Eğitim ve Araştırma Faaliyetleri: 2010'dan Günümüze Gelişmeler

Türkiye’de İslam iktisadına yönelik eğitim ve araştırma alanına dair özellikle son dönemlerdeki gelişmeleri, aşağıdaki gruplar üzerinden yapabiliriz:

Yayınlar,

Yayınlarda görünürlük

STK (sivil toplum kuruluşu) bazlı araştırma merkezleri,

Üniversite bazlı araştırma merkezleri,

Üniversite programları,

Düzenlenen organizasyonlar,

Uygulamaya yönelik adımlar.


Yayınlar


Türkiye’de İslam iktisadına dair eğitim ve araştırma ilkin yayınlarla başlamıştır denebilir. İslam iktisadının kendisi 20.  yüzyılın  ilk çeyreğinden itibaren ortaya çıkmaya başlayan yeni bir olgu olduğundan, buna dair eserlerin Türkçede yer alması da ancak 1950’lerin ardından gerçekleşmiştir. Buna dair ilk adımlar, dünyada yayınlanan eserlerin Türkçeye tercümesi ile atılmıştır. Özgün eserlerin ortaya çıkması, Ahmet Tabakoğlu, Sabri Orman gibi isimlerin doktora tezlerini bastırmalarıyla hız kazanırken yayınlara dair asıl canlılık, bankacılık kimliği kazanan katılım bankalarının daha görünür hale geldiği, ilgili ekonomi politikalarının  da artış gösterdiği 2000’li yıllardan itibaren gerçekleşmiştir.


Bu bağlamda, yapılan çalışmaların dökümü, özellikle de bibliyometrik analizi bize yol gösterici olabilir. Orhan ve arkd. (2017), alanla ilgili kelimeleri arama motorunda 1980’den itibaren onar yıllık dönemler halinde tarattıklarında şu sonuçlara erişmişlerdir:

1980-2000 arası  dönemdeki  çalışma  sayısı oldukça azdır. Bu dönemdeki çalışmalar daha çok zekât, faiz gibi meselelere dairdir. 2000-2010 arası dönemdeki çalışmaların sayıları artmakla birlikte niteliği de ekonomi politiğe kaymıştır. 2011-2016 arası çalışmalar, öncekilere göre 7-8 katlık bir artışa sahiptir. İlaveten, çalışmaların dörtte birlik kısmı, İslami bankacılığa dairdir. Bu, 2000 sonrası dönemde dünyadaki ilgili çalışmaların İslami finans ve bankacılığa kaymasıyla da paralellik arz etmektedir. Bunun çeşitli sebepleri olmakla birlikte, temel sebeplerden bir tanesinin artan finansallaşma olgusu olduğu kanısındayız. Bize fikir verebilecek bibliyometrik bir çalışma ise Selçuk ve Yardımcıoğlu (2017) tarafından hazırlanmıştır. Çalışma, en eskisi 1976 yılında hazırlanmış 401 adet ilgili lisansüstü tezinin incelenmesine dayanmaktadır. Bulgulara göre 1990 öncesi çalışma sayısı 10 iken 1991-2000 arası çalışma sayısı ortalaması 7.2’dir. Burada en fazla çalışma 11 rakamı ile 1996 yılına aittir. 2001-2010 ortalaması ise 9.7’dir. Bu dönemdeki en yüksek rakam, 25 çalışma ile 2010 senesine aittir. 2011-2017 dönemin ortalaması 32 iken bu dönemde öne çıkan yıl, 54 çalışmayla 2015 yılıdır. Bu rakamlardan anlaşılacağı üzere, yayın ortalaması her on senelik periyotta artış göstermekte, en fazla artış ise 2011-2017 arası dönemde gerçekleşmektedir. Buraya kadar olan bilgiler, Tablo 1’den düzenli bir şekilde takip edilebilir. Bu araştırmaya ilave olarak 2018 ve 2019 senelerindeki tezlerin taramasının tarafımızca bulunan sonuçları ise Tablo 2’den takip edilebilir. Tarama yapılırken İslam ekonomisi, İslam iktisadı, İslami finans, İslami bankacılık ve katılım bankacılığı kelimeleri taranmıştır. 





Tablo 2 hazırlanırken İslami finans konusuyla birlikte İslami bankacılığı ele alanlar İslami bankacılıkta tekrar sayılmamıştır. Tablo 2’den görüleceği üzere, seneler itibariyle hemen her alt konu başlığındaki tez sayısında artış gözlenmiştir. İlaveten, üzerinde en çok çalışılan konu katılım bankacılığıdır. Bu da yukarıdaki tespitimizle uyum göstermektedir. Özetle, Türkiye’de İslam iktisadına yönelik yayınların akademik makale, kitap, tez gibi özellikle 2000 sonrası dönemde ciddi bir artış gösterdiği aşikârdır. Buna paralel olarak, alanın medya yayınlarındaki görünürlüğü de artmıştır.


Şekil 1’de görüldüğü üzere, alanla ilgili kavram ve haberlerin hem gazete hem de dergilerde yer alışı, söz konusu dönem için düzenli bir artış göstermiştir. Bununla birlikte, gazetelerdeki görünürlük daha fazladır. 2016’dan sonraki azalış, ilgili çalışmanın 2017’nin tümünü kapsamamasından kaynaklıdır. Yukarıdaki yayınlara ilaveten, ilgili alanda hazırlanan raporlar da bu kısma ilave edilebilir. Bu anlamda özellikle İslam İktisadı Araştırma Merkezi (İKAM) tarafından hazırlanan raporlar zikredilebilir. Söz konusu raporlar hem ülke odaklı hem de konu odaklı olarak hazırlanmaktadır.




Gerek yurtiçi gerekse yurt dışından olmak üzere alanın önde gelen isimleri tarafından hazırlanan bu raporlar, hem Türkçe hem İngilizce olarak basılıp internetten de ücretsiz bir şekilde paylaşıma sunulmaktadır. Bahsi geçen raporlardan ülkelere ait olan bazıları şunlardır:



Körfez Ülkelerinde İslam İktisadı ve Finansının Güncel Durumu, Erhan Akkaş, 2017.

Sudan’da İslam İktisadı ve Finansının Güncel Durumu, Abdurrahman Jemal Yesuf, 2017.

Doğu Afrika’da İslam İktisadı ve Finansının Tarihi ve Gelişimi, Kasule Taha Ahmed, 2019.

Bunun dışında, konu odaklı raporlara da şu örnekleri verebiliriz:

Medyada İslam İktisadı Algısı, Necmettin Kızılkaya ve Yasemin Meriç, 2018.

Asgari Ücret ve İstihdam: OECD Ülkeleri için Panel Zaman Serisi Yaklaşımı, Taha Eğri; İslam Ülkelerinde  Sendikal  Haklar ve Yaşanan Sorunlar, Sayım Yorğun, 2019.


Benzeri raporları, Sakarya Üniversitesi İslam Ekonomisi ve Finansı Uygulama ve Araştırma Merkezi (İSEFAM) de yayınlamaktadır. Bu raporların öne çıkanlarından bir tanesi, Mücahit Özdemir ve Hakan Aslan tarafından 2018’de yayınlanan ve SETA tarafından basılan Türkiye’de İslami Finansın Dönüşümünün Ekonomi Politiği adlı rapordur. Raporlar sadece üniversiteler bazında basılmadığı için toplam sayısını belirlemek çok kolay değildir.


Yayınlar kısmına, Türkiye’de çıkarılan dergiler de eklenebilir. Shafiq’in (2019) detaylı incelemesine göre Türkiye’deki İslam ekonomisi ve finansına dair dergi sayısı 3’tür. Bunlar, Turkish Journal of Islamic  Economics (TUJISE), İslam İktisadı ve Finansı  Dergisi (İEFD) ve International Journal of Islamic Economics and Finance Studies’tir (IJISEF). Bu dergilerden yalnızca ilki -İKAM tarafından basılmaktadır- tamamen İngilizce çalışmalara yer verirken ikincisi İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi tarafından basılmaktadır. Üçüncü dergi ise Sakarya Üniversitesi’ne aittir. Bu dergiler arasında uluslararası endekslerde taranan yalnızca birincisidir. Söz konusu dergilerde hem yurt içinden hem yurt dışından alanla ilgili tarihi ve güncel meselelere dair akademik çalışmalar yayınlanmaktadır. 




Bunlara, SESRIC (İslam Ülkeleri İstatistik, Ekonomik ve Sosyal Araştırma ve Eğitim Merkezi) tarafından basılan ve içerisinde özellikle Müslüman ülkelerin sosyo-ekonomik durumlarına binaen çalışmalar yer alan Journal of Economic Cooperation and Development da eklenebilir. Bunlardan TUJISE, 2014 senesinden itibaren senede 2 defa basılıp toplamda 12 adet basıma erişmiştir. İEFD ise 2015 yılından itibaren yılda iki defa basım yapıp toplamda 10 adet basıma erişmiştir. Yine 2015 senesinden itibaren yayınlanan IJISEF ise senede 3 adet basım yapmaktadır. Yalnızca 2015 senesi için 2 adet basım yapıldığından toplamda erişilen rakam 14’tür. Bu dergilerin senelere göre içerdiği yayın sayısının takibi Şekil 2’den yapılabilir.


Şekil 2, dergilerde yayınlanan makale, çeviri ve kitap kritiği gibi yayınları içermektedir. IJISEF senede 3 baskı yaptığı için grafiğin en üstünde yer alması normaldir. İlginç bir ayrıntı, tüm dergiler için 2018 senesindeki yayınların, veri aralığındaki en düşük değerlere sahip oluşudur. Nihai olarak bu 3 dergi her sene Türkiye’de en azından 50-60 civarı yayın yapılmasını garanti etmektedir. Fakat bunların hepsi Türkçe değildir; Türkiye’ye dair konularla da ilgili değildir.


Yayınların son ayağı olarak, yalnızca İslam iktisadı alanına hasredilmiş gerek tercüme gerekse telif eserler basan İktisat Yayınları’nı zikretmek gerekecektir. Nobel Yayınları ve İKAM ortaklığı şeklinde 2017 yılında kurulan bu yayınevi, bugüne değin 46 adet kitap basmıştır. Bu sayede hem ilgililer hem de bu alanda eğitim veren ve alanlar ciddi bir Türkçe literatüre kavuşmuş olmaktadır.


Merkez, Enstitü ve Programlar


Selçuk ve Yardımcıoğlu’nun (a.g.e.) yukarıda bahsi geçen çıkarımıyla bağlantılı olmak üzere, özellikle 2011-2017 arası dönemde artış gösteren yalnız yayınlar değil, açılan araştırma merkezleri, enstitüler ve programlardır da. Buna dair detaylı bilgi için Tablo 1’e bakılabilir.




Tablo 1’den anlaşılacağı üzere, konuyla ilgili olmak üzere Türkiye’de mevcutta 20 adet kurum tespit edilmiştir. Bunlardan 16 tanesi üniversite olup diğer dördü merkez ve enstitü formundadır. Bunlar listede yıldızla işaretlenmiştir. Bunların dışında bazı üniversitelerde de merkez ve enstitüler yer almaktadır. Bunlardan Sakarya ve İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi’ndeki merkez İSEFAM (İslam Ekonomisi ve Finansı Uygulama ve Araştırma Merkezi) olarak geçerken İstanbul Üniversitesindeki merkezin ismi İSİFAM’dır (İslam İktisadı ve Finansı Uygulama ve Araştırma Merkezi). Hitit Üniversitesi, merkezini İslam Ekonomisi ve Finansı Uygulama ve Araştırma Merkezi (HİSEFAM) olarak adlandırmıştır. Marmara Üniversitesi’nde 2019 itibariyle yeni açılan enstitünün ismi ise MÜİSEF’tir (Marmara Üniversitesi İslam Ekonomisi ve Finansı). Fakat Marmara Üniversitesi’nde bundan önce de ilgili kurumlar yer almaktaydı. Bunların başında ise, yukarıda ismi zikredilen Ahmet Tabakoğlu’nun kurduğu Ortadoğu Araştırmaları Enstitüsü gelmektedir. Bu enstitü ilkin Ortadoğu ve İslam Ülkeleri Enstitüsü adıyla 1992’de kurulmuştur. Dolayısıyla tabloya bu kurumun kuruluş tarihi girilmiştir. Kurumun ismi daha sonra 2002’de değiştirilmiş ve bugünkü haline getirilmiştir. Afyon Kocatepe’deki merkez, İslam İktisadı ve Finansı Uygulama ve Araştırma Merkezi olarak geçmektedir fakat merkezin içeriğine dair bilgi paylaşılmamıştır. Ankara’daki ilgili merkez ise ULİFAM’dır (Uluslararası İslam Ekonomisi ve Finansı Uygulama ve Araştırma Merkezi). Ardahan Üniversitesi İslam İktisadı ve Finansı Uygulama ve Araştırma Merkezi’ne sahip olsa da buna dair detaylı bilgi paylaşılmamıştır. İstanbul Ticaret Üniversitesi’nde yeni kurulan merkez, İslam Ekonomisi ve Ekonomik Sistemler Uygulama ve Araştırma Merkezi’dir. Kastamonu Üniversitesi’ndeki ise İslam Ekonomisi Uygulama ve Araştırma Merkezi olarak geçmektedir. Tüm bu zikredilenlerin dışında İKTİSAD (İslam İktisadı Araştırmaları Derneği) ve İKSAR (İslam İktisadı Araştırma ve Uygulama Derneği), konuyla ilgili kurulmuş olan iki dernektir. Buradan çıkan bir sonuç, merkez açmanın program açmaya nazaran kolay olması hasebiyle Türkiye’nin çeşitli yerlerinde merkezlerin programlara göre daha yaygın bir şekilde açılmış olmasıdır. Fakat aynı sebepten ötürü, açılan merkezlerin faaliyet devamlılığı da programlara nazaran daha fazla oynaklık göstermektedir. Zira açılan merkezlerin hepsi aynı derecede ve süreklilikte etkinlik göster(e)memektedir.





Yine Tablo 1’den görüleceği üzere, üniversiteler arasında hem lisans hem lisansüstü eğitim veren hem de merkeze sahip olan tek kurum, İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi’dir. Bilindiği üzere, program açma yetkisi yalnızca üniversitelere aittir. Dolayısıyla yukarıda bahsi geçen bağımsız merkez, enstitü ve derneklerde herhangi bir lisans ve lisansüstü programına rastlanmamaktadır. Lisans eğitimine sahip olan iki üniversiteden biri İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi iken diğeri Konya Karatay Üniversitesi’dir. Üniversitelerin açtığı yüksek lisans ve doktora programları ise isim ve içerik olarak farklılık arz etmektedir. Örneğin, Medeniyet Üniversitesi’ndeki yüksek lisans, finans ve bankacılık ağırlıklı olduğu için İslami Bankacılık ve Finans olarak geçerken İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi’ndeki isim, Türkçe ve İngilizce yüksek lisans ve doktora programları için İslam Ekonomisi ve Finans’tır. Arapça lisansüstü programlar içinse İslam İktisadı ve Hukuk başlığı tercih edilmiştir. Bu tercihin temel sebebi, fıkıh ağırlıklı hocaların varlığından dolayı İslam hukuku ağırlıklı bir program olduğunun altını çizmektir. Sakarya Üniversitesi’ndeki lisansüstü programlar için de tercih edilen isim, İslam Ekonomisi ve Finansı’dır. Aynı isim, Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi tarafından da kullanılmaktadır. İstanbul Üniversitesi, merkezlerdeki isim farklılığını koruyarak lisansüstü programlarına İslam İktisadı ve Finansı adını vermiştir. Bu ismi, Necmettin Erbakan Üniversitesi de takip etmektedir. Bingöl Üniversitesi’ndeki yüksek lisans programı ise İslam İktisadı ve Hukuku adını taşımaktadır. Aksaray Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü altında İslam İktisadı ve Finansı yüksek lisansına sahip gözükse de şu an için içeriği boş durumdadır. Bursa Uludağ Üniversitesi ise İslam İktisadı ve Katılım Bankacılığı yüksek lisans ve doktora programlarına sahiptir. Burada anabilim dalı İslam İktisadı ve Katılım Bankacılığı olarak geçmektedir.


Üniversitelerin lisans ve lisansüstü programlarının içeriği de, isimlerinin ele verdiği gibi, farklılık arz etmektedir. Nitekim yine İKAM için hazırladığımız raporda (Orhan, 2017) şu bulgulara erişilmiştir: Türkiye’deki İslam iktisadı ve finansı lisansüstü programlarında öne çıkan üç üniversiteden İstanbul Üniversitesi’nin tezli yüksek lisansı için ağırlık İslami finans ve bankacılıktayken tezsiz yüksek lisans için müfredatın ağırlığı eş derecede İslami finans-bankacılık ve İslam iktisadı üzerindedir. Aynı üniversitedeki doktora dersleri için odak noktası ise fıkıh alanıdır. İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi’nin yüksek lisans programı için odak noktası %40 ile konvansiyonel iktisat ve finans iken doktoranın odağı da yine aynı gruptaki dersler üzerindedir. Sakarya Üniversitesi’nin yüksek lisans derslerinin ağırlığı İslam iktisadındadır. Öte yandan doktora için ağırlık, eş derecede olmak üzere hem fıkıh hem İslam iktisadı üzerindedir. Fakat bu sonuçlar, raporun hazırlandığı an itibariyle olup ardından gerçekleşen müfredat değişikliklerini kapsamamaktadır. Söz konusu araştırmada, müfredatla ilgili temel sorunlara da değinilmiş ve olası çözümler için önerilerde bulunulmuştur.


Düzenlenen Organizasyonlar


İslam iktisadının Türkiye’de eğitim ve araştırma açısından yansımasının olduğu alanlardan bir tanesi de düzenlenen organizasyonlardır. Burada organizasyonlardan kasıt, en geniş anlamda konferans, çalıştay, atölye, seminer, sunum, sertifika programları gibi geniş bir yelpazedir.


İlgili konuya dair düzenlenen ilk organizasyonların hangi tarihte nerede gerçekleştiğini tam olarak tespit etmek zor olsa da zira çok küçük çaplı etkinlikler de söz konusu olmuştur buna dair ilk canlanışın, meşhur âlim Muhammed Hamidullah’ın Türkiye’ye gelmesiyle gerçekleştiği söylenebilir. Nitekim kendisinden dersler de alan Sabahattin Zaim, Çerçeve Dergisi’nde şöyle bir açıklama yapmıştır: “20. asırda maddi ve iktisadi meselelerle ilgili iktisadi doktrin ve ideolojiler toplumlara yön verdiği için, Hintli âlimler de okutulan iktisat ilmini mefhumlarını, uygulanan politikalarını ve kurulan müesseselerinin İslam’ın değer hükümleri ile tahlil edebilmenin yollarını aramışlar, İslam’ın iktisadi sahadaki görüşlerini bu yönden ifade etmeye çalışmışlardır. Bu sebeple klasik fıkıh ilmi yanında İslam iktisadı mefhumunu ortaya atmışlardır. Ülkemizde bu mefhum ilk defa Hindistanlı âlim Muhammed Hamidullah Hocanın Paris’ten gelerek İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’ndeki İslami Araştırmalar Enstitüsü’nde verdiği derslerle başlamış ve çalışmaları “Modern İktisat ve İslam” adıyla basılmıştır.” (Zaim, 1997).


Bunların ardından organizasyon anlamında asıl canlılığın yaşandığı dönem, 1980 sonrası liberalleşmenin etkilerinin yoğun bir şekilde hissedildiği 1990’lardır. Örneğin, İSAV (İslami Araştırmalar Vakfı) bünyesinde 1990’lar ve 2000’lerin başlarında Tartışmalı İlmi Toplantılar yapılmış, bu toplantılar bünyesinde teorik tartışmaların yanı sıra güncel pratik konular ve sorunlara dair tartışmalar da yapılmış ve bunlara çözüm bulunmaya çalışılmıştır. Bu tartışmalar sonrasında kitaplaştırılmış olan bir husus şudur: Fıkhi Açıdan Finans ve Altın işlemleri, İslam Hukukuna Göre Alışverişte Vade Farkı ve Kâr Haddi.


İlaveten, ilki 1996’da, ikincisi de 2015 yılında yapılan İslam Ticaret Hukuku Kongresi kapsamında güncel meselelere dair tartışmalar yapılmış ve sorunlara çözüm bulunmaya çalışılmıştır. Kongre kapsamında ele alınan bazı konular şunlardır:

Şirket ve yönetimi,

Finans ve borsa,

Sigorta.

2000’lerden sonra kurulan ve Tablo 1’da yer alan kurumların düzenlediği organizasyonlar ise canlılığı daha da artırmıştır. Bunların başında da konferans ve kongreler gelmektedir. 


İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi, 2014’te başlattığı Uluslararası İslam Ekonomisi ve Finansı Konferans (IIEFC) serisini  4 sene üst üste gerçekleştirmiştir. Sakarya Üniversitesi ise ICISEF ismini verdiği Uluslararası İslam Ekonomisi ve Finansı Kongresi’ni 2014 yılından itibaren 3 defa düzenlemiştir. 2016’da ise bu iki kurum tarafından ortaklaşa düzenlenen konferans/kongre, İstanbul Üniversitesi’nin de katılımıyla Türkiye’de her sene bir tane ortak konferans düzenleme temasına çevrilmek istenmiştir. Fakat bu ortak konferans fikri henüz hayata geçirilmemiştir. Bunun yerine İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi 2020 yazı itibariyle dünyadaki en büyük İslam Ekonomisi ve Finansı Konferansı ünvanını elinde bulunduran konferansın 12.’sine ev sahipliği yapmayı beklemektedir.


Fark edileceği üzere, konferanslar büyük çaplı organizasyonlar olduğu için genelde üniversite bünyesinde yapılmaktadır. Bunun dışında gerçekleştirilen büyük bir organizasyon, “insani finans” vurgusuyla 2017’de düzenlenen GPAS’tı. Cumhurbaşkanlığı’nın himayesinde MÜSİAD (Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği), TKBB (Türkiye Katılım Bankaları Birliği) ve TOBB (Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği) tarafından düzenlenen organizasyon, alanda öne çıkan isimleri ve ilgilileri bir araya getirmeyi amaçladı. Konferans ve kongrelerin ardından gelen bir başka organizasyon türü, çalıştaylardır. Daha konu odaklı, dar kapsamlı olan bu etkinlikler, gerek üniversiteler ve gerekse diğer kurumlar tarafından yapılabilmektedir. Bu noktada öne çıkan iki kurum, Sakarya  Üniversitesi  ve İKAM’dır. Bunlardan Sakarya Üniversitesi, Şubat 2020’de çalıştaylardan 13’üncüsünü, kitle fonlaması mevzusu üzerine yapmayı planlamaktadır. Bundan önceki çalıştayların konularından bazısı ise şöyledir:


İslam ekonomisi ve finansı eğitimi,

Kamu katılım bankacılığı,

Tekafül,

Tasarrufa dayalı faizsiz finansman,

Tarımsal üretime yönelik faizsiz bir finansman yöntemi,

Kripto para birimleri,

Karz-ı hasenin Türkiye’de kurumsallaşması.


Bunlardan birçoğu da ayrıca kitaplaştırılmıştır. Çalıştay düzenleyen bir başka kurum olan İKAM, bugüne değin 7 adet çalıştay düzenlemiştir. Bu çalıştayların konuları arasında şunlar yer almaktadır:


İslam ekonomisi ve finansı lisansüstü programların müfredatını geliştirme,

Kamuoyunda İslam iktisadı,

Emek,

Ortaklıklar.


Bu çalıştaylar da raporlaştırılmakta, hem İngilizce hem Türkçe olarak ücretsiz bir şekilde ilgililerle paylaşılmaktadır. Son dönemlerde çalıştay düzenlemiş olan bir başka kurum, BURA’dır. BURA’nın çalıştayının bir farkı, öğrencilerin sunum yapmaları üzerine kurulu bir öğrenci çalıştayı olmasıdır.


Konferans ve çalıştaydan daha ufak kapsamlı olduğu için seminer, panel, yuvarlak masa, basın toplantısı tarzı organizasyonlar, daha geniş bir kurum yelpazesi tarafından gerçekleştirilebilmektedir. Dolayısıyla bunlara dair detaya girmek istemiyoruz.

Fark edileceği üzere hem toplam etkinlik sayısı hem de etkinlik çeşidi son 2-3 sene içerisinde ciddi anlamda artış göstermiştir. Buna ilaveten, etkinliklerin yapıldığı yerlerin sayısı da artmıştır.


Bu noktada son olarak şunu ekleyebiliriz: İKAM, yapılan organizasyonlara bir farklılık getirmek üzere, İslam iktisadı organizasyonlarının yaygınlaştığı İstanbul dışına çıkarak Anadolu’nun farklı yerlerinde ilgililere sertifikalı eğitimler vermeye başlamıştır. Bu kapsamda şu ana değin Adana ve Ankara’ya gidilmiştir.




Uygulamaya Yönelik Adımlar


Eğitim ve araştırma alanında zikredilebilecek son husus, söz konusu eğitim ve araştırmanın neticesinde uygulamaya dönük ne tür adımlar atıldığıdır. Nitekim bir önceki bölümden hareketle fark edileceği üzere, Türkiye’deki İslam iktisadına yönelik eğitim veren, araştırma yapan merkez ve enstitülerin isminde “araştırma” ve “uygulama” genellikle birlikte yer almaktadır.


Bu anlamda ilkin, Sakarya Üniversitesi’ndeki bir grup akademisyen tarafından kurulan İKSAR’dan bahsedeceğiz. İsmi de İslam İktisadı Araştırma ve Uygulama Derneği olan bu dernek, 2018 yılında kurulmuştur. Amacı, karz-ı hasene (faizsiz/güzel borç) dayalı mikrofinans hizmeti sunmaktır. Dernek tarafından bugüne değin 61 bireysel, 2 de kurumsal destekçi sayesinde 200.730 bin tl para toplanmış, 42 kişi de bu paradan yararlanmıştır.


Uygulama alanında ödüle de layık görülen bir başka oluşum, MÜSİAD’ın karz-ı hasen sandığıdır. Tıpkı İKSAR gibi dernek formatında kurulan bu sandık, 2016’da hayat bulmuştur. Amacı, MÜSİAD’a üye olan kişiler arasında sandığa da üye olanlardan aidat toplayıp ihtiyacı olan üyelere faizsiz borç vermektedir.