GÖRÜŞ YAZILARI
Vildan Gülsev
Stajyer Avukat
Olağan koşulların zorunlu olarak değiştiği pandemi günlerinde eğitim şüphesiz en çok etkilenen alanlardan biridir. Her ne kadar daha önce uzaktan eğitim pratiği olan bazı üniversite alanları olsa da çevrimiçi eğitim hem teknik açıdan hem de derslerin işlenmesi açısından akademisyenleri ve öğrencileri oldukça hazırlıksız yakalamıştır. Hukuk bölümü; derslerin işlenişi veya ölçme değerlendirme sistemi bakımından çevrimiçi eğitime en kolay adapte olan, fakat özellikle ilk zamanlarda sınıf nüfusunun kalabalık olması sebebiyle teknik problemlerin sıklıkla yaşandığı bölümlerden biri olmuştur. Hukuk disiplininin doğası gereği dersler yoğun bir bilgi akışı üzerinden şekillenir; bu sebeple çevrimiçi sistem, derslerin kaydedilmesi ve sonradan izlenme imkânının varlığı ile öğrenciler nezdinde konuları anlama açısından bir kolaylık sunmuştur. Buna karşın, dersleri sonradan izleyebilme imkânı öğrencilerin günden güne canlı derslere katılımlarının ciddi oranda düşmesine sebebiyet vermiştir.
Hukuk fakülteleri, öğrenci nüfusunun fazla olmasının da getirmiş olduğu yoğunluk sebebiyle öğrenci ve hoca arasında iletişimin çok kolay kurulamadığı yerlerdir. Sınıf içerisindeki tartışmalar, sorular, fikir alışverişleri diğer fakültelere nazaran daha az olsa da hepsinin hukuk eğitiminin vazgeçilmez bir parçası olduğu göz ardı edilmemelidir. Bu süreçte söz konusu sistemin öğrenciler üzerinde farklı yansımaları olmuştur. Bunlardan ilki; sınıf içerisinde aktif olmayan bazı öğrenciler, akademisyenlerle yazılı bir şekilde daha rahat iletişim kurarak kendini ifade etme imkânı bulmuştur. Diğer yandan, bu süreçte günlük işlerini bile internet ortamında yapmak zorunda kalan çoğu öğrenci zamanla canlı derslere odaklanma problemi yaşadığından akademisyenlerle ve sınıf ortamıyla ilişkisini kaybetmeye başlamıştır. Ayrıca, alanları gereği gündemi çok yakından takip eden ve sınıf içerisinde arkadaşlarıyla ve akademisyenlerle güncel meseleleri değerlendirmekten heyecan duyan hukuk öğrencilerinin, bu koşullarda insanlarla etkili iletişim kurulamadığından veya kayıt altında olmanın insanlara verdiği tedirginlikle güncel meseleleri tartışması sekteye uğramıştır.
Hukuk öğrencilerini zorlayan bir diğer konu kütüphaneye erişimin kesilmiş olmasıdır. Derslerde farklı kaynaklara yoğun bir şekilde atıf yapılmakta, öğrenciler de ana kaynakları edinmekte fakat gerek güncel değişiklikler sebebiyle gerek doktrin farklılıkları sebebiyle her daim farklı kaynaklara en azından göz atılması gerekmektedir. Bunun dışında öğrencilerin merak ettiği konuları araştırması, Yargıtay gibi kurumların süreli yayınlarını takip etmesi kendi gelişimi için önem arz eder. Aynı zamanda kütüphane öğrencilere ders çalışma atmosferi oluşturmasıyla da önemli bir faktördür. Bu sebeple öğrenciler özellikle sınav dönemlerinde yoğun bir şekilde ders çalışma rutinlerini devam ettirmekte zorluk çekmişlerdir.
Sınav sistemi değerlendirildiğinde; hukuk bölümünde sınavlar ezber bilgiden ziyade öğrencilerin muhakeme gücünü kullanması ve kendi yorumlarını yazılı bir şekilde ifade etmesi üzerine kurulu olması gerektiğinden çevrimiçi dönemde akademisyenlerin kopya endişesi sebebiyle yüz yüze eğitim dönemine kıyasla sınavlarda salt bilgiye dayanan sorularındansa açık uçlu ve yoruma dayalı olarak sorularını hazırlaması bu dönemin pozitif yönlerinden sayılabilir.
Eğitimin içinden geçtiği bu zorlu süreç düşünüldüğünde hukuk fakültesi öğrencileri uygulamalı müfredata sahip fakültelere kıyasla eğitimlerini her şeye rağmen devam ettirebilmişlerdir. Fakat eğitim sadece dersi dinlemek ve sınavlarda başarılı olmaktan ibaret bir süreç değildir. Pandemi sürecinde hukuk öğrenciliği değerlendirildiğinde bahsettiğimiz tüm bu hususların üzerinde düşünülmesi gerekmektedir.