da salgın döneminin bir başka değerlendirmesi olarak incelenebilir. Bunlardan benim de içinde yer aldığım ve 2020 yılında kurulan “Marmara’nın Sesi” korosu Marmara Üniversitesi Müzik Eğitimi Bölümü mezunları tarafından kurulmuş, müzik öğretmenlerini bir araya getirmiş ve meslektaş etkileşimi sağlamıştır.
Bir başka gözlemim de müzik öğretmenlerinin çevrimiçi derslerini yürütürken yüksek sesle konuşmak zorunda kalmış olmaları ve bu sebeple ortaya çıkan ses sağlığı bozulması konusudur. Diğer alanlardaki öğretmenlere göre müzik eğitimi alanındaki öğretmeler gerek şarkı söylemek gerek çalınan veya söylenen eserleri seslerini kullanarak öğretim gerçekleştirdikleri için seslerini daha çok kullanmaktadırlar. Ancak salgın sebebiyle ortaya çıkan zorunlu çevrimiçi eğitim, müzik öğretmenlerinin ses sağlıklarının daha çok etkilenmesine sebebiyet vermiştir.
Müzik eğitimin salgın ile çevrimiçi yürütülmesi ve bunun sonucu ortaya çıkmış uzaktan eğitim süreci daha ne kadar sürecek bilemiyoruz. Ancak şimdiden bu deneyimimizin gelecekteki müzik eğitimi anlayışını etkilediğini görüyoruz.