ANALİZ YAZILARI
Kaya Kartal
Avukat
Ceza İnfaz Sisteminde gündeme gelen örtülü af niteliğindeki denetimli serbestlik ve şartlı tahliye düzenlemeleri 5275 sayılı İnfaz Kanunu’nu yamalı bohçaya çevirmiş, suç tarihi ve suç tiplerine göre ciddi bir dengesizliğin önü açılmıştır. Öyle ki 9 yıl ceza alıp pandemi izinleri dolayısıyla açık cezaevinde bile bir gün dahi kalmadan infazı devam eden mahpuslar yanında, aldığı 6 yıl cezanın 5 hatta 6 yılını kapalı cezaevinde geçirme gibi bir yükümlülükle karşılaşan mahpuslar bulunmaktadır. Bu durum özellikle adli suçların mağdur tarafları açısından ciddi bir adaletsizlik hissine sebep olduğu gibi infazını kapalı cezaevinde geçiren mahpuslar yönünden de eşitsizlik hissi doğurmaktadır. Adalete erişim açısından etkili, öngörülebilir, eşit ve adil bir infaz rejimi en az cezaevi koşulları, kapasiteleri, yeterlilikleri ve özellikleri kadar önemlidir.
İşletim maliyetleri, hizmet kalitesi ve çağdaş infaz anlayışı çerçevesinde Adalet Bakanlığı 2006 yılından beri cezaevi sayısını azaltma yönünde irade ortaya koymuştur. Bakanlık, 2006-2022 arasında, uluslararası normlara uymayan ve fiziki şartları ve kapasiteleri itibariyle eğitim ve iyileştirmenin kısıtlı yapıldığı ya da hiç yapılamadığı küçük ilçe ceza infaz kurumlarından 285’ini kapattığını açıklamıştır. Aynı bakış açısıyla yeni cezaevleri de inşa eden Adalet Bakanlığı 2006-2021 arasında 247 yeni cezaevi açmıştır. Böylece 2016’da 382 olan cezaevi sayısı 2019’da 362’ye düşmüş 2020’de ise 270 olan cezaevi sayısı 01.06.2022 itibariyle 384 olarak
5275 sayılı İnfaz Kanunu’nun 18. maddesi uyarınca akıl hastalığı dışında ruhsal rahatsızlıkları bulunan hükümlüler için Adana, Elâzığ, Manisa ve Samsun E-Tipi ceza infaz kurumlarında oluşturulan ünitelerin faaliyete geçirildiği ifade edilmiştir. Yine Metris R Tipi Kapalı (158 kişi kapasiteli) ve Menemen R Tipi Kapalı (156 kişi kapasiteli) sağlık ünitesinin hizmete alınarak faaliyete geçirildiği ifade edilmiştir. Özellikle ağır hasta mahpuslar yönünden önemli imkânlar sunan R tipi (Rehabilitasyon) cezaevlerinin sayısının ihtiyacı karşılamaktan oldukça uzak olduğunu ifade etmek gerekir.
Bakanlık tarafından 01.06.2022 itibariyle Türkiye’de bulunan 384 cezaevinin 269’u kapalı, 86’sı müstakil açık, 4’ü çocuk eğitim evi, 10’u kadın kapalı, 7’si kadın açık, 8’i çocuk kapalı cezaevi olup toplam kapasite 275.843 olarak açıklanmıştır. 31.03.2022 itibariyle cezaevi mevcudunun 314.502 olarak açıklandığı dikkate alınırsa cezaevlerinin yapılan af nitelikli düzenlemelere ve inşa edilen yeni cezaevlerine rağmen dolduğu ve kapasitenin 40.000 civarında aşıldığı görülmektedir. Kaldı ki cezaevlerindeki kapasite artışının sadece yeni cezaevlerinin inşası ile değil ortak alan, lavabolar, hizmet koşulları, fiziki imkânlar vb. değişmemesine rağmen koğuşlara ek ranza ve ek yatak konulmak suretiyle de şişirildiğini ifade etmek gerekir. Bu kapasite aşımı karşısında personel sayılarına baktığımızda 2016 yılında 48.764 olan personel sayısının 2020’de 65.670 olduğu 01.06.2022 itibariyle ise 74.766’ya çıktığı görülmektedir (Adalet Bakanlığı, 2022b).
Mahpus sayılarına ilişkin verilere baktığımızda ise 2016’da 200.727 olan mevcudun 2018’de 264.842, 2019’da 291.546 ve 2020’de 266.831 olduğunu görmekteyiz. 31.03.2022 itibariyle ise mahpus sayısı 96.218’i açık, 217.784’ü kapalı cezaevinde olmak üzere toplam 314.502 olarak açıklanmıştır (Adalet Bakanlığı, 2022c). Bu mevcudun 38.537’sinin tutuklu olduğu ifade edilmişse de cezası verilmekle beraber hükmü henüz kesinleşmeyen ve hükmen tutuklu/hüküm özlü olarak ifade edilen ve cezaları kesinleşmediği için esasen tutuklu kategorisinde değerlendirilmesi gereken mahpuslarla beraber bu sayının daha da artacağını düşünmekteyiz. Hüküm özlü sayısının verilmemesini ise tutuklu sayısını düşük gösterme refleksi olarak okuduğumuzu ifade edip bu tür geçici çözümlerin sorunları çözmediğini hatırlatmak isteriz.
Çocuk mahpus sayılarına baktığımızda 31.03.2022 itibariyle cezaevlerinde 1.406 tutuklu çocuk yanında
Sonuç olarak kapasite, mevcut mahpus sayısı, yatak sayısı, ortak alanların niteliği ve yeterliliği, çalışma odalarının yeterliliği, personel başına düşen mahpus sayısı, kitap ve süreli yayın sayıları ve ulaşılabilirliği, ziyaretçiler yönünden cezaevi kampüslerinin ulaşım imkânları cezaevlerinin durumunu, adalete erişim açısından işlevsel olup olmadığını anlamak için önemlidir. Kapasiteyi yani yatak sayısını aşan 40.000 civarındaki mahpus sayısı aynı zamanda mevcut kapasiteye göre yetersiz gördüğümüz personel yeterliliklerini ve ortak alanlardan, banyo ve lavabolardan, bahçelerden, spor alanlarından yararlanma imkânını olumsuz etkilemektedir.
Yaygın birer cezalandırma aracı olarak kullanılmaya başlayalı 3-4 asır geçmeyen cezaevleri, bugün itibariyle cezalandırmanın amaçlarını karşılamaktan uzak, mahiyeti itibariyle ihlal üreten, kanaatimizce zulüm içeren ve bedensel cezalardan dahi daha ağır sonuçları olabilen bir cezalandırma aracına dönüşmüştür. Mahpuslar ve suça eğilimli kişiler yönünden caydırıcılığı ve ıslah etkisi bulunmadığı gibi mağdurlar ve toplum yönünden tatmin edici bir cezalandırma olarak da görülmemektedir. Gelinen aşamada alternatif cezalandırma yöntemlerinin tartışılması, infaz rejiminin öngörülebilir, etkili, adil ve eşit bir mahiyete kavuşması gibi tartışmalar kendisini dayatmaktadır.
Ceza İnfaz Kurumundaki Erkek ve Kadınların Sayısı (2017 – 2020)
Kaynak: TÜİK, Ceza İnfaz Kurumu İstatistikleri
Ceza İnfaz Kurumundaki Hükümlü ve Tutuklu Sayısı (2016 – 2020)
Kaynak: TÜİK, Ceza İnfaz Kurumu İstatistikleri
Ceza İnfaz Kurumundaki Türk Vatandaşı ve Yabancı Uyruklu (2016 – 2020)
Kaynak: TÜİK, Ceza İnfaz Kurumu İstatistikleri
Suçun İşlendiği Andaki Yaş Grubuna Göre Yıl İçinde Ceza İnfaz Kurumuna Giren Hükümlüler (2016 – 2020)
Kaynak: TÜİK, Ceza İnfaz Kurumu İstatistikleri
Ana Eğitim Düzeylerine Göre Yıl İçinde Ceza İnfaz Kurumuna Giren Hükümlüler (2016 – 2020)
Kaynak: TÜİK, Ceza İnfaz Kurumu İstatistikleri
Bazı Seçilmiş Suç Türlerine Göre Ceza İnfaz Kurumuna Giren Hükümlüler (2018 – 2020)
Kaynak: TÜİK, Ceza İnfaz Kurumu İstatistikleri