ÖĞRETMENLİĞİN DÖNÜŞÜMÜ
Arife Gümüş Sarı
Doktora Öğrencisi, İstanbul Üniversitesi
Giriş
Geçtiğimiz süreç öğretmenlik mesleğine dair beceri odaklı bir dönüşümün hızı ve gerekliliklerini merkeze alan çokça çalışmanın yapıldığı bir dönem oldu. Salgın sürecinde çevrimiçi eğitimlerin bir zorunluluk olarak gerçekleştirilmesi 21. yüzyıl becerilerinin önemine olan inancı kuvvetlendirdi. Formel eğitimin çevrimiçi ortamda gerçekleşmesi okul kavramının dönüşümüne dair bulguları kuvvetlendirdi. Yeni öğrenme ortamı olarak çevrimiçi mecra okulun tanımı ve işlevi konusunda farklı açılımlar geliştirdi. Okul, müfredat, öğretmen üçlüsü ile biçimlenen formel öğrenme ortamı çevrimiçi imkanlar ışığında yeni bir boyut kazandı. Yeni öğrenme ortamı, yeni öğrenen, yeni müfredat anlayışı öğretmenlik mesleğinde de bir dizi değişim ve dönüşümü kaçınılmaz kıldı (Gümüş, 2019). Öğretmenin sahip olması gereken beceriler de bu değişimler ışığında gözden geçirildi. Bugün hatırı sayılır bir müktesebat öğretmen yeterlilikleri konusunda önemli bulgular içeriyor. Öğretmenlik mesleğinin geçirdiği değişim ve dönüşümün de izlenebildiği bu çalışmalar yeni öğrenme ve öğretme süreçleri ekseninde öğretmenden beklentinin boyutlarına dikkat çekiyor.
Türkiye’de yapılandırmacı kuramın etkisiyle öğrenci merkezli eğitimin benimsenmesi öğretmenin konumu açısından önemli bir dönüm noktası oldu. Bilginin ana kaynağı olarak öğretmenin görevi öğrencinin öğrenmesine rehberlik etmek şeklinde tanımlandı. Teknolojinin eğitime entegre olmasıyla birlikte öğretmenin öğretici vasfından daha çok rehber vasfı öne çıkarıldı. Dijital öğrenmede öğretmenin geleneksel öğretici rolü zayıflamaya başladı. Öğrenen için sınırsız bilgi kaynağını ulaşılabilir kılan dijital alan öğretmenin öğretici rolünün önemli bir paydaşı oldu. Hatta zamanla bu paydaşlığın öğretmenin aleyhine değişeceğini öngören pek çok çalışma yapıldı. Özellikle yapay zeka teknolojisi öğretmenin eğitimdeki birincil önemini sorgulamaya açtı. Eğitim klasikleri ve hatıratlarda çizilen öğretmen profilleri incelendiğinde ilmin taşıyıcısı olarak öğretmenin kutsal atfedilen öğreticilik vazifesi gelinen süreçte profesyonel bir meslek olarak ele alınarak aslında bir nevi indirgendi denilebilir. Öğretmen becerileri, yeterlik alanı tespitleri bir yerde öğretme sürecini ayrıştırarak mesleki bilincin zamanla zayıflamasıyla sonuçlanması da ihtimaller dahilinde.
Öğretmenliğin Dönüşen Yeterlikleri
Öte yandan toplumun okur yazarlık oranı başta olmak üzere giderek kentleşmesi, sosyo-ekonomik değişimleri, ailelerin çocuk sayısı, eğitime biçilen misyon gibi nedenlerle öğrenmenin anlamının değiştiğini gözlemlemek sürecin okunmasında gerçekçi bir zemini mümkün kılıyor. Bugün öğrencisini mesleğe hazırlamakla yükümlü olan öğretmen için öğrencinin ihtiyaç duyduğu iş sahası becerilerini geliştirmek öncelikli vazifesi. Buradan bakıldığında öğretmenin yeterlik alanlarının ayrıştırılması, mesleki becerilerinin pedagojik taleplerin ötesinde gelecek tasavvuru perspektifinde belirlenmesi gerekli. Dolayısıyla öğretmen, öğrencisine öğrenmesinde rehberlik edebilecek donanıma sahip olmalı. Bunun için iş birliği, liderlik, eleştirel düşünme, yaratıcılık, iletişim, esneklik, girişim, verimlilik gibi alanlar öne çıkıyor (Gümüş, 2022; OECD, 2019b; OECD, 2019c). Öğretmenin öğrenmeye yapacağı rehberliğin kapsamı da sürece uygun biçimde genişledi. Sınırsız bilgi arasında kendisi için doğru bilginin ne olduğunu ayırt edebilmesi için öğrencisine rehberlik yapmakla vazifeli olan öğretmen bu sınırsız dünyada kaybolabilecek zamanın da korunmasından mesul tutuldu. Örneğin öğrencilerin dijital alanda geçirdikleri zaman ve internet kullanımı, doğru bilgi kaynaklarına ulaşmalarını sağlaması gibi noktalar da öğretmenlerin sorumluluğu altındadır. Bu sorumluluğun kapsamını daha iyi anlayabilmek adına öğrencilerin internet kullanım amaçlarına dair verilere bakmak faydalı olacaktır.
Bu doğrultuda hazırlanan grafikte 6-15 yaş aralığında yani okul çağında bulunan ve düzenli internet kullanan çocukların internet kullanım amaçları derlendi. Grafiğe göre çevrimiçi derse katılma ve ödev ve öğrenme amaçlı derse katılma amaçları en yüksek orana sahip olan iki amaç olarak ortaya çıkıyor. Ancak hemen ardından % 66,1 oranı ile oyun oynama, % 61 oranında video izleme gibi boş zaman aktiviteleri gibi amaçlar geliyor. Okul çağında bulunan çocukların internet kullanım amaçlarının bu denli çeşitli ve yüksek orana tekabül ediyor olması öğretmenlerin de ders içeriklerini, doğru bilgi kaynaklarını, ilgi çekici ve yenilikçi bir şekilde öğrencilere aktarmasını gerektiğini gösteriyor.
- Öğretmen yetiştirme politikalarının pedagojik formasyon endeksli gitmesi nedeniyle hizmet öncesi dönemde mesleki hazırlık yetersiz kalabilmektedir. Bu durum “atanamayan öğretmen” krizini tırmandırmakta, öğretmen işsizliğinin artmasına neden olabilmektedir.
- Formasyon ve sertifika alarak öğretmenlik hakkı elde eden kişilerin lisans eğitiminin birbirinden farklı olması sahadaki öğretmen profilinin olumsuz bir görünüm arz etmesine neden olabilmektedir.
- Pedagojik formasyon uygulamaları hizmet öncesi öğretmen eğitiminin kalite ve saygınlığı açısından olumsuz bir hava oluşturabilmektedir.
- Sosyal eşitsizliğin eğitime yansımaları öğretmenlerin hem ekonomik kısıtlarını görünür hale getirmekte hem de mesleki aidiyetlerini olumsuz etkilemektedir.
- Eğitim eşitsizlikleri bağlamında öğrencilerin aleyhine açılan makasın tolere edilebilmesi için öğretmenin sorumluluk alanları genişlemektedir.
- Yapay zeka ve bilgi iletişim teknolojileri eğitimin güçlü paydaşları olurken öğretmenin geleneksel statüsünü sorgulanabilir kılmıştır.
- Öğretmenin eğitim sürecindeki öğreticilik rolü merkezî önemini kaybetmeye başlamış, rehber öğretmenlik rolü öne çıkarılmıştır.
- Merkez müfredat uygulaması, dijitalleşen meslekler ve geleceğin meslekleri çalışmaları kapsamında her zamankinden daha fazla öğretmen için kısıtlayıcı bir unsur haline gelirken artan rekabet ortamı öğretmeni sınav odaklı eğitim kurgusunda tutmaktadır.
- Öğrencilerin gelecek tasavvurlarında, kendilerini geleceğin toplumunda nerede ve nasıl konumlandıracakları hususunda öğretmenin bilgisi kadar görgüsünün ve kültürünün de kritik olduğu vakıa iken giderek profesyonelleşen ancak bir taraftan da pedagojik açıdan kırılganlaşan öğretmen performatik bir eğitim aktörü haline gelmektedir.
- Öğretmenlerin kolektif olarak talep ettikleri konuların eğitim süreci dışında hususlar olması mesleki saygınlığın zayıflamasının nedenleri arasındadır.
Öneriler
- Öğretmen eğitiminde hizmet öncesi dönemin güçlendirilmesi öncelikli olmalıdır. Bunun için öğretmen yetiştiren kurumlar ve öğretmen yetiştirme politikaları gözden geçirilmeli, sürecin sağlıklı bir şekilde işlemesi için çalışmalar yapılmalıdır.
- Öğretmenlik mesleğinin öğretmenin statüsü, bilgisi, becerisi, mesleki yeterlilikleri bir bütünlük içerisinde ele alınmalı; biri diğerinin önünde tutularak politikalar üretilmemelidir.
- Meslek olarak öğretmenliğin hem teorik çerçevesi hem de uygulama alanları sadece tarihî ve kültürel bir okuma ile değil aynı zamanda sosyolojik bir okuma ile de yeniden kurgulanmalıdır. Böylelikle mesleki statüsü ve hakları gerçekçi bir zeminde oluşturulabilecektir.
- Pedagojik formasyon uygulamalarının mesleki saygınlığı düşürecek şekilde organize edilmesi sorunu çözülmelidir.
- Dijital öğrenme alanının genişliği ve dağınıklığı öğretmenin öğretici rolünün önemini hâlâ koruduğunu göstermektedir. Bu nedenle bilgi alanının güçlü tutulması önemlidir.
- Hizmet içi eğitim planlamalarında bakanlık önemli bir gelişme göstermiştir. Hizmet içi eğitimlerden her öğretmenin yararlanabilmesi sağlanmalıdır.
- Bugün sınırlı bir zeminde öğretmenlik mesleğini konuşmak, öğretmeni performatik bir eğitim aktörü haline getirecek politikalar üretmek toplum nezdinde önemli bir boşluk oluşmasına neden olacaktır. Araştırmacıların mevcut öğretmen profillerini resmeden çalışmalar yapması elzemdir. Böylelikle mesleğin dönüşümü daha iyi anlaşılabilecek; etkili ve sürdürülebilir politikalar üretilebilecektir.